DİSK Hatay Genel-İş’ten çağrı: Şanlı 15-16 Haziran’ın izinde Ekmek, Adalet ve Hürriyet mücadelesine!

DİSK/Genel-iş Hatay Şube Başkanı Mehmet Emin Doğruel, Şanlı 15-16 Haziran’ın izinde Ekmek, Adalet ve Hürriyet mücadelesi çağrısı yaptı.
15-16 Haziran’ın 55. Yıldönümü dolayısıyla Basın açıklaması yapan Şube Başkanı Mehmet Emin Doğruel, şu görüşlere yer verdi:
“İşçiler, emekçiler, emekliler gençler, kadınlar olarak, zor günler geçiriyoruz.
Yüksek enflasyon karşısında maaşlarımız eriyor; ekmeğimiz her gün biraz daha küçülüyor. Gelirde, vergide ve ülkede adalet her gün biraz daha bozuluyor; zengin daha da zenginleşirken milyonlar yoksullaşıyor. Sendikal hak ve özgürlüklerimiz başta olmak üzere hürriyetimiz alabildiğine kısıtlanıyor. Bu zorlu günleri nasıl aşacağımızı ise Türkiye işçi sınıfının, 15-16 Haziran 1970’teki büyük işçi direnişi gösteriyor. 15-16 Haziran’ın 55. yıldönümünde bir aradayız. 15-16 Haziran işçi sınıfının ayağa kalkıp “Artık yeter!” dediği bir direniş destanıdır. 15-16 Haziran işçi sınıfının burjuvaziye, tüm sömürüye nasırlı ellerin yumruğunu vurmasının simgesidir. Bundan tam 55 yıl önce, dönemin siyasi iktidarı Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yaparak DİSK’i fiilen ortadan kaldırmak amacıyla bir yasa tasarısı hazırladı. Tıpkı bu gün siyasal iktidarın siyasal rakiplerini ve bir bütün olarak muhalefeti ekarte etmeye çalıştığı anlayış gibi… Akıl almaz bir şekilde Yüzde 33’lük bir barajla DİSK’in önüne set çekmek istiyorlardı. O dönemde de siyasal iktidar yasaları ve anayasayı hiçe saymayı alışkanlık haline getirmişti.
DİSK’in kapısına kilit vurmayı amaçlayan Anayasa’ya aykırı bu girişimin arkasında elbette ki patronlar ve zorbalar vardı. Çünkü DİSK 1967’deki kuruluşuyla beraber işbirlikçi, sarı sendikacılığa karşı sınıf ve kitle sendikacılığı çizgisi ile güçlenmekteydi. DİSK güçlendikçe, ücretler yükselmekte, işçiler yeni haklar elde etmekteydi. DİSK güçlendikçe işçi sınıfı güçleniyordu. DİSK güçlendikçe işçiler sömürü düzeninin çarklarına çomak sokuyordu. DİSK güçlendikçe işçiler işyerlerinde ve ülkede söz ve karar sahibi oluyordu. Patronlar ve iktidar bu gelişmelerden rahatsız olduğu için DİSK’i yok etmek istiyorlardı. İşçileri sarı sendikalara mahkûm etmek için hazırladıkları yasal düzenlemeyi kolaylıkla hayata geçireceklerini düşündüler. DİSK’in çağrılarına, çabalarına kulaklarını tıkadılar. İşçilerin tepkilerini dinlemediler. “Biz yaparsak olur” dediler, tıpkı bu gün muhalif Belediye Başkanlarını görevden alıp, kayyım marifeti ve ya meclisteki sayısal verilerle hiçbir yasa ve etik değer tanımaz bir şekilde irade gaspı yaptıkları gibi, ama yanıldılar. Tasarının Meclis’ten geçmemesi için yaptığı girişimlerden sonuç alamayan DİSK, bütün işyeri temsilcileri ve yöneticilerini 14 Haziran 1970’te toplayarak eylem kararı aldı.
