Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 32,13 / Satış: 32,26
€ EURO → Alış: 34,94 / Satış: 35,08

TÖB-SEN Analiz raporunu yayınladı: AKP iktidarının temel amacının eğitimi dinselleştirmek ve eğitimi sermayeye açmak olduğu net gözükmektedir!

TÖB-SEN Analiz raporunu yayınladı: AKP iktidarının temel amacının eğitimi dinselleştirmek ve eğitimi sermayeye açmak olduğu net gözükmektedir!
  • 26.10.2023
  • TÖB-SEN Analiz raporunu yayınladı: AKP iktidarının temel amacının eğitimi dinselleştirmek ve eğitimi sermayeye açmak olduğu net gözükmektedir! için yorumlar kapalı
  • 110 kez okundu

TÖB-SEN Yürütme Kurulu Başkanı Deniz Ezer yayınladıkları analiz raporunda, AKP iktidarının temel amacının eğitimi dinselleştirmek ve eğitimi sermayeye açmak olduğu net gözüktüğüne dikkat çekti.

TÖB-SEN Yürütme Kurulu Başkanı Deniz Ezer yayınladıkları analiz raporuna ilişkin yaptığı değerlendirmede şu görüşlere yer verdi:x

 “Milli Eğitim Bakanlığı 29 Eylül 2023 tarihinde yayımladığı 2022/’23 eğitim öğretim yıl sonu örgün eğitim istatistikleri kitabı ve yönetmelik değişiklikleri 21 yıllık AKP iktidarının Eğitimde kalıcı yapısal sorunlar yarattığı ve bu sorunların ortadan kalkması bir yana daha da, derinleştiği sorunun çözümünü tartışmak yerine bakan değişiklikleriyle sorunların geliştirildiği net gözükmektedir.  TÖBSEN olarak yayınlanan istatistik kitabında bulunan veriler üzerinden 2022-2023 yılı örgün eğitiminin değerlendirmesini yaptık ve basın yoluyla kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz. MEB’in resmi verileri, bizlere AKP iktidarının temel amacının eğitimi dinselleştirmek ve eğitimi sermayeye açmak olduğu net gözükmektedir. Öyleki sayısal veriler bize kamusal eğitimin her geçen yıl daha çok tasfiye edilerek, özel okulların sürekli artış içinde olduğu ve kamuda da dini eğitim veren okulların teşvik edildiğini, eğitimde yaşanan ticarileşme ve dinselleştirme uygulamalarının artarak yaygınlaştığını bütün yönleriyle ortaya koymaktadır. “

TÖB-SEN Başkanı Deniz Ezer yayınladıkları Analiz raporu şöyle:

2022-2023 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI

ÖRGÜN EĞİTİM İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

 EKİM-2023

1

2022-2023 MEB ÖRGÜN EĞİTİM İSTATİSTİKLERİ VERİ ANALİZİ

Milli Eğitim Bakanlığı 29 Eylül 2023 tarihinde yayımladığı 2022/’23 eğitim öğretim yıl sonu örgün eğitim

istatistikleri kitabı ve yönetmelik değişiklikleri 21 yıllık AKP iktidarının Eğitimde kalıcı yapısal sorunlar

yaratttığı ve bu sorunların ortadan kalkması bir yana daha da, derinleştiği sorunun çözümünü tartışmak

yerine bakan değişiklikleriyle sorunların geliştirildiği net gözükmektedir.

Öncelikle belirtmek isteriz ki MEB bu istatistik veri kitabını hazırlarken DEPREM BÖLGESİ’ni yok

sayarak deprem olmamış gibi davranmıştır. Öyle ki deprem bölgesinde kaç okulun kaldığı, kaçının yıkıldığı

hakkında bir bilgi verilmemiştir.11 ili etkisi altına alan Deprem felaketinde kaç öğrenci ve öğretmenin vefat

ettiği konusunda net bir bilgi verilmemiştir. Yine deprem sonrası kaç öğretmenin tayin istediği, kaç

öğrencinin bu illerde kaldığı konusunda bilgi verilmemiştir. Dolayısıyla bu yönüyle eksik bir istatistik

kitabıdır.

TÖBSEN olarak yayımlanan istatistik kitabında bulunan veriler üzerinden 2022-2023 yılı örgün eğitiminin

değerlendirmesini yaptık.

MEB’in resmi verileri,bizlere AKP iktidarının temel amacının eğitimi dinselleştirmek ve eğitimi sermayeye

açmak olduğu net gözükmektedir. Öyleki sayısal veriler bize kamusal eğitimin her geçen yıl daha çok tasfiye

edilerek, özel okulların sürekli artış içinde olduğu ve kamuda da dini eğitim veren okulların teşvik

edildiğini, eğitimde yaşanan ticarileşme ve dinselleştirme uygulamalarının artarak yaygınlaştığını bütün

yönleriyle ortaya koymaktadır.

