Eğitim Bir Sen Hatay 1 Nolu Şube Başkanlığına İsmail Bayrakdar yeniden seçildi!
Eğitim Bir Sen Hatay Şube Başkanlığına yeniden İsmail Bayrakdar seçildi.
Hafta sonunda yapılan kongrede konuşan ve yineden seçilen İsmail Bayraktar, “Biz menfaat için bir araya gelmiş bir topluluk değiliz” vurgusunu yaparak, “Eğitim Bir Sen bir okuldur. Bu okulda başkanından üyesine kadar herkes hem öğrencidir hem öğretmendir” şeklinde konuştu.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan yeniden seçilen Şube Başkanı İsmail Bayrakdar, üyelere şöyle seslendi:
“Eğitim-Bir-Sen Şube Kongremizi, sendikamızın kuruluşundan beri benlik ve kimlik olarak içselleştirdiği manevî değerler, ahlaki ilkeler, taze heyecanlar, yenilenen duygularla, bize yaraşır demokratik olgunlukla, katkı ve katılım coşkusuyla yapıyoruz.
Bizim kongrelerimiz, daha iyisini yapmanın, daha güzel olana ulaşmanın, daha doğruyu birlikte başarmanın, iyi niyetli, cesur, samimi arayışların, birlikte bulmanın, birlikte var, birlikte güçlü olmanın buluşmasıdır. Biz para için biraraya gelmiş bir topluluk değiliz. Biz menfaat için biraraya gelmiş bir topluluk değiliz. Biz belli makamlara gelmek için biraraya gelmiş bir topluluk değiliz.
Biz gücümüzle, birilerine haksızlık yapalım diye de bir araya gelmiş bir topluluk değiliz.
Biz güç sarhoşluğu içerisinde haklıya haksız, haksıza haklı demek için de bir araya gelmiş bir topluluk değiliz.
Biz erdemliler hareketi olarak kurulmuş, herkesin insanca yaşayabileceği bir demokrasi seviyesi sağlanması için, namerde muhtaç olmadan insanca yaşayabileceği bir ekonomik seviyeye ulaşılması için, ülke kaynaklarının adaletli bir şekilde dağıtılması için mücadele eden bir teşkilatız. Bizim gibi düşünmese de bizim gibi yaşamasa da vatan haini olmadıktan sonra değerlerimize hakaret etmedikten sonra her türlü inancın ve düşüncenin rahatlıkla ifade edilebilmesi ve yaşanabilmesi için kurulmuş bir teşkilatız.
Biz ülkem mi üyem mi ikilemi içerisinde hiç düşünmeden ülkem diyen “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” anlayışını benimsemiş, bütün benliğiyle hissetmiş bir teşkilatız.
Eğitim Bir Sen bir okuldur. Bu okulda başkanından üyesine kadar herkes hem öğrencidir hem öğretmendir. Hepimizin birbirinden öğreneceği şeyler var. Vefayı, yardımlaşmayı, kardeşliği, dayanışmayı, bizler birbirimize öğretiyoruz. Zor gününde birlikte hareket etmeyi, birlikte ağlamayı, birlikte gülmeyi birbirimize öğretiyoruz. Baskı ne kadar çok olursa olsun o baskının altından kalkabilmeyi, çelik gibi bir iradeye sahip olmayı, bizler birbirimizden öğreniyoruz. İnsan olmayı, insan kalabilmeyi, insani değerleri yaşamayı bizler birbirimizden öğreniyoruz.
EĞİTİM BİRİ SEN BİR DAYANIŞMA HAREKETİDİR
Eğitim-Bir-Sen, kötülükleri eliyle düzelten, sözüyle müdahale eden, hiç olmazsa kalbiyle buğzeden bir dayanışma hareketidir.
Bu topraklarda vücut bularak yeryüzünün bütün iklimlerine umut, ilham, örnek olup yayılan bir bilinç ve vicdan hareketidir. Bu köklü, ilkeli, inançlı hareket, bu büyük entelektüel birikim, aklını istişareyle oluşturmakla, yolunu, yöntemini danışarak, konuşarak belirlemekle daha bir önem kazanmaktadır.
Bu yönüyle tam bir demokrasi şöleni olan kongrelerimiz, en yaygın, en verimli istişare zeminleri, imkânları olmuştur. Bu münasebetle her birinizi tekrar selamlar, kongremizin hayırlara vesile olmasını dilerim.
Eğitim-Bir-Sen bu topraklara, bu topraklardan yayılarak dünyanın vicdanına yön veren hak ve özgürlük mücadelesinin tek adresidir.
Hak ve özgürlük mücadelemiz, ilim ve irfan kaynaklarımızla basiretli, kararlılığıyla cesaretlidir. Haksızlık ve zulme karşı mücadele, örgütlü cesur iyilerle kazanılmaktadır.
