AKP aslında belli bir kesim için af yasası çıkarmaya çalışıyor
CHP Hatay Milletvekili Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi Av. Suzan Şahin, “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” anayasaya aykırı olduğunu iddia etti:
CHP Hatay Milletvekili Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi Av. Suzan Şahin, AKP’nin “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”yle aslında birilerine af yasası çıkarmaya çalıştığını iddia etti.
“Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”yle ilgili basın açıklaması yapan Hatay Milletvekili Suzan Şahin, yasanın anayasa aykırdığı olduğunu iddia ederek tepkisini şöyle dile getirdi:
“Covid-19 salgını, AKP’nin uzun süredir meclise getirmek için hazırlandığı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” anayasaya aykırıdır.
Pek çok ülkede “yaşama hakkı en temel insan hakkıdır” diyerek Corona salgını nedeniyle cezaevlerindeki insanlar cezaevlerinden çıkartılırken AKP fırsatçılık yaparak, sözde cezaevlerini boşaltıyoruz diyerek özel affını çıkartmaktadır. Eğer cezaevlerindeki insanların yaşam haklarını önemsiyor olsalardı, öncelikle yaklaşık 50 bin tutuklunun tahliye işlemleri başlatılır, yaklaşık 1500 bakıma muhtaç ve ağır hastalar cezaevlerinden çıkartılırdı.
Bu af tasarısı ile AKP hükümeti diyor ki; temiz toplum isteyenler içeride kalacak, toplumun huzurunu bozanları ben affedip sokaklara salacağım! Bunu da af değil infaz düzenlemesi adı altında kılıfına uydurarak hukuksuzca yapacağım.
Kamuoyunda infaz yasası olarak bilinen bu yasa teklifi, aslında AKP’nin özellikle belli bir kesim için çıkarmaya çalıştığı af yasasıdır. Şekil olarak infaz kanunu ve diğer 11 kanunda değişiklik veya ceza indirimi olarak nitelense de maddi olarak bir af yasasıdır ve toplumun güvenliği açısından çok tehlikelidir. AKP, Anayasa’yı hiçe sayarak, Anayasal olarak af yasasının mecliste 3/5 çoğunluk gerektirmesinden dolayı ve bu çoğunluğa sahip olamadığından ‘infaz’ süsü ile Türkiye’yi uçuruma itmek istemektedir.
AKP’nin istediği tasarı tutuklulara özgü düzenleme yapmadığından, esas olarak hükümlülere yöneliktir. Halbuki tutuklular, hükümlülerden tamamen farklı bir hukuki statüdedir ve bu nedenle infazda iyileştirmenin öncelikli muhatabı tutuklular olmalıdır. Yasa teklifi, birçok yönden Anayasa’ya aykırıdır. Tutuklu ve hükümlüler arasında keskin bir ayrım yapılması, gerçek suçlular ile sanal siyasi suçlular arasında ayrımcılık, terör suçlarının tümden kapsam dışı tutulması Anayasa aykırılıkların başında gelmektedir.
Bu bir infaz yasası değil resmen örtülü bir aftır; 28 Haziran 2014’ten önce işlenen suçlarda uyuşturucu ticareti, tüm cinsel suçlara ve çocuklar ile kadınlara yönelik tacizlere de indirim getiren bu tasarının kabul edilecek bir tarafı yoktur. Ne hukuki ne de vicdanidir.
Bu tasarıda, Anayasa’nın koruma altına aldığı düşünce ve ifade özgürlüğü, basın hürriyeti, kanun önünde eşitlik ve hukuk devleti ilkelerini hiçe saymakta, çeteciyi, gaspçıyı, zimmetçiyi, suç örgütü kuranları kayırmaktadır.
Suç işlemek için örgüt kuranları afla çıkartmak isteyen AKP, toplumsal muhalefeti cezaevinde tutmak istemekte, kendine muhalif olan herkesi haksız yere zindanlarda çürütmek, sesini kesmek istemektedir. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın açıklamalarına eleştirel yorum yapanlara sıklıkla açılan soruşturma ve davalar neticesinde verilen cezaların büyük bir kısmı artık cezaevlerinde geçirilecek, maddenin uygulamaya konulması durumunda, şu anda 300 bin civarında olan tutuklu ve hükümlü sayısının çok kısa bir zamanda 500 binlere çıkacaktır. Soma’da, Ermenek’de işçilerin hayatlarına mal olan alınmayan önlemlerin sorumlularına infaz indirimi uygulayan AKP, sosyal medya paylaşımlarıyla iktidarı eleştirenleri cezaevinde tutmaktadır.
Yolsuzluk yapana infaz indirimi uygulayarak cezaevinden çıkartan AKP, yolsuzluğun haberini yapan gazeteciyi cezaevinde tutmaktadır. Türkiye’nin hem demokratikleşmesi hem de uluslararası alanda ‘en fazla gazetecinin cezaevlerinde bulunduğu ülkeler’ arasında ilk sıralarda yer almasından kaynaklı büyük zarar gören imajının düzeltilmesi için üç yıla çıkartılan denetimli serbestlik süresinin bu kişileri de kapsaması gerekmektedir.
