Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 34,44 / Satış: 34,58
€ EURO → Alış: 35,96 / Satış: 36,10

Eğitim Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş: Türkiye’de eğitim geçtiğimiz yıllar içinde birikerek büyüyen sorunlarının gölgesinde açılıyor!

Eğitim Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş: Türkiye’de eğitim geçtiğimiz yıllar içinde birikerek büyüyen sorunlarının gölgesinde açılıyor!
  • 13.09.2022
  • Eğitim Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş: Türkiye’de eğitim geçtiğimiz yıllar içinde birikerek büyüyen sorunlarının gölgesinde açılıyor! için yorumlar kapalı
  • 310 kez okundu

Eğitim Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş, 2022-2023 Eğitim ve Öğretim yılının geçtiğimiz yıllar içinde birikerek büyüyen sorunlarının gölgesinde açıldığını öne sürdü.

2022-2023 Eğitim ve Öğretim yılı dolayısıyla Basın açıklaması yapan Şube Başkanı Özgür Tıraş, siyasi iktidarı eğitimde yaşanan sorunları görmezden gelmekle suçlayarak şu eleştirilerde bulundu:

2022-2023 eğitim öğretim yılı, Türkiye’de eğitimin karşı karşıya olduğu ve geçtiğimiz yıllar içinde birikerek büyüyen sorunlarının gölgesinde açılıyor. Yıllardır okulların fiziki altyapı ve donanım eksiklikleri giderilmemişken, kalabalık sınıflar, ikili öğretim ve taşımalı eğitim sorunu 2022/23 eğitim öğretim yılı başında da varlığını sürdürmektedir.

Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ‘piyasacı’ ve ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemektedir. 

Türkiye’nin eğitim sistemi, yıllardır benimsenen piyasa merkezli, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim politikaları sonucunda tam bir sorun yumağı haline gelmiştir. Türkiye’de okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitimin bütün kademeleri, en temel işlevlerini yerine getiremez durumdadır. Bu durum kaçınılmaz olarak eğitimin niteliğini de olumsuz etkilemektedir.

Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar iktidar ve MEB tarafından görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ekonomik krizden sonra halkın en önemli ve öncelikli gündemi olmayı sürdürmektedir.

Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve inanç çeşitliliği eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajlarını ortadan kaldıracak adımlar yıllardır atılmamıştır.

Bir taraftan eğitim sisteminin hem içerik, hem de biçimsel olarak dini kural ve referanslara göre düzenlenmesi hedeflenirken, diğer taraftan eğitimde yaşanan ticarileşme ve öğrencileri özel okullara yönlendirme uygulamalarının hiç olmadığı kadar belirginleştiği bir dönem yaşanmaktadır. MEB aldığı her kararda, attığı her adımda kamusal eğitimi tasfiye etmeyi ve eğitim sistemini dini kural ve referanslara göre düzenlemeyi hedeflemektedir.

Mevcut eğitim sistemi okulda ve toplumsal yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, öğrenci ve velilerin müşteri olarak görülmesini hedeflerken, eğitim sistemi içindeki sınıfsal eşitsizlikler giderek derinleşmektedir. Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar ve farklı bölgelerdeki okullar sürekli birbirleriyle rekabet içine sokulmuş durumdadır.

EĞİTİM HARCAMALARI EL YAKIYOR

Ülkemizde halkın büyük bölümünün asgari ücret ya da asgari ücrete yakın bir ücretle çalıştığı dikkate alındığında velilerin öğrencilerin zorunlu ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacağı, özellikle birden fazla çocuğu okula gidecek olan dar gelirli velilerin zorunlu ihtiyaçları dahi karşılamasının mümkün olmadığı görülmektedir.

Okul hazırlıklarında velilerin en önemli gider kalemini kırtasiye harcamaları oluşturmaktadır. Bir yıl önce ilkokula başlayan bir öğrenci için en ucuz zincir marketlerde 234 TL’ye alınan kırtasiye malzemeleri bugün en az 3 kat artışla 710 TL’ye alınabilmektedir.

