CHP’NİN İHRAÇ ETTİĞİ DOÇ. DR. LÜTFÜ SAVAŞ’IN SAVUNMASI:
HAYDİ, KURUCU PARTİNİN VATANSEVERLERİ! YA BUGÜN KENDİMİZE VE PARTİMİZE YAKIŞANI YAPACAĞIZ YA DA YOK OLACAĞIZ!
CHP’nin ihraç ettiği Hatay Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş yaptığı savunmasında, “Haydi, kurucu partinin vatanseverleri, ya bugün kendimize ve partimize yakışanı yapacağız, ya da yok olacağız” vurgusunu yaptı.
Doç. Dr. Lütfü Savaş, sosyal medya hesaplarındaki paylaşımında şu görüşlere yer verdi:;
“Bölge yangın yeri. Savaş kapımızda. Emperyalist güçler bölgemizde sınırları değiştirmeye başladı.
Terör örgütleri üzerinden içimize fitnelik sokan, etnik çatışma hayalleri görenler için bugün bu ülkenin kurucu iradesinin partisine her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç var! Ve bugünün CHP’si DEM’lenmekle meşgul. Parti olarak terör ile bağ kuran ve terörden siyasi rant devşirenleri her kim olursa olsun ya da hangi oluşum olursa olsun savunamayız.
Ve bugün gerek sınırımızda terör devleti kurmak isteyenler gerekse sınırlarımız içinde ayrı devletçikler kurmak isteyenler karşısında daima yüce Türk Milletini bulur. Bu millet, yeni Kurtuluş Savaşı’nı hem başlatır hem de zaferle taçlandırır.
Bu millet ki farklı etnik gruplardan oluşan, bütünleşmiş, birleşmiş ve vatan yüzeyinde millî birliği sağlamış Atatürk Milliyetçiliği ile bir “Ulus Devlet” olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Milletidir.
Dileğim bu ülkenin kurucu partisinin de her türlü işgalden kurtulup ya da kurtarılarak kendi Kurtuluş Savaşı’nı yapabilmesidir. Bunun için ben Lütfü Savaş olarak bu mücadeleyi başlatıyorum. Ve CHP’nin kuruluş ayarlarına dönmesi için tüm CHP’lileri birlikte mücadele etmeye davet ediyorum.
“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Kurucu İrademiz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde bugün bölgemizdeki ve içerideki tehditlere karşı tüm CHP’lileri birlik olmaya çağırıyorum!
İkbal derdine düşmüş birkaç kişinin elinde oyuncak haline gelmiş hatta terör bağlantılı parti ve siyasetçiler ile sırf koltuk için yol yürüyenleri tarih zaten affetmeyecektir. Bizler bu uğurda CHP’nin sözüm ona değişim adı altında kuruluş felsefesinden sapmasına ve nihayetinde tarih olmasına izin vermeyeceğiz!
Ben Lütfü Savaş. Yukarıdaki metni 3 Kasım 2024 tarihinde sosyal medya hesaplarımda paylaştım. Ve bu paylaşımımı partimizin kurucusu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu Lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği ve “GENÇLİĞE HİTABESİ” ndeki sorumluluğum gereği yazdım.
Bugün de herkese cevabım aynıdır.
Ne diyor Mustafa Kemal Atatürk hitabesinde?
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin.
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk İstikbalinin Evladı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Çok şükür bizim de yeterince damarlarımızda kan var!
Eğer bu suç ise partim beni buyursun ihraç etsin!
Peki, 3 Kasım’dan bugüne kadar ne oldu?
Suriye’de 13 yıl önce başlayan iç savaş, 12 günde farklı bir boyut kazandı. Esat Rejimi tasfiye edildi. Bugün Suriye’de en az 4 parçalı bir yapı oluşturuluyor. Ve Fırat’ın doğusunda PKK-PYD-YPG’den oluşan Terör Devleti bizi tehdit ediyor.
Bu alanda partimiz çözüm üretip daha proaktif politika üretmek yerine, Esat’ın ülkeyi terk ettiği saatlerde- çözüm olarak hala daha Beşar Esat ile konuşmayı önermek dışında düne kadar somut bir politika ortaya koymuş değildir.
Benim suçum bugünü görüp günler önce uyarı olarak 3 Kasım’da partimi uyarmak ise evet, ben suçluyum! Beni partiden ihraç edin.
