Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 32,17 / Satış: 32,30
€ EURO → Alış: 34,90 / Satış: 35,04

TÖBSEN Yürütme Kurulundan Laiklik raporu!

TÖBSEN Yürütme Kurulundan Laiklik raporu!
  • 22.06.2023
  • TÖBSEN Yürütme Kurulundan Laiklik raporu! için yorumlar kapalı
  • 321 kez okundu

Kısa adı TÖBSEN olan Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası Yürütme Kurulu laiklik raporu yayınladı.

Yürütme Kurulu imzasıyla yapılan Basın açıklamasında, yayınlanan Laiklik raporunda şu ifadelere yerk verildi:

GİRİŞ:

Eğitimin amacı, bireylerin küçük yaşlardan itibaren zorunlu olarak birtakım ölçütlere göre

biçimlendirilmesidir. Bu şekilde eğitim üzerinden İktidara ve iktidarın yaratmak istediği

toplumsal sisteme itaat eden bireyler yetiştirilerek, sistemin yeniden inşa edilmesi

amaçlanmaktadır. Toplumun itaatkâr bireylerden oluşması, toplumsal denetimi

kolaylaştırmaktadır. Eğitim, bireylerin davranışlarının istenilen yönde değiştirilmesi için en

uygun ve etkili araçların başında gelmektedir.

Ülkemizde ve dünyada Laikleşme, tarihsel ve toplumsal bir süreçtir.  Laikleşmenin en önemli

sonucu birey yaşamının çeşitli alanlarında (günlük yaşam, eğitim, kamusal alan vb.) belli bir

dini inancın baskısına ya da dini kurallar tarafından yönlendirilmesine maruz kalmaz. Laikliği

elbetteki dini ideolojiye sahip olanlar reddeder. Çünkü laiklik, ekonomik, sosyal, kültürel ve

politik sistemin dini kurumlardan bağımsız olmasını, dinsel inanç açısından bilim özgürlüğü

ve dini otoritenin belirleyiciliğinden kopuş anlamına gelmektedir.

EĞİTİMDE LAİKLİĞİN FİİLİ OLARAK KALDIRILMASI HEDEFLENMEKTEDİR

Ülkemizde bir taraftan yoğun bir şekilde eğitimde ticarileşme ve özelleştirme uygulamaları

artarken, diğer taraftan eğitim müfredatının biçimlendirilmesinden pratik uygulamalara kadar

hemen her alanda dini öğeler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim sürecine adım adım

yerleştirilmektedir. Geçtiğimiz 21 yıl içinde, eğitim biliminin en temel ilkelerine açıkça

meydan okunarak gerçekleştirilen dinselleştirme adımları, veliler ve öğrenciler üzerinde

psikolojik bir baskı oluşturmaktadır. Türkiye’de eğitimde dinselleşme sürecini 12 Eylül

darbesi ile başlatmak anlamlıdır. 12 Eylül darbesi sonrası açık ya da gizli olarak desteklenen

dini cemaat ve gruplar, hızla yaygınlaştırılan kur’an kursları ve imam hatip okulları

Türkiye’de eğitimin dinselleşmesi anlamında önemli ve etkili adımlar atmıştır.

AKP iktidarında adım adım hayata geçirilen eğitimi hem içerik, hem de biçimsel olarak dini

kural ve referanslara göre biçimlendirme uygulamaları son yıllarda daha da somutlaşmıştır.