Türkiye’de fiziksel yapı sorunu net biçimde kendini göstermektedir. Öğrenci sayısı artarken buna paralele

olarak artış göstermesi gereken okul ve derslik sayısı ihtiyaca cevap vermemektedir. Bunun sonucunda da çağın

çok gerisinde olan ikili eğitim, birleştirilmiş sınıf ve taşımalı eğitim uygulamaları sürmektedir. Okul ve derslik

sayısının az olması kalabalık sınıf sorununu yarattığı gibi bu durum sağlıksız bir eğitim sürecine neden

olmaktadır.

2022/2023 yılı itibariyle Örgün eğitimde:

Devlet okulu +Özel okul:17,5 milyon öğrenci

Devlet Okulu(60.734)(%81)+Özel Okul 14 bin 281 (yüzde 19):75019 okul

Devlet okullarında okuyan öğrenci sayısı 15 milyon 887 bin 296 (yüzde 80)

Özel okullarda okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 578 bin 233 (yüzde 8)

Açık öğretimde okuyan öğrenci sayısı ise 2 milyon 346 bin 654 (yüzde 12)’dir.

Devlet ve özel okullarda toplam 1 milyon 154 bin 343 öğretmen görev yapmaktadır.

Devlet Okullarında 968.306 öğretmen Özel okullarda 186.037 öğretmen çalışmaktadır.

Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarak AKP iktidarı okul ve derslik konusunda hedeflenenin çok gerisinde

kalınmıştır.

*Öyleki devlet okullarında son on yılın en dikkat çekici özelliği

-ilkokulda okullaşma oranının yüzde 98,86’dan yüzde 93,85’e düşmesi,

-ortaokulda okullaşma oranının yüzde 93,09’dan yüzde 91,21’e gerilemesidir.

Ayrıca; okul dağılımlarında bölgesel eşitsizlikler net biçimde görülmektedir. Özellikle okul öncesi ve ilkokul

açısından Orta ve Doğu Karadeniz ,Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Okullaşma oranı açısından Türkiye

ortalamasının oldukça altındadır.

2

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE OKUL, ÖĞRENCİ, ÖĞRETMEN SAYISI VE OKULLAŞMA

ORANLARI

MEB verilerine göre, 4+4+4 uygulanmadan önce,

-2011-2012 eğitim öğretim yılında, 25 bin 172 okul öncesi eğitim kurumu ve bu

kurumlarda 1 milyon 59 bin öğrenci varken, 4+4+4 uygulamasının ilk yılında, okula

başlama yaşının 60-66 aya düşürülmesi nedeniyle, okul sayısı bin 616 azalışla 23 bin

556’ya, öğrenci sayısı ise 953 bine gerilemiştir.

-4+4+4 düzenlemesinin üzerinden 10 yıl geçmiş olmasına ve MEB’in ‘okul öncesi eğitim

zorunlu olacak’ açıklamasına rağmen, 2022/’23 eğitim öğretim yılsonu verilerine göre,

resmi okul öncesi eğitim kurumu sayısı 26 bin 539 (6.300 resmi anaokulu, 20 bin 239

anasınıfı), öğrenci sayısı ise 1 milyon 681 bin 705’tir. 4+4+4 öncesinde (2011-2012 eğitim

öğretim yılı) resmi okul öncesi eğitim kurumu sayısı 25 bin 172 iken, aradan on yıl

geçmiş olmasına rağmen, okullaşma oranı oldukça az olmuştur.

– Öte yandan önemli bir not;Türkiye’de özel okul sayısının en çok olduğu eğitim

kademesi okul öncesi eğitimdir. 2022/’23 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle faaliyet

gösteren 14 bin 281 özel okulun 6 bin 528’i (yüzde 46’sı) özel okul öncesi eğitim

kurumudur.

ANALİZ:

1.Eğitim sürecinin en önemli kademelerinden birisi olan okul öncesi eğitimde Türkiye, OECD ülkeleri

içinde son sıradadır.

2.Anaokullarında ya da ana sınıflarında yeterli öğretmen, personel, pedagog ve sosyal hizmet uzmanı

bulunmaması okul öncesi eğitimin en önemli sorunlarının başında gelmektedir.Devlet okul öncesi eğitimi bir

yük olarak görmektedir.Yeni yönetmelik ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı KATKI PAYI’nı okul öncesi

eğitimde yasal hale getirerek yükü veli’ye bindirmiştir.Ekonomik kriz ile birlikte katkı payları çocuklarını

okul öncesi eğitime gönderecek veli için külfet olacaktır.

3.Okul öncesi eğitim zorunlu eğitim kapsamına alınarak yaygınlaştırılmalı, yeterli sayıda ve mesleki eğitim

almış öğretmen, sosyal hizmet uzmanı ve personel alımı yapılmalı, kamuya ait okul öncesi eğitim kurumu

sayısı arttırılmalıdır. MEB’in herhangi bir altyapı çalışması yapmadan ve okul öncesi eğitimi ülke çapında

yaygınlaştırmak için gerekli adımları atmalıdır.

