TÜRK HARB-İŞ İŞÇİLERİ: HAKLARIMIZI ALMAK İÇİN MEYDANLARA İNİYORUZ

Hatay İskenderun’da eski Ağır Bakım Fabrikası diye bilinen 51. Fabrika Müdürlüğü önünde Tank bakım işçileri iş çıkışında yeniden bir eylem yaptılar.
İş çıkışında yapılan Basın Açıklamasında şayet hükümet hak ettikleri ve TÜRK-İŞ’in sunduğu toplu sözleşme kabul edilmez ise haftaya mücadeleyi genişleteceklerini ve İskenderun merkezinde, diğer iş yerleri ile birleşerek eylemlerini genişletip, sürekli hale getireceklerini açıkladılar.
Türk Harb-İş sendikasının örgütlü olduğu 51,Fabrika karşısında iş çıkışında toplanarak bir basın açıklaması yapıldı. Basın Açıklamasında Türk Harb İş İşçisi Yalnız değildir, Sokağa, eyleme, genel greve, Baskılar bizi yıldıramaz gibi sloganlar atıldı ve Alınterimizi İstiyoruz, geçinmek lüks oldu yazılı pankart açtılar.
Basın açıklamasını Vatan Partisi destek verdi. Basın açıklamasını TÜRK HARB-İŞ Sendikası Adana Şube Başkanı Erdal Akalın yaptı:
“BİZ; HEM ANA VATANDA, HEM GÖK VATANDA, HEM DE MAVİ VATANDA, ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYAN TANKLARI, HELİKOPTERLERİ, UÇAKLARI, DENİZALTILARI, MİLLİ GEMİLERİ YAPAN, AKILLI MÜHİMMATLARI, ÇELİK YELEKLERİ, MİĞFERLERİ ÜRETEN, KIYAFETLERİ DİKEN SAVUNMA SANAYİ İŞÇİLERİYİZ.
Biz, 783 bin 562 kilometresinin herbir zerresini kendi canı gibi seven, bu mübarek memleketin her şehrini vatan toprağı bilen TÜRK HARB-İŞ sendikası üyeleriyiz. Biz ülkemizin geleceği için var gücüyle çalışan geçmişte yumuşak güç olarak adlandırılan, ancak caydırıcı güç olarak ifade edilen ülkemizin savunma sanayisinde çalışan, akıttığı teri ekmeğine katık yapan savunma sanayi işçileriyiz. Biz hem ana vatanda, hem gök vatanda, hem de mavi vatanda, ülkemizin güvenliğini sağlayan, tankları, helikopterleri, uçakları, denizaltıları, milli gemileri yapan, akıllı muhımmatları, çelik yelekleri, miğferleri, gemileri canımız pahasına tamir eden tekrar işlevsel hale getiren, ancak gelin görün ki ayın sonunu getiremeyen işçileriz.
Yaklaşık iki yıldır sendika yöneticilerimiz başta olmak üzere, şube başkanları ve il temsilcileri olan bizler de artık ne yapacağımızı, evimizi nasıl geçindireceğimizi, evlatlarımızı nasıl okutacağımızı, evimizin ihtiyaçlarını nasıl yapacağımızı bilemez durumdayız. Ev kirasını ödeyemez, çocuğumuzu iyi bir gelecek kurmayı harçlık veremez duruma düştük.
BİZ SADECE AMA SADECE HAK ETTİĞİMİZİ İSTİYORUZ
Biz sadece hak ettiğimizi istiyoruz. Kimseye bizim büstümüzü yapın demiyoruz. Bize madalya verin demiyoruz, biz hakkımızı istiyoruz. Büyük güçlü devletimiz, savunma sanayimizin yüzde, yüz yerli ve milli olma hedefine koymuş yolunda ilerleyen ağır yaşam şartları altında ezilen savunma işçilerinin sesi acilen duyulmalıdır. Bu ses cılız değildir, bu ses boş değildir, milli savunma işçilerinden çıkan ses, bu ses biraz kendisi içinse, daha çok ülkesi içindir. Bu işçiler açlık sınırının biraz üstünde, yoksulluk sınırının çok altında ücret almaktadır.
DEVLETİNE BAĞLI, MİLLETİNE SEVDALI OLAN BİZLER, BUNCA ZOR ZAMANLARDAN GEÇERKEN DAHİ BİR AN BİLE İŞİMİZİN HAKKINI VERMEMEZLİK YAPMADIK
Her ne kadar darda olsak da, her ne kadar zorda olsak da, milimetrik işleri yaparken göğsümüzün iman ve vatan sevdasını önümüze koyup, ana vatanımız, mavi vatanımız, gök vatanımız için var gücümüzle çalışıyoruz.
Bizler ortalama 38-40 civarı maaşlarımızla; milyonluk elektronik kartları onarıyor, milyonlarca dolarlık, gemi makinelerinin bakımlarını yapıyor, ortalama 38 bin maaşa günde 8 saat metal kaynağı yapıyor, torna tezgahlarını çalıştırıyor, milli denizaltıları gurur ve şevk ile ülkemizin envanterine kazandırıyoruz. Bunları yapıyor ama bırakın ev sahibi olmayı, kiraları bile ödeyemiyoruz. Özel sektörde aynı işi yapan arkadaşların üçte birini alıyor, geçim derdine düştük, bankaların faiz ve kredi bataklıklarında boğuşur olduk.
BİZLERİN SOFRASINDA BİZLERLE İFTAR EDEN, HER ZAMAN BİZE GÜR BİR SEDA İLE SESİMİZE SES OLAN CUMHURBAŞKANIMIZ BİZE SAHİP ÇIKSIN İSTİYORUZ.
Bir konuda da sizlerle paylaşmak istiyoruz: Biz yani savunma sanayi işçileri bu zorlu süreçten geçerken uzay vatanda imzamızı atmış durumdayız. Nasıl ki; tanklar, uçaklar, helikopterler, denizaltıları, gemiler yapıyorsak, akıllı mühımmat üretip, çelik yelekler, miğferler, kahraman ordumuzun en üst rütbesindeki komutanlarımızın kıyafetlerini, dikiyorsak, uzaya çıkan ilk Türk astronotumuzun kıyafetini de biz diktik.
Bu yüzden anlamakta dahi zorlandığımız teklifleri önümüze getirenlere bir kez daha sesleniyoruz, emeğin hakkını bilerek, yapılan işlerin neler olduğunu, anlayarak masaya oturan burada kazananın sadece emekçi olmayacağını, ülkemizin de kazanacağını ve emekten tasarruf olmayacağını bilin!
Hakkımızı alıncaya kadar mücadelemiz süreceğini bilin istedik.”
HÜSEYİN GÜLER