Eğitim müfredatına bilim dışı müdahaleler, felsefe ve bilim derslerinin azaltılması, otizmli ve

zihinsel engelli çocuklara zorunlu din dersi getirilmesi, okul öncesi ve ilkokul öğrencilerinin

camilere götürülmesi, din eğitiminin fiilen okul öncesine hatta kreşlere kadar indirilmesi gibi

uygulamalar geçtiğimiz yıllarda eğitimin dinselleştirilmesi açısından öne çıkan uygulamalar

olarak dikkat çekmektedir. Son birkaç yıl içinde eğitimi dinselleştirme yönündeki adımlar,

eğitim sisteminin nasıl bir kuşatma ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir. MEB-Diyanetdini

vakıflar arasında işbirliği ve imzalanan protokoller, özellikle MEB-TÜRGEV,MEB-İLİM

YAYMA CEMİYETİ(müftülüğe bağlı olarak çalıştığı söylense de Nakşibendiliğin Halidiyye

koluna bağlı olduğu iddia edilmektedir)işbirliği öne çıkar.

19.Milli Eğitim Şurası bir dönüm noktasıdır. Şurada cemaatlerin taleplerine göre kararlar

alınmıştır. Birkaç yıldır karma eğitimin hedef haline getirilmesi ve imam hatiplerden

başlayarak sınıfların cinsiyete göre ayrılması uygulamalarının sürdüğü bir dönemde yapılan

19. Milli Eğitim Şurası bir “eğitim şurası” olmaktan çok “din şurası” havasında

gerçekleşmiştir. Şura, AKP’nin eğitimi kendi siyasal-ideolojik hedeflerine uygun olarak

biçimlendirme kararlılığının somut bir şekilde ortaya konulduğu bir etkinlik olmuştur.7 yıl

sonra yapılan 20.Milli Eğitim şurası da(7-13Aralık 2021) tamamlayıcı bir şura

olmuştır.Özellikle dini eğitimi destekleyecek ve tüm okullarda hakim eğitim anlayışı olması

yönünden adımlar atılmıştır. AKP iktidara geldiğinde 71 bin imam hatip lisesi öğrencisi vardı.

Özellikle 4+4+4 dayatması sonrasında bir taraftan bütün okullar fiilen imam hatibe

dönüştürülürken, diğer taraftan imam hatip sayılarında ciddi artış yaşandı. Siyasi iktidarın

yıllardır “arka bahçesi” olarak gördüğü imam hatip okullarına yönelik “pozitif ayrımcılık” her

fırsatta kendisini göstermeyi sürdürmektedir. Çok sayıda devlet okulu ödenek yetersizliği ile

karşı karşıya kalırken, bugüne kadar hiçbir imam hatip okulunun kaynak sıkıntısı çekmemiş

ve taleplerinin anında yerine getirilmiş olması, bu okullara yönelik olarak açık açık “resmi

ayrımcılık” yapıldığını göstermektedir. Türkiye’de okul öncesi eğitimin zorunlu olmaması

nedeniyle özellikle köylerde velilerin büyük bölümü servis ücreti, yardımcı personel ücreti vb.

nedenlerle çocuklarını okul öncesi kurumlara gönderememektedir.

2022 verilerine göre Türkiye’deki tüm okulların sayısı 32 bin 702 iken imam hatip

okullarının sayısı bina olarak 4 bin 413. Bu rakamın genele oranı ise yüzde 13,49’a

tekabül ediyor.

Türkiye genelindeki liselerin öğrenci sayısı 4 milyon 977 bin 344. İmam hatip liselerinin

öğrenci sayısı ise 514 bin 630. Bu rakamın genele oranı 10,34.

Türkiye’deki tüm ortaokul öğrencilerinin sayısı 5 milyon 121 bin 124. İmam hatip

ortaokulu öğrenci sayısı, 710 bin 264. İmam hatip ortaokulu öğrencilerinin tüm okullar

içindeki oranı ise 13,87.

Türkiye’de Sünni İslam’ın resmi temsilcisi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ülke çapında

açılan kreş görünümlü Kur’an kursları (sıbyan mektepleri) 4-6 yaş grubundaki okul öncesi

çağdaki çocuklara “dini eğitim” vermeye başlamıştır. Devlet’e ait okul öncesi eğitim

kurumlarında velilerden aidat adı altında para talep edilirken, Diyanet’in açtığı kursların

tamamen parasız olması dikkat çekicidir.