KAMUSAL EĞİTİMİN DEVLET ELİYLE TASFİYESİNİN GÖSTERGESİ: ÖZEL OKUL

SAYILARI

İkitadar eğitimde 4+4+4 dayatmasını yaparken iki hedef üzerinde sistemini geliştirmiştir.Bunlardan

birincisi asıl hedef oaln kamusal eğitimi zayıflatmak, kamu kaynaklarını özel okullara aktararak özel okulları

doğrudan devlet desteği ile güçlendirmek. İkinci temel hedef ise ‘tek din, tek mezhep’ anlayışı üzerinden

eğitimi dinselleştirme uygulamalarını hayata geçirmektir.

MEB’in her yıl açıkladığı örgün eğitim istatistikleri, devlete ait ilkokul ve ortaokul sayısının azaldığını,

özel okulöncesi, özel ilkokul, özel ortaokul ve özel lise sayısının ve bu okullara yönlendirilen öğrenci

sayısının dikkat çekici bir şekilde artmaya başladığını göstermektedir.

Eğitimde 4+4+4 dayatmasının sonrasında yıllar içinde devlet okullarının sayısı belirgin bir şekilde

azalırken, her fırsatta kamu kaynakları ile desteklenen, çeşitli muafiyet ve istisnalar ile açılması teşvik edilen

özel ilkokul ve ortaokul sayılarındaki artış sürmüştür.

Eğitimde 4+4+4 uygulamasının başlamasından bu yana devlete ait ilkokul sayısının 5 bin 535 azalması

dikkat çekicidir. Aynı dönemde devlet okullarına giden öğrenci sayısındaki azalış ilkokulda 254 bin 197,

ortaokulda ise 255 bin 1 olmuştur.

3

Türkiye’de 2022/’23 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle toplam

– 14 bin 281 özel öğretim kurumu (okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise) bulunmaktadır.

-Eğitimde 4+4+4 dayatması ile belirgin artış gösteren özel okulların resmi okullara (75 bin 16)

oranı 2022/’23 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle iki kattan fazla artarak yüzde 19’a ulaşmıştır.

Türkiye’de faaliyet yürüten özel okullar AKP ile birlikte altın çağını yaşamaya başlamıştır. Özel okul ve

özel okula giden öğrenci sayıları tüm zamanların rekorunu kırmış durumdadır.

-Eğitimde 4+4+4 uygulaması öncesinde Türkiye’de 4 bin 664 özel okul (2.848 özel okul öncesi,

931 özel ilköğretim, 885 özel lise) bulunmaktayken,

-2023 itibariyle özel okul sayısı 14 bin 281’e [(6.528 özel okul öncesi (%35,8); 2 bin 65 özel

ilkokul (%8,2); 2 bin 266 özel ortaokul (%12); 3.422 özel lise (%27)], aynı dönemde toplam

öğrenci sayısı ise üç kat artarak 535 bin 788’den 1 milyon 670 bin 729’e yükselmiştir.

ANALİZ:

1.Gerek okul sayısı gerekse öğrenci sayısı açısından baktığımızda 4+4+4 ile birlikte eğitimde

özelleştirmenin ne kadar hızlı gerçekleştiği açıkça görülmektedir. Bu durum, kamusal eğitimin hükümet ve

MEB iş birliği ile çökertilerek, özel öğretimin devlet desteğiyle ihya edildiğinin kanıtıdır. Benzer bir durumu

özel ortaöğretimde de gözlemlemek mümkündür.

2.Hükümetin özel okulları teşvik politikası içinde özel ortaöğretim kurumlarının ayrı bir yeri

bulunmaktadır. Ekonomik krizin etkisiyle kısmi bir azalma görülse de gerek okul sayısı gerekse öğrenci sayısı

açısından baktığımızda eğitimde 4+4+4 düzenlemesi sonrasında eğitimde özelleştirme sürecinin ne kadar hızlı

gerçekleştiği açıktır. Bu durum, kamusal eğitimin hükümet ve MEB iş birliği ile çökertilerek, özel öğretimin

devlet desteğiyle ihya edildiğinin somut kanıtıdır. Benzer bir durumu özel ortaöğretimde de gözlemlemek

mümkündür.

3.Eğitimde 4+4+4 öncesinde Türkiye’de sadece 885 özel lise varken, son on yıl içinde tamamen hükümet ve

MEB iş birliğiyle özel lise sayısı 4 kat artmıştır. Benzer bir şekilde 4+4+4 öncesinde özel liselere giden

öğrenci sayısı 138 bin 164 iken aradan geçen süre içinde yaklaşık 4 kat artış göstermiş ve 571 bin 938’e

çıkmıştır.