Eğitim-Bir-Sen, kurulduğu günden bu yana, 30 yıllık geçmişe sahip bir örgüt olarak cehalete karşı bilgiden yana, haksızlıklara karşı hukuktan yana, zulme karşı adaletten yana, vesayete karşı özgürlükten yana ilkeli, ahlaklı duruşuyla demokrasinin, millî iradenin teminatı olmuştur.
Dün aklımıza, irademize, başta eğitim hakkı olmak üzere temel tercihlerimize, yaşama tarzımıza balans ayarı yapma vandallığıyla müdahale edenler, yanlarına sivil kuruluş veya sendika görünümlü oluşumları da alarak zulümlerinin bin yıl süreceğini sandılar ancak karşılarında milletimizi ve milletimizin değerleri ile iç içe olan teşkilatımız Eğitim Bir Sen ve Memur Sen i hesap edemediler. Sizlerle birlikte bu mücadelede karşılarında nasıl dimdik durduysak aynı şekilde
Unutulmayacak başarıları da biz sizlerle birlikte kazandık. 2010’da referandumda “Yetmez ama evet” diyerek toplu görüşmeden toplu sözleşmeye geçmeyi sizlerle birlikte başardık. Kamusal alan yalanını ve başörtüsü zulmünü 12 milyon 300 bin imza toplayarak biz sizlerle beraber ortadan kaldırdık. Öğretmenlere ek ödemeyi sizlerle beraber aldık. Tuttuğumuz nöbete ücreti biz sizlerle beraber aldık. Promosyonların tamamının çalışanlara ödenmesini biz sizlerle beraber kazandık. Katsayı zulmünü biz sizlerle beraber ortadan kaldırdık. 70 bin öğretmenin sözleşmeliden kadroya geçirilmesini 2011’de sizlerle beraber başarmıştık şimdi yine sizlerle beraber başaracağız. “3600 ek gösterge, toplu sözleşme masasının konusu değildir”, denmesine rağmen bunu toplu sözleşme masasının gündemi haline sizlerle beraber getirip aldık. 15 Ocak’tan itibaren öğretmen arkadaşlarımız ve diğer mesleklerdeki arkadaşlarımız da 3600’e ek göstergeden emekli olacaklar bu hepimizin başarısıdır.
Bütün eksikliklerine rağmen öğretmenlik meslek yasası için mücadele eden Eğitim Bir Sen’di. Bugün 600.000’i aşkın öğretmen uzman ve başöğretmenliği bekliyorsa bu Eğitim Bir Sen’in mücadelesi sonucunda kazanılmıştır. Sınavın kaldırılması, 8 yılını dolduranlara uzman öğretmen, 12 yılını dolduranlara başöğretmen olma ile ilgili kanun metni hazırlayan Eğitim Bir Sen’dir, bunu kazanacak olan da bunun mücadelesini verecek olan da Eğitim Bir Sen’dir.
Memur ve hizmetlilerin DYK ücretlerinde artış sağlayan da, 1 Ocak ve 1 Mayıs günlerinde ödenmeyen ek ders ücretinin ödenmesini başaran da, Toplu sözleşme ikramiyesinin 706 TL’ye çıkarttıran da Eğitim Bir Sen’dir.
Yeni müfredat programları ile eğitimin demokratikleştirilmesinde, okullara Kur’an ve Siyer derslerinin konmasında, öğretmene ve öğretmenlik mesleğine saygınlık kazandırılmasında sendika olarak bizim etkimiz, katkımız vardır.
Bugünleri inanmanın gücü, birlikte yol almanın kudretiyle gördük, Türkiye’nin en büyük ve en güçlü sendikası olduk.
Bizi bugünlere taşıyan en önemli etken insan odaklı, hizmet odaklı, çözüm odaklı sendikacılık anlayışımızdır. Bu topraklara olan aidiyetimiz, el ele vererek sorunların çözümü için dayanışma içinde olmamızdır.
EĞİTİM-BİR SEN, TÜRKİYE’NİN UYANIK, CESUR BİLİNCİNİN KALESİDİR
Bir hak varsa onu almak, çiğnenmiş bir hukuk varsa o mağduriyeti gidermek, eğitim çalışanlarının alın terinin karşılık bulması için mücadele etmek insanlığın faydasına olan her işte rol üstlenmektir. Eğitim-Bir-Sen, Türkiye’nin uyanık, cesur bilincinin kalesidir. Biz birlikte var, birlikte güçlüyüz. Bizi var eden gerçeklik bütün yerli, millî unsur ve kuvvetleriyle Türkiye’nin gerçekliğidir. Bizim amacımız, idealimiz, gücümüz, sesimiz, şarkımız, şiirimiz, destanımız, hayalimiz, gerçeğimiz Türkiye’dir. Değerli arkadaşlarım! Eğitim Bir Sen’imizin çok değerli delegeleri,
Okullarımızda, iş yerlerimizde, bürolarımızda sendikasının bu kadar kazanımı olmasına rağmen, suçluymuş psikolojisine kapılıp hiçbir şey yapmayan, sadece eleştiren, bazı sendika ve üyelerinin etkisinde kalarak içine kapanan arkadaşlarıma sesleniyorum. Diğer sendikalar hiçbir şey yapmamışken bu kadar çok sesleri çıkıyorsa, bizler neden kazanımlarımızı öğretmenler odasında, iş yerlerimizde anlatmıyoruz.