Yine Arap Baharı ile 13 yıl önce Suriye’de başlayan operasyonun bir benzerini ülkem için de gördüm. Fakat bırakın buna karşı çözüm üretmeyi bugün kayyum atanan belediyelere taşınan adayları, kurucu partiye yakışan şekilde hassas davranmak yerine bu durumdan yararlanan arkadaşların politikasını – mağduriyetten kariyer elde etmenin peşinden koşmayı düşünen- dün olduğu gibi bugün de doğru bulmuyorum.
Bu suç ise evet, suçluyum.
Bu nedenle de beni partiden ihraç edebilirsiniz!
Bölgede olası bir Kürt Devleti’nin kurulmasından, haritaların yeniden çizileceğine dair projeler uygulanmaya başlanmış durumda. Bu emperyalist projelerin bazılarının içinde benim de Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı yaptığım Ata’mızın bize emaneti HATAY da yer alıyor!
Biz yerel seçimler öncesinde DEM partisi ile ittifak için olmasa da bu ayrışmayı ve terör bağlantılı kişilerin adaylığı ve iş birliği konusunda dikkat edilmesi gerekir uyarılarımızı partinin ilgili kişileriyle defalarca paylaştık.
Ben ülkücü bir gelenekten geliyorum. Mustafa Kemal Atatürk de iyi bir ülkücüydü. Kızına bu adı vermişti. Partimizin 6 Ok’undan biri de milliyetçiliktir. Zaten son seçimlerde bu ve başka gerekçeler nedeniyle de adaylığımın açıklanması yılan hikâyesine döndü. Bu nedenle de bana Hatay gibi önemli bir serhat şehrinde seçim kaybettirildi.
Kaybettirildi diyorum çünkü:
Dünyanın hiçbir yerinde bir siyasi parti, bir büyük şehre aday gösterdiği kişiyi bu kadar tartışılır hale getirmez.
“Kampanyanın yarı süresini aday mıyız, değil miyiz?” sorusunun cevabını arayarak geçirdik.
Sonra az bir farkla kaybettik. Üstelik şaibeli bir şekilde!
Bu yanlışları bir gün CHP de daha detaylı tartışacaktır.
Tüm bunları partimize zarar vermemek için hala çok tartışmak istemiyorum.
Görüyorsunuz tüm bu nedenlerle partim beni suçlu ilan edip partiden ihraç ediyor.
Ne diyeyim?
Partimizin kuruluş felsefesinden uzaklaşılmadığı sürece çağın gerektirdiği koşullara uygun olan politikalarına, gerek sosyolojik gerek ekonomik gerek yönetimsel gerekse güvenlik açısından ülkemizi sıkıntıya sokmayacak politikalarına elbette sonsuza kadar destek oluruz; karşı durmayız. Bu ülkeyi muasır medeniyet seviyesine getirmek bir siyasetçi olarak değil, bir bilim insanı olarak bizim boynumuzun borcudur, Ata’mıza sözümüzdür.
Bu bağlamda Atatürk istikametimizi de partimizi de bizim kalbimizden ihraç edebilecek hiç bir güç yoktur!
Kurtuluş Savaşı’nı yapan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu partisi olarak bugün beni ihraç edeceklere buradan söylüyorum ve ilan ediyorum:
Memleketim Hatay, Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsi meselesiydi. Bizim için de öyle. Yıllarca Hatay’ın Belediye Başkanlığı’nı da yapmış bir Türk vatandaşı olarak yakında Hatay’dan bir hareket başlatacağız.
Neden mi?
Ata’mızın şahsi meselesi, bizim de şahsi meselemizdir.
Ve bölgedeki tehditlere karşı yapılması gerekenleri de birlikte bizim gibi gerçek Atatürk milliyetçiliği çerçevesinde düşünen arkadaşlarım ile manifesto olarak yayınlayacağız.
Bu durumun partiler üstü bir mesele olduğunu gördüğümüz için “HATAY HAREKETİ” olarak başlatacağız. Herkesin katıldığı, katılacağı bir yol yürüyeceğiz.
Neden mi?
Yurdumuzdan ve bölgemizden emperyalistleri ihraç etmek için!
Cumhuriyetimizin kurucu partisi CHP’ye bu emaneti taşımak yakıştığı için!
25 yıldır muhalefetten kurtulamayan partimizin ve ülkemizin kaderinin bölünmekten değil, birleşmeden geçtiğini ve “değişim” diyenlerin partimizi ihraçlar ile bölmeye mahkûm bırakmasına itiraz etmek için!
Parti yöneticileri bizi ihraç etmek isteyebilir ama Türkiye ve Cumhuriyetimizin sevdasını içimizden ihraç etmeye kimsenin gücü yetmez!!!
Teşekkür ederim.”