4.Velilerin çocuklarını özel okullara yöneltmesinde devlet okullarının 4+4+4 nedeniyle yaşadığı tahribatın,

özellikle devlet okullarında yaygınlaşan yoğun dinselleşme pratiklerinin belirleyici olduğunu belirtmek

gerekir. Zorunlu-seçmeli din dersleri, aşırı kalabalık sınıflar, öğretmen yetersizliği, fiziki koşullar gibi pek çok

neden birçok velinin özel okullara yönelmesini beraberinde getirmiştir.

İMAM HATİP OKULLARI ÜZERİNDEN EĞİTİM LAİKLİĞİ REDDEDEN

GENÇLİK YETİŞTİRİLİYOR.

AKP iktidarının özelllikle son 10 yıldır tüm planlamasının siyasal olarak istismar ettiği İmam hatiplerin

sayısını arttırma üzerinde olduğu görülmektedir.Okul idarelerine öğrenci bulun talimatı veren Meb,cemaat ve

tarikatların rahat girebildikleri İmam Hatip okullarına teşvik konusunda sürekli proje istemektedir.

İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin yazılı ve sözlü talimatları ile öğrencilerin imam hatiplere

yönlendirilmesi ve özellikle imam hatip okullarına dönüştürülmüş orta okullar ile imam hatip okullarının

sayısında ihtiyacın üzerinde artış kaydedilmiştir

2012-2013 eğitim öğretim yılında 730’u bağımsız, 369’u imam hatip lisesi bünyesinde toplam

1.099 imam hatip ortaokulu varken

2022/’23 eğitim-öğretim yılı sonu itibariyle 2 bin 667’si bağımsız, 765’i imam hatip lisesi

bünyesinde olmak üzere toplam 3 bin 432 imam hatip ortaokulu bulunmaktadır.

İmam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 2012-2013 eğitim öğretim yılında 94

bin 467 iken,

4

2022/’23 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle yaklaşık 7,5 kat artarak 695 bin 499 olmuştur. Bu

artışın en önemli nedeninin MEB’in imam hatip ortaokullarına yönelik okullaşma politikasıdır

 2022/’23 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle yaklaşık 7,5 kat artarak 695 bin 499 olmuştur. Bu artışın en önemli

nedeninin MEB’in imam hatip ortaokullarına yönelik okullaşma politikasıdır.

MEB, devlet okullarına ihtiyacı kadar ödenek ayırmayıp, eğitimin finansmanı için elini velilerin cebinden

çıkarmazken, imam hatip okulları söz konusu olunca bütün parasal kaynakları ve imkanları seferber etmektedir.

Yıllardır siyasal istismar konusu olan imam hatip okulları her açıdan desteklenerek, tüm masrafları devlet

tarafından karşılanarak, özellikle yoksul ailelerin çocuklarını bu okullara göndermeleri yönünde çalışmalar

yapılmaktadır. Özellikle okul kayıt dönemlerinde adrese dayalı kayıt sistemi nedeniyle çok sayıda çocuk otomatik

olarak imam hatip ortaokuluna kaydedilmekte, aileler çocuklarını başka okula aldırmak istediklerinde çeşitli

engellerle karşılaşmaktadır.

4+4+4 öncesinde 2011-2012 eğitim öğretim yılında 537 imam hatip lisesinde (İHL) 268

bin 245 öğrenci varken

2022/’23 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle İHL sayısı 1.714’e (önceki 1.694), bu okullarda

okuyan öğrenci sayısı ise 480 bin 484’e (önceki 521 bin 264) yükselmiştir.

2022/’23 eğitim öğretim yılı itibariyle açık öğretim imam hatip lisesinde okuyan 98 bin 822

(önceki 96 bin 14) öğrenciyi de eklediğimizde, Türkiye’de İHL’lerde okuyan toplam öğrenci

sayısı, toplamda 579 bin 306 (önceki 617 bin 278) olmuştur. Son üç yıldır İHL okul sayısı

artarken öğrenci sayısının düşme eğiliminde olması dikkat çekicidir.

 Çok sayıda devlet okulunda kalabalık sınıf sorunu varken, yeterli talep olmamasına rağmen İHL yapımına

devam edilmesi büyük bir çelişkidir. Türkiye’de imam hatip okullarında okuyan toplam öğrenci sayısı Millî

Eğitim Bakanlığı’nın üstün gayretleri ve devletin bütün imkânlarını seferber etmesi sonucunda 1 milyon 274

bin 805 (önceki 1 milyon 327 bin 542) olmuştur.

MEB, kamu okulları karşısında özel okullara her fırsatta ayrıcalık tanırken, benzer bir durum imam hatip

okulları için de geçerlidir. Fiziki altyapı sorunları en az olan, teknik olarak en donanımlı okullar imam hatibe

dönüştürülmüştür. Yıllardır çok sayıda devlet okulu ödenek yetersizliği nedeniyle birçok sorunla baş başa

bırakılırken, imam hatip okullarının ödenek talepleri anında yerine getirilmiştir.

