NEPOTİZM – BİR AİLE HANEDANLIĞIDIR
- 30.05.2022
- NEPOTİZM – BİR AİLE HANEDANLIĞIDIR için yorumlar kapalı
- 426 kez okundu
Antakya – Atayurt Gazetesi
Aha buraya not düşüyorum:
Önce Allah’a ve O’nun Kutsal Kitabı Kur’an’a; Atatürk Cumhuriyeti’nde yaşayan Türkiye Halkına karşı çok büyük günahlar işlediler. O günahlar, sırtlarında bir kambur; boyunlarında gittikçe ağırlaşan kirli bir madalyadır.
Sırtlarındaki bu günah kamburunu, boyunlarındaki o kirli, ihanet madalyasını tarih, gelecek kuşaklara elbette anlatacaktır.
Bin Dereden Su Getirseler yine de Arınamazlar: Anadolu’nun bütün nehirleri; Kızılırmak, Dicle, Fırat, Ceyhan, Seyhan, Aras ve Asi, bunları ak – pak etmeye yetmez.
Nepotizm, Latince “Yeğen” anlamını içeren “Nepot” kökünden türemiştir. Rönesans öncesi Katolik papaların, yeğenlerini kiliselerde Kardinallik gibi önemli dini makamlara getirmelerine dayanan, dinsel içerikli sözcüktür.
Nepotizm, din ve inanç eksenli din tarım (Feodalizm – Ortaçağ) toplum biçimine dayalı devlet etme – yönetme rejimi, bir aile Monarşisidir.
Türkçede Nepotizm iltimas, torpil, dayıcılık, korumacılık, partililik ve adil olmayan ayrımcılık, Hukuk dışı uygulamalar anlamlarını içerir.
Nepotizm, devlette veya şirkette bir aile – Hanedanlık yönetim biçimidir. Bu yönetim biçiminin geçmişi, insanlığın aydınlanma hareketinin başladığı Rönesans öncesi Ortaçağa kadar uzanır.
Aile, seçimle iktidara gelir, Nepotizmi kurumsallaştırır yani devleti önce aileştirir, partileştirir ve sonunda ülke yönetimini Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Baba Esad’ın Suriye’si, Saddam’ın Irak’ı gibi Monarşizme dönüştürürler.
Devlet – kamu yönetimi, liderlerin, Ailesinin ve partisinin denetiminde; özel bir anonim şirketler grubu gibi yeniden şekillendirilip, yapılandırılır.
Seçimle devleti ele geçirmiş Aile – Hanedanlık (Nepotizm), geçmişi yok sayar; tarihi kendisiyle başlatır. Ülkesinin bütün değerlerini – zenginlik kaynaklarını malsınır, kendi tasarrufunda sanrısına kapılır, Mülkü Süleyman’ı – devleti, kendi devleti sayar.
Başka bir anlatımla günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Devleti; bir ailenin özel şirketi, bir partinin ilçe ve il başkanlığına dönüştürülmüş biçimidir.
Nepotizm diğer adıyla aile, akraba ve kendi Partilisini koruma ve kollama yönetim biçiminde; demokrasi, Hukuk ve yurttaş olma hakları iğfal edilir. Devlet bütün olanakları – yeraltı ve yerüstü tüm zenginlik kaynaklarıyla akrabalara, partiliye peşkeş çekilir.
Hanedanlık, kendinden yana olmayan, kendisi gibi düşünüp davranmayan yurttaşlarına da bütün Hukuk ve insanlık dışı baskı ve zulmü – ceberrutluğu uygular.
Nepotizmde, kişinin liyakat – hak ederlik, yeterlilik – uzmanlık gibi niteliklerinin yerini; devlete egemen olan aileye, partiye sadakat – bağlılık olmazsa olmaz koşulu alır.
Devleti yönetecek kadroların beceri, başarı, kabiliyet, eğitim düzeyi gibi yetenekleri yerine; sadece akrabalık ya da partililik bağları nedeniyle hak etmediği işe alınır ve terfi ettirilir. Bu kadrolar birden çok kurumdan maaş alır. Rüşvet, hırsızlık, yolsuzluk, soygun sıradanlaşır, yapanın yanına kâr kalır.
Toplumu ayakta tutan eşitlik, adalet, Hukuk, ahlak, vicdan, liyakat ve tüm yasalar yok sayılır Nepotizmde. Devlet, ehil olmayan kadrolarla doldurulup işlemez duruma getirilir.
Bu Aile ve Partililik kadrolaşması devlette yozlaşmayı, yok oluşu, açlık ve sefaleti getirirken; Aile – Hanedanlık giderek kendilerine, yine devleti tek kurtarıcı güç oldukları gibi Tanrısallık yükleme Vehmine – yanılgısına – hezeyanına da kapılır.