Diyanete bağlı 4-6 yaş grubu Kur’an kursları fiilen sıbyan mektebi işlevi görerek, okul öncesi

eğitime alternatif hale getirilmiştir. Eğitimde 4+4+4 dayatması ile ‘dindar nesil’ yetiştirmeyi

hedefleyen siyasi iktidarın, hedefini daha da büyüterek bilinçli ve programlı bir şekilde daha

kolayca ‘şekil verebileceği’ 4-6 yaş gurubuna yönelmesi çocukların sağlıklı gelişimi açısından

son derece tehlikelidir. Henüz oyun çağında olan, somut ve soyut düşünce yetileri gelişmemiş

olan 4-6 yaş grubu okul öncesi eğitim çağındaki öğrencilere hangi neden ya da gerekçeyle

olursa olsun “dini eğitim verilmesi”, Türkiye’nin de altında imzasının bulunduğu çocuk

hakları sözleşmesi’nin “çocuğun üstün yararı” ilkesi ile temelden çelişmektedir.

AKP iktidarının eğitim sisteminde yaşanan değişiklikler üzerinden bugüne kadar ortaya

koyduğu pratik, her türden dini inancı istismar ederek çocukları ve toplumu “tek din,tek

mezhep” anlayışı üzerinden “tek tip” hale getirmeye çalışmak olmuştur. Bu durum başta

Aleviler olmak üzere diğer inançları da inkar ermek yok saymaktır.

EĞİTİMDE YAŞANAN LAİKLİK KARŞITI UYULAMALAR:

1.Cemaatlerin ve Diyanetin talebi doğrultusunda müfredatta yapılan değişiklikle öğretim

programlarında dinsel referanslar daha sık kullanılmaktadır

2. Felsefe, bilim derslerinin sayısı azaltıldı, dünyada bilimin kabule ettiği konular dine aykırı

olduğu gerekçesiyle kaldırıldı. Evrim teorisinin fen bilgisi derslerinden kaldırılması sadece bir

örnektir.

3. Otizmli çocuklara 2010’dan itibaren zorunlu din dersi getirildi ve bu çocukların en çok

ihtiyacı olan beden eğitimi ders saati azaltıldı.

4.Pedagojik açıdan çok ciddi sakıncaları bulunan Kur’an kurslarında yaş sınırının kaldırılması

5.Okul öncesinde, hatta kreşlerde henüz somut zekâ gelişim sürecinin başında olan çocuklara

fiilen dini eğitim verilmeye başlandı.

6. Eğitimde 4+4+4 dayatmasıyla ‘dindar’ ve ‘itaatkâr’ nesil yetiştirme hedeflendi. Normal

okullar içinde yeterli talep olmayan yerlerde bile imam hatip sınıfları açılarak, bütün okullar

fiilen imam hatibe çevrilmeye çalışıldı.

7. Devlet okulları özellikle ekonomik yönden kendi kaderine terk edilirken, iktidarın yıllarca

arka bahçesi olarak gördüğü imam hatip okullarına “siyasi ayrıcalık” tanındı. İmam hatip

okullarının ve bu okullara giden öğrencilerin sayısı çeşitli yönlendirme ve teşviklerle arttırıldı.

8. Zorunlu din dersine ek olarak ‘zorunlu seçmeli’ din dersleri getirildi. Veliler ve öğrenciler

bu dersleri seçmeye zorlandı ya da diğer derslerde öğretmen yok denilerek bu dersleri seçmek

zorunda bırakıldı.

9. Okullara ‘mescit açma’ zorunluluğu getirildi. Üniversite kampüslerine cami inşaatları

yapıldı.