Bugüne kadar özel okullar ve imam hatip okulları konusunda eğitimle ilgili hemen her konuda ayrımcılık

yapmayı kendisine görev edinmiş olan MEB, bu konuda da ayrımcı uygulamalarını sürdürmüştür. Türkiye’de

hiçbir okul türü diğerlerine göre ayrıcalıklı olmamalı, MEB politika geliştirirken ve bu politikaları uygularken

bütün eğitim kurumlarına eşit mesafede yaklaşmalıdır.

**önemli bir bilgi son üç yıldır İHL okul sayısı artarken öğrenci sayısının düşme eğiliminde

olması dikkat çekicidir.Çok sayıda devlet okulunda kalabalık sınıf sorunu varken, yeterli talep

olmamasına rağmen İHL yapımına devam edilmesi büyük bir çelişkidir. Türkiye’de imam

hatip okullarında okuyan toplam öğrenci sayısı Millî Eğitim Bakanlığı’nın üstün gayretleri ve

devletin bütün imkânlarını seferber etmesi sonucunda 1 milyon 274 bin 805 (önceki 1 milyon

327 bin 542) olmuştur.

ANALİZ:

1.MEB eğitimde dönüşümü sadece İmam Hatip okulları üzerinde yapmamaktadır.Dini cemma,vakıf ve

dernekleri ile yapılan projeler.müfradat değişikliği,ve Liselerde ikinci yabancı dil olan almanca dersi yerine

zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi dışında zorunlu seçmeli olarak dini derslerini getirmeleri

bilimsel,laik eğitimden dini eğitime geçişin bir süreci olarak değerlendirilmelidir.

2.Yine MEB bu yılın ilk ara tatili olan 11-17 Kasım’da yeni bir düzenleme hayata geçirmiş,81 ildeki bütün

öğretmenlerin katılımının zorunlu tutulduğu din dersi eğitimi verilmesi kararını almıştır. Ara tatilin haftalık

çizelgesinde yapılması planlanan eğitimin içeriği “Temel Eğitim ve Ortaöğretim Kurumlarında Din Dersi ve

Öğretimi” olarak açıklandı.Türkiye tarihi boyunca öğretmenlere yönelik hizmet içi eğitim programlarında

5

ilk defa hangi branştan olursa olsun tüm öğretmenlere din eğitimi ve öğretimi eğitimi düzenlenecek.

Katılımın zorunlu tutulduğu eğitimi ise Din Öğretimi Genel Müdürü Ahmet İşleyen verecek. Karar, henüz

öğretmenlere tebliğ edilmedi.Buda bize eğitimde dini-siyasal inşaası sğrecinde öğretmenlerede yönelik bir

değişimin tasarlandığını göstermektedir.

3.Bura da durulması gereken önemli bir konuda Din Eğitim’i işlerinin meb’ten tamamen bağımsız özerk bir

yapıya kavuşmuş olmasıdır.Atılan her adımın hem öğrencilerin laik, kamusal eğitim hakkını hem de

öğretmenlik mesleğini hedef almaktadır.Din Öğretimi Genel Müdürlüğü MEB’ in yerini alarak, tüm okullar,

okul türleri ve tüm öğretmenler Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağımlı hale getiriliyor

4.Milli Eğitim Bakanı (MEB) Yusuf Tekin’in beyaz önlük, ÇEDES protokolü, karma eğitim uygulaması

hakkındaki ifadeleri ortadadır. Bakan Tekin, beyaz önlük uygulamasının okullarda teşvik edileceğini

söylerken, karma eğitimle ilgili de şunları kaydetmişti: “Gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz, veli isterse

çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli.ÇEDES projesiyle

okullarda imamların derse girmesinin önünü açan MEB yeni yönetmelikle okul öncesi eğitim kurumlarında

mescidi zorunlu hale getirdi. “Yatılı bölge ortaokullarının pansiyon kısımlarında ibadethane açılır.

Okulöncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında talep edilmesi halinde ibadet ihtiyaçlarını karşılayacak uygun

mekân ayrılabilir” maddesi “Okulöncesi eğitim ve ilköğretim kurumları ile yatılı bölge ortaokullarının

pansiyon kısımlarında ibadet ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla doğal aydınlatmalı uygun mekânda mescit

açılır” şeklinde değiştirildi.

5.Öte yandan MEB, devlet okullarına ihtiyacı kadar ödenek ayırmayıp, eğitimin giderlerini velilerin

omuzlarına yüklerken , imam hatip okulları söz konusu olunca bütün parasal kaynakları ve imkanları

seferber etmektedir. Yıllardır siyasal istismar’a dönüşen imam hatip okulları her açıdan desteklenmiş

özellikle yoksul ailelerin çocuklarını bu okullara göndermeleri yönünde çalışmalar yapılmaktadır.