İşte Nepotizmin – hanedanlığın – aile ve partililik anlayışının egemen olduğu devletlerde, memurların devlete değil; aileye, partiye bağlılıkları esas alınır. Bu anlayış devleti hantallaştırır, ruhbanlaştırır – tarikatların, mafyanın kucağına terk eder. Aile – Hanedanlık, Hukuk ve yasaları, geleneksel devlet işleyişini yok saydığı, güvenmediği için; kendi güvenliğini, Hukuk dışı oluşumlara – özel oluşturulmuş gayri meşru militarist, milis güçlere bırakır.
Bu tarikatlar, gayri meşru militarist, milis güçler; gün gelir kazan kaldırır, insana ve uygarlığa dair her şeye karşı savaş açar. Osmanlı’da, Selçukluda olduğu gibi devlete egemen olan o ruhban sınıfı – tarikatlar, aileyi ve devleti de yıkar.
Nepotizm, devlet yönetimine egemen olduğu zaman; “Devlet Malı Deniz, Yemeyen D.muz” anlayışı hortlar, bir hastalık gibi yayılır; Hukukun yerini haramilik, eşkıyalık alır ve devlet olur.
İkiyüzlülük, riyakârlık, yalan ve talan; günlük yaşamın kanıksanmış – alışıla gelmişliği devlet işleyişinin temeli olur. İnsanlar ırklarına, dinlerine, mezheplerine, partilerine göre açıkça ayrılır. Hiçbir kimsenin güveni, güvencesi; mal ve can güvenliği kalmaz.
Oysa demokrasinin ve Hukuk’un egemen olduğu yönetimlerde devlet; her bir vatandaşa eşit uzaklıkta ya da eşit yakınlıkta olur. Sadakati – Biati değil, liyakati – yeterliliği, işin ehli – uzmanı olup olmadığını esas alır.
Devlet, gereksinim duyduğu personeli milliyetine, din ve inançlarına göre ayırım yapmadan; demokratik ve Hukuk içinde kalarak, liyakat esaslarına göre; hiçbir ayrım gözetmeden gereksinimi oranında bünyesine alır.
Demokrasilerde hiçbir şey gizli, kapalı, yasak değildir; denetlenebilir, sorgulanabilir açık ve şeffaftır.
Bir ailenin – Hanedanlık anlayışının egemen olduğu devletlerde; aileyi bir ve diri tutmak için sürekli dış tehdit kaynaklı hayali düşmanlar yaratılır, iç ve dış düşman politikası durmadan gündemde tutulur.
Nepotizmde Aile – Hanedanlık ülkeyi, toplumsal yaşamı; kendi ailesinin görkemli yaşamı, bin bir renk ışıklı, ihtişamlı Sarayı ve mutfağı gibi görür. Parlamento, yasa, kanun, Hukuk her şey Nepotik devlet – Ailenin ve Partinindir.
Mazlumun yanında, zalimin ve zulmün karşısında olmak; doğuştan getirdiğimiz insan ve ulus olmak gibi üstün niteliklerimiz – hasletlerimiz vardı. Bu Sizden, Bu Bizden kelimesini kullanmayı kendimize zül sayardık.
Suçluluğun korkusu, telaşı, saldırganlığı ve paniği içindeler.
Hangi Firavun, hangi İblis ruhumuzu ve beynimizi kirletti?
Halil Yılmaz Hıtmiye
Eğitimci – Şair – Yazar
- A’sından Z’sine ÇÖKÜŞ - 21 Ağustos 2024
- CHP’YE 2. KEZ YÜKLENEN TARİHSEL SORUMLULUK - 15 Nisan 2024
- CÜLUSLARA– KAYIK SEFALARINA- HELVA GECELERİNE KARŞI; HALKIN DEMOKRATİK DEVRİMİ - 8 Nisan 2024
- HALKTAN BİRİ, DR. HÜSEYİN AKSOY - 3 Mart 2024
- SÜMER UYGARLIĞININ ACI SONU- YIKILIŞI - 27 Kasım 2023
- ORTADOĞU’DA SON TANGO - 22 Ekim 2023
- TÜRKİYE’YE ÖZGÜ BİR REJİM: BONAPARTİZM - 18 Temmuz 2023
- HATAY ÜZERİNE KİRLİ OYUNLAR - 6 Temmuz 2023
- ÖLÜMSÜZ MESLEK: YALAKALIK - 31 Ocak 2023
- ÜRETİM, PAYLAŞIM ve DÜNYA DÜZENİ - 27 Ocak 2023