Samandağ Eğitim Sen: Barış insanlığın nihai özlemidir
Samandağ Eğitim Sen, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yayınladığı yazıda,” Barış, insanlığın nihai özlemidir. Ve halkını sevip, dünya halklarının kardeşliğine inanıp barış istemeyecek olan ancak hasta veya deli olabilir” ifadelerine yer verirken açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
BARIŞ SINIFSIZ VE SÖMÜRÜSÜZ DÜNYA ÖZLEMİDİR
Fakat aynı zamanda barış herkes tarafından dillendirilip talep edilmesine rağmen ancak güç ve iktidar ile sağlanabilir.
Ve varlığını barışın karşıtı olan savaşlara, iç savaşlara, kardeş kavgalarına, yıkımlara ve ölümlere bağlayan Emperyalizmin ve en ahlaksız yönetme biçimi faşizmin, bugün için egemen ve iktidar olarak ne dünyada ne de bölgede barışı egemen kılması mümkün değildir. Hastalığın kendisinin hiçbir zaman hastalığa çare olamayacağı gibi.
Evet, bugün barışı istemeyecek olan, hele ki halktan ve halkların kardeşliğinden yana ise, ya hastadır ya da delidir. Ancak gerçek bir barıştan yana olanlar egemen olmadan ve uğrunda savaş verilmeden bir barışın, ne bölge ne de dünya halkları için hayat bulamayacağını görememek de bir o kadar hasta bir bakış açısıdır.
Sadece son 10 yılda barış taleplerinin 10 kat artarak haykırıldığı bir dönemde her şeyin ve bütün bir dünyada (savaş, ölüm, kıyım, kan, gözyaşı, hak kayıpları, keyfilik, gözaltı, tutuklama, infaz, kaybetme, tehcir, açlık, sefalet vb.) tam tersi 10 kat artması bunun bilimsel kanıtıdır.
Ki zaten 1 Eylül’e ismini (DÜNYA BARIŞ GÜNÜ) veren tarihsel süreç de, fiili olarak çok daha önceleri ve bilimsel olarak 1939’dan bu yana tam 81 yıldır, her gün ve artan şiddette bunu kanıtlamaktadır.
DÜNYADA BARIŞ ANCAK EMEĞİN İKTİDARINDA MÜMKÜNDÜR
1 Eylül, 2. paylaşım savaşında Alman Faşizminin Polonya’ya 1939’da saldırdığı gündür. Ve aynı zamanda Polonya halkıyla birlikte emekten yana dünya halklarının 1939’da faşizme teslim olmayacağını beyan ettiği, Sovyet sosyalist cumhuriyetler birliğinin öncülüğünde Alman faşizmine karşı direnişe geçtiği ve bu uğurda 50 milyon ölü verdiği gündür.
Bu 50 milyon ölünün 22 milyonu Sovyet yurttaşıdır. Evet, yanlış duymadınız 50 milyon ölü bir o kadar yaralı, 150 milyona yakın evsiz ve yakılıp yıkılan şehirler, sönen yaşamlar. Ta savaş bitene, 8 Mayıs 1945’e kadar. İşte bu tarihe kadar hiçbir emperyalistin dilinde olmayan barış talebi ne zamanki faşizm yenilgiye uğradı ve ne zamanki halklar kendi kaderlerini tayin etmeye başladı işte o zaman dile gelmeye başladı. Ve 1 Eylül dünya halklarının faşizme karşı zaferine giden yolun tescili şeklinde dünya barış günü olarak ilan edildi.
Bu gün 1 Eylül Dünya barış gününü yaratan gerçekliği yok sayarcasına, emperyalizmle, faşizmle uzlaşılabileceği noktasından hareketle emperyalistlerle barışın olabileceği, sürebileceği düşüncesini dillendiren ve savunan her emekten yana insan, topluluk veya örgüt (sendika, parti, demek vb.) ya samimi değildir ya da kördür.
Nasıl ki 1939’da Polonya işgali ile yayılmaya başlayan Alman faşizmi 1945’te Stalingrad’da Kızılordu tarafından yenilinceye kadar bir barıştan söz edilemediyse, bu gün de Emperyalizm yeryüzünden silinene, zorunlu yönetme araçlarından faşizm kendi kanında boğulana ve emekçi dünya halkları kendi emekten yana dünyalarını, uğrunda amansız bir savaş vererek inşa edene dek, yani 1945’te Alman faşizminin kabul ettiği yenilgiyi 21. yüzyılda emperyalistlere tattırıp kabul ettirene dek bir barıştan söz edilemez.
Edilebileceğini, yani emperyalizm çağında, faşizmin gölgesinde dünya halkları ile emperyalistler arası bir barışın olabileceğini iddia edenlerin dünya tarihinin son yirmi yılına bakması yeterlidir. Son yirmi yılda Emperyalizmin barışı Irak’ta misket bombası 2 milyon ölü, Somali’de kitlesel kıyım, Afganistan’da napalm bombası, kimyasallar, Libya’da akıllı füzeler, NATO şemsiyesi altında sivil katliamlar, dünyanın birçok bölge ve ülkesinde iç savaş, savaş ve en son Suriye’de halen tırmandırılarak sürdürülmekte olan kardeşler arası kin ve düşmanlık olarak karşımıza çıktı, çıkmaya da devam ediyor.
Bizler tüm bu nedenlerden ve tarihsel zorunluluklardan dolayı diyoruz ki: Bu güzelim yaşanılası dünyada emeğin iktidarı olmadan, emperyalizmin gölgesinde barış bir hayaldir. Bu gün için atılan barış nutukları emekten yana halkların barış özlemlerini çarpıtmak ve istismar etmekten başka bir şey değildir. Onları olmayacak bir yalancı barışın peşinden koşturmak, haklı olan asıl taleplerinden, özgürlük, bağımsızlık, sömürüşüz ve sınıfsız bir dünya özlemlerinden uzaklaştırmaktan başka bir şey değildir.
Emekten ve halktan yana olduğunu iddia eden hiçbir kişi, topluluk veya örgütün (parti, sendika, demek vb.) emekçi halklara bu kötülüğü yapma hakkı yoktur. Çünkü bizler çok iyi biliyoruz ki gerçek bir barış ancak emekçi dünya halklarının kuracağı emeğin iktidarında mümkündür ve bu, uğrunda amansız bir savaş verilmesi gereken bir özlemdir. Bu nedenle ne emperyalistlerle ne faşistlerle ne de onların soytarıları ile yani dünya halklarının katilleri ile katillerimiz ile asla barışmayacağız. DÜŞMANLARIMIZLA BARIŞMAYACAĞIZ.
Haber: Erdal YILMAZÇELİK