
Samandağ Güney Ekoloji Grubu adına açıklama yapan Mevlüt Oruç, Türkiye’nin en yaşamsal gündeminin Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi (DKD) Süreci olduğunu belirterek, “Bu süreç yalnızca bir komisyonla sınırlandırılamayacak kadar önemlidir. Barıştan, kardeşlikten ve adaletten vazgeçemeyiz” dedi.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mevlüt Oruç, sürecin yalnızca Milli DKD Komisyonu düzeyinde değil, halkın tüm kesimleri tarafından tartışılıp olgunlaştırılması gerektiğini vurguladı.
“Bu konunun ülke sathında, tabanda konuşulması toplumsal barış gücünü ve rızasını güçlendirir. Hz. Ali’nin dediği gibi; ‘Kimin söylediğine değil, ne söylediğine bakın’” ifadelerini kullandı.
“Bir Alevi, Bir Kürt Cumhurbaşkanı Yardımcısı Çağdaş Demokrasinin Gereğidir”
Mevlüt Oruç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Bir Kürt, bir Alevi; iki Cumhurbaşkanı Yardımcısı” önerisini hatırlatarak, “Bu yaklaşım çağdaş, çoğulcu demokrasinin bir gereğidir. Toplumu oluşturan her kesimin adil bir şekilde var olabilme hakkına sahip olması önemlidir” dedi.
“Barıştan Vazgeçemeyiz”
Türkiye’nin sorunlarını demokrasi, kardeşlik ve dayanışma ile çözebilecek deneyim ve birikime sahip olduğunu belirten Oruç, “Savaşmadan kazanmak zaferdir. Ülkemiz savaşarak değil, konuşarak çözüm bulmalıdır. Barıştan asla vazgeçemeyiz” ifadelerini kullandı.
“Çevresel Irkçılık Sıfırlansın”
Alevilerin yaşadığı bölgelerdeki çevresel adaletsizliklere dikkat çeken Oruç, özellikle Hatay’ın Samandağ, Defne ve Antakya ilçelerinde Alevilerin geçimlik tarım topraklarının çeşitli şirketlere aktarılmasına tepki göstererek şunları söyledi:
“Deprem, afet ve konut ihtiyacı gerekçesiyle yapılan ‘rezerv alan’, ‘TOKİ’ ve ‘kamulaştırma’ uygulamalarıyla halk mülksüzleştiriliyor. Bu uygulamalara son verilmelidir.”
Alevi köyleri ve mahallelerinde kurulan beton santralleri, taş ocakları ve çimento tesislerinin yaşam alanlarını kirlettiğini vurgulayan Mevlüt Oruç, “Alevi yaşam alanlarında çevresel ırkçılık sıfırlanmalıdır” çağrısında bulundu.
“Hukuk Herkese Lazımdır”
Milletvekili Can Atalay’ın serbest bırakılması gerektiğini söyleyen Mevlüt Oruç açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Varsa suç isnadı, hukuk ve dokunulmazlık çerçevesinde ele alınmalıdır. Vekili seçen halka saygı gösterilmelidir.”
Ayrıca DEM Parti ve CHP belediyelerine yönelik kayyum ve gözaltı uygulamalarına da son verilmesini isteyen Mevlüt Oruç, “Demokratik Hukuk Devleti ilkelerinden taviz verilmemelidir. Hukuk herkese lazımdır” ifadelerini kullandı.
Yerel Yönetimlerde Halk İradesi Vurgusu
Mevlüt Oruç, siyasi partiler ve seçim yasalarının demokratikleşmesi gerektiğini belirterek, “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konan çekinceler kaldırılmalı, merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayetine son verilmelidir. Valiler ve kaymakamlar halk oyuyla seçilmelidir” dedi.
“Alevilere Yönelik Asimilasyon Politikaları Son Bulmalıdır”
Alevilerin inanç ve kimliklerinin özgürce tanınması gerektiğini ifade eden Oruç, “Aleviler kendilerini nasıl tanımlıyorlarsa o doğrudur. Zorunlu din dersleri kaldırılmalı, Diyanet İşleri Başkanlığı devlet bütçesinden finanse edilmemelidir” dedi.
Açıklamasını “Barış, kardeşlik ve eşit yurttaşlık için tüm halklarımızla birlikte demokratik bir Türkiye mümkündür” sözleriyle tamamlayan Mevlüt Oruç, DKD Süreci’nin Türkiye’nin geleceği açısından tarihi bir fırsat olduğunu sözlerine ekledi.
Haber: Erdal YILMAZÇELİK