Veliler çocuklarını kimi zaman borçlanarak, kimi zaman bankalardan ‘eğitim kredisi’ çekerek, kimi zaman da gıda harcamalarından kısarak okutmak zorunda bırakılmaktadır.

ÖĞRENCİLERİN BESLENME SORUNUNA ÇÖZÜM ÜRETİLMELİDİR

Eğitim ve öğretimde öne çıkan en önemli sorunlardan birisi de öğrencilerin okullardaki beslenme sorunudur. Türkiye’de çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gitmekte, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü görülmektedir. Bu sorun temel ve acilen çözülmesi gereken bir sorundur.

Türkiye’de bugün her 5 çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzleşmekte, yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamamaktadır. Bu noktada yapılacak en acil eylem, bir an önce okullarda kamunun öğle yemeği hizmeti sunmasıdır.  

OKUL BÜTÇELERİNİ DEVLET DEĞİL,  VELİLER YAPIYOR

Türkiye’de eğitim kurumlarının büyük bölümünün mülkiyeti hala devlete ait olmasına rağmen, eğitim kurumlarında verilen hizmetlerin önemli bir bölümü geçtiğimiz yıllar içinde ticarileştirilmiştir. Eğitimde yaşanan ticarileştirme ve özelleştirme uygulamaları, kimi zaman açık, ama çoğunlukla gizli olarak yapılmıştır. Bir taraftan eğitimin büyük bir bölümü zamanla birer ‘ticari işletme’ haline getirilen devlet okullarında sürdürülürken, diğer yandan eğitimin kamusal finansmanının tasfiye edilmesi yoluyla yoksul halkın eğitim finansmanı içindeki payı sürekli artmıştır.

EĞİTİMDE DİNSELLEŞME PRATİKLERİ ARTIYOR

Türkiye’de yıllar içinde adım adım hayata geçirilen eğitimi hem içerik, hem de biçimsel olarak dini kural ve referanslara göre biçimlendirme uygulamaları son yıllarda daha da artmıştır.

MEB’in görevi eğitim kurumlarını çeşitli protokol ya da projeler üzerinden dini grupların faaliyet alanı haline getirmek değil, çocuk ve gençleri insanlığın ortak evrensel değerleri doğrultusunda yetiştirmek, temel insan hakları ve çocukların yararını gözetecek, çocuk ve gençlerin kendini gerçekleştirebilmesi için mevcut bilgi birikimine ulaşmasına ve eleştirel düşünce becerisini kazanabilmesine olanak sağlayacak somut adımlar atmak olmalıdır.

OKUL DEVAMSIZLIĞI VE OKUL TERKİ SORUN OLMAYI SÜRDÜRÜYOR

Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) verilerine göre Türkiye, Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında okulu erken bırakma alanında ilk sırada yer almaktadır.

 Okula kaydı yapılan öğrencilerden ne kadarının eğitime devam edip etmedikleri denetlenmemektedir.

Okul devamsızlığı ve okul terki kapsamında ele alınan öğrencilerin eğitimlerini yarıda bırakmaları durumu ciddi sosyal ve ekonomik sonuçlar doğurmaktadır. Yapılması gereken eğitimin kamusal niteliğini arttırmak, öğrencilerin eğitim sistemi içinde daha uzun süre kalmasına yönelik somut politikalar geliştirmektedir.

ÖĞRENCİLERİN BARINMA SORUNU ÇÖZÜM BEKLİYOR

Ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte milyonlarca öğrencinin öncelikli gündemini oluşturan barınma sorunu, önceki yıllarla karşılaştırılamaz boyutlara ulaşmıştır. Çok sayıda öğrenci ev kiraları ve yurt fiyatlarının yüksekliği nedeniyle eğitimine ara vermek zorunda kalmaktadır.

Eğitim bir ayrıcalık değil, temel bir insan hakkıdır.Öğrencilerimizin insanca yaşayabilecekleri beslenme ve barınma hakkı anayasal bir hak ve kamusal bir sorumluluktur.

Öğrenciler, siyasi iktidarla içli dışlı olan çeşitli dini grup ve cemaat yurtlarına mecbur bırakan bu sistemden acilen kurtarılmalıdır. İktidarın ve TOKİ’nin önceliği Türkiye’de dünyanın çeşitli ülkelerinde lüks konut yapmak değil, öğrencileri barınma ve yurt sorununa acilen çözüm bulmak olmalıdır.

