CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara mücbir sebep konusuna dikkat çekti: İktidar sadece rakamlar görüyor, onları da yanlış okuyor!
Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, 6 Şubat depremlerinden etkilenen bölgede alınması gereken mali tedbirler hakkında yazılı bir basın açıklamasında bulundu.
Mali Müşavir ve Muhasebecilerin iktisadi faaliyetlerle doğrudan bağlantılı olduğunun altını çizen CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara şunları dile getirdi:
“Mali Müşavir ve Muhasebeci meslektaşlarımız, iş yaşamında iki yönlü bir görevi haizdir. Bu görev; bir yandan işletmelerin çalışmalarını düzene sokmayı, bir yandan da bu işletmelerin taleplerini ifade etmeyi içerir. Onların sorunları bizim sorunumuz, talepleri bizim de taleplerimizdir. Deprem bölgesindeki içinde bulunduğumuz koşulları, bir buçuk yıldır belgeleriyle, anlatıyoruz. Hatay özelinde, işletmelerimizin almış olduğu hasarı, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının deprem raporuna istinat ederek hatırlatmak istiyoruz: Rapor, Hatay’daki firmalarımızın; 11 milyon lirası makine hasarı, 13 milyon lirası stok hasarı, 10 milyon lirası bina hasarı ve 9 milyon lirası altyapı hasarı olmak üzere, 44 milyon lira tutarında hasarı bulunduğunu tahmin ediyor. Depremden önce, 4 bin 311 imalat sanayi firması, 5 Organize Sanayi Bölgesi ve 12 Küçük Sanayi Sitesiyle Hatay, faal bir KOBİ merkeziydi. Biz, bu işletmeleri, sadece rakam olarak değil; birlikte çalıştığımız iş ortaklarımız olarak görüyoruz. Onların taleplerini, sorunlarını, ihtiyaçlarını da bu açıdan önemsiyoruz. İktidar, her şeyi sadece rakam olarak görmeye, bunları da yanlış okumaya alışmıştır. Doğru okusalardı, bugün kendi emeklimizi açlık sınırı altında yaşatan bir ücreti ‘müjde’ diye açıklamaz; basit bir enflasyon hesabında bile tartışmalara yol açmazlardı.”
NERMİN YILDIRIM KARA: DEPREM BÖLGESİ İKTİDARIN KÖR NOKTASINDA KALDI
Deprem bölgesinde alınması gereken önlemlere değinen Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara açıklamasını şöyle sürdürdü: “Geldiğimiz noktada, deprem bölgesindeki işletmelerimizin, mali müşavir ve muhasebeci meslektaşlarımızın üç ortak talebi bulunuyor: Bunlardan ilki, mücbir sebep halinin 31 Ağustos’ta sona ermemesi, en az iki yıl uzatılmasıdır. Mücbir sebep hali, KOBİ’lerimizin ihtiyacı doğrultusunda, bizlerin de dile getirmesiyle, adeta iteklenerek, her bitiş tarihinde uzatılmış bir süreç oldu. Burada, 2011 yılında gerçekleşen Van Depremi sonrasında, Van ilinin tamamı ve bazı çevre ilçeler için 2017 yılına kadar mücbir sebep halinin ilan edilmiş olmasını referans alıyoruz. Van Depremi’ne göre çok daha yıkıcı sonuçları olan bir deprem tecrübe eden bizler, bir buçuk yıl sürecek bir mücbir sebep halini yeterli görmüyoruz. İkincisi; makine, teçhizat, demirbaş ve ham madde kayıpları için işletmelerimiz tutanaklar tuttular. Bu kayıpların, emsal bir rakam belirlenerek, işletmelerimizin aktiflerinden geçmiş yıl zararı olarak düşülmesi gerekiyor. Böylece meslektaşlarımız, enflasyon muhasebesi usullerini daha kolay uygulayabilecek; işletmelerimiz de bilançolarını düzeltebilecektir. Üçüncü olarak; geçmiş dönem borçlar için, 24 ay taksitlendirme işleminde, vergi mükellefleri kendi beyanlarıyla başvurduklarında rasyo ve teminat aranmamalıdır. ‘Rasyo ve teminat aramama’ ifadesi, vergi mükelleflerimizin uğradığı kayıpların boyutunu gösteriyor. Bunu sürekli yinelemek zorunda kalmamız ise iktidarın vurdumduymazlığına işaret ediyor. Deprem bölgesi, iktidar için bir kör noktada kaldı. Vergi paketinde adı yok, bütçede payı yok, icraatta yeri yok. Tasarruf adı altında açıkça IMF’den mülhem kemer sıkma politikaları uygulayan ama yoksulluğu asla tartışmaya açmayan bir iktidardan söz ediyoruz. Ancak bu iktidardan, hiç değilse, depremi yaşamış insanlarımıza biraz daha ilgi göstermesini talep etme hakkımız olduğu kesindir. Zira meslektaşlarımızın ve işletmelerimizin taleplerini yerine getirmediğiniz sürece, deprem bölgesi iyileşemeyecektir.”