Kurucu Genel Başkanımız Kemal Türkler, bu toplantıda yaptığı tarihi konuşmasında şunları söyledi: “Meclis’teki kanuna karşı kısa zamanda DİSK’e bağlı bütün sendikaların hemen kendi işkollarında greve geçmesi gerekir. Biz işçiyiz, dünyada her şeyi yapan işçiler durduğu zaman, dünya durur arkadaşlar, uçak durur, gemi durur, fabrikalar durur, bütün vasıtalar durur. Çünkü biz işçiler buna hâkim olduğumuz müddetçe her şey de o zaman kendiliğinden halledilmiş olur.” Ve Kemal Türkler’in dediği gibi oldu. 15 Haziran sabahından başlayarak sadece DİSK’li işçiler değil, örgütlü-örgütsüz tüm işçiler, kol kola omuz omuza direndi. İlk olarak İzmit, Gebze ve İstanbul’dan 100 binin üzerinde işçi Ankara asfaltını keserek yürüyüşe geçti. Her adımda sayıları arttı, her kilometrede seslerine yeni sesler katıldı. Önlerine çıkan barikatlar dağıldı. Coplar, panzerler ve hatta kurşunlar işçi selini durduramadı. Bu kıvılcım Türkiye’nin diğer büyük kentlerine de ulaştı. Dönemin iktidarı işçileri dinlemek yerine susturmaya çalıştı. Köprüler kaldırılarak işçilerin yürüyüşü engellenmek istendi. Açılan ateş sonucu üç işçi; Yaşar Yıldırım, Mustafa Bayram ve Mehmet Gıdak yaşamını yitirdi. 60 günlük sıkıyönetim ilan edildi. DİSK ve bağlı sendikaların yöneticilerinin pek çoğu sıkıyönetim mahkemelerince tutuklandı ve yargılandı. 5 binin üzerinde işçi önderi işten atıldı. Gözünü karartan hükümet işçi kanı pahasına yasayı çıkarttı ama fiili olarak uygulayamadı. Gücümüz birliğimizden gelir diyen işçilerin kararlılığı sayesinde DİSK’in kapısına kilit vuramadı. Nitekim Anayasa Mahkemesi ölü doğan bu yasayı iptal etti. DİSK’in görüşleri haklı çıktı. DİSK kazandı, işçiler kazandı. Bu şanlı direnişi nesilden nesile Türkiye işçi sınıfına anlatmak hepimizin görevidir. Çünkü 15-16 Haziran yalnızca anılması gereken bir “tarih” değildir. 15-16 Haziran içinden geçtiğimiz karanlık dönemden çıkış için yolumuzu gösteren bir işaret fişeğidir. Bugün 15-16 Haziran direnişinin izinde ekmek, adalet ve hürriyet mücadelesini büyütme kararlılığımızı ifade etmek için bir arada olmak zorundayız.. Türkiye işçi sınıfı olarak 15-16 Haziran direnişinde gösterilen birliği, dayanışmayı ve mücadeleyi örgütlemek zorundayız. Özellikle de bu dönem hak, hukuk ve adalet mücadelesi üniversite gençliğinin, işsizlerin, emeklilerin kadınların, yargı marifetiyle saf dışı bırakılan politikacıların ve bir bütün olarak toplumsal muhalefetin işçi sınıfının yaktığı işaret fişeği doğrultusunda “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” şiarını söylemin ötesinde hayata geçirmektir…
Gelirde adaletsizlik büyürken vergi yükü daha fazla işçilerin, dar gelirlilerin omuzlarına yıkılıyor. Aşırı kârlar elde eden şirketlerin vergilerine imtiyaz üstüne imtiyazlar tanınırken biz mücadele edip ücretlerimizde artış sağlasak bile bu artışlar “vergi dilimi” yoluyla gasp ediliyor. Gelirde adaletsizlik, vergide adaletsizlik ile perçinleniyor. Türkiye işçi sınıfı bunu hak etmiyor! Ve Türkiye işçi sınıfı bu adaletsiz düzeni kendi elleriyle değiştirebilir. Ülkenin tüm değer ve güzelliklerini üreten bizler 15-16 Haziran direnişinin ışığında birleştiğimizde ve mücadele ettiğimizde hiçbir kuvvetin bizi yenemeyeceğini biliyoruz. Türkiye işçi sınıfını DİSK çatısı altında birleşmeye, 15-16 Haziran direnişinin izinde mücadeleye çağırıyoruz!
Gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet için yaşasın 15-16 Haziran!
Sendikal haklarımız için ve demokrasi için yaşasın 15-16 Haziran!
Ekmek için, adalet için, hürriyet için yaşasın 15-16 Haziran!
Yaşasın işçilerin birliği!
Yaşasın direniş! Yaşasın DİSK.”