SES ve Hatay Tabip Odasından ortak açıklama: Sağlıklı ve Güvenli Ortamlarda Çalışmak İstiyoruz!
Sağlık Emekçileri Sendikası SES ile Hatay Tabip Odası, Sağlıklı ve Güvenli Ortamlarda Çalışmak istediklerini dile getirdiler.
Hatay Tabip Odası’nda SES ile Hatay Tabip Odası yöneticilerinin yaptıkları ortak Basın açıklamasında, “Çalışma Alanlarımız Yaşam Alanlarımızdır” vurgusunu yaparak şu ifadelere yer verdiler:
“Ağır ve tehlikeli işkolunda çalışan sağlık çalışanları için çalışma ortamlarının güvenli olması ve alınan önlemlerin çok büyük bir dikkat ve özenle hazırlanması gerekmektedir. 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş(çi) Sağlığı ve Güvenliği Kanunu işçi sağlığı ve güvenliği kapsamında çıkarılan bir kanun olmasına rağmen, sağlık çalışanlarını bile korumaya yetmemiştir. Pandemiden dolayı yaklaşık 150bin sağlık çalışanı enfekte olmuş ve 349 sağlık emekçisi de hayatını kaybetmiştir. İş(çi) Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, kamu hastanelerinde ve özel hastanelerde, sözde ve kağıt üstünde uygulanmakta ve yüzlerce sağlık emekçisi hayatını kaybetmesine rağmen hastaneler denetlenmemektedir. Hastane yangınları, sağlıkçı intiharları, kronik rahatsızlıkları olan, engelli ve gebelerin çalıştırılması, şiddetin ve mobbingin artması, penceresiz akıllı binalarda temiz hava alamadan, gün yüzü görmeden uzun çalışma saatleri, iyileştirme yapmak için mühendislik önlemleri almak yerine çalışana daha fazla angarya yüklemeye çalışan yöneticiler ve daha bir sürü neden çalışma ortamlarımızın güvenli olmadığını göstermektedir.
Kanuna göre kamu işyerleri ve elliden az çalışanı olan az tehlikeli sınıfa dahil işyerlerinin 30 Haziran 2014 tarihinden itibaren işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı istihdam etmeleri gerekiyorken, bu yükümlülüğün neden şimdiye kadar üç kez ertelendiğini ve pandemi bahanesi ile “İşsizlik Sigortası ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” ile dördüncü kez, 31.12.2023’e kadar ertelenmesinin planlandığını sormak istiyoruz. Koronavirüs pandemisi işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarının ertelenmesinin bahanesi değil de bir an önce hayata geçirilmesinin gerekçesi olmalıydı ama olmadı.
Pandeminin başından beri iş yerlerimizde N95 maskelerimiz,siperliklerimiz,tulumlarımız yokken işçi sağlığı ve güvenliği birimlerini, iş yeri hekimlerini görev ve sorumluluklarını yerine getirirken görmek isterdik ama göremedik. Bağımsız olmadıklarını seçilmiş insanlardan oluştuklarını, yönetime görevlerini hatırlatamayacaklarını, yaptırım uygulayamayacaklarını bilmemize rağmen, yasaya güvendik. Risk değerlendirilmesi yapılmasını, alınacak önlemlerin anlatılmasını, eğitimler verilmesini, iş kazası bildirimlerin yapılmasını bekledik haftalarca. Yoğun bakımlarda, acillerde, kliniklerde, laboratuvarlarda acil eylem planı yürüten yöneticiler görmek istedik ama göremedik.Bizler salgınla olan mücadelelimizi görev ve sorumluluğu olanlarla değil de sendikamızın, emek ve meslek örgütlerimizin örgütlü gücüyle verdik ve vermeye devam ediyoruz.
Pandemi devam etmektedir. Bizler, bu süreçte çok yıprandık, tükendik. Öldük ve ölmeye devam ediyoruz. Biz bu ölümlerin nedeninin politik ve sınıfsal bir durum olduğunu biliyoruz. İSG kavramının önemini güvenlikten, evrensel ve temel insani bir hak olan yaşam hakkına; iş kazası ve meslek hastalığını pirim esasına bağlayan sağlık sisteminin, sosyal koruma şemsiyesini vergi temeline dayandırmadıkça, işçi sağlığı ve güvenliğini koruyucu önleyici sağlık hizmetlerinin içinde düzenlemedikçe, sorunlarımız artarak devam edecektir. Bizler aşağıdaki taleplerimizin biran önce karşılanmasını istiyoruz.
Taleplerimiz;
- 6331 Sayılı İş(çi) Sağlığı ve Güvenliği yasası tüm maddeleri ile kamu özel ayrımı yapılmaksızın uygulanmasını,
- Yasada çalışan temsilcisinin yetkili sendikandan belirlenmesi maddesinin değiştirilerek çalışan temsilcisinin işyerinde çalışanların tümünün katıldığı seçimle ve salt çoğunlukla belirlenmesini; görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen çalışan temsilcilerinin azledilmelerine yönelik düzenlemeler yapılmasını,
- İşyerlerimizin Covid-19 önlemleri kapsamında emek meslek örgütlerinin temsilcilerinin de yer aldığı bağımsız meslek mensupları tarafından denetlenmesini
- Çalışanların sosyal varlıklar olduğu, iş yükü ve yoğun mesailer sonrasında dinlenebilmesi için uygun mekan ve olanakların yaratılmasını,
- Siyasal otoritelerce sıradanlaştırılmaya çalışılan sağlıkta şiddeti önleyecek, emek ve meslek örgütlerinin önerileriyle şekillenen gerçek önlemler alınmasını,
- Çalışma ortamlarımızda ki risklerden etkilenip hastalandığımızda bu hastalıklarımızın meslek hastalığı olarak kabul görmesini, kayda geçirilmesini
- Covıd-19’un sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmesini ve illiyet bağı ispat yükünün çalışan üzerinden alınmasını, çalışma yaşamındaki risklere, yaptığı işe bağlı meslek hastalıkları nedeniyle ölümleri halinde ise geri kalanlarının mağduriyetinin önlenmesini istiyoruz.
Taleplerimizin işyerlerimizden başlayarak ısrarla takipçisi olacağımızı, sorumluluğu olan Sağlık Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. “
Haber: Neval ALTINÖZ