Samandağ Ziraat Odası Başkanı Selim Kamacı: Çiftçiler açısından 2022 yılı zor oldu!
Samandağ Ziraat Odası Başkanı Selim Kamacı’ya 2022 yılını çiftçiler nasıl geçirdi? 2023 yılının nasıl olacağı ve gıda güvenliği anlamında hangi tedbirlerin alınması gerektiğini sorduk.
Samandağ tarım üretimi açısından, zeytin, fidan yetiştiriciliği, narenciye ve en önemlisi maydanoz üretiminde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca sınırda olması açısından sınır ticareti önemlidir.
Samandağ Ziraat Odasının 10.bin çiftçi ve üretici üyesi bulunmaktadır.
Selim Kamacı (Samandağ Ziraat Odası Başkanı)
TARIMDA PLANLAMA ŞARTTIR
2022 Yılı demek yerine uzun zamandır çiftçimiz zorluklar yaşamaktadır. Bu senede iki kez olumsuzluk yaşadı. Birincisi verim anlamında, ikincisi ise çiftçimiz yatırım yapıyor, üretim iyi gitmeyince karşılığını alamıyor. Bu anlamda 2022 yılının iyi geçtiğini söylemek mümkün değil, yine bir an önce çiftçi için devlet planlama yapmalıdır.
Tarım yıllardır ihmal edilmiştir. Tarım bana göre stratejik öneme sahiptir, bu önemi hükümetler kavramadı,bu gittikçe büyüdü ve çiftçinin sırtında bir kambur oluştu. Bence tarım için bir planlama yapmanın zamanı geldi ve geçti. Hemen planlama yapılmalıdır. Çiftçimizin hakkı olan yüzde birlik ve daha fazlası ve gayri milli hasıladan hakkı verilmelidir. Tarımın bu hali ile bırakılması demek gıda sorunun yaşanması demektir, tarım bu halinden kurtarılması gerekiyor. Çiftçinin kazançlı çıktığı, üretimin iyi yürüdüğü zaman çiftçi mutlu olur, çiftçinin mutluluğu çocuklarına ve topluma yansıyacaktır. Zamlar, enflasyon derken halkımız hak ettiği parayı alamayınca fakirleşiyor, fakirleşen bir kesim yerine refah içinde yüzen bir tabaka oluşmaktadır.
TARIM BAKANI SAHAYA İNMELİDİR
Çiftçimiz zarar etse bile ekmektedir. Çiftçi toprakla bütünleşmiştir. Toprak çiftçinin çocuğudur, onu bırakması mümkün değildir. Diğer taraftan olumsuzluklar çiftçinin üretim şevkini kırmaktadır, bunları yaşıyoruz. Çiftçilerimiz deneme, yanılma sistemi ile üretim yapıyor, o sene soğan bol oluyor, çitçi zarar etmektedir. Biz Türkiye genelinde bir planlama yapılırsa, ne ekeceğimizi, ne kazanacağımızı biliriz. Tarım bakanlığının yukarıda verdiği karar ile olmuyor, mutlaka ve mutlaka saha inilmelidir. Çevremizde ve dünyada süren savaşlar sürüyor ve hububatın ne kadar önemli olduğunu gördük. Tarımı korumalı, kendi, kendimize yetecek bir ülke haline dönüşmemiz gerekmektedir. STK’lıları hükümet, bakan dinlemelidir, bizim de hükümete ve bakana söyleyecek sözümüz var, bunları lütfen dinleyin, diyorum.
11 YILDA TÜRKİYE’NİN KAYBI 300 MİLYAR DOLAR CİVARINDA
Hatay komşularımız açısından ihracat yatağı diyebiliriz, yani Türkiye genelinde üretilen tarım ürünlerini bizim Hatay üzerinden dışarıya gönderir. Yine bizim Cilvegözü sınır kapısı 2011’den bu yana resmi olarak kapanmış durumdadır. Transit geçişler için güvenli bir geçiş değildir. 11 Yıldır aşırı derecede bir kaybımız söz konusudur, sadece Hatay değil, ülke olarak bu kaybı yaşadık. Türkiye’nin kaybının 300 milyar dolar olduğunu düşünüyorum. Biz her yıl Cilvegözü sınır kapısından transit veya direk geçişlerden, 15-20 milyar dolar bir gelirimiz vardı, bu gelirler işçilik, nakliyat vs kazançtır. 11 Yılda 20 milyardan 210 milyar, mültecilere harcanan paralar derken 300 milyar gibi bir kaybımız vardır.
TARIMA YATIRIM VE TEK ÇATI ALTINDA TOPLANMASI GEREKİR
Tarıma yatırım yapılmaz ise bir facia olabilir, sizin gelişmiş ordunuz, silahlarınız olabilir, ama tarıma yatırım yapmaz iseniz, ordunuzu, halkınızı doyuramazsınız! Dünyada ve çevremizde savaşlar sürmektedir, savaşı sürdürebilmeniz için ordumuz başta, halkınızın karnı doyması gerekir. Bölgemiz potansiyel bir savaş alanı gibi öncelikle stratejik olarak, tarım bir silah olarak görmemiz lazım, tarımın kendimize yetecek bir konuma gelmesi gerekiyor. Ayrıca tarıma yatırımın, desteklemelerin, doğru şekilde yapılması gerekmektedir. Dünyanın çeşitli yerlerden alınan krediler yanlış yerlere verilmektedir, üretici ekarte ediliyor, ihtiyacı olmayan kişilere verilmektedir. Tarımın bütün olarak birleştirilmesi, birlikte üretim, pazarlama alanları oluşumu sağlarsak, devletin sırtından da bir yükü almış oluruz. Bakın, bir çiftçi ziraat odası, birlik, kooperatif, ziraat bankası derken çiftçi nereye gideceğini şaşırmaktadır. Çiftçimizi bir çatı altında, güçlendirilmiş halde olacak, kendi, kendine yetecek bir duruma gelecek, bu örgüt öyle bir duruma gelsin ki, kendi kredisini çiftçisine versin, gübresini, mazotunu, ilacını verebilsin, fabrikalar kurabilsin, elektrik üretebilsin, böyle bir örgütlenme imkanlarına sahibiz.
HÜSEYİN GÜLER