DİSK Genel-İş Hatay Şube Başkanı Mehmet Emin Doğruel: Şanlı Haziran’ın izinde kurtuluş ellerimizde!
DİSK Genel-İş Hatay Şube Başkanı Mehmet Emin Doğruel , 15-16 Haziran’da şanlı işçi direnişinin 53. Yılını kutladıklarını belirtti.
DİSK Genel-İş Hatay Şube Başkanı Mehmet Emin Doğruel, İşçi direnişiyle ilgili yaptığı Basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“DİSK’in ve Türkiye işçi sınıfının en büyük direnişlerinden 15-16 Haziran şanlı işçi direnişinin 53’üncü yılındayız. İşçi sınıfının birliğinin, dayanışmasının ve mücadelesinin sembolü haline gelen bu onurlu direnişte yaşamını yitiren arkadaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Yaklaşık yarım asır önce DİSK’in kapatılması girişimlerine karşı ayağa kalkan işçi sınıfı 15-16 Haziran 1970’te yaşamı durdurmuş, şalterleri indirerek alanları doldurmuştu. İşçiler sendikalarını ve örgütlenme haklarını direne direne savunmuştu.
1967 yılında kurulan DİSK’in büyümesini fabrikalarda, iş yerlerinde engelleyemeyenler, DİSK’in kapısına kilit vurmak için bir yasal düzenleme arayışına girmişlerdi. Hükümet Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yaparak, örgütlenmenin önüne devasa bir baraj koyarak DİSK’i fiilen ortadan kaldırmak istiyordu. Dönemin çalışma bakanı övünerek ‘’ Türk-İş’ten başka konfederasyon kalmayacak’’ diyordu.
DİSK bu yasa değişikliğine sert tepki gösterdi. Yapılan görüşmeler sonuç vermeyince direnmek şart olmuştu. 14 Haziran 1970’de DiSK’te yapılan ve iş yerleri temsilcilerinin ve öncü sendikacıların katıldığı bir toplantıda Kemal Türkler’in yaptığı konuşma işaret fişeği oldu.
DİSK’in kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler şöyle diyordu konuşmasında: ‘’ Meclisteki kanuna karşı kısa zamanda DİSK’e bağlı bütün sendikaların hemen kendi iş kollarında greve geçmesi gerekir arkadaşlar. Biz işçiyiz, dünyada her şeyi yapan işçiler amma işçiler durduğu zaman dünyada her şeyi yapan işçiler durdukça dünya durur arkadaşlar, uçak durur , gemi durur, fabrikalar durur, bütün vasıtalar durur. Çünkü biz işçiler buna hakim olduğumuz müddetçe her şey de o zaman kendiliğinden halledilmiş olur.’’
Nitekim Kemal Türkler’in dediği gibi oldu. 15-16 Haziran 1970’de on binlerce işçi DİSK’e ve sendikalara sahip çıkmak için iki gün boyunca Kocaeli- İstanbul hattında iş bırakıp direnişe geçti. Sadece DİSK’li işçiler değil, sendikalı sendikasız diğer işçiler de katıldı bu şanlı direnişe.
İşçiler fabrikaları boşaltarak yollara aktılar. Ne polis copları, ne panzerler, ne de barikatlar…… Birleşen işçileri hiçbir şey durduramadı. Direnişe şehit verdiler üç yürekli insanı. Yaşar Yıldırım, Mustafa Bayram ve Mehmet Gıdak adlı işçiler öldürüldü. Hükümet 16 Haziran 1970’de sıkı yönetim ilan etti, Kemal Türkler başta olmak üzere çok sayıda sendikacı tutuklandı. Binlerce işçi işten çıkartıldı. Ama DİSK’i kapatmaya yönelik girişimler boşa çıkarıldı.
Özetle, sömürüye nasırlı ellerin yumruğu vurduğu gündür 15-16 Haziran! İşçilerin DİSK’e güvendiği ve sahip çıktığı gündür. Sarı ve güdümlü sendikalara karşı işçi sınıfının DİSK’i seçtiği ve onu bağrına bastığı gündür. İşçi sınıfı haklarına el uzatıldığında neler yapabileceğini bu şanlı direniş ile gösterdi. 15-16 Haziran direnişçilerini, sendikal hakları için bedel ödeyen işçileri mücadelemizde yaşatıyoruz, yaşatacağız, yaşatmalıyız.
Bugün de işçilerin hakları ciddi tehditler altına. Zamlar ücretlerimizi eritiyor alım gücümüz geriliyor. Sendikal haklarımız sistematik olarak saldırı altında. Ülkemiz dünya da sendikal hakların en kötü olduğu 10 ülkeden biri. Grevler yasaklanıyor, Anayasa’daki grev hakkımızı kullanmamız imkansız hale getiriyor.
Böylece Türkiye’de işçi sınıfı asgari ücrete mahkum edilmek isteniyor. Açlık sınırının bile altındaki asgari ücret ortalama ücret haline geliyor. Gelir dağılımı bozuluyor -, zengin daha zengin olurken emeği ile geçinenler yoksullaşıyor. Vergi adaletsizliği nedeniyle ekmeğimiz daha da küçülüyor. İşçiler patronuyla, fakirler zenginlerle aynı oranda vergi veriyor. Kasıtlı olarak düşük belirlenen vergi dilimleriyle yılın ortasında işçilerin vergileri artıyor, ücretleri düşüyor.
Güvencesiz çalışma, taşeron düzeni kamuda, belediyelerde bile devam ediyor. İş cinayetleri durmak bilmiyor. İnsanca ücretle, insanca bir çalışma ortamında güvenceli bir iş hakkımıza sürekli el uzatılıyor. Emekli olmak zaten zor iken düşük maaşlar nedeniyle emeklilikte bile çalışmak zorunda kalıyoruz.
Tüm bu sorunlar karşısında yapmamız gereken bellidir: örgütlerimizi büyütmek, birliğimizi sağlamlaştırmak ve mücadelemizi yükseltmek. 53 yıl önce sendikal hakları için ayağa kalkan işçi sınıfı, bugün de haklarına sahip çıkmak için birleşmek ve mücadele ederek kazanmak zorundadır.
53 yıl öncede 53 yıl sonra da kurtuluş birliğimizdedir, kurtuluş ortak mücadelemizdedir, kurtuluş ellerimizdedir.
Tüm işçileri kendi ellerimizle kurduğumuz, büyüttüğümüz ve savunduğumuz DİSK çatısı altında bir araya gelmeye çağırıyoruz.
KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ!
YAŞASIN 15-16 HAZİRAN DİRENİŞİMİZ!
İNADINA SENDİKA İNADINA DİSK!”