Kısacası nesnel, adil ve eşit bir düzenleme doğurmayan bu yasa teklifi toplumsal muhalefeti cezaevinde tutup, yandaşı, hırsızı, çeteciyi çıkarma projesidir.
Ayrıca sunulan teklif kanun yapma tekniğine aykırı olduğu gibi çelişkilerle de doludur.
Kadına ve çocuğa yönelik her türlü şiddeti affetmeyeceklerini söyleyen AKP, ne yazık ki kanun teklifte bunu gösterememiştir.
Öncelikle ceza hukukumuzda kadına yönelik şiddet diye bir tanım ne yazık ki yoktur. Bu tanım olmadığı için “kadına yönelik şiddeti affetmeyeceğiz” demek sadece laf salatasıdır.
Örneğin, teklifin 50’inci maddesinde infaz hükümleri genişletilirken bazı istisna haller sayılmaktadır. Bu istisna hallere göre, bir kadına laf attığı için bir yıl hapis cezasına mahküm olan kişi bu usullerden yararlanamaz iken, ki yararlanmaması da doğrudur, o kadına yönelik kasten yaralama sucunu işlediğinde bu usulden yararlanabilecektir.
Şimdi soruyorum; hani kadına yönelik şiddette af yoktu! Hani çocuk istismarcıları ve uyuşturucu tacirlerine geçit vermeyecektiniz?! Bu düzenlemenin hayata geçirilmesi demek, çocuklara yönelik cinsel istismar ve tecavüz vakalarının artması ve küçük kız çocuklarının erken yaşta evliliğe zorlanmasının önünün açılması anlamına gelmektedir.
Basit tehdit suçunun ya da yaralamanın mağduru kadın ise infaz kapsamı dışında tutup mağduru erkek ise kapsam içi mi olacak? Tek tek dosyalarda cinsiyetlere mi bakılacak? Böyle bir hukuk bilmezlik böyle bir mantık dışı açıklama olabilir mi?
Eğer kadına yönelik şiddetin affedilmemesinde, önlenmesinde bu kadar duyarlı ise AKP’ye tavsiyem Türkiye’nin de ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin bir an evvel uygulamaya sokulmasıdır.
İNFAZ AŞAMASINDA AKP’NİN ATAĞI İNFAÜZ HAKİMLERİ KARARLARI VERECEK
Teklifin yasalaşması durumunda mahkemeler tarafından infaz aşamasında verilen tüm kararları artık AKP’nin atadığı infaz hakimleri verecek. Mahkumların açık cezaevine alınmasından denetimli serbestliğe, iyi hal durumlarına ilişkin kararlara kadar tüm hükmü AKP’nin kurşun askeri infaz hakimleri denetleyecek. Ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde, infaz hakimliğinin yargı çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nca (HSK) belirlenecek. Bu düzenlemeler ile 1 Eylül’de yeni adli yılın başlamasıyla AKP’nin tek adam kanunları geçerli olacak ve Türkiye’de bağımsız yargı bir yara daha alacak. Bu paket içerdiği birçok düzenleme ile başta Anayasa olmak üzere, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Cumhuriyet Halk Partisi İnfaz Yasasına yani “kader mahkumlarının salıverilmesine” karşı değildir.
Aksine tahliyeler için;
• Adaleti,
• Aklı, mantığı
• Vicdanı savunmaktadır.
CHP olarak diyoruz ki;
Ekonomik kriz nedeniyle zora düşen esnaf hapse atılırken, gaspçının, hırsızın, dolandırıcının affedilmesi adaletsizliktir.
Şebeke suyuna bilerek zehir katan birisi affedilirken, gazeteci ve yazarların salıverilmemesi adaletsizliktir.
Bir çocuğu fuhuş yapmaya teşvik edenler serbest bırakılırken, çocuklu annelerin demir parmaklıklar arkasında unutulması adaletsizliktir.
Hasta ve yaşlıların yararlanamadığı ama cinsel dokunulmazlığa karşı suç işleyenlerin, çocuk istismarcılarının yararlanacağı bu düzenleme adaletsizliktir.
Eline silah almamış, şiddete bulaşmamış kişileri kapsamayan ama milletin kanına giren eli kanlı, mafya ve çetelerin sokağa bırakılması adaletsizliktir.
İhaleye fesat karıştıranların, hırsızların, rüşvetçilerin elini kolunu sallayarak dışarı çıkması adaletsizliktir.
CHP halk için hakkın, adalet için hukukun yanındadır. AKP, Anayasa ve uluslararası sözleşmeleri ihlal eden bu kanun teklifinde CHP’nin uyarılarını dikkate almalıdır. İnfaz teklifi bu haliyle telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır ve yeni mağduriyetler doğuracaktır. “