Sürü sahiplerinin en büyük sorunu, hayvanlarını otlatacak meralarının olmaması: Ne çilemiz bitti, ne yüzümüz güldü!
Hatay’ın sınır boylarında ve Amik Ovasındaki sürü sahipleri dertlerinin bir türlü bitmediğini ve biteceği konusunda da pek umutlarının olmadığını belirtiyorlar.
Sürü sahiplerine durumlarını soruyoruz? Hiçbirisi durumlarının iyi olmadığını ve gelecek günler içinde beklentilerinin bittiğini ifada ediyorlar.
Sürü sahiplerinin bazıları konuşmak istemiyorlar. “Zaten gördüğünüz gibi çobanız” biz derdimizi anlatacak durumda değiliz” diyerek, daha eski sürü sahipleri ile konuşmamızı öneriyorlar. Durumlarının iyi olmadığını ve kimsenin kendilerine el atmadığını açıklıyorlar.
Ahmet ve Zeki daha genç çobanlar, “Bu işleri Memo amcamız daha iyi bilir” diyerek Mehmet Yıldız konuşur ve dertlerini anlatabileceğini söylediler.
Sürü sahiplerinin en büyük sorunu, hayvanlarını otlatacak meralarının olmaması, meranın olmaması demek, girdilerinin artması demektir. Daha fazla saman, daha fazla arpa almak zorunda kalıyorlar.
Yine sürü sahipleri sınır boylarında sürülerini otlatıyorlar. Sınırlar beton duvarlarla çevrilmiş ama buna rağmen sürülerin en iyi otlayabileceği alanlar. Bunu da devlet güvenlik gerekçesi ile yasaklamış. Sürü sahipleri bu alanlarının sürülerine açılmasını istiyorlar.
Sürü sahiplenin bir önerisi de buğday, soğan, patates ve pamuk üreticilerinin ürünlerini kaldırdıktan sonra hemen arkasından tarlalarını sürmelerini istemiyorlar. Bari biraz kalsın ve bu ürünlerinin kalıntılarından hayvanlarımız faydalansın diyorlar.
Diğer önemli sorun ise köylerden sürülerini otlatmaya gelen çobanlar yollarda zorluk çekiyorlar. Hem saban, hem akşam hayvanlarını ahırlardan otlatacak alanlara getirirken, götürürken zorluk çekiyorlar. Hayvanlar arabaların altında kalma tehlikesi, mısır ve pamuk tarlalarına zarar verme gibi sorunlar yüzünden perişan olduklarını gördük. Yolları 4-5 kilometre, bu sürede “canımız çıkıyor” diyorlar. Bu anlamda sabah ve akşam sürülerin evlerine rahat dönmeleri için devletin trafik sorununu çözmesini istiyorlar.
Sürü sahiplerinin en önemli sorunu ise yem fiyatlarının artması ve pazar sorunun çözülmediğinden, ellerindeki hayvanları ya satamıyorlar, ya da ucuza satmak zorunda kalıyorlar.
Sürü sahiplerinin Memo amcası ‘Mehmet Yıldız” Tam, tamına 78 yaşında elinde baston ve dişleri dökülmüş, yine de hayvanlarını otlatıyor. Ne zamandır, çobanlık yaptığını sorduğumuzda ise anamdan, doğar, doğmaz çobanlığı başladım diyerek, şakalaşıyor.
Mehmet Yıldız (Sürü Sahibi)
“Anamdan doğdum, doğalı bu işi yapmaktayım. Kumlu ilçesinde Fevzi Çakmak mahallesinde oturmaktayım. Biz mal sahipleri bu seneki gibi zor bir yıl görmedik. Yemler çok pahalı ve mallarımız para etmiyor.
Bakın hayvanlarımızı otlattığımız yerler topraktan ot çıkarmaya çalışıyorlar. Bu yaylım alanları daha önce buğday, patates, soğan gibi ürünler vardı, ürün kaldırılmış ama arkasından mal sahipleri sürdükleri için hayvanların yiyecekleri toprağın altında kalmış, hayvanlar nasıl beslensinler?
Hayvanlarımıza canımız gibi bakıyoruz ama süt, peynir, ürünleri para etmiyor. Yem ve diğer giderlerimiz her gün zamlı ama bizim ürünlerimiz yerinde sayıyor, ya da satamıyoruz.
Hayvanların yayıldıkları yerler kuru toprak, bu hayvanlar nasıl beslenecek, nasıl et tutacaklar, birisi bu durumu bize açıklasın ki, biz de bilelim. Pazara malımızı götürüyoruz, ya satamıyoruz, ya da yarı fiyatına vermek zorunda kalıyoruz. Biz besici değil, üreticiyiz, devletten beklentimiz elbette var, devlet bize yardımcı oluyor, destek veriyor ama bu destekler bizim yaramızı sarmıyor. Bizim daha iyi çözümlere ihtiyacımız vardır.
Yani kısacası bizim başka yapacak işimiz olmadığından, çocuklarımızın nafakasını buradan çıkardığımız için yapmak zorundayız. Ne diyelim Allah yardımcımız olsun.
Bütün devlet büyüklerimize bir çağrımız vardır: Üreticiye desteklemezlerse, et, süt gibi ihtiyaçları nereden karşılayacaklar? Biz üreticiler işsiz kaldığımızda devletin karı ne olacaktır? Bu sorunları oturup, düşünsünler istiyoruz.”
HÜSEYİN GÜLER