HÜR-SEN HATAY TEMSİLCİLİĞİ ŞANLIURFA’DAKİ 1 MAYIS KUTLAMALARINDAGÜÇLÜ BİR KATILIMLA TEMSİL EDİLDİ

Hür-Sen Konfederasyonu kendisine bağlı 6 farklı iş kolunun temsilci ve üyelerinin katılımıyla 1 Mayıs işçi bayramı kutlamalarına Şanlıurfa’da katıldı.
Hür-Sen Hatay İl Temsilciliği’de güçlü bir katılımla temsil edildiği Şanlıurfa’daki kutlamalarda yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Bugün (Dün) 1 Mayıs. Emekçinin alın terinin, dayanışmanın ve adalet talebinin haykırıldığı gündür. Ne yazık ki bu yıl da 1 Mayıs’ı buruk, öfkeli ve yoksulluğun gölgesinde karşılıyoruz.
Ülkemizde fakirlik normalleştirilmiş, meslek grupları birbirine düşürülmüştür. Toplumun tüm kesimlerinin sosyal ve ekonomik refahını sağlamak mümkünken, alın terimiz ve emeğimiz iktidarın keyfine ve patronun insafına bırakılmıştır.
Çiftçini traktörü, memurun arabası, işçinin ailesini ayda bir yemeğe götürmesi zenginlik alameti sayılmaktadır. Ev sahibi olmak ise artık hayal olmuştur.
Yıllardır uygulanan politikalarla;
Zengin daha zengin olmuş,
Patronlar ihya edilirken,
Emekçiler açlığa, memurlar sefalet maaşına, emekliler ise unutulmaya terk edilmiştir.
Nisan 2025 verilerine göre açlık sınırı 24 bin 35 TL, Yoksulluk sınırı ise 78 bin 291 TL ’ye yükselmiştir. Peki bugün asgari ücret ne kadar? 22 bin104 TL… Açlık sınırının bile altında!
Türkiye’de yaklaşık 8 milyon çalışan, yani her çalışandan biri, asgari ücretle çalışmak zorunda bırakılmıştır. Artık asgari ücret, taban değil ortalama ücret haline getirilmiştir.
Emekli maaşı ise: 14 bin 469 TL’dir. Bu maaşla bir emeklinin bırakın yaşamayı, nefes alması bile mümkün değil.Isınma, kira, fatura derken geriye kalan sadece çaresizlik oluyor. Bu maaşla yaşamaya çalışan emekli sayısı ise 4 Milyonun üstündedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023’te “memur maaşını 22 bin TL yapacağız, memur emeklisine de yansıtacağız” dedi.
Verilen sözler tutulmadı 2025 itibarıyla 16.043 TL olan seyyanen zam emekliye verilmedi.
Buradan açıkça söylüyoruz:
Emekliyi kandırdınız!
Verdiğiniz sözü tutmadınız!
Memur emeklileri her ay 16.043 TL daha az maaş almakta, yani sistematik şekilde yoksullaştırılmaktadır! Sayın Cumhurbaşkanı, emeklilere verdiği sözü tutmalı, memur emeklilerinin maaşına seyyanen zam derhal eklenmelidir.
Değerli emekçiler, kıymetli basın mensupları,
Son yıllarda yaşanan yüksek enflasyon ve ekonomik kriz nedeniyle en büyük alım gücü kaybını kamu çalışanlar yaşamaktadır. Kamu çalışanlarının tamamına yakını yoksulluk sınırı altında maaş almaktadır.
Aktif görev maaşı ile emekli aylığı arasındaki uçurum her geçen gün büyümekte, bu durum kamu görevlilerinin emekliliğini fiilen imkânsız hale getirmektedir. Yapılan kanuni düzenlemeyle, 2008 sonrası ilk defa sigortalı olanlar ise emekli olduklarında daha büyük bir yoksullukla karşı karşıya kalacaktır.
Talebimiz nettir: Kamu görevlilerinin görevdeyken aldığı bordroda yer alan ve fiilen maaşa yansıyan tüm ek ödemeler emekli maaşlarına eksiksiz şekilde yansıtılmalıdır. Bu adaletsiz uçurum derhal giderilmelidir.
Kamu çalışanları, artık yoksulluk sınırının altında maaşlarla ayakta kalmaya çalışmaktadır. TÜİK’in gerçekle ilgisi olmayan enflasyon verileri, memurun alım gücünü eritirken yoksulluğu derinleştirmektedir. TÜİK rakamlarının doğru olduğunu iddia edenlere söyleyeceğim ise TÜİK oradaysa çarşı buradadır, memur buradadır.
Yoksulluk Derinleşirken Sendikaların İhaneti İse Hafızamızdadır!
Temmuz ayında başlayacak toplu iş sözleşmeleri öncesi uyarıyoruz:
Yıllardır olduğu gibi, yandaş sendikalar iktidarın dediklerini harfiyen uygulamaya hazırlanıyor.
Memur ve emeklinin alın teri, Toplu sözleşme masasında tiyatro oynanarak pazarlanamaz! Yoksulluğumuzun tek sebebi iktidar değil;
Biat eden, sessiz kalan, pazarlık masasında eğilen sendikalardır! Bu çürümüşlükle mücadele etmeden, emeğin hakkını kesinlikle alamayız!
