Malatyalı Arıcalar ‘Hakiki Bal ve Kaliteli Bal Üretiyoruz’
Malatya ili Kuluncak ilçesi Cırıtbelen Köyünde arıcılarla görüştük. Arıcılar, 1800-2000 rakım yüksekliğinde arıcılık yapmaktalar. Bölge olarak yüksek rakım ve aynı zamanda yüzlerce çeşit bitki çeşidi zenginliği bulunmaktadır.
Kuluncak, Hekimhan gibi ilçelerin köyleri hemen, hemen yazın dışında boş bulunmaktadır. Yüzbinlerce dekar topraklar boş yatmaktadır. Kuluncak’ta 5-6 köyün toplam arazilerinin miktarı yüzbin dekarın üzerinde ve toprakların küçük bir kısmı kayısı dışında ekim yapılmamaktadır.
Cırıtbelen köyünde arıcılık yapan Yunus Altıkulaç ve Mehmet Çelik “Bu topraklar boş yatmaktadır. Biraz kayısı bahçeleri ve birkaç arıcı dışında topraklar kullanılmamaktadır. Bu dağlarda devlet teşvik yapsa, imkan sağlasa tonlarca bal elde edilir, binlerce insana iş alanı açılır” açıklamasında bulundular.
Gençlerin köyleri terk ederek, kentlerde sigortasız, gündelik işlerde çalışmak veya asgari ücretle zor bela iş bulabildiklerine dikkat çeken Yunus Altıkulaç ve Mehmet Çelik , “Bu dağlarda arıcılık ve hayvancılık yapsalar, katma değer üretirler ve insan gibi yaşarlar diyorlar, bunun için de devletin arıcılık ve hayvancılık konusunda destek ve teşvik etmesi şarttır” vurgusunu yaptılar.
Bölgede üretilen ballar, kaliteli, karışıksız ve yüzlerce çiçekten elde edilen bal olduğu için devletin desteği ile ihracat yapılacak duruma getirilmesi mümkün olduğunun altını çizen Yunus Altıkulaç ve Mehmet Çelik , “Normal balın kilosu 75 lira, kara kovan balı ise 100 liradan alıcı bulmaktadır. Arıcılar, yapılan desteğin son derece az ve üretimin sürmesi için yetersizdir” ifadesinde bulundular.
Arıcı Yunus Altıkulaç açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Bizler 1800 Rakımında arıcılık yapmaktayız. Temmuz ayı bal üretiminin en yüksek olduğu aydır. Bu mevsimde dağlardan, kırlardan ve bin bir çeşit çiçeklerden bal akışı gelmeye başlamıştır. Arılarımız kevenden, kekikten, acıyavaşağından çok çeşitli kır bitkilerinden arılarımız çalışmalarını hızlandırdılar. Bu mevsim bir ay bal yapmanın zamanıdır. Bu mevsimde çiçekler ballaşmaya başladı. Sıcaklar kızdı ve bitki bal açısından en güzel zamanıdır.
Temmuz ayının sonuna kadar doğal bal akışı devam eder. Bizler Temmuz ayının sonuna kadar arılarımızın çalışmasını ve bal yapmasını bekleyeceğiz. Beklemez isek kaliteli bal alamayız. Arılar yabancı maddeleri atacak, nemi alınmış ve olgun ve mayalanmış bal ortaya çıkacaktır. Kaliteli bal için arıcı Temmuz sonunu beklemesi gerekir. Balı kaliteli yapan, ne kadar farklı çiçekten çalışırsa o kadar kaliteli yapar.
Kaliteli Bal Nedir?
Kaliteli bal ile hakiki balın yanlış anlaşıldığı için doğrusunu şöyle izah edeyim: Hakiki bal kaliteli bal demek değildir. Hakiki bal dediğiniz kayısı, pamuk çiçeğinden olabilir, yani tek tip bitki örtüsünden arının çalışması sonucu üretilen baldır. Kaliteli bal ise çok çeşitli bitliklerden, çok çeşitli çiçeklerden elde edilen baldır. Kaliteli balın diğer özelliği ise yüksek dağlarda elde edilen, sanayi atıkların etkilemediği, tarım ilaçlarının ve diğer çevre zararlarından uzak üretilen baldır. Bizim ürettiğimiz hakiki bal aynı zamanda kaliteli baldır. İnsan vücuduna en küçük olumsuz etkisi olmaz, çünkü temizlik, kalite ve hava açısından arılarımız tamamen sağlıklı ortamda ballarını çiçeklerden toplar ve yaparlar.
