ANTAKYA ÇEVRE KORUMA DERNEĞİ BAŞKANI NİLGÜN KARASU:

DÖVER VE BOZLU’DAKİ TAŞOCAĞI DAVASININ DİĞER DAVALARA EMSAL OLMASII DİLİYORUZ!
Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, Defne’ye bağlı Döver ve Bozlu Mahallerindeki Taş ocakları kararının diğer davalara emsal olması temennisinde yaptığı yazılı açıklamada.
Antakya Çevre Koruma Derneği olarak yaptıkları başvuru neticesinde Mahkeme’nin lehlerine sonuçlandığını hatırlatan Başkan Nilgün Karasu yaptığı açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Yakın bir tarihte Hatay 3 İdare Mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı verilen Döver sınırlarındaki ve Bozlu meskun alana yakın olan Taşocağı davası lehimize sonuçlanmıştır. Sonucun diğer davalara emsal olmasını diliyoruz.
Dava konusu alanda üretim amaçlı yapılacak patlatmalar neticesinde kırıklı çatlaklı yapıya sahip neritik kireç taşları içerisinde yeni ve zamanla daha geniş kırık ve çatlaklar oluşabileceği, oluşabilecek yeni ve geniş çatlaklar ve kırıklar nedeniyle yeraltı suyu akım yönlerinde değişimler meydana gelebileceği, bu değişimlere bağlı olarak bölge halkı tarafından açılan sulama ve içme amaçlı keson ve sondaj kuyularının olumsuz yönde etkilenebileceği, dolayısıyla proje etki alanı tespitinin, jeolojik, hidrolik ve hidrojeolojik açıdan doğru yapılmadığı, proje alanı çevresinde bulunan köylerin içme sularını proje alanına yaklaşık 1.5-2 kilometrelik mesafede artezyen kuyularından sağlamakta olduğu, toprak tarafından yeterince filtrelenmeden kullanılan bu suyun ilerde insan sağlığı için ciddi risk durumları oluşturabileceği, proje alanının yakınında bulunan bir bölgede kullanılmakta olan bir içme suyu kaynağının da tespit edildiği, proje alanın toz salınımı bakımından çok yoğun etki altında olduğu, proje etki alanı içerisinde yüksek derecede toz birikimine maruz kalmış çok sayıda bitki örneklerinin tespit edildiği, proje alanına yaklaşık 1200 metre mesafede bulunan endemik olmamakla beraber bölgeye has özellikler taşıyan genellikle halhalı çeşidinden oluşan zeytinliklerin, köy halkının kendi ihtiyaçları için yetiştirmiş olduğu üzümlerin ve incir ağaçlarının, söz konusu işletme kaynaklı toz emisyonlarında ciddi derecede olumsuz etkilendiklerinin tespit edildiği, Kümülatif Etki Değerlendirmesinin eksik olarak yapıldığı, proje alanına yaklaşık 500 metre mesafede dava konusu projeye benzer bir tesisin faaliyette olduğu hususunun göz ardı edildiği, başta Bozlu Mahallesi Köyü olmak üzere civar yerleşim alanlarını ve bölge insanın sosyal/kültürel yaşamını kısa ve uzun vadede olumsuz etkileyebileceği, sonuç olarak dava konusu projenin yüzey ve yeraltı sularına, çevreye, yerleşim yerlerine, ibadet alanlarına, tarım ve orman alanlarına, insan sağlığına olumsuz etkilerinin bulunduğu, projenin çevresel etkilerinin boyutu dikkate alındığında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmesinin uygun olmadığı, kapasite itibarıyla ÇED raporu hazırlanması, başka deyişle, dava konusu projenin, ÇED Yönetmeliği kapsamında çevresel etki değerlendirmesi sürecine tabi tutulması gerektiği sonucuna varıldığından, dava konusu “ÇED Gerekli Değildi” kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”