10.MEB-Diyanet-dini vakıflar iş birliği üzerinden imzalanan protokollerin sayısında ciddi

artışlar yaşandı. Çeşitli projeler kapsamında okul öncesi ve ilkokul öğrencilerinin zihinsel

gelişim süreçleri göz ardı edilerek camilere geziler düzenlendi.

11.Feto tarafından getirilen Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine öğrenciler katılmaya zorlandı.

12.Okullarda Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve çeşitli dini vakıf ve cemaatlerin yönlendirmesi ile

dönem dönem dini içerikli kitaplarıyla tanınan yazarların katılımıyla toplantılar düzenlendi ve

öğrencilere bu yazarların kitapları dağıtıldı.

13.Özel eğitime muhtaç çocukların okulları dahil, çok sayıda okulda dini içerikli yarışmaların

sayısı belirgin bir şekilde arttı.

14.Karma eğitim uygulaması açıkça hedef haline getirildi. İmam hatip liselerinde ve bazı

lise türlerinde sınıflar ayrılarak karma eğitim uygulaması fiilen kaldırıldı. AKP iktidarı

döneminde eğitimin piyasacı ve muhafazakar bir yaklaşımla düzenlendiği görülmektedir.

4+4+4 uygulaması, seçmeli din dersleri, içerik ve uygulamada dinselleşme adımları son

olarak karma eğitimin kaldırılması tartışmalarına kadar uzanmıştır. Ancak bu son tartışma,

Türk eğitim sisteminin yönelimini belirleyerek, toplum yaşamının bütün olarak dinsel kurallar

çerçevesinde dizayn edilmesine dönüktür. Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı

(TÜRGEV), İmam Hatip Okulları Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER), Şuurlu

Öğretmenler Derneği, İlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı ve Memur Sendikaları

Konfederasyonu (Memur Sen) ,cemaatler aracılığıyla Karma Eğitim tartışması başlatılmış ve

devam ettirilmektedir.

15.Özellikle 19. Milli Eğitim Şûrası’nda ve 20.Milli Eğitim Şurasında alınan kararlar ile

eğitimi ve toplumu dinsel kurallara göre biçimlendirme anlamında son derece tehlikeli ve

eğitim sistemi açısından sakıncalı kararlar alındı. (Okul öncesi eğitimi çocuklarına verilecek

olan değerler eğitimi içeriği olarak “sabır”, “hastalık ve musibetin anlamı”, “bir hayat gerçeği:

ölüm ve ötesi”, “inancın bireysel ve toplumsal hayata etkileri”, “dua ve ibadetin

hayatımızdaki yeri”, “ramazan ayı ve oruç”, “peygamber sevgisi” konularına değinilmesi

önerilmektedir. Bu konuların oyunlarla, şarkılarla ya da çizgi filmlerle vb. yöntemlerle

çocuklara verilmesi başlanmıştır. Örneğin din, ahlak ve değerler eğitimi ile ilgili birçok

eğitsel (!) oyun kitaplarının basılması. Oysa okul öncesi çağındaki çocuklara soyut düşünmeyi

gerektiren “değerler eğitimi” adı altındaki dini bilgilerin verilmesi gelişimsel olarak uygun

değildir. Çünkü okul öncesi dönemdeki çocuklar zihinsel olarak Jean Piaget’nin bilişsel

gelişim kuramındaki işlem öncesi dönemin özelliklerini göstermektedir.)

16.Değerler eğitimi konusunda insanlığın ortak evrensel değerleri yerine, tıpkı din eğitiminde

olduğu gibi “tek din, tek mezhep” anlayışı çerçevesinde okullarda “dini değerler eğitimi”

etkinlikleri yapılmaya başlandı.

17. Yabancı dil dersleri arasına eklenen Arapça dersinin müfredatının “Din Öğretimi Genel

Müdürlüğü” tarafından hazırlaması, asıl amacın “yabancı dil” öğretmek olmadığını gösterdi

18. LGS,AYT gibi sınavlarda din sorularının sorulmaya başlanmasıyla, başta Aleviler ve

gayri Müslimler olmak üzere farklı din ve mezheplerden öğrenciler mağdur edildi.