Maliye Bakanlığı koltuğunda kayyum gibi davranan Mehmet Şimşek’in ağzından düşmeyen “tasarruf” kelimesi, sadece emekçiye kesilen cezanın adıdır.
Makam araçlarından, ballı ihalelerden, yandaşa krediden vazgeçmeyenler, işçiye ve memura “tasarruf” tavsiye ediyor!
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa…
Değerli emekçiler, kıymetli basın mensupları,
Kamu çalışanlarının uzun yıllardır var olan sorunlarına her gün yenileri eklenmektedir.
Memurlara 3600 ek gösterge düzenlemesi sınırlı tutulmuş, kamu çalışanlarının büyük kısmı kapsam dışında bırakılmıştır. 1. Dereceye gelmiş tüm memurlar bu haktan faydalanana kadar mücadelemiz sürecektir.
Kamuda yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalı, bu sınıftaki kamu görevlileri öğrenim durumlarına göre uygun kadrolara atanmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın 3 çocuk konusunda sürekli bir ısrar içindedir. Çalışanların çocuğa nasıl bakacağı konusunda ise bir yöntem belirtmemektedir. Elbette her aile çocuk sahibi olmak ister. Ancak çocuk sahibi olmanın, büyütmenin, yetiştirmenin bir maaliyeti var. Doğum sonrası 8 hafta olan ücretli izin süresi ve çalışma alanlarında kreş imkanları arttırılmalıdır.
Değerli emekçiler, kıymetli basın mensupları,
Kamuda mesleğimizin, çalışma koşullarımızın, yeterliliğimizin, çalışma sürelerimizin, kabiliyetlerimizin bir önemi kalmamıştır.
Liyakatin olmadığı kurumda başarı mümkün değildir. Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz.
Kamu yönetiminde liyakatin adı dahi anılmaz olmuştur. Mülakatlar, torpilli atamalar, şeffaflıktan uzak görevde yükselme süreçleri çalışma barışını kökünden bozmuştur. Kamu istihdamı ise kadrolu güvenceli yapıdan uzaklaştırılmış, öğretmenler ücretli köleliğe, sözleşmeliler güvencesizliğe mahkûm edilmiştir.
Kadrolu öğretmen atamak yerine, okullarda ücretli öğretmenler asgari ücretin altında bir ücretle çalıştırılıyor, teknik hizmetler sınıfını sıradanlaştırıyor, kamuda aynı işi yapana aynı ücret ödenmiyor. Ülkenin gelişmesinin en önemli meslek gruplarından biri olan mühendisler yok sayılıyor. Dünyada Temel Sağlık Hizmetleri bir bütün olarak kabul edilmesine rağmen Ülkemizde Veteriner Hekimleri sağlık hizmetleri sınıfından ayrı tutuluyor. Güvenlik güçlerimizin çalışma koşulları her geçen gün daha da zorlaşıyor, ücretleri ise yerinde sayıyor. Hastanelerde inanılmaz boyutlara ulaşan hasta sayıları ve iş yükü altında sağlık çalışanları eziliyor, doktorlar sağlık çalışanları ülkemizi terk ediyor. Belediyelerde memurların keyfi olarak sürgünle cezalandırılması son sürat devam ediyor.
Artık laf değil, çözüm istiyoruz. Sabır değil emeğimizin hakkını istiyoruz. Torpil değil liyakat istiyoruz.
Bugün aramızda atama bekleyen ama 15 Bin öğretmen alım kontenjanı açıklanınca büyük hayal kırıklığına uğrayan, gelecekleri ellerinden alınan öğretmen arkadaşlarımızda var.
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda 86 bin ücretli öğretmen çalıştırılmaktadır. Yani ucuz işçilik yaptırmaktadır. Devlet 86 bin ücretli öğretmenin yerine kadrolu öğretmen ataması yapmak yerine bu aziz milletin çocuklarını öğretmensiz bırakmaktadır. Şanlıurfa’da da neredeyse tüm okullarda ücretli öğretmen bulunmaktadır. Şanlıurfa’nın çocukları kadrolu öğretmenlerle eğitim yapmayı hak etmektedir.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in öğretmenlik mesleğine ve eğitime bakış açısı hepinizin bildiği meşhur komşu komşu tekerlemesindeki gibidir.
Seçim meydanlarında her yıl öğretmen atama sözü verenler, mülakatı kaldıracağını açıklayanlar ne yazık ki sözlerini tutmadılar. Biraz sonra onlara da söz vereceğim.
Değerli arkadaşlarım artık Bu tablo sürdürülemez.
Bugün bir kez daha buradan ilan ediyoruz:
Emeğin onurunu savunmaktan, alın terinin hakkını istemekten, yoksulluğa karşı adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz!
1 Mayıs ruhuyla, insanca bir yaşam, adil bir ücret, güvenceli bir çalışma hayatı istiyoruz.
Ve bu talepler gerçekleşene dek mücadeleyi büyüteceğiz!”
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın emek ve adalet mücadelesi!



