Mimarlar Odası Hatay Şubesi: Arkadaşlarımız serbest bırakılıncaya kadar Adalet Nöbetimiz devam edecek!
Mimarlar Odası Hatay Şubesi, Gezi davasında hüküm giyen arkadaşlarına yönelik başlattıkları Adalet Nöbetinin., serbest bırakılıncaya kadar sürdüreceklerini belirttiler.
Mimarlar Odası Hatay Şubesi’nce yapılan Basın açıklamasında, 29 Nisan’da başlattıkları Adalet Nöbetinin, arkadaşlarının serbest bırakılıncaya devam edeceğini belirterek şu görüşlere yer verdiler:
“Gezi davasında alınan hukuksuz karara ve tutuklamalara karşı Mimarlar Odası Hatay Şubesiolarak 29 Nisan 2022 tarihinde başlattığımız ve 21 gündür devam eden Adalet Nöbetimizi; bugünden itibaren, arkadaşlarımız serbest bırakılıncaya kadar, her hafta salı günü, 17.00-20.00 saatleri arası diğer odalarında nöbeti devralacağı şekilde sürdüreceğiz.
Haftalık periyotta gerçekleştirilecek ilk nöbet 24 Mayıs 2022 tarihinde Mimarlar Odası Hatay Şubesi’nde olup, 31 Mayıs 2022 tarihli nöbeti İnşaat Mühendisleri Odası Hatay Şubesi devralacaktır. İlerleyen süreçte nöbet takvimine ilişkin kamuoyu ile bilgi paylaşılacaktır. Ülkenin aydınlık geleceğine inanan herkesi bu süreçte dayanışmaya çağırıyoruz.
Bizler inanıyoruz ki; bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, gücünü Gezi’nin “eşitlikçi, özgürlükçü ve barışçıl” birlikteliğinden alacaktır. “
Öte yandan, Mimarlar Odası Hatay Şubesi’nin Basın açıklamasından ayrı olarak TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nce de yapılan açıklamada şu görüşler dile getirildi:
GEZİYE, EMEĞİMİZE, MESLEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ!
“Ülkemiz ekonomiden siyasete kadar her alanda büyük bir kriz içerisindeyken, krizin sorumlusu olan iktidar halkın sorunlarına çözüm üretmek yerine toplumsal muhalefeti susturmaya çalışarak başarısızlığının üstünü örtmeye çalışıyor.
Ülke tarihimizin en kitlesel ve uzun süreli halk hareketlerinden biri olan Gezi Direnişi’ni organize ettikleri gerekçesiyle aralarında TMMOB Yönetim Kurulu Üyemiz Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odamızın İstanbul Şubesi’nin eski başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odamızın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımıza verilen cezalar, iktidarın toplumsal muhalefeti cezalandırma ve sindirme siyasetinin son adımı olmuştur.
İktidar güdümündeki mahkemenin verdiği bu cezaların hiçbir hukuki dayanağı ve toplumsal meşruiyeti bulunmamaktadır. Gezi Direnişi ve bu direnişin parçası olmuş herkes bu tarih karşısında ve toplum vicdanında tertemiz ve lekesizdir.
Siyasi iktidarın arkadaşlarımız ve Taksim Dayanışması nezdinde cezalandırmak istediği Gezi Direnişi olduğu kadar, parkına, şehrine, doğasına, tarihine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancılarının tümüdür. Siyasi iktidarın cezalandırmak istediği, mesleki bilgisini halktan yanan kullanan kamucu mühendis, mimar, şehir plancılarının mücadelesidir; TMMOB ve bağlı odalarının onurlu mücadele geleneğidir.
İktidar zorbalığına dün boyun eğmedik, bugün de boyun eğmeyeceğiz. Gezi Direnişini, Gezi Davası’nda ceza alan arkadaşlarımızı, uğruna bedeller ödediğimiz değerlerimizi, kamusal faydayı ve meslektaşlarımızın haklarını savunmaya devam edeceğiz.
Tükeniyoruz
Hayat pahalılığı, işsizlik ve yoksulluk toplumun tüm kesimlerini tükenme noktasına getirdi. Ürettiğinin, alın terinin karşılığını alamadan çalışan milyonlarca emekçi ev kirası, ulaşım masrafları ve faturalar nedeniyle ay sonunu getiremez oldu. Milyonlarca kişi geçimini sağlayabilmek için borç batağına sürüklenerek adeta bankalar için çalışır hale geldi. Yoksulluk ve geçim sıkıntısı halkın yaşam tarzı haline geldi.
Derin ekonomik kriz mühendis, mimar ve şehir plancılarının hayatlarını da etkiliyor. Başta işsiz meslektaşlarımızın olmak üzere kamuda ve özel sektörde her türlü mühendislik, mimarlık ve şehir planlama hizmetlerini, planlama, projelendirme, uygulama, denetleme işlerini yapan meslektaşlarımız giderek daha büyük bir hayat zorluğu ile baş etmeye çalışıyor.
Uzun yıllardır sistematik olarak uygulanan neoliberal politikalar sonucunda, kamuda çeşitli statülerde çalışan ve farklı ücretler alan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ekonomik ve sosyal koşulları, üstlendikleri sorumluluklara ve almış oldukları eğitime uymayan bir düzeye geriletilmiştir. Kamudaki mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki iş alanları daraltılmıştır.
Ücretli çalışan meslektaşlarımızın çalışma koşulları kriz derinleştikçe daha da zorlaşmaktadır. İşten çıkarılma tehdidini her zaman yanı başında hisseden meslektaşlarımız kriz koşullarında ilk gözden çıkarılacaklar listesinde bulunuyor. İşsizlik tehlikesi; düşük ücretlerle esnek, güvencesiz ve sağlıksız koşullarda çalışma mecburiyetinin hatırlatıcısı olarak meslektaşlarımız üzerinde açık bir tehdit oluşturuyor.