19. DiyanetİşleriBaşkanlığı’nın 4-6 yaş grubu okul öncesi çağdaki çocuklara yönelik olarak

başlattığı ve pedagojik olarak son derece sorunlu olan “okul öncesinde dini eğitim” projesi

gibi projelere doğrudan ve dolaylı destek sunuldu. Bir dönem zorunlu din dersi müfredatında

yer alan “abdest suyunun alyuvar sayısını arttırdığı” gibi ifadelerin çokluğu, evrim kuramı

karşıtı ifadelerin belirgin bir şekilde artması, okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocuklara

“cehennem korkusu” üzerinden din eğitimi verme uygulamaları gibi pek çok uygulama,

iktidarın eğitimi dinselleştirme sürecinde akıl ve mantık sınırlarını zorladığını göstermektedir.

20.Devlet’e bağlı üniversite yurtlarına ‘’Manevi Danışmanlık’’ adı altında cemaat mensupları

görevlendirildi. Yurtlarda cemaatlerin proje kapsamında veya izinli bir biçimde dini sohbet

yapmaları sağlandı.

21.Cemaatlere bağlı olan yüzlerce denetimsiz medrese ve yatılı kuran kurslarına öğrencilerin

gitmesi teşvik edildi. Bu kurlarda birçok olay, taciz ve adli vaka yaşanmasına rağmen herhangi

bir yaptırım olmamaktadır. Örneğin 3 gün önce Şanlıurfa’nın Haliliye okul çağındaki 12

yaşındaki Abdülbaki Dakak’ın ölümü konusunda Milli Eğitim taraf olması gerekirken sessiz

kalmaktadır. 5. ve 6.Sınıfa Denk Sayılan Tarikat Eğitimi 2012 yılından itibaren ortaokulun bir

yılına denk sayılan (5. sınıfı yerine) bir yıl süreli hafızlık kursları bulunuyor ki, bu Kur’an

kurslarından daha denetimsiz ve çocukların eğitimi ve gelişimi için çok daha sorunlu

bulunuyor. Yaklaşık 9 yaşındaki çocuklar bir yıl çoğu yatılı olan tarikat yurtlarına alınıyor.

Dahası 2014 Aralık ayındaki 19. Şura’da ortaokula denk sayılacak hafızlık eğitimi süresinin 2

yıla çıkarılması kararlaştırılmış bulunuyor. Sıbyan veya Okul öncesini İmama Teslim Etme

Yaz Kur’an kurslarına 4-6 yaş grubu da kabul ediliyor. Ayrıca ilahiyat fakültelerine bağlı,

Diyanet’e bağlı okulöncesi ve aile rehberlik birimleri oluşturuluyor. Dahası AKP “Sıbyan”

adıyla mescite-camiye bağlı bir okul öncesi modeli arayışına da girmiş bulunuyor. Tüm

bunlar çocuklara yansız, fiziksel ve zihni gelişim olanağı sunma yerine daha çok dini telkine

yönelindiğini gösteriyor.

22.Laik eğitimi yok sayan MEB, Diyanet ve Gençlik Spor Bakanlığı arasında imzalanan

ÇEDES projesi kapsamında ‘’Manevi Danışman’’olarak imam, vaiz, din hizmetlisi uzmanı ve

kuran kursu hocaları okullara görevlendirildi.