MEB OKULLAŞMA POLİTİKASINI SİYASİ HEDEFLERE GÖRE BELİRLİYOR

MEB’in ortaöğretimde mesleki eğitim ve İmam Hatip okulları temelli olarak şekillendirilen okullaşma politikası, öğrencilerin çoğunluğunun bu okullara gideceği veya gitmesi gerektiği ön kabulü üzerinden şekillendirilmektedir. Böylece, bir taraftan sermayenin ihtiyaç duyduğu öğrencileri ara elemanlar ve ucuz işgücü olarak gören politikalar yaşama geçirilirken, diğer taraftan imam hatipleştirme politikaları üzerinden eğitimin dinselleştirilmesi ve siyasi iktidarın politik kitle tabanının genişletilmesi yönünde adımlar atılması hedeflenmiştir. 

Velilerin, öğrencilerimizin en çok talep ettiği, akademik liselerin sayısının ve kontenjanlarının artırılması, ekonomik kriz gerekçe gösterilerek durdurulan okul ve derslik yapımının hızlandırılmasıdır.

KÖY OKULLARININ AÇILMASI İÇİN GEREKLİ HAZIRLIKLAR YAPILMIYOR

Büyük bölümü 4+4+4 düzenlemesi sonrası olmak üzere, geçtiğimiz 20 yıl içinde 20 bin 245 köy okulu kapatılmıştır. Geçtiğimiz aylarda bir yönetmelik değişikliği yapılmış olsa da sorun, tek başına yönetmelik değişikliği ile çözülecek kadar basit değildir. Yıllardır kapalı kalan ve büyük bölümü çürüyen, harabeye dönüşen köy okullarının eğitim-öğretim yılına hazır hale getirilmesi için gerekli hazırlıklar yapılmamış, bütçeden yeteri kadar kaynak ayrılmamıştır. 

KADROLU-SÖZLEŞMELİ-ÜCRETLİ ÖĞRETMEN AYRIMI EĞİTİMİN NİTELİĞİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

15 Temmuz sonrasında tüm kamuda olduğu gibi eğitim alanında da sözlü sınav/mülakat üzerinden kullanılarak sözleşmeli öğretmen atamaları yapılmaya başlanmıştır. Öğretmen atamalarında mülakat uygulamasında ısrar, liyakatin adım adım terk edilerek, yerine sadakatin gelmesine neden olmuştur.

2022/’23 eğitim öğretim yılında en az 80 bin ücretli öğretmenin görev yapması beklenmektedir.

Sözleşmeli, ücretli ya da başka bir ad altında yapılan öğretmenlik uygulamalarının tamamına son verilmelidir.

Kamu hizmetlerinin sürekliliği, düzenliliği ve halka daha nitelikli olarak sunulması için eğitimde herkese kadrolu ve güvenceli istihdam sağlanmalıdır.

EĞİTİMDE GEÇİCİ VE GÜVENCESİZ İSTİHDAM UYGULAMALARI SÜRÜYOR, İŞKUR TYP PERSONELİ MAĞDUR EDİLİYOR

2022/’23 eğitim öğretim yılı başı itibariyle okulların üçte ikisinde kadrolu yardımcı hizmetli bulunmamaktadır. MEB, tıpkı ücretli öğretmen istihdamında yaptığı gibi her eğitim öğretim yılı başında personel açığını İŞKUR üzerinden kapatmaya çalışmaktadır.

2021-2022 eğitim öğretim yılında 81 ildeki okullara TYP çerçevesinde 42 bin personel geçici olarak görevlendirilmiştir. Aynı dönem 54 bini aşkın eğitim kurumu olduğu dikkate alındığında 12 bin eğitim kurumunda açık olduğu anlaşılmaktadır

Bu konuda daha fazla mağduriyet yaşanmaması için hiçbir eğitim kurumunda geçici, taşeron, ücretli, sözleşmeli, TYP’li vb gibi hangi adla olursa olsun geçici istihdam uygulaması yapılmamalı, kadrolu ve güvenceli istihdam politikası benimsenmelidir.

