Doçent Dr. Duygu Aydın Aslaner: Z Kuşağı Yapay Zekânın Potansiyelinden Heyecanlı, Tehlikelerinden Endişeli!
Yapay zekâ, dijital çağın dinamiklerini yeniden tanımlarken Z Kuşağının bu dönüşüme verdiği tepkiler, teknolojiyle insan arasındaki ilişkiye dair önemli ipuçları sunuyor.
İstanbul Kent Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü, Öğretim Üyesi Doç. Dr. Duygu Aydın Aslaner ile gerçekleştirilen röportajda, “Yapay Zekâ Çağında Z Kuşağının Dijital Medya ve İletişim Pratikleri” başlıklı araştırması konuşuldu.
Doç. Dr. Duygu Aydın Aslaner, “Z Kuşağı, yapay zekâyı hem bir fırsat hem de bir tehdit olarak görüyor” diyerek, bu teknolojinin sunduğu potansiyel ile taşıdığı riskler arasındaki hassas dengeye dikkat çekti.
Z Kuşağı yapay zekânın sunduğu fırsatları ve karşı karşıya kaldığı riskleri nasıl değerlendiriyor?
Duygu Aydın Aslaner, Z Kuşağı, yapay zekâyı zaman kazandıran, dijital becerileri geliştiren, enerji tasarrufu sağlayan ve yaratıcılığı artıran bir araç olarak görüyor. Ancak, bu teknolojinin uzun vadede tembelliğe, düşünme becerilerinin zayıflamasına ve mesleki kaygılara yol açabileceği endişesini taşıyorlar.
Etik ve gizlilik sorunlarının yanı sıra yapay zekânın dijital bağımlılığı artırdığı ve yüz yüze iletişimi zayıflattığı da Z Kuşağı tarafından sıklıkla dile getirilen riskler arasında. Özellikle “deepfake” teknolojisi, toplum ve bireylerin algısını olumsuz etkileyebilecek en büyük tehditlerden biri olarak değerlendiriliyor. Z Kuşağı, yapay zekânın işlevselliğine güven duysa da, deepfake gibi manipülatif teknolojilerin etik dışı kullanımından ciddi şekilde endişe ediyor. Bu teknolojilerin kişisel verilerin ihlaline, yanlış bilgi yayılımına ve toplumda ayrışmaya yol açabileceği düşünülüyor.
Z kuşağı yapay zekâ destekli bilgileri nasıl teyit ediyor?
Duygu Aydın Aslaner: Z Kuşağı, bilmedikleri bir alanda yapay zekânın sunduğu bilgilerin doğruluğundan tam olarak emin olamıyorlar ve sık sık bu bilgileri kontrol etme gereği duyuyorlar. Teyit.org ve Dezenformasyonla Mücadele Merkezi gibi güvenilir kaynaklara başvuruyorlar. Dijital medyada yapay zekâ ile üretilen içeriklerin hızla yayıldığını belirterek, dezenformasyon riskine karşı her zaman teyakkuzda olduklarını söylüyorlar.
Yapay zekânın gelecekte daha güvenilir şekilde kullanılabilmesi için önerileriniz nelerdir?
Duygu Aydın Aslaner: Yapay zekâ hızla bütünleşmiş Z kuşağı için zaman kazandıran inanılmaz güçlü bir teknolojik ilerlemedir. Doğru kullanıldığı takdirde yapay zekâ entelektüel birikimi destekleyen toplumun ve kendi gelişimlerine destek olan, harcadıkları enerjiyi minimuma indiren dijital çağın dönüşümle kesiştiği noktadır. İlk olarak yapay zekânın belli yasal düzenlemeler ile kullanımının sağlanması gerekmektedir. Bunun yanı sıra yapay zekâ destekli araçlarla üretilen her içeriğin yapay zekâ etiketi taşıması gerekmektedir. İkinci olarak yapay zekâ okuryazarlığın tüm toplumlar nezdinde en üst seviyeye çıkarılması uygun olacaktır. Yapay zekânın izinli ve üretim noktasında belirleyici sınırların olması doğru kullanımının sağlanması için önemli bir geçitti sağlayacaktır. Tüm kuşaklar özellikle Z ve ondan sonra gelen Alfa kuşağı için yapay zekânın belirtilen risklerinin minimize edilmesi ve fırsatlarının toplumun gelişmesi yönünde kullanılması yerinde olacaktır.
Sayın Doç. Dr. Duygu Aydın Aslaner, 13. Dünya Pazarlama Zirvesi’nde konuşmacı olarak yer alacak ve 2025 yılında Türkiye’de ilk kez düzenlenecek Kotler Awards’ta jüri üyesi olarak görev yapacaksınız. Bu prestijli etkinlikler hakkında bilgi verir misiniz?
Duygu Aydın Aslaner: “Prof. Philip Kotler’in kurucusu olduğu Dünya Pazarlama Zirvesi’nde konuşmacı olmak benim için büyük bir onur. Zirvede, dijital dönüşüm ve yapay zekânın pazarlamaya etkilerini ele alacağım. Özellikle farklı kuşakların tüketici davranışlarındaki değişimler ve markaların bu dönüşüme nasıl adapte olması gerektiği üzerinde duracağım. Kotler Awards’un 2025 yılında Türkiye’de ilk kez düzenlenmesi ise pazarlama sektörümüz için önemli bir adım. Bu ödüller, profesyonellerimizin uluslararası platformlarda yetkinliklerini sergilemesine olanak tanıyacak ve Türkiye’nin pazarlama alanındaki başarılarının görünürlüğünü artıracaktır. Ödüllere başvurular başladı. Böylesine anlamlı bir etkinlikte jüri üyesi olmaktan mutluluk duyuyorum.”