A’sından Z’sine ÇÖKÜŞ
Küresel sermaye Emperyalist BOP’un Eş başkanı ve O’nun AKP – Anonim Şirketini kutluyorum!!!
A’sından Z’sine bir devletin çöküşünü; ancak ve ancak işgal orduları gerçekleştirebilirdi.
Çünkü Dünyada eşi ve benzeri olmayan Deli Gömleği bir sistemin Cumhuriyete giydirilmesinin amacı; Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak, Kurtuluş Savaşının intikamını almaktı.
Sistem, A’dan Z’ye bütün kurum ve kuruluşlarıyla çöküş içinde. Yani sistem bozuk; çarkı çivi tutmuyor. Bu çöküşü, tekrar ediyorum ancak ve ancak işgal orduları gerçekleştirebilirdi.
Devlet ve toplum da canlı birer organizmadır. Bir devletin çöküşü, bütün kurum ve kurallarındaki çürüme ile başlar. Çürüme kokuşmayı; kokuşma da çöküşü – yok oluşu kaçınılmaz kılar.
Ekonomiden Eğitime; Halkın mal ve can güvenliğinden Dış politikaya kadar; bir fetret dönemi içindeyiz. İçten ve dıştan gizli bir işgalin – kuşatılmışlığının kör döngüsü içindeyiz. Milli iradenin tecellisi TBMM arenaya dönmüş; Anayasası ilga edilmiş, Anayasasız bir devlette yaşar olduk.
Dipsiz bir karanlık sarmalın, kör döngünün ve öğretilmiş çaresizliğin içinde çırpınıp duruyoruz. Kurtlar sofrası bu belalı coğrafyada; var olmak ve yok olmakla karşı karşıyayız.
Koşullar fetret devrinden ve Anadolu’nun işgalinden daha vahimdir. Çünkü ne yöneten belli ne yönetilen…
Devletin ve toplumun çürümesi – Kokuşmuşluk ve çöküşü, hiç kimseye ve hiçbir şeye aldırış etmeden; kendi zaman döngüsü – doğal mecrası içinde akmaya da devam etmektedir.
Politize olmuş – Bindirilmiş Kıtalarla, Haremilerle doldurulmuş devlette; hiç kimsenin, mal, can, namus ve mülkiyet (Deprem Bölgelerinde uygulanan Rezerv Alanlar Gibi) hiçbir güvencesi kalmamıştır.
Tarihsel sosyoloji ve insanlığın siyasal tarihi, tarih sahnesinden silinmiş devletler ve toplumlarla ilgili şunları not düşmüştür:
1-Devlet içinde devlet; Halk içinde Halk oluşmuşsa, 2- Hukuk kişiye göre karar veriyorsa, 3-Vergi vermeyen ayrıcalıklı bir zümre türemişse, 4-Yöneticiler refah, lüks, şatafat ve savurganlık hastalığı içinde yaşıyorsa, 5-Devlet açlık ve sefalet içinde yaşayan halka, kaldıramayacağı kadar ek vergiler yüklüyorsa, 5-Devletin maliye dengesi bozulmuşsa, 6-Devletin malları satılıyorsa, 7- Ordu, Cami, adalet ve okullar siyasetin kuşatması altında ise…
Devlet iflas edecek ve ülke dışarıdan gelen saldırılar tarafından ele geçirilecek; devlet, Yağı Tükenmiş bir Lambanın Sönüp Gitmesi Gibi Yavaş Yavaş Yok Olacaktır.
Toplumsal bilinç ve duyarlılık, karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma; ayrıca yaşlılara – emeklilere ve kadınlara verilen saygı ve değer yoktur artık.
Hırsızların, ahlak; saraylıların sabır, Cumhuriyet düşmanlarının tarih; Hukuk ve adaletin ırzına geçenlerin adalet; ulusal bayramları yasaklayanların yurtseverlik dersleri verdikleri bir devlet, yok oluşun – çöküşün eşiğinde demektir.
En büyük kokuşma ve çürüme, devlet içinde devlet; Halk içinde Halk, kanun içinde kanun oluşturulmasıyla başlar. Devlet de olsa her şey kendi içinde kokuşup çürür. Bir yerde kokuşmuşluk varsa; yok oluş da başlamış demektir.
Ulusal Kurtuluş Savaşında olduğu gibi; Atatürk cumhuriyetinden – çağdaş uygarlıktan yana olan tüm sağcı ve solcu yurtseverler; ABD Emperyalizminin yani BOP’un dayattığı AKP – Anonim şirketinin çöken tek adamlık sisteminin tabutuna son çiviyi çakacak ya da Deli Gömlekli bu sistem giderken Cumhuriyetin tabutuna son çiviyi çakacak.
Muhalefet unutmasın ki yolu, bütün Siyasal İslam’ın radikal Emevi sevicisi evanjelistlerin tuzaklarıyla örülüdür. Gevşeme ve yumuşama, bir Emevi aldatmacasıdır.
“Ekonomik Bağımsızlığını Kaybeden Devletler; Siyasi Bağımsızlığını da Kaybeder ve Başka Devletlerin Tutsağı Olur.”
Evet, tam da 100 yıl önce söylediğin gibi oldu Ata’m.
21 Ağustos 2024 // Antakya