Elazığ’da, Van’da, Malatya’da, İzmir’de deprem olurken sen varsın sen.
Karadeniz’de, Sinop’ta, Samsun’da, Kastamonu’da sel olduğunda vatandaşın yanında sen varsın sen.
Antalya’da, Muğla’da, ormanlar yanarken vatandaşın ve devletin yanında sen varsın sen.
Pandemi nedeniyle ekonomik sıkıntı çekilirken dar gelirli ailelere kumanya yardımı yapılırken sen varsın.
Hiç kullanmadığın Eğitim Bir Sen konuk evini gıcır gıcır bir şekilde sağlık çalışanlarına verip onların mücadelelerine destek veren sensin.
Yurt içinde sen varsın, yurt dışında sen. Gönül coğrafyasında kanayan yaralara merhem olan sensin. Suriye’de briket ev yapan sensin. Arakan’da yurt yapan sensin. Somali’de sen varsın, Pakistan’da sen. Doğu Türkistan’da Çin zulmü altında inleyen soydaş ve dindaşlarının sıkıntılarını dile getiren, dünyaya haykıran da sensin. Mescidi Aksa İsrail askerleri tarafından basılırken, Müslümanlar dövülürken, öldürülürken, işkence edilirken, sokağa çıkma yasağını ihlal edip bütün dünyaya yaşanan zulmü haykıran da sensin. Dünyadaki bütün mazlumlarla beraber ağlayan da yine sensin.
Utanılacak şeyler mi bunlar? Bunlar bizim yüz aklarımız değil mi? Ailemizin korunması için lgbt benzeri yapılarla mücadele eden biz değil miyiz? Öğrencilerimizin gelişebilmesi için tüm liselerde kitap alıp okutup ödül veren biz değil miyiz? 12 Eylül ve 28 Şubat zulümlerine karşı el ele zinciri oluşturarak yapılan baskıları göğüsleyen biz değil miyiz? 15 Temmuz gecesi alanlara ilk çıkan günlerce sabahlara kadar nöbet tutan biz değil miyiz?
Biz milletimizle beraberiz. Değerlerimizle beraberiz.
Değerli dava arkadaşlarım,
Eğitim Bir Sen bizim için bir okul demiştik. Her bir üyemiz kıymetlidir ve bulunduğu okulun kıymetini de bilir. Bu okulda olmanın kıymetini bilemeyen ve huzur iklimini bozmaya gayret edenler de maalesef sınıfta kalarak bu okula veda ettiler. Eğitim Bir Sen davasına inandığını söyleyip Eğitim Bir Sen yönetimine talip olanlar, Ocak ayından itibaren bırakın okullarında üye yazmayı istifa edenlere niçin istifa ediyorsunuz deme ihtiyacı bile duymadılar. Bilakis Eğitim Bir Sen’den istifa etmeyi teşvik ettiler. Bunu yaparken bazı sendikaların üyelerinden de faydalandılar. Çoğunluğun feraseti ile hamdolsun bunu başaramadılar, başaramayacaklar. Sonra bilindiği gibi sendika yönetimine talip olduklarını iki gazeteciler cemiyetine giderek basın açıklaması yaparak duyurdular. Ardından sebebini kendilerinin bildikleri ve bildiğimizi bilemedikleri nedenlerle adaylıktan çekildiler. Oysa ki derdi davası olan sendikacılığa ve hizmete talip olabilir ama seçilemediğinde ise davasına sadık kalması gerekmez mi?
Peki ne yaptılar?