Beşiktaş maçı öncesinde Hatayspor’da yüzler gülüyor
Süper ligde kalma mücadelesi veren Atakaş Hatayspor, Ankaragücü maçını kazanmasıyla birlikte büyük bir moral depoladı. Bu haftaki zorlu Beşiktaş maçına...
Karar UKOME’de alındı: Kemalpaşa ve Çekmece Caddeleri Trafiğe kapatılıyor
Hatay Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) Mayıs Ayı Toplantısı Hatay Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Vekili Gökhan Yıldırım Başkanlığında gerçekleştirildi....
Başkan Emrah Karaçay: Halkımızın mağdur olacağı her kararın karşısında olacağız!
Hatay’ın Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay, haftasonu gerçekleşen “Rezerv Alanlar ve Toki Konutları ” ile ilgili toplantıda halkın mağdur olacağı...
CHP’li Nermin Yıldırım Kara: Hataylıların sağlığı, tehdit altındadır!
CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, son yağışlardan sonra Hatay halkının sağlığının tehdit altında olduğunu söyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde...
Hırsızlıktan aranan bir kişi Dörtyol’da yakalandı
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde hırsızlıktan hakkında 23 yıl hapis cezası bulunan bir kişi yakalandı. Hatay Valiliğinden yapılan açıklamada, Hatay  Emniyet Müdürlüğü...
Belen’de Telekom’un tellerini çalan bir kişi tutuklandı
Hatay’ın Belen ilçesinde Telekom’un tellerini çalan bir kişi tutuklandı. Hatay Valiliğinden yapılan açıklamada, Hatay Emniyet Müdürlüğü görevlilerince hırsızlık olaylarını önlemeye...
Uyuşturucu madde satmaktan aranan bir kişi Dörtyol’da yakalandı
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde uyuşturucu maddeden aranan bir kişi yakalandı. Hatay Valiliğinden yapılan açıklamada, Hatay Emniyet Müdürlüğü görevlilerince aranan şahısları yakalamaya...
Hırsızlıktan aranan bir kişi Defne Orhanlı’da yakalandı
Hırsızlık suçundan hakkında 22 yıl 6 ay hapis cezası bulunan bir kişi Defne’ni Orhanlı mahallesinde yakalandı. Hatay Valiliğinden yapılan açıklamada,...
LİDER GÜNAYLAR FIRIN VE KASAP HATAY’DA FARK YARATIYOR
Kasapçılık ve fırıncılık sektöründe henüz yeni faaliyete girmesine rağmen eşsiz lezzetlerle vatandaşın damak tadına hitap eden Lider Günaylar Fırın ve...
<strong>Hatay Büyükşehir Belediyesi’nden Anneler Günü’ne özel etkinlik!</strong>
Hatay Büyükşehir Belediyesi Türkiye’de ve Dünya’da her yıl Mayıs ayının 2. pazar günü kutlanan Anneler Günü dolayısıyla konteyner kentte yaşayan...
<strong>Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk’ten birlik beraberlik çağrısı: Hep birlikte güçlerimizi birleştirerek halkın hizmetkarı olacağız!</strong>
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Vedat Gürgen tarafından Rezerv Alanlar ve deprem...
<strong>Reyhanlı şehitlerini anma törenine katılan Başkan Mehmet Öntürk: Birliğimizi ve Beraberliğimizi asla bozamayacaklar!</strong>
Hatay Reyhanlı’da 11 Mayıs 2013 tarihinde iki ayrı noktada gerçekleştirilen bombalı saldırıda hayatını kaybeden 53 vatandaş düzenlenen tören ile anıldı....
Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan: Halkı kandırmak için Filistin’i kullanmayın!
Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada İsrail’e giden gemilerin daha önce durdurulması...
Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan:  Reyhanlı katliamı hala yüreklerimizi burkuyor!
Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, 11 Mayıs 2013 tarihinde Reyhanlı’da meydana gelen bombalı saldırının 11. yılı dolayısıyla...
<strong>Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk’ün   Anneler Günü mesajı: Annelerimizin hakkını ödeyemeyiz!</strong>
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk, Anneler gününü yayınladığı mesajla kutladı. Başkan Mehmet Öntürk mesajında, “Annelerimizin hakkını ödeyemeyiz” vurgusunu yaparak...
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