Ücretlerimiz enflasyon karşısında giderek eriyor ve yaşam standardımız dibe doğru çekiliyor. İşsiz kalma, mühendis emeğinin değersizleşmesi ve niteliksiz işlerde istihdam edilme meslektaşlarımızın en önemli sorunu haline gelmiş durumda. Nitelikli bir eğitim alan, köklü üniversitelerden iyi derecelerle mezun olmuş birçok genç meslektaşımız, mesleki, maddi ve sosyal tatminsizlik nedeniyle geleceğini yurt dışında arıyor.
Yıkıcı etkisi her defasında daha da artan iktidar uygulamaları, meslek alanlarımızın daraltılmasına, mesleklerimize ve meslektaşlarımıza verilen önemin azalmasına neden oldu. Meslek icra ettiğimiz alanlarda üstlendiğimiz kamusal hizmetler ticarileştirildi, mesleklerimizin toplumsal niteliği aşındırıldı.
Yaşadığımız sorunlar, ülkemizde emeğiyle geçinen tüm kesimlerin yaşadığı sorunların bir parçasıdır. Bu sorunların sebebi mevcut siyasi iktidar ve onun 20 yıldır uyguladığı ekonomik-sosyal politikalardır. Bu anlayışın meslektaşlarımızın ve ülkemizin yaşadığı sorunlara çözüm bulma şansı kalmamıştır.
Tek Çözüm Kamucu Politikalar!
Bugün ülkemizde her alanda harabeye dönmüş bir ekonomi, hukuktan bürokrasiye kadar her alanda çürümüş bir devlet yapısı ve giderek derinleşen bir toplumsal kutuplaşma manzarasıyla karşı karşıya bulunuyoruz.
Ülkemizin bugün içinde bulunduğu çok boyutlu krizden kurtuluşun yolu, bu durumu yaratan nedenlerin tümüyle ters yüz edilmesinden geçmektedir.
Tek adam rejimine karşı halk egemenliği anlayışının yeniden tesis edilmesi, neoliberal politikalara karşı kamucu politikaların hayata geçirilmesi, toplumsal kutuplaşmaya karşı eşitlik ve özgürlük zemininde bir arada yaşamın savunulması, baskı ve zorbalığa karşı demokratik hak ve özgürlüklerin sınırlarının genişletilmesi ülkemizin geleceğini kurtarabilmek için önümüzdeki tek seçenektir.
Ülkemizin geleceğini kurtarabilmek, daha iyi koşullarda yaşayabilmek ve çocuklarımızın geleceğini güvenceye alabilmek için tüm toplum kesimlerinin daha fazla sorumluluk almasına, mücadelemizi daha fazla artırmamıza ihtiyacımız var.
Bizler, bu ülkenin imarından sanayiine, tarımından enerjisine kadar tüm süreçlerinde yer alan ve üretilen değerlerin tümünde özel katkıları bulunan, hayatı yaşanabilir kılan mühendisleri, mimarları, şehir plancıları olarak, acil taleplerimizi bir kez daha dile getiriyoruz:
- Nitelikli işgücümüzün heba olmasına neden olan işsizlik sorunu derhal çözülmelidir.
- Tüm meslektaşlarımıza güvenceli istihdam sağlanmalıdır.
- SGK ile TMMOB arasında ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının “Asgari Ücret Denetim Protokolü” ivedilikle yürürlüğe konulmalıdır.
- Kamuda mühendis, mimar ve şehir plancılarının istihdamı artırılmalıdır.
- Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ücretleri ve özlük hakları iyileştirilmelidir, ek göstergeler 4800-6400 aralığına yükseltilmelidir.
- KHK ile haksız ve hukuksuz biçimde kamu görevinden ihraç edilen meslektaşlarımız tüm haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmelidir
- Özelleştirme uygulamalarına son verilmeli, yeniden kamulaştırma yapılmalıdır. Ülkenin yaşanabilir hale gelmesi için tüm alanlarda kamucu politikalar benimsenmelidir.
- Ülkemizin doğal kaynaklarını, ormanlarını, tarım alanlarını ve tarihi mirasını yağmalamayı amaçlayan tüm düzenlemeler geri çekilmelidir.
- Kamusal ve mesleki denetimler toplum güvenliğinin sağlanması açısından zorunludur, serbestleştirme uygulamalarına son verilmelidir.
- Gezi Tutsakları bir an önce serbest bırakılmalıdır. Gezi Direnişi nasıl ki bu ülkenin yüz akı ve onurlu tarihinin bir parçasıysa, Gezi Direnişi Davasında yargılanan tüm arkadaşlarımız da bizim yüz akımız ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır.
Yüzyılların birikimini, bilimi ve teknolojiyi tarımdan sanayiye, planlamadan kadastroya, kentleşmeden enerjiye, gıda güvenliğinden çevre politikalarına, işçi sağlığı ve iş güvenliğinden iletişime varana kadar her alanda alın terimizle ülkemizin yararına kullanmak için çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak bizler taleplerimizi savunmak için sesimizi yükselteceğiz!
Yaşadığımız tüm baskılara rağmen demokrasiye, özgürlüklere, bağımsızlığa, laikliğe ve toplumculuğa olan bağlılığımızdan taviz vermeyeceğiz. Ülkemizi kasıp kavuran kriz koşullarında meslektaşlarımızın ekonomik, demokratik ve mesleki faydalarının geliştirilmesi için mücadele etmekten de vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz!
Gezi’ye, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkacağız.”