HAMOK ve ADAMOB Hatay ve Adana Akademik Meslek Odaları Yıkılmış Şehir Antakya’da bir araya geldi: MERKEZİ YÖNETİM, HATAY’IN BİRÇOK İLÇESİNİ YERLE BİR EDEN DEPREMİN GERÇEK SONUÇLARINI GÖRMEMEKTE ISRAR EDİYOR!
Hatay ve Adana Akademik Meslek Odaları HAMOK ile ADAMOB, Merkezi yönetimin, Hatay’ın birçok ilçesini yerle bir eden Depremin gerçek sonuçlarını görmemekte ısrar ettiğini öne sürdü.
Hatay ve Adana Akademik Meslek Odaları HAMOK ile ADAMOB Yıkılmış Şehir Antakya’da bir araya gelerek yaptıkları ortak Basın toplantısında, “Afetlere dirençli kentlerimizin olması için Akademik Meslek Odaları olarak dünden daha fazla gayret göstereceğiz” vurgusunu yaptılar.
Adana SMMM Odası Başkanı Güney Yılmaz’ın okuduğu HAMOK ve ADAMOB’un ortak basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Hatay Akademik Meslek Odaları Kurulu (HAMOK) ile Adana Akademik Meslek Odaları Birliği (ADAMOB) olarak; 6 Şubat 2023 tarihinde bölgemizde meydana gelen deprem sonrası yaşanan süreç ile ilgili halkımızı bilgilendirmek, kamuoyu oluşturmak, merkezi ve yerel yöneticilere görüş ve önerilerini iletmek üzere, ortak hareket etme kararı alarak Akademik Meslek Odalarının birlikteliğinin önemini bir kere daha vurgulamak isteriz.
Bugünkü birlikteliğimizi bu amaçlar doğrultusunda ortak çabalarımızı daha da ileriye taşıyacak önemli bir adım olarak görmekteyiz.
Akademik Meslek Odaları; bilimin evrensel kurallarını rehber edinerek, başta ülkemizin ve özelde kentlerimizin sorunlarını çözüm öneriyle birlikte gündeme taşımayı, halkın ve kamunun çıkarlarını savunmayı kendine ilke edinmiş yapılardır. Ve bugün bu görev ve sorumluluğumuz çerçevesinde deprem sonrasında bölgemizde yaşanan sorunları dile getirmek üzere bir araya geldik.
6 Şubat Depremlerinin üzerinden 22 ay geçmesine rağmen insani ihtiyaçların hala çözümlenememiş olması yaşadığımız acıların giderek artmasına sebebiyet vermektedir. Bizler Akademik Meslek Odaları olarak tüm örgütlü gücümüzle, tüm kurullarımız ve üyelerimizle birlikte dün olduğu gibi bugün de bilim ve tekniğin ışığı altında, yaşanan acıların tekrar etmemesi için doğruları söylemeye devam edeceğiz. Bu toplumun bireyleri olarak sorumluluğumuz gereği; aldığımız eğitimi, deneyimimizi ve bilgimizi, halkımızın yararına ve kamunun çıkarına kullanmayı sürdüreceğiz.
Afet, bir doğa olayının kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır. Doğanın kendi kuralları her zaman işleyecektir. Önemli olan yaşanacak doğa olaylarını afete dönüşmesini engelleyecek bir yönetim anlayışının hâkim kılınmasıdır. Kar, rant ve tüketim çılgınlığı karşısında, bilimsel aklın, kontrol ve denetimin esas alındığı bir sistemin uygulayıcısı olmaya çalışırken, neoliberal sistemin yarattığı her afetin tek sorumlusu hatta günah keçisi olmayı da kabullenmiyoruz.
Depremin ardından, kentlerimizin bir yılda ihya edilerek yeniden ayağa kaldırılacağına dair popülist söylemler yetkili kişiler tarafından birçok kez dile getirildi. Ancak geldiğimiz bu süreçte insan onuruna yaraşır nitelikli geçici barınma alanlarının bile sağlanmadığı, insani temel ihtiyaçlarının yeterince karşılanmadığı bir dönemden geçmekteyiz. “Mücbir Sebep” uygulamasını bile sürdürmek istemeyen, bu yasal hakkı insan yaşamını merkeze alarak değerlendirmek yerine vergi gelirini öne süren yönetim anlayışı 11 ili kapsayan ama Hatay’ın birçok ilçesini yerle bir eden depremin gerçek sonuçlarını görmemekte ısrar etmektedir.
Açık şekilde ifade ediyoruz ki; yıkım yaşayan kentlerimizin ihtiyacı olan rezerv alan adı altında konut üretmek değil, kenti tüm sektörleri ile birlikte ele alacak ve yakın çevresi ile birlikte uzun vadeli gelişimini de yönlendirecek akılcı ve katılımcı bir yaklaşımla üretilmiş planlama çalışmalarıdır. Bölgenin bütüncül bir şekilde ele alınması, tüm taraflardan görüş ve öneriler alarak, yeni bir ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınma planı hazırlanması gerekmektedir. Sadece mücbir sebep ilan etmek, vergi ve sigorta primlerini bir süre ertelemek bu devasa sorunun çözümünde çok küçük bir parçadır. Halkın sağlık ve eğitim hakkını savunmak, ucuz, ulaşılabilir ve kesintiye uğramayan enerji ve iletişim hatlarına sahip olmak, şehir içi ulaşımda raylı sistemleri, metroları esas almak, güvenli barınma alanları inşa etmek, doğayla uyumlu bir çevre talep etmek bu planlamaların temellerini oluşturmalıdır.
Ayrıca Hatay’ın tarihsel, kültürel mirasının korunması, tarihi yapıların aslına uygun olarak restorasyonu, kentin hafızasının silinmemesine özen gösterilmesi, çok kültürlü demografik yapısının korunması için geri dönüş konusuna özel önem verilmesi gerekmektedir.
Bu vesileyle mesleki bilgi ve birikimlerimizi toplum yararına kullanarak deprem bölgesindeki yaşam alanlarımızın yeniden inşası için bilgi üretmekten, görüşlerimizi yüksek sesle ifade etmekten yana faaliyetlerimizi kararlılıkla sürdüreceğimizi, ayrıca talep edilmesi halinde tüm gücümüzü kamunun yararına sunacağımızı bildirmek isteriz.
Barınma Hakkı’nın tüm vatandaşlarımıza sunulabilmesi için depremi unutmama, unutturmama ısrarını sürdürmeye, güvenli ve sağlıklı yapı üretimi sağlanana kadar ilgililere sorumluluğunu hatırlatmaya kararlıyız. Afetlere dirençli kentlerimizin olması için Akademik Meslek Odaları olarak dünden daha fazla gayret göstereceğiz.
Yaşadığımız tüm acı ve sorunlara rağmen, deprem öncesi ve sonrasında yaşanan süreçte, ülke olarak bireysel ve kurumsal düzeyde bir özeleştiri yaparak, dersler çıkararak, yaşananların bir daha tekrarlanmaması için, adaletin, bilimin ve tekniğin aydınlattığı yolumuzda kararlılıkla, yılmadan ve usanmadan mücadele ederek mesleğimize, örgütümüze, halkımıza, kentlerimize sahip çıkmaya devam edeceğimizi bilmenizi isteriz.
Tüm kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
HABER: SEYFETTİN UYGUN