İMAM HATİP OKULLARI ÜZERİNDEN KARMA EĞİTİM TARTIŞMASI YAPILMAKTADIR

1.Geçtiğimiz ayda Milli Eğitim Bakanı yaptığı açıklamada “Kız okulları kurulması gerekiyorsa kurulabilir”

ifadelerine yer vermiştir. Buna gerekçe olarak da erkek öğrencilerin olduğu yere ailelerin kızlarını

göndermeyi istememelerini göstermiştir.

2.Kız çocuklarının eğitime eşit biçimde ulaşamama sebebi siyasi iktidarın üstüne düşen yükümlülükleri

yerine getirmemesidir.Velilerin çocuklarını erkeklerle aynı okula göndermek istememelerini iddia etmek

cemaatların sözcülüğünü yapmak demektir.Gerekirse kız okullarını da açabilmeliyiz.” diyerek karma

eğitimin hedef alınması, siyasi iktidarın Suudi veya Talibancı, bir eğitim sistemini örnek aldığını

göstermektedir. Biz biliyoruz ki Siyasi iktidar seçimde kurduğu ittifak partileri ile birlikte toplumu siyasal

İslam temelinde yeniden inşa etmek istemektedir.Milli Eğitim Bakanı, cumhuriyet değerlerini, laikliği ve

demokrasiyi hedef alarak Anayasayı yok saymakta, eşitlik ilkesini çiğnemiştir.

3. İdeolojik kaygılar ile evrensel bir hak olan çocuk haklarını bir kenara itebilme cesaretini gösterenlerin

karma eğitim düşmanlığı planlı bir adımdır.Yandaş sendikalarıyla, ittifak kurdukları tarikat ve cemaatlerle

toplumsal yaşamın her alanı dinselleştirme hedeflenmektedir.

4.Ekonomik kriz sonucu sağlıklı gıda’ya ulaşamayan çocukları sorun bile etmeyenler,sömürüyü,

yoksullaştırmayı, zulmü,açlığı, eşitsizliği, ayrımcılığı dinselleştirme politikalarıyla normalleştirmeye

çalışmaktadır.

5.Bu ülkede yıllardır en çok kanayan yaralarımız; çocuk yaşta evlilikler, çocuğa, kadına şiddet ve cinayetler

iken bu söylemler kız çocuklarını ve en nihayetinde kadınları ayrıştırıyor ve ötekileştiriyor.

6

 ÖĞRENCİLERİN AÇIK ÖĞRETİME YÖNELMESİ SÜRMEKTEDİR

Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine geçilmeden önce MEB verilerine göre açık öğretim lisesinde

940 bin öğrenci bulunuyorken,

4+4+4 sonrasında hızlı bir artış seyri yaşanmış ve

2022/’23 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle açık ortaokuldaki öğrenci sayısı 337 bin 174

(önceki 171 bin 943);

açık öğretim lisesindeki öğrenci sayısı 2 milyon 9 bin 480 (önceki 1 milyon 566 bin 255)

olmuştur.

2022/’23 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle toplamda 2 milyon 108 bin 302 öğrenci örgün

öğretimin dışında yer almakta ve açık öğretimde okumaktadır.

ANALİZ:

1.Açik öğretim öğrencisi Örgün eğitimin dışına çıkmış öğrencilerdir.Genellikle yoksul aile çocuklarının

tercih ettiği bir eğitim sürecidir.Küçük yaşta çalışmak zorunda kalan lise öğrencileri Açık öğretime geçiş

yaparken,açık öğretimde okuyan öğrenci sayısındaki artışın bir başka nedenide temel eğitimden ortaöğretime

geçiş sistemi nedeniyle istemediği halde meslek lisesi ya da imam hatip lisesine otomatik kaydı yapılan

öğrencilerin bu okullarda okumak yerine açık liseye kayıt yaptırmalarıdır.Bu nedenle Liselere Giriş Sınavı ve

Ortaöğretime yerleştirme sistemi yeniden değerlendirilmelidir.

2. Özellikle son yıllarda MEB’in öğrencileri imam hatip liselerine yönlendirme girişimleri, açık lisede

okuyan öğrenci sayısının ciddi anlamda artmasına neden olmuştur. Açık liseye giden öğrenci sayısındaki

artışın bir nedeni de lise son sınıf öğrencilerinin üniversite sınavına hazırlanmak için kayıtlarını açık liseye

aldırmış olmalarıdır.

3.Öte yandan kız çocuklarını okula göndermek istemeyen anne babaların ayrıca sığındıkları bir eğitim

sürecidir.

 TAŞIMALI EĞİTİM KALICI HALE GETİRİLMİŞTİR.

MEB, çeşitli nedenlerle okula erişimde sorun yaşayan ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileriyle özel eğitime

ihtiyacı olan öğrencileri, belirlenen okullara günübirlik taşımaktadır. Türkiye’de 24 yıl önce, 1989-1990

eğitim öğretim yılında sadece iki ilde başlayan taşımalı eğitim uygulaması, Türkiye’nin çağ atladığı, ekonomik

olarak geliştiği iddialarına karşın günümüzde neredeyse bütün illerde uygulanır hale gelmiştir.

