Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Hatay Şubesi: Kadına yönelik şiddet artarak devam etmektedir!
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Hatay Şubesi, Kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiğini öne sürdü.
Hatay Şubesi tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla yayınlanan mesajda şu görüşlere yer verildi:
“8 Mart 1857, New York’ta tekstil fabrikalarında 8 saatlik iş günü için mücadele veren kadınların saldırıya uğradığı ve 129’unun yaşamını yitirdiği gündür. 8 Mart, 1910 ‘da Kopenhag’da toplanan II. Enternasyonal Kadınlar Konferansı’nda Alman Kadın Siyasetçi Clara ZETKİN’in önerisiyle “Dünya Kadınlar Günü” olması benimsenmiş, 16 Aralık 1977’de ise Birleşmiş Milletler 8 Mart’ı, “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul etmiştir. Aslında 8 Mart, bir “kadın günü” ya da “dünya kadınlar günü” değil, üretim ilişkileri içinde ve eşitsiz koşullarda çalışan, emek-gücünü en elverişsiz koşullarda satan kadınların, emekçi kadınların günüdür.
Günümüzde etkin bir biçimde gözlemlenen toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların, şiddet görmelerine, erken yaşta ve zorla evlilik yapmalarına, eğitim olanaklarından ve iş yaşamından uzak veya ucuz emek gücü olarak kalmalarına, siyaset yapma ve karar mekanizmalarına katılımlarının sınırlı olmasına vb. neden olmaktadır. Ev içi hizmetler ve bakım hizmetleri (çocuk-hasta-yaşlı-engelli) kadının ekonomik güçlenmesi için kayıtlı ve ücretli çalışmasının önünde engel olarak durmaktadır.
Ülkemizde özellikle kentsel bölgelerde kadınların iş gücü piyasasına katılımları sınırlı (Türkiye İstatistik Kurumu [TÜİK, 2020] verilerine göre kadınların %34,8 erkeklerin ise %74,9’dur.) olduğu, çalışan kadınların düşük ücretli olarak istihdam edildiği, çoğunlukla ücretsiz aile işçisi olarak veya kayıt dışı çalıştığı görülmektedir. Bu durum kadınların sağlık, emeklilik gibi en temel haklardan yoksun kalmasını, güvencesiz bir duruma düşmelerini beraberinde getirmektedir. Verilerden de anlaşılabileceği üzere, kadınlar ev içi olarak tabir edilen özel alanda konumlandırılarak ücretsiz emek gücünü temsil etmekte, erkekler ise kamusal alanda üretim ilişkileri içerisinde yer almaktadır. İstihdam verilerine bakıldığında ülkemizde ve dünyada kadın işsizliğinin erkek işsizliğinden daha yüksek olduğunu görmekteyiz. Yoksulluk giderek “kadın”laşmaktadır. Yeryüzündeki mutlak yoksulluk sınırındaki 1,5 milyar kişinin yüzde 70’ini kadınlar oluşturmaktadır. Hiç kuşkusuz pandemi süreciyle artan risk ve derinleşen eşitsizlikler kadınları önemli bir şekilde etkilemiştir. Türkiye’de KONDA’nın yürütmüş olduğu 2018 ve 2020 yılındaki çalışmanın sonuçlarında oldukça çarpıcı bir sonuç dikkat çekmektedir İki yıla ait verilere bakıldığında kadınların ev içi işlere ayırdıkları sürede iki kattan fazla bir artışın olduğu dikkat çekmektedir. Pandemi sürecinde kamusal alan özel alan ayrımının ortadan kalkması, cinsiyete dayalı iş bölümü nedeniyle kadınların ev içi iş ve bakım yükünü daha da artırmıştır. Çalışan kadınlar bir yandan ailenin bakım yükünü bir yandan da sahip olduğu ücretli işin sorumluluğunu sürdürmeye devam etmiştir.
Kadına yönelik şiddet artarak devam etmektedir. Bianet’in verilerine göre 1 Ocak 2020- 31 Aralık 2020 döneminde Türkiye’deki yerel, ulusal ve internet basınına yansıyan haberlerden derlenen güncel verilere göre, erkekler, 2020’da en az 284 kadını öldürdü. Geçmiş yıllarda işlenen ancak basına 2020’de yansıyan cinayetler de eklendiğinde erkeklerin öldürdüğü kadın sayısı 305 olmaktadır. Yine aynı dönemde (1 Ocak 2020- 31 Aralık 2020) erkekler 26 çocuğu öldürdü, 96 kadına tecavüz etti, 818 kadını seks işçiliğine zorladı, 147 kadını taciz etti, 265 çocuğu istismar etti. Şubat 2021‘de en az 14 kadının ölümü (Adana, Ankara, Aydın 2, Balıkesir, Çorum, Hatay, Kayseri 4, Samsun, Tekirdağ, Zonguldak) basına şüpheli olarak yansımıştır. Diğer taraftan pandemi koşullarında ev içi şiddet ve istismar olguları evde saklı kalmakta veriler olduğu haliyle de gerçeği yansıtmamaktadır. Şiddet mağduru kadın ve çocuklar faille aynı evde yaşamaya devam etmektedir. Pandemi boyunca kadın sığınmaevlerine sınırlı kabul, şiddet karşısında onları çaresiz bırakmaktadır. Kadınların şiddetten uzak hayat kurabilmeleri için gereken sosyal ve ekonomik desteklere erişimi günden güne azalırken, aileyi merkeze alan sosyal hizmet politikalarıyla onlara şiddet yaşadıkları evlerine dönmeleri mesajı verilmektedir.
Nereden gelirse gelsin her türlü şiddetin / istismarın karşısında olan , kadınların ve çocukların güvenlikleri başta olmak üzere sağlık, eğitim, sosyal hizmetler ve yardımlara erişimleri için mesleki çalışmalar yapan bir meslek grubu olarak ,6284 sayılı yasanın ve İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerinin uygulamaya geçirilmesi gerektiğini; eşitlikçi ve adil bir dünya için güç eşitsizliği üreten her türlü cinsiyetçi pratiğin ve düzenlemelerin karşısında olduğumuzu belirterek başta pandemi döneminde güç koşullar altında filyasyon ekiplerinde ,yatılı bakım kuruluşları ve cezaevlerinde kapalı vardiya sistemiyle çalışan kadın meslektaşlarımız olmak üzere kadın ve kadın bakış açısına sahip tüm meslektaşlarımızın, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyor kadın mücadelesinde yaşamını yitirenleri saygı ile anıyoruz.”