HUKUKSUZ KHK İHRAÇLARI SORUNU ÇÖZÜM BEKLEMEKTEDİR

OHAL sürecinde ihraç edilen kamu emekçileri çok ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmış, aralarında eğitimci ve akademisyenlerin de olduğu 60’ı aşkın KHK’li yaşadıkları haksızlığa dayanamayarak intihar etmiştir.

Türkiye’nin hukuk sistemi içinde mevzuatça belirlenmiş bir yargı mercii olmayan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmeli, haklarında herhangi bir yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmelidir. 

KAMUSAL, BİLİMSEL, LAİK VE ANADİLİNDE EĞİTİM İSTİYORUZ

Türkiye’de eğitimin gerçek anlamda bilimsel ve laik bir içeriğe sahip olduğunu söylemek mümkün değildir

Eğitim sisteminin bütün kademelerinde pozitif bilimin tüm öğelerini içinde bulunduran, çağdaş ve bilimsel ilkelere dayanan, gerçek bir laiklik anlayışı temelinde yükselen bir yapının oluşturulması ve zorunlu din dersi uygulamasından derhal vazgeçilmelidir.

Tüm öğrenciler için eşit, parasız ve nitelikli eğitim olanakları sağlamak devletin ve özelde Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğundadır. Özelleştirmeyi destekleme politikalarına son verilmeli, bütçeden en büyük pay eğitime ayrılmalıdır

Anadilinde eğitim, eğitim biliminin en temel ilkelerinden birisidir.

SONUÇ

Türkiye’nin eğitim sistemi, çocuklar ve gençler için okurken mutlu, gelecekleri için umutlu olacakları bir eğitim ortamı sunmaktan çok uzaktır. Her yıl katlanarak artan ve kalıcı çözüm beklenen eğitim sorunlarıyla başlayan yeni eğitim yılı öncesinde ne öğrencilerin, ne velilerin, ne de eğitim emekçilerinin beklentilerinin karşılandığını söylemek mümkündür.

Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, her adımın paralı hale geldiği bir eğitim sisteminde öğrencilerin, velilerin ve eğitim emekçilerinin taleplerini gerçekleştirmenin tek yolu, herkesin eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanmasının sağlanmasıdır. Ancak bu temel koşulun sağlanması için eğitim harcamalarının devlet tarafından karşılanması yeterli değildir. Okullarda verilen eğitimin içerik bakımından dini değil, bilimsel esaslara dayalı olması, eğitimin demokratik bir yapıda örgütlenmesi, gerçek anlamda laik, özgürlükçü ve herkesin kendi anadilinde eğitim görebildiği bir yapıda olması gerekmektedir. “