MEB’in 1989 yılında sadece 2 ilde, 305 ilköğretim öğrencisiyle başlattığı taşımalı eğitimin

her geçen yıl kapsamı genişlemiştir. 2022/’23 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle taşınan

ilkokul ve ortaokul öğrenci sayısı toplamda 744 bin 625 (önceki 677 bin 139)’dur.

2002-2003 eğitim öğretim yılında köylerdeki okulların toplam sayısı 32 bin 401’dir. Toplam

32 bin 401 okulun 25 bin 258’ini ilkokullar ile ortaokullar,

6 bin 388’ini okulöncesi kurumlar,

755’ini ise ortaöğretim kurumları oluşturmuştur.

Köy okullarının sayısı, 2002 yılından 2023 yılına kadar dramatik şekilde düşmüştür. ,

2002-2022 döneminde 19 bin 708 köy okulunun kapısına kilit vuruldu. AKP’nin iktidara

geldiği 2002 yılında 3 milyon 275 bin 458 olan köy okullarına kayıtlı öğrenci sayısı, 2023

itibarıyla ilkokullar bünyesinde açılan anasınıfları dahil 623 bin 902’ye kadar gerilemiştir.

7

ANALİZ:

1.Eğitimlerine devam etmek için yerleşim yerlerine en yakın ilçelere giden öğrenciler Aladağ’da olduğu gibi

devlete ait yurt olmadığı için yine cemaat ve tarikatların yurtlarına yönlendirilecektir. Taşımalı eğitim

sisteminde özellikle kız çocukları mağduriyet yaşamakta ve eğitimden kopmaktadırlar.

2.Özellikle ilköğretim ve lise çağındaki çocuklarımız devletin bizzat hizmet verdiği yurtlarda barınma

ihtiyacını karşılamalı, hiçbir suretle özel teşebbüs, dernek, vakfın faaliyetine izin verilmemelidir.

3.Köy okulları, çocuklarımızın doğal ortamda, yaparak yaşayarak eğitim gördükleri kurumlardır. Köy

okullarının kapatılması ile köylerde devletin temsili olarak yalnızca imamlar kalırken, öğretmenlerin

köylerden uzaklaşmasıyla tarikat ve cemaatler oluşan boşluğu doldurmaya başlamış ve yaygın bir

örgütlenme alanına ulaşmışlardır. Köyde öğretmen bulamayan insanlar şehirlere göç etmek zorunda

kalırken, imamlar mezra ve köylerde devletin tek temsilcisi olarak kalmıştır.

SONUÇ

Eğitim ciddi bir fırsat eşitsizliği sorunu vardır.Bir yandan eğitim öğretim dışına itilen çocuklar eğitim

öğretime ulaşamazken bir yandan ,özel okullar desteklenmekte.iktidar İmam hatip okullarını arttırmaya ve

varolan okulları İmam Hatipleştirerek dayatmacı politikalar yürütmektedir.

Öğrencilerin ve öğretmenlerin mutsuz olduğu, eğitim sürecinde farklı dil, kimlik ve inançların dışlandığı,

cinsiyet eşitsizliğinin oldukça fazla olması eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği,

öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı bir eğitim sisteminin başarılı olması

mümkün değildir.

Eğitim sisteminin sağlıklı bir yapıya kavuşması ve herkes için nitelikli olmasının en önemli ön

koşullarından birisi kamusal eğitimdir.Eğitimde başarı eğitimin ayrım gözetmeksizin herkes için temel bir

insan hakkı olmasının yanı sıra bir ‘kamu hizmeti’ olarak görülmesinden geçmektedir. Eğitimin temel bir

insan hakkı olduğu, bu nedenle, herkesin eğitim hakkına erişiminin sağlanmasını ve eğitim süresince eşit

koşullarda yararlanabilmesi için kamusal olması şarttır.

Ülkemizde bugün özel şirketler ve vakıflar tarafından işletilen eğitim kurumlarının oranının yüzde 20’lere

ulaştığı görülmektedir. Bu oran dünyanın en büyük oranlarından biridir. Üstelik bazı cemaat ve tarikatlara

bağlı vakıfların kayıt dışı olarak sürdürdükleri eğitimin sayıları bilinmemektedir…

Çocuklara, engellilere, farklı kimlik ve inanç gruplarını dışlamadan, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı

eğitim olanaklarının yaratılması ve geliştirilmesi, herkes için güvenli, şiddete dayalı olmayan, kapsayıcı ve

etkili öğrenme ortamlarının oluşturulması ancak nitelikli eğitim politikalarının oluşturulması ve uygulanması

ile mümkündür.

