Samandağ Belediye Başkanı Av. Refik Eryılmaz verilen soruşturma izini ile ilgili açıklama yaptı: Demir’den korksaydık, Trene binmezdik!
Samandağ Belediye Başkanı Av. Refik Eryılmaz, İç İşleri Bakanlığı tarafından hukuka aykırı bir şekilde verilen soruşturma izini ile ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Başkan Refik Eryılmaz, bu hukuka aykırı kararla ilgili en kısa sürede Danıştay nezdinde gerekli itirazları yapacaklarını belirterek açıklamasında kamuoyuna şöyle seslendi:
“Kamuoyuna; Son zamanlarda, Belediyemizde daha önce sözleşmeli olarak çalışan ve sözleşme süresi bittiğinde sözleşmesi yenilenmeyen bir personel ile ilgili mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararını bir aylık süre içerisinde uygulamadığımız gerekçesi ile basın ve sosyal medya üzerinden Belediye Başkanlığı makamını yıpratmaya yönelik kasıtlı ve kötü niyetli bir karalama kampanyası yürütülmektedir. Öyle ki, sanki bir suç işlenmiş ya da aleyhimize mahkumiyet kararı verilmiş gibi kamuoyunda bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Seçildiğimiz günden bugüne dek aralıksız kumpas ve karalama kampanyaları yürüten bu kıymeti kendinden menkul zavallılar takımı ile ilgili almış olduğumuz kararlarda aslında ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Değerli vatandaşlarımız; soruşturma izni verildi denen İçişleri Bakanlığı’nın kararının özü şudur: Bakanlık, İdare Mahkemesi’nin sözleşmeli personel ile ilgili yürütmeyi durdurma kararını bir aylık sürede uygulamadığımız gerekçesi ile soruşturma izni vermiştir.
Memleketin ve vatandaşlarımızın haklarını korumanın bir bedeli olduğunu biliyorum. Öncelikle şunu net olarak söyleyeyim: Bu karar 6 Ay önce verilmiş bir karardır. Ancak sanki dün verilmiş bir kararmış gibi basına servis edilmiştir. Bu karar bir mahkeme kararı olmadığı gibi, yürütülmekte olan bir kamu davası da değildir. Ayrıca soruşturma izni kesinlikle hukuki dayanaktan yoksundur. Bu karara karşı itirazımızı en kısa sürede zaten yapacağız. Soruşturma izninin konusu; mahkeme kararını bir aylık süre içinde yerine getirmemektir. Oysa ki, kararın bir aylık sürede uygulanmamasının haklı ve hukuki gerekçesi bulunmaktadır.
Şöyle ki; meclisimiz sözleşme süresi biten birkaç personelle ilgili kadro kapatma kararı vermişti. Bu kadro kapatma kararı ilgili personel tarafından yargıya taşındı. Yani kadro kapatma kararı ile birlikte sözleşmenin yenilenmemesi kararı ayrı ayrı yargıya taşındı. Mahkeme sözleşmenin yenilenmemesi ile ilgili bir kısım personel hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi; ancak kadro kapatma kararı ile ilgili mahkeme tarafından henüz karar verilmemişti.
Kadro kapalı olduğu için ve yargı süreci de devam ettiği için yürütmeyi durdurma kararı bir ayda uygulanamamıştır. Yani ortada bir hukuki imkansızlık bulunmaktaydı. Çünkü kadro Meclis kararı ile kapatılmıştı. Kadro ihdas etme yetkisi de kanunen meclisin yetkisindedir. Meclisimizin normalde mahkemenin Kadro kapatmayla ilgili kararını beklemesi gerekirken, bu kararı beklemeden inisiyatif alarak kadronun açılmasına karar vermiştir. Burada belediye yönetimi olarak kesinlikle mahkeme kararını keyfi olarak uygulanmaması şeklinde bir tutumumuz olmamıştır. Yukarıda bahsettiğim şekilde ortada bir hukuki imkansızlık vardı ve bundan dolayı belediye yönetiminin sorumlu tutulamayacağı aşikardır. Böyle bir olay iktidar partisinin bir Belediyesi’nde yaşanmış olsaydı Bakanlık bu soruşturma iznini verir miydi? ASLA!
Bakanlık tarafından verilen bu hukuka aykırı izinle ilgili en kısa sürede Danıştay nezdinde itirazımızı yapacağız.
Samandağ halkının hakkını savunmak suç değildir. Bu kararın özeti ne biliyor musunuz sevgili vatandaşlarımız: İlçeye ve Belediyeye bir gram katkısı olmayan, oturduğu yerden maaş alan (Oturduğu yerden diyorum zira ilgili kişinin sözleşmede belirtilen görev tanımına uygun bir işi yoktu ve yasal anlamda da başka bir işte çalıştıramıyorduk), Belediyeye aylık maliyeti 16.000-TL olan bir sözleşmeli personeli 20 gün işe geç başlatmış olmanın kararıdır. Bu kararı halkımızın vicdanına havale ediyorum. Bedeli ne olursa olsun halkımız ve ilçemizin menfaatini korumaya devam edeceğimizi bir kez daha yinelemek istiyorum. Halkımızın menfaati için bir bedel ödenmesi gerekiyorsa o bedeli ödemeye de hazır olduğumuzu tekraren ilan ediyorum.
Sanki Zafer kazanmış gibi nara atanlara ve belediye yönetimimizle ilgili karalama kampanyası yapanlara da bir çift sözümüz var: Elinizden geleni ardınıza koymayın. “Biz demirden korksaydık trene binmezdik”.