Hatay’ın Belen ilçesi Atik yaylasında yerleşim yerinin hemen, yanı başında taşocağı açıldı. Halk taşocağının verdiği zararı çeşitli kereler, yetkililere ilettiler ama bir sonuç alamadılar.
Halk sosyal medya üzerinden duyurular yaparak, taşocağının alanına indiler. Taşocağının kapatılmasını istediler. Taşocağı kapanmaz ise imza masası açacaklarını, bakanlığa ve yetkili yerlere dilekçeler vereceklerini belirttiler.
Halkın taşocağının bulunduğu yere taşocağı yöneticileri geldiler, halka “Gelin ve görün size zarar vermemesi için hangi önlemleri aldık, yakından görün” çağrısına halk ise “Siz gelin evlerimizin, bahçelerimizin toz içinde olduğunu görün, her gün camlarımızı siliyoruz, evlerimizin içi toz içinde kalıyor. Dinamit patlayınca evimiz sallanıyor, depremden kurtulduk, sizin tozunuz, yüzünden öleceğiz’ yanıtını verdiler.
Jandarma gelmeden halka bir konuşma yapan, sözcü Ali Tekin, taş ocağının zararlarını, kapatılması gerektiğine ilişkin bir konuşma yaptı. Daha sonra jandarma geldi ve halk sessizce dağıldılar.
Katılanlar, zehir solumak istemiyoruz, taş ocakları şehirden uzak yere açılsın, Havamı zehirleme, taş ocağı değil nefes istiyoruz, pankartı taşıdılar.
Bölge sakinleri, taş ocaklarının kapatılması ve yaylaların korunması için hukuki mücadele başlatacaklarını belirtti.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 2019 yılında yayımladığı araştırmaya göre, taş ocağı çevresinde yaşayanlarda astım, kronik bronşit ve solunum fonksiyonlarında belirgin düşüş tespit edilmiş; uzun süreli toz maruziyetinin KOAH riskini artırdığı vurgulanmıştır.
Sadece solunum yolu değil, taş ocaklarının yarattığı gürültü kirliliği ve titreşimler de işitme kaybı, uyku bozuklukları ve psikolojik stres gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nün 2021 tarihli araştırması, taş ocağı faaliyetlerinin çevresinde yaşayanların yaşam kalitesinde azalma meydana getirdiğini ortaya koymaktadır.
Taş ocaklarının doğaya verdiği zararlar da önemli boyutta. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin 2020 yılında yaptığı bir çalışmada, taş ocağı yakınlarında bitki örtüsünde %40 azalma ve toprak kalitesinde bozulma tespit edilmiştir. Ayrıca, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarında ağır metal kontaminasyonu bulunması, bölgedeki ekosistemin sağlığını tehdit ediyor. Ege Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nün raporu ise, taş ocaklarının sürdürülebilir çevre ve biyolojik çeşitlilik açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu göstermektedir.
Mahalle sakinleri, depremin yarattığı yıkım sonrası yeni bir sağlık krizi yaşanmaması için yetkililerin derhal gerekli çevresel ve sağlık önlemlerini almasını bekliyor.
SÖZCÜ ALİ TEKİN’İN KONUŞMASI
Burada toplanan insanlarımızın hiçbiri taş ocaklarına karşı değil, taş ocaklarının yerleşim yerlerinin yanına açılmasına ve evlerimize, sağlığımıza verdiği zararlara karşıyız. Bu taşocağı faaliyetlerini sürdürecek ise bizim evlerimize ve sağlığımıza zarar vermeyecek uygun bir yere taşınmasını istiyoruz. Tekrar belirtiyoruz, biz taş ocağına değil, evlerimize insanlarımızın sağlığına verdiği zarara karşıyız, şimdi kendiliğinden gelişen bir eylem yaptık, taş ocağının zararlarını önlemek ve yerleşim yerimizden uzakta faaliyet göstermesi için örgütlenmemiz, platform kurmamız gerekiyor. Hukuki ve mahkeme yolu ile bunların kapatılması mümkün, bunu kapatacağız. Ama yapmamız gereken ilk şey; herkes komşusunu bilinçlendirecek, Cumhurbaşkanına, Enerji Tabi Kaynaklar Bakanına, Enerji Bakanlığı Maden işleri müdürlüğü bu taş ocaklarını izin vermiştir. Bakanlığa derdimizi anlatacağız, tek, tek evleri gezeceğiz, herkesi bilinçlendirecek ve mücadeleye katıp, sesimizin gür çıkmasını sağlayacağız. Dün 20, daha sonra 50 bugün 100 yarın daha kalabalık olacağız. Hep beraber bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Her gün camlarımızı, evlerimizin tozunu silmek zorunda kalıyoruz. Patlatılan dinamitlerden evlerimizin sallamasından, tozdan hastalarımızın, çocukların ve yaşlıların etkilenmesinden usandık ve bu taş ocağını kapatıncaya kadar eylemlerimiz ve haklı mücadelemiz sürecektir.
HÜSEYİN GÜLER
BELEN