Sosyal medya üzerinden “gördüğüm lüzum üzere…” diye başlayan cümlelerle istifa etmeyi kendilerine sözüm ona dava adamlıklarına yakıştırabildiler. Mayıs ayına kadar istifa ettirebildiğiniz kadar istifa ettirin sayımdan sonra geri dönerseniz dediler. Amaçları Eğitim Bir Sen’e yetkiyi kaybettirmek, Eğitim Bir Sen’İ güçsüz göstermek ve akabinde de “görüyorsunuz bak Eğitim Bir Sen”İ iyi yönetemiyorlar, yetkiyi kaybettiler, diyerek DEVALARI İÇİN DAVALARINA nifak tohumları ektiler. Ne yaptılar? Candan sendikacı olduklarını iddia edenler camdan istifa edip adeta dertlerinin dava olmadığını gösterdiler. Söyleyecek çok söz var aslında dostlar. Suskunluğumuz korkaklığımızdan değil asaletimizden, teşkilat ahlakımızdandır bu böyle biline…
İçinden geçtiğimiz zaman ve türlü sıkıntılarıyla yaşadığımız dünya, daha çok birlikte duymamızı, düşünmemizi, dayanışmamızı zorunlu kılmaktadır. Biz bu ilke ve hassasiyetleri gözeterek Türkiye’nin en büyük, en güçlü sendikası, sivil toplum örgütü olduk. Böyle de devam edeceğiz.
EĞİTİM BİR SEN OLARAK OMUZUMUZDA ASİL BİR SORUMLULUK HİSSEDİYORUZ
Bilinmelidir ki, bizi büyük ve güçlü kılan ilke ve değerlerden verilen her taviz, bizi küçültür. Birlikte var ve güçlü olduğumuz zemine hasar vererek bir yarar uman hiç kimse amacına ulaşamaz, ulaşamadı. Bu birlikte var olmanın, mücadele etmenin ruhuna da, anlamına da aykırıdır. Eğitim-Bir-Sen hepimizin üst kimliği, ortak hafızası, ortak tecrübesi, ortak fedakârlığı, ortak rüyasıdır, idealidir.
Bu büyük ailenin kuruluşunda ve bugünlere gelmesinde emeği geçen, milletin istikbali ve Allah’ın rızasından başka bir şey gözetmeyen azimli, sabırlı, vefakâr, fedakâr dostlarımızdan Allah razı olsun. Başta kurucu genel başkanımız Mehmet Akif İnan olmak üzere hakkın rahmetine kavuşan başkanlarımıza ve mensuplarımıza Allah rahmet etsin, mekânları cennet olsun.
Sendikal yürüyüşümüz, gerçek anlamda bir kardeşlik; birlik, beraberlik ve dayanışma yürüyüşüdür. Yürüyüşümüz, yıkma, bölme, parçalama, itme, ötekileştirme değil, birleştirme, kucaklama yürüyüşüdür. Yürüyüşümüz, yapma, onarma, köprüler kurma, gönül alma, sevme, güvenme, kardeş olma, kardeş bulma, kardeş kalma yürüyüşüdür. Yürüyüşümüzün ufku bütün bir medeniyet coğrafyamızı, giderek bütün dünyayı sarmalıdır, sarmak zorundadır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, sahip olduğumuz misyon ve aidiyetimiz gereği eğitim çalışanlarına, milletimize, ümmete ve tüm insanlığa karşı içimizde, omzumuzda ağır, asil bir sorumluluk hissediyoruz. Gördüklerimiz, duyduklarımız, yaşadıklarımız sebebiyle, elimizin, dilimizin, gözümüzün, kalbimizin, özetle fert fert veya millet olarak bütün bir varlığımızın sorumlu olduğuna, sorumlu olacağına inanıyoruz.
İşte yüreğinde bütün yeryüzü mazlumlarının hüznünü taşıyan sizler, siz dostlarımız, yolumuzun uzun, yükümüzün ağır olduğunu da biliyoruz.
Aynı şekilde her birimizin en az ülkemiz kadar geniş yüreğinden, yeryüzünün bütün ufuklarına umudun ışığı yayılıyor.
Bu ışıkla yürüdüğünüzü, yani kalbinizin aydınlattığı yoldan yürüdüğünüzü de biliyor, görüyorum. Bu düşüncelerle,
Kongremiz hayırlı, yürüyüşünüz kutlu olsun. “
Daha sonra yapılan seçimde İsmail Bayrakdar’ın listesi kazanırken, Yönetim Kurulu İsmail Bayrakdar, Cemal Gülistan, İbrahim Tuna, İbrahim Hakkı Demirli, Şükrü Yılmaz, Mustafa Ertan Bozkır ve Nizam Aşkar’dan oluşurken, Denetleme Kuruluna Cemil Temel, Halil İbrahim Aksu, Murat Kılıç Cemil Gür ve Ahmet Kocaoğlu getirildi.
Disiplin Kurulu Hamza Çolak, Abdulkadir Yılmaz, Mehmet Ziya Tuncer, Hasan Murat Enser ile Ömer Çağtay, Üst Kurul Delegeliklerine ise, Cemal Gülistan, Hikmet Altunsöz, İsmail Bayraktar, Mahmut Gungür, Mehmet Bülent Ertaç ve Mustafa Kazancı seçildiler.