Hükümetler, herkese nitelikli eğitim hakkı yaklaşımı çerçevesinde eğitime hem politika belirlemede hem

de uygulamada öncelik vermek zorundadır. Bütün kız ve erkek çocuklarının ücretsiz, hakkaniyetli ve nitelikli

bir eğitim sistemi içinde yetiştirilmesi temel hedef olarak belirlenmeli ve her ülke bu konuda üzerine düşen

sorumluluğu eksiksiz yerine getirmelidir. Herkes için nitelikli eğitim ancak bu şekilde hayata geçirilebilir.

TÜM ÖĞRETMENLER BİRLİĞİ SENDİKASI (TÖBSEN)

Beşiktaş maçı öncesinde Hatayspor’da yüzler gülüyor
Süper ligde kalma mücadelesi veren Atakaş Hatayspor, Ankaragücü maçını kazanmasıyla birlikte büyük bir moral depoladı. Bu haftaki zorlu Beşiktaş maçına...
Karar UKOME’de alındı: Kemalpaşa ve Çekmece Caddeleri Trafiğe kapatılıyor
Hatay Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) Mayıs Ayı Toplantısı Hatay Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Vekili Gökhan Yıldırım Başkanlığında gerçekleştirildi....
Başkan Emrah Karaçay: Halkımızın mağdur olacağı her kararın karşısında olacağız!
Hatay’ın Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay, haftasonu gerçekleşen “Rezerv Alanlar ve Toki Konutları ” ile ilgili toplantıda halkın mağdur olacağı...
CHP’li Nermin Yıldırım Kara: Hataylıların sağlığı, tehdit altındadır!
CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, son yağışlardan sonra Hatay halkının sağlığının tehdit altında olduğunu söyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde...
Hırsızlıktan aranan bir kişi Dörtyol’da yakalandı
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde hırsızlıktan hakkında 23 yıl hapis cezası bulunan bir kişi yakalandı. Hatay Valiliğinden yapılan açıklamada, Hatay  Emniyet Müdürlüğü...
Belen’de Telekom’un tellerini çalan bir kişi tutuklandı
Hatay’ın Belen ilçesinde Telekom’un tellerini çalan bir kişi tutuklandı. Hatay Valiliğinden yapılan açıklamada, Hatay Emniyet Müdürlüğü görevlilerince hırsızlık olaylarını önlemeye...
Uyuşturucu madde satmaktan aranan bir kişi Dörtyol’da yakalandı
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde uyuşturucu maddeden aranan bir kişi yakalandı. Hatay Valiliğinden yapılan açıklamada, Hatay Emniyet Müdürlüğü görevlilerince aranan şahısları yakalamaya...
Hırsızlıktan aranan bir kişi Defne Orhanlı’da yakalandı
Hırsızlık suçundan hakkında 22 yıl 6 ay hapis cezası bulunan bir kişi Defne’ni Orhanlı mahallesinde yakalandı. Hatay Valiliğinden yapılan açıklamada,...
LİDER GÜNAYLAR FIRIN VE KASAP HATAY’DA FARK YARATIYOR
Kasapçılık ve fırıncılık sektöründe henüz yeni faaliyete girmesine rağmen eşsiz lezzetlerle vatandaşın damak tadına hitap eden Lider Günaylar Fırın ve...
<strong>Hatay Büyükşehir Belediyesi’nden Anneler Günü’ne özel etkinlik!</strong>
Hatay Büyükşehir Belediyesi Türkiye’de ve Dünya’da her yıl Mayıs ayının 2. pazar günü kutlanan Anneler Günü dolayısıyla konteyner kentte yaşayan...
<strong>Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk’ten birlik beraberlik çağrısı: Hep birlikte güçlerimizi birleştirerek halkın hizmetkarı olacağız!</strong>
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Vedat Gürgen tarafından Rezerv Alanlar ve deprem...
<strong>Reyhanlı şehitlerini anma törenine katılan Başkan Mehmet Öntürk: Birliğimizi ve Beraberliğimizi asla bozamayacaklar!</strong>
Hatay Reyhanlı’da 11 Mayıs 2013 tarihinde iki ayrı noktada gerçekleştirilen bombalı saldırıda hayatını kaybeden 53 vatandaş düzenlenen tören ile anıldı....
Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan: Halkı kandırmak için Filistin’i kullanmayın!
Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada İsrail’e giden gemilerin daha önce durdurulması...
Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan:  Reyhanlı katliamı hala yüreklerimizi burkuyor!
Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, 11 Mayıs 2013 tarihinde Reyhanlı’da meydana gelen bombalı saldırının 11. yılı dolayısıyla...
<strong>Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk’ün   Anneler Günü mesajı: Annelerimizin hakkını ödeyemeyiz!</strong>
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk, Anneler gününü yayınladığı mesajla kutladı. Başkan Mehmet Öntürk mesajında, “Annelerimizin hakkını ödeyemeyiz” vurgusunu yaparak...
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