İktidarın çöken ekonomi politikaları
- 17.03.2021
- İktidarın çöken ekonomi politikaları için yorumlar kapalı
- 485 kez okundu
Sevgili okurlarım! Türkiye, 15 Temmuz 2016’dan beri milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti değildir; Son 5 yıldır Türkiye, anayasal otoriter bir sistemle yönetilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti oligarşik bir devlettir. Seçilmiş cumhurbaşkanı, anayasa ile belirlenen niteliklerini kaybetmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, oligarşi bir yapıdır. Siyasal güç birkaç kişiden oluşan küçük bir grubun elindedir. Oligarşi, sadece belirli bir grubun bir ülkeyi yönetmesiyle ortaya çıkan yönetim biçimidir. Kısaca oligarşi, küçük bir azınlığın yönetimde olduğu devlet biçimidir.
Türkiye Cumhuriyeti bu açıdan ele alındığında, oligarşi kavramı, devletin tüm kurumlarının küçük bir azınlığın kontrolünde olması demektir. Bu yüzden, seçim vaatlerini yerine getiremeyen iktidar inandırıcılığını kaybetmiştir. Ülke yönetimi bir avuç çeteye teslim edilmiştir. Yönetimde istikrar ve güven yoktur. İktidarın beceriksizliği yüzünden yönetilemeyen pandemi sürecinde ekonomi çökmüştür, binlerce esnaf kepenk kapatmıştır. Bu yüzden iktidar, krizden çıkış yolları arayışı içerisindedir.
Yıllardır anayasayı rafa kaldıran iktidar ‘Hukuk Reformu Paketi’ ve ‘İnsan Hakları Eylem Planı’nın ardından ‘Ekonomi Reformu Paketi’ni de açıklamak mecburiyetinde kalmıştır. Böylelikle seyirciye çalım satıp alkış alacağım diye oyun üstüne oyun kuruyor. Ama kendi oyunu ile her defasında tuşa gelen pehlivanı andırıyor.
Ama öyle görünüyor ki, çok öncelerden açıklanan muhtelif ‘reform’ paketleri gibi, bu ‘Ekonomi Reform Paketi’ de tutmayacaktır. Çünkü yürütmenin başının 1 saat 5 dakika boyunca camdan okuduğu ‘Ekonomi Reform Paketi’nin ardından hem yabancı paralar karşısında TL değer kaybetmiş hem faiz oranı yükselmiştir. Böylece daha şimdiden tüm anlamını ve içeriğini yitirmiş süslü püslü laf yığınından oluşan ‘Ekonomi Reform Paketi’nin, ekonominin derdine deva olamayacağı gerçeği ortaya çıkmıştır. Çünkü iktidar gerçekleri görmezlikten gelmektedir.
Aslında açıklanan ‘reform’ paketlerinin ve ‘eylem’ planlarının amacı, Cumhuriyet İttifakı iktidarını uzatmaya dönüktür. Bu yüzden, son ‘Ekonomi Reform Paketi’ de ciddi alınıp umutlanmaya, ‘Dur bakalım ne olacak?’ diye kafa yormaya değemez! Onca makyaj içinde belki sadece küçük esnafın ağzına bir parmak bal çalındığı söylenebilir. Ama bununda özel yasası çıkmadan hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Amaç, pandemi sürecinde çok perişan haldeki küçük esnafı bir süre daha avutmaktan ibarettir.
Evet! ‘Kof laf dağı’ beklendiği gibi fare doğurmuştur. Ama fare deyip geçmeyin. Bu paketten çıkan fare, yerel yönetimlerin yetki ve kaynaklarını da kemirecektir. Önümüzdeki dönemde iktidar, ‘İsrafı önleyeceğim, bütçe disiplini sağlayacağım’ diye, yerel yönetimleri gelir, harcama, bütçe denetimi ve personel rejimi bakımından tamamen merkezi idarenin, yani ‘Oligarşik Yönetim’in uydusu haline getirecektir. Merkezi yönetim, muhalif partili belediye başkanlarının yetkilerine tırpan vuracaktır.
Aslında vatandaşta farkında artık! İktidarın hiçbir hesabı tutmuyor. İktidar bütün gerçekleri çarpıtıyor. Bu defa da belli ki kabak belediyelerin ve fakir halkın başına patlayacak. Yıllardır halkımızın ödediği her bir kuruş verginin nerelere harcadığını açıklamayan bu iktidarın; yatırımı, istihdamı, üretim ve ihracatı artırarak, Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getireceğine ilişkin söylemi hayalden ibarettir.
İktidarın beceriksizliği yüzünden yönetilemeyen pandeminin gölgesinde yalnızca küçük esnafımız değil, tüm sektörler birçok zorluklara karşı direnmektedir. Ekonomi Reform Paketi’nden ise, çıka çıka dar gelirli küçük esnafımıza yönelik bir vergi muafiyeti sözü çıkmıştır. İktidar, basit usulde vergilendirilen kuaför, tesisatçı, tuhafiyeci, marangoz, tornacı, çay ocağı işletmecisi, terzi ve tamirci gibi yaklaşık 850 bin esnafımızı gelir vergisinden muaf tutmakla, beyan yükümlülüklerini kaldırmakla ve ‘Dijital Vergi Asistanı’ sistemini devreye almakla halkın derdine deva olacağını sanıyor.
Elbette devletin vergi politikaları sadeleştirilmelidir. Dijital Vergi Asistanı devreye alınmalıdır. Ama hatırlatmakta fayda var: Küçük esnafımızın derdi vergi değil, geçimdir! Türkiye’nin gündeminde açlık, yoksulluk, işsizlik ile iktidarın çöken ekonomi politikalarına karşı büyüyen öfke ve değişim arayışı var! Sokaktaki vatandaşın yüksek faizli banka kredisine değil, ‘Sosyal Devlet’in mali desteğine ihtiyacı var!
Mehmet çardak
Araştırmacı / Yazar
m-cardak@windowslive.com
- Mezhepsel Önyargılar - 1 Şubat 2023
- Hasta Hakları ve Sağlıkta Dönüşüm - 25 Ocak 2023
- Liyakatli Gümrükçüler - 18 Ocak 2023
- Cumhuriyet Nerede? - 11 Ocak 2023
- Türkiye’de Emekli Yoksulluğu - 4 Ocak 2023
- CHP’de Parti içi Demokrasi - 28 Aralık 2022
- VERGİDE BAĞIŞ SİSTEMİ - 21 Aralık 2022
- AB Türkiye Raporu - 14 Aralık 2022
- Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulmak - 7 Aralık 2022
- Suriyeliler Davullarla, Zurnalarla Ülkelerine Geri Dönecekler - 30 Kasım 2022