Doğayı Talan etmenin insanlık suçu olduğunu belirten TÖB-SEN: Hatay Dikmece’de istimlak adı altında yapılan zeytinlik katliamı kabul edilemez!
Kısa adı TÖB-SEN olan Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası Merkez Yürütme Kurulu Başkanı Deniz Ezer, Hatay Dikmece’de istimlak adı altında yapılan zeytinlik katliamının kabul edilemeyeceğini savundu.
Merkez Yürütme Kurulu adına yaptığı Basın Açıklamasında, “Akbelen’de Kömür için yapılan orman katliamını da Hatay Dikmece’de istimlak adı altında yapılan zeytinlik katliamı da kabul edilemez” vurgusunu yapan Başkan Deniz Ezer, tepkisini şöyle dile getirdi:
AKBELEN KÖMÜR İÇİN KATLEDİLEMEZ
“Yaşadığımız dünyada en somut kriz haline gelen Ekolojik kriz küresel bir sorun haline gelmiştir. Söz konusu kriz adeta bir kanser gibi doğal yaşam alanlarından, sulak alanlara, hayvan ve bitki ekosistemine kadar geniş bir yelpazeyi etkilemektedir. Ülkemiz adına gelecekte tarımsal alanların çöle dönüşeceği ılıman bölgelerin çöl iklimine dönüşeceği öngörüsüne duyarsız kalmak geleceğe ihanet etmektir.
Yüzyıllar içinde yetişip var olan ormanlar, iklim krizinin derinleştiği, küresel ısınmanın dünyada gündem olduğu bir dönemde iktidarın desteği, jandarma gözetiminde yok ediliyor. Ormanların yakıldığı, betonlaşmanın olabildiğince arttığı ve buna karşı bir önlemin alınmadığı bir siyasal süre ile karşı karşıyayız. Akbelen’de ormanlara halkın girişinin engellendiği, ormanlarını, derelerini, doğasını savunmak isteyenlerin gözaltına alındığı bir durumla karşı karşıyayız. Yargı süreci devam ederken, ülkenin her yerinde orman yangınları artarken şirketlerin kar hırsına ormanlarımızın yok edilmesini kabul etmiyoruz.
Yatağan’da 21.000 hektar, Milas’ta 23.000 hektar alan linyit maden ocağı olarak tahsis edilmiş durumda ve işletme ruhsat alanlarının %47’si orman alanı. İşletme ruhsatı verilen alanların tamamı kömür madenciliği için kullanıldığı takdirde 20.000 hektarın üzerinde ormanlık alanın yok olacağı hesaplanıyor. Milas ve Yatağan’daki santralların havaya verdikleri partiküller ve kirletici gazlar nedeniyle ormanlarla kaplı ve zengin doğaya sahip olan Muğla, Türkiye’nin havası en kirli havaya sahip illerinden biri durumunda; Milas ve Yatağan’daki santralların havaya verdikleri partiküller ve kirletici gazlar nedeniyle ormanlarla kaplı Muğla, Türkiye’nin havası en kirli illerden biri durumunda; Milas’ta 114 köyün ana geçim kaynaklarından biri zeytincilik. Santrallardan çıkan kül ve tozlar zeytin ağaçlarının yapraklarını kaplıyor, zeytinin niteliğini ve ürün miktarını düşürüyor. Muğla’nın meşhur çam balında yüksek seviyede ağır metale rastlanıyor. Milas’ta 114 köyün ana geçim kaynaklarından biri zeytincilik. Santrallardan çıkan kül ve tozlar zeytin ağaçlarının yapraklarını kaplıyor, zeytinin niteliğini ve ürün miktarını düşürüyor. Muğla’nın meşhur çam balında yüksek seviyede ağır metale rastlanıyor. Dolayısıyla sermayenin kazandığı yerde canlılar ölüyor, yaşamda nefes alma zamanı yok ediliyor.
HATAY DİKMECEDE İSTİMLAK ADI ALTINDA ZEYTİNLİK KATLİAMI DEVAM EDİYOR.
Atalarından kalan ekip biçtikleri, hasat zamanı borçlardan geriye kalan parayla geçinen DİKMECE halkının toprakları istimlak ediliyor.100 yıllık zeytin ağaçları kesiliyor insanların geçim kaynakları ellerinden alınıyor. Elbetteki depremzede halka ev yapılmalıdır ancak bir mağduriyet başka bir mağduriyetle giderilemez. Dağ eteklerinde devlet arazileri varken insanların aşına ekmeğine göz koymak kabul edilemez ayrıca bu halk depremde cenazelerini bile defnedemedi. Acıları hala, devam ediyor. Buna rağmen yüzyıllık zeytinliklerinin ellerinden alınması vicdanide değildir.”