ANTAKYA ÇEVRE KORUMA DERNEĞİ’NDEN HATAY’DAKİ DOĞA KATLİAMINA TEPKİ:

DOĞA KATLİAMINA KARŞI MÜCADELEMİZ SONUNA KADAR DEVAM EDECEK!
Antakya Çevre Koruma Dermeği Yönetim Kurulu, Doğa katliamını ve halkın iradesini hiçe sayan politikalara karşı sonuna kadar mücadelelerine devam edeceklerini belirttiler.
Hatay’da yaşanan Doğa katliamına yönelik Basın açıklaması yapan Antakya Çevre Koruma Derneği Yönetim Kurulu, “Bizler Antakya Çevre Koruma Derneği olarak İlimizde ve bölgemizde ki her türlü çevre ve halk sağlığını tehdit edecek yanlış politikaların karşısında olmaya ve yanlış gördüğümüz kararların takipçisi olmaya devam edeceğiz” vurgusunu yaparak tepkilerini şöyle dile getirdiler:
“Her sabah güne İlimizde yaşanan farklı bir ekolojik yıkımla farklı noktalardan gelen ağaç katliamlarıyla ve her gün biraz daha yok edilmek istenen güzelim memleketinden gelen haberle güne başlıyoruz. Hassa’dan Samandağ’ına kadar her ilçemizde bir ekolojik yıkım, Serinyol’dan Mağaracık’a kadar her mahallemizde binlerce ağaç kıyımı !!
Deprem vurdu, kıyamet dedik, ölüme terk edildik, ötekileştirildik, yağmalandık, can güvenliğimiz korunmadı, yıkılan evlerimiz çalındı. Molozlarla birlikte geleceğimiz hayallerimiz çalındı. 26 ay oldu önce yaşam alanlarımız daraltıldı ve artık yok ediliyor sağlığımız tehlikede hava kirliliği almış başını gidiyor taş ocaklarının sayıları her gün artıyor şehir merkezinde hemen hemen her caddede her sokakta beton santralleri.. Şehrin tek yeşil alanı olan Atatürk Parkımızın sırtına beton santrali parkta tozdan ve gürültüden vakit geçirmek imkansız.. Tarım arazileri özellikle verimli araziler zeytinlikler Tokilere tahsis edildi. Bir çok ailenin geçim kaynağı elinden alındı yetmedi mesire yerlerimiz elimizden alınıyor kısacası burada size yaşam yok deniliyor !! Bıktık halk usandı direnmekten bağırmaktan günlük hayatımızda her şey sorunken hangi biriyle baş edeceğiz.
Bizler ekoloji örgütleri İklim Kanunu Taslağının meclisten geçmemesi yönünde mücadele ederken Hatay’ın bir çok mahallesinde hem de mal kaçırırcasına ağaç katliamları aldı başını gidiyor. Sanki sadece Tokilerle bu şehir kalkınacak gibi.. Bu insanların konut dışında başka elzem ihtiyaçları da var. Nefes alabilmek, temiz bir su içebilmek, yaşadığı deprem travmasını atlatabilmek için sosyal alanlar gibi..
Son üç gün içinde farklı mahallelerimizde Serinyol, Mağaracık, Dikmece’de ve birkaç gün içinde başlanması beklenen Balıklıdere köy evleri sahası binlerce zeytin ağacı, narenciye ve çeşitli meyve ağaçları kimi acele kamulaştırma kimi el koyma yöntemiyle yok edildi/edilecek ve yerel halk çığlık çığlığa feryad ediyor sosyal medyalarda elden ele dolaşan videolarda jandarma tarafından hakkını ararken darp edilen mağdurların videolarını yüreğimiz parçalanarak izliyoruz. Kepçelerle girilen alanlarda ağaçları söküp, doğayı talan etmek açık bir mülkiyet gaspıdır ve halkın geçim kaynaklarına yönelik bir saldırıdır. Mülk sahipleri direnirken yetkililer açılan davaların sonucunu beklemeden alanlara iş makinalarıyla dalmaları ve ağaç kesimine başlamaları sürecin hukuk dışı bir keyfiyeti beraberinde getiriyor. Bunca dağlık alan çorak arazi, hazine arazileri dururken hala verimli tarım arazileri hala zeytinlikler, halka rağmen tüm tepkilere rağmen hala malımıza mülkümüze göz dikilmiş. Yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarının yok edilmesini anlamak mümkün değil. Mahkeme kararı beklenmeden, köylülerin izni olmadan yapılan ağaç kesimleri ve jandarma müdahalesi özellikle yargı süreci devam ederken vatandaşın mülkiyet hakkının nasıl hiçe sayıldığını gözler önüne sermektedir halkın iradesi yok sayılmaktadır.
Ülkede İklim Kanun Taslağı gündemde iken ve küresel ısınma kendini yeterince hissettirirken, su kıtlılığının tehlikesi burnumuzun dibine gelmişken karar vericiler hala nefes alabileceğimiz alanların yok edilmesi peşinde, halbuki küresel ısınmanın bir nebze önüne geçmeye yönelik politikalar geliştirilmesi gerekirken, kirli havamızı temizleyecek ağaçların peşinde ve korkarım ki çevre ve halk sağlığımız bu tehditler altında devam ettikçe bu Tokilere yerleşmek çok az insana nasip olacak çünkü ömrümüz yetmeyecek.
Halbuki her türlü doğal güzelliği olan ilimizin yaşam alanlarını kültürünü ve sağlıklı bir çevrenin korunması geleceğinin güvence altına alınması öncelikli hedefler olmalıdır. Doğa katliamını ve halkın iradesini hiçe sayan politikalara karşı sonuna kadar mücadelemiz devam edecektir. İlgili ve yetkililerin halkın çığlıklarını ve feryadlarını ivedi olarak duymaya, yanlış kararlardan dönmeye davet ediyoruz.
Bizler Antakya Çevre Koruma Derneği olarak İlimizde ve bölgemizde ki her türlü çevre ve halk sağlığını tehdit edecek yanlış politikaların karşısında olmaya ve yanlış gördüğümüz kararların takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Unutulmamalıdır ki, doğa bize emanettir ve gelecek nesillere sağlıklı bir çevre bırakmak hepimizin görevidir.
Plansız programsız alınan hiçbir karara verecek bir karış toprağımız bir tek ağacımız yoktur artık!!”