<strong>AK PARTİ HATAY DEFNE’DE, KENAN TÜRKMEN’LE DEVAM DEDİ</strong>
AK Parti Hatay Defne 4. Olağan Kongresi, “Umudun, İcraatın, Geleceğin Adı AK Parti” sloganı ile yoğun bir katılımla kardeşlik şöleni...
SAMANDAĞ’IN 188 MİLYON LİRALIK  DEV İÇME SUYU PROJESİ TANITILDI
Hatay Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mehmet Öntürk’ün “Hatay’da Susuz ve Altyapısız Mahalle Kalmayacak” hedefinden hareketle projelerini bir bir hayata geçiren Hatay...
HATAY’DA ERKENCİ CİNS MANDALİNA HASADI DEVAM EDİYOR:
NARENCİYE REKOLTESİ BU SENE YÜZDE ELLİ DÜŞTÜ! Adana, Mersin, Hatay ve Antalya gibi illerimiz turunçgil üretiminde öncü konumundadır. Hatay Turunçgiller...
BUGÜN SAAT 16.00DA DEPLASMANDA KONYASPOR İLE OYNAYACAK: ÇEKTİĞİN ŞUTLARIN GOL OLSUN    HATAYSPORUM!
Umudumuz, moral kaynağımız sizlersiniz! Deprem çocuklarının,  Hatay halkının, Bordo Beyazlılar taraftarların, çok büyük morale ihtiyaçları var. Konyaspor maçından üç puanla...
EĞİTİM-İŞ’TEN 24 KASIM MESAJI: 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ’NDE MESLEK ONURUMUZ İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ!
Eğitim-İş Hatay 1 Nolu Şubesi 24 Kasım Öğretmenler günü dolayısıyla yayınladığı mesajında, 24 Kasım Öğretmenler gününde meslek onurları için mücadele...
SAMANDAĞ TİP’TEN KAYUYUM TEPKİSİ: “ASLA DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ”
Hatay Samandağ Türkiye İşçi Partisi İlçe örgütü, kayyum atamalarına tepki göstererek, “Asla diz çökmeyeceğiz” vurgusu yapıldı. Türkiye İşçi Partisi İletişim...
ANTAKYA EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMUNDAN KAYYUM ATAMALARINA TEPKİ: SARAY, YİNE YARGI SOPASINI KULLANDI!
Antakya Emek ve Demokrasi Platformu son olarak Tunceli ve ilçe Ovacık’a kayyum atanmasına sert tepki göstererek, Saray’ın yine yargı sopası...
HATAY BORUSU: HATAY’DA AFET HÂLİ ORTADAN KALKMADAN MÜCBİR SEBEP SONA EREMEZ
Hatay Barosu, afet halinin ortadan kalkmadan Mucbir Sebep’in Hatay’dan sona ermemesi gerektiğini savundu. 30 Kasım itibariyle sona erecek  Mucbir sebeple...
BAŞKAN MEHMET ÖNTÜRK, ÖĞRETMENLER GÜNÜ’NÜ KUTLADI:
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla bir kutlama mesajı yayımladı. Başkan Mehmet  Öntürk mesajında şu...
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ANTAYA ŞUBE BAŞKANI KEZBAN KURAN’DAN ÖĞRETMENLER GÜNÜ MESAJI: ÖĞRETMENLERİM, CEHALETLE SAVAŞIN VAR!
Atatürkçü Düşünce Deerneği Antakya Şubesi  Başkanı Doç. Dr. Kezban Kuran, Öğretmenlerin  Cehaletle, kötülükle, tembellikle savaşların var olduğunu dile getirdi. 24...
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ: TEĞMENLERİMİZİN YANINDAYIZ!
Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Doç. D. Kezban Kuran, ihraçları istenen Teğmenlerin yanında olduklarını söyledi. Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezinin yayınladığı...
TÜRKİYE GAZETECİLER FEDERASYONU: GAZETECİ HAKAN SATAROGLU’NA YAPILAN SALDIRIYI ŞİDDETLE KINIYORUZ!
Balıkesir Burhaniye ilçesinde Gazetecilik  yapan Hakan Sataroğlu’na CHP Belediye meclis üyesi Nadir Bayram’ın bir restoranda  saldırması ve başında şişe kırması...
HATAYSPORUN TEKNİK PATRONU RIZA ÇALIMBAY: KONYA”YA PUANLAR İÇİN GİDİYORUZ!
Hatayspor Teknik Direktör Rıza Çalımbay, Hatayspor’un Trendyol süper ligin 13.cü haftasında konuk olacağı deplasmanda Konyaspor’dan puanlar almak için, hummalı, disiplinli...
ÇORLUSPOR  TEKNİK DİREKTÖRÜ HATAYLI ERSİN AKA EVİNİN ÖNÜNDE ÖLDÜRÜLDÜ!
Çorluspor 1947 Teknik Direktörü Hataylı Ersin Aka Çorlu’nun Salı Pazarı olarak bilinen mevkideki evinin önünde maskeli bir şahıs tarafından öldürüldü....
HATAY DİŞ HEKİMLERİ ODASI’NDAN  22-KASIM DİŞHEKİMLİĞİ GÜNÜNDE AÇIKLAMA:
BİLİMSEL DİŞHEKİMLİĞİ’NİN 116.YILINDAYIZ. ACIMIZ BÜYÜK, MUTSUZUZ, ÜZGÜNÜZ VE ENDİŞELİYİZ! Hatay diş hekimleri odası yönetim kurulu, 22 Kasım Diş Hekimliği gününde...
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