Burada çiftçilik yok, hayvancılık yok, yani bakir alanlardır. Bu dağlarda ilaç kullanılmaz. Bu dağlar tertemiz dağlardır. Bu anlamda da balın değerini ölçebilirsiniz.
Bu Dağlarda Binlerce Ton Bal Üretimi Yapılabilinir!
Biz isteriz ki bu dağlarda binlerce arıcı olsun, binlerce ton bal elde edilerek, katma değer üretilsin.
Bizler kaliteli bal üretiyoruz ama, ithal bal getirilmektedir. Tabi bunların adı bal, glikoz ve tatlandırıcı türünden bir bal piyasaya sunulmaktadır. Toplum zehirleniyor, bal diye topluma glikoz yedirilmektedir.
Biz arıcıların çağrısı şudur: Biz üretimi heyecan içinde yapmaktayız, dağlar ve çiçeklerimiz uygundur. Ben 23 yıllık arıcıyım ve bilgimiz muhteşemdir. Kendimize güveniyoruz. Fakat burada sorun şudur; İthal bal bizi yılgınlığa düşürüyor, aynı zamanda ürettiğimiz mal elimizde kalıyor, toplum ise ucuz olanı tercih etmektedir. Devlet kooperatifler kurarak, ya da kendisi alım garantisi yaparak, “Üret kardeşim, ben de tükettirme garantisi veriyorum” demesini bekliyoruz.
Devlet, kooperatifler, ziraat odaları, gibi kurumlar gelsin, bizim bölgemizdeki arıcıların üretim yolunu izlesinler isteriz. Kalite ve kalitesizlik o zaman ortaya çıkar.”
Arıcı Mehmet Çelik ise şunları dile getirdi:
“Biz Üretmeye Devam Ediyoruz; Devlet Yardım Elini Uzatsın.
Bizler üretim yapamaya devam ediyoruz ama yeterli değil, devlet biraz destek veriyor ama yeterli olmuyor. Bakım, kovan ve diğer giderlerimizle ilgili destekler yapabilir. Sağma, polen toplama makinesi gibi makineler de uygun şartlar yaratabilirler.
Şu görülen alanda 200 bin dönüm arazi bulunmaktadır. Bu araziler boş bulunmaktadır. Bal bir ihtiyaçtır. Kaliteli balı ancak bu dağlardan elde edersiniz. İthal bal ile ancak insanlara zarar verirsiniz.
Kara kovan balı, yanlış anlaşılmaktadır. Toprak Kovan ile diğer kovan arasında Kara kovan meselesi karıştırılıyor. Bizim çıtadan yaptığımız bal da Kara Kovan anlamına gelmektedir. Arılar kara kovan ile diğer kovan çalışmasında ayrı bir çalışma ve ayrı bir çiçeklerden temin etmiyorlar. Kara Kovan denilen ise sadece arı peteğini kendi yapıyor, onun dışında farklı özelliği yoktur. Bizim ürettiğimiz bal suni gözenek koyduğumuz ile kara kovan aynıdır.
İşin özeti devlet bize kovan başı 10 lira destek vermektedir, bu destek 100 lira olmalıdır. O zaman biz arıcılar biraz rahatlarız. İnsanlarımıza daha çok bal üretiriz.
Açık olarak şunu söyleyebilirim: Bizim ballarımız kaliteli, hakiki ve dünyada bunun üzerinde daha kaliteli ve hakiki bal üretilmediğini iddia edebilirim. Ziraat Mühendisleri, Kooperatifler, Birlikler ve Devlet eksper göndersin, tahlil etsinler, ortaya çıkacaktır.”
HÜSEYİN GÜLER