EĞİTİM-SEN: Milli Eğitim Bakanlığı Yüz Yüze Eğitim için tüm tedbirleri almak zorundadır!
Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş, Milli Eğitim Bakanlığının yüz yüze eğitim için tüm tedbirleri almak zorunda olduğunu söyledi.
Yaptığı Basın açıklamasında, Eğitim öğretim yılının Kovid-19 salgınının gölgesinde açılırken, okulların salgın koşullarına karşı hazır olduğunu söylemek mümkün olmadığına dikkat eken Şube Başkanı Özgür Tıraş şu ifadelere yer verdi:
“Yeni eğitim öğretim yılı, salgınla ilgili kaygılar, aşı ve test tartışmaları, LGS sonrası istediği okul türüne yerleşemeyenler, kalabalık sınıflar, öğretmen açıkları, özel-devlet arasındaki uygulama farkları vb. bir dolu sorunun gölgesinde 6 Eylül’de başladı.
Eğitim öğretim yılı Kovid-19 salgınının gölgesinde açılırken, okulların salgın koşullarına karşı hazır olduğunu söylemek mümkün değildir. Kovid-19’un pandemi olarak ilan edildiği Mart 2020’den bugüne, dünyanın pek çok ülkesinde sağlık ile birlikte eğitim sorunları öncelikli olarak değerlendirilip öğrencilerin salgın sürecinden en az etkilenmesi için gerekli tedbirler alınmış, çok sayıda ülke okulları açık tutabilmek için büyük çaba sarf etmiştir. Türkiye ise iş günü itibariyle bakıldığında, salgın süresince okulları en uzun süre kapatan ülkeler arasında yer almıştır.
2021/’22 eğitim öğretim yılı öncesinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) okulları tam zamanlı yüz yüze açma kararı alması, okulların öneminin geç de olsa anlaşılmış olduğunu göstermektedir. Bu kararın alınmasında başta Türk Tabipleri Birliği (TTB) olmak üzere, sendikamızın, eğitim ve bilim emekçilerinin, velilerin, veli derneklerinin ve elbette milyonlarca öğrencimizin beklentilerinin ve çağrılarının etkisi olduğu açıktır. Bu kararın öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin sağlık ve güvenliğini riske atmadan uygulanabilmesi için ciddi ve kapsayıcı tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ‘Okullarda gerekli önlemleri aldık’ açıklamasını yapsa da Türkiye çapında okulların önemli bir bölümünün salgın koşullarına uygun hale getirilmediği, gerekli altyapı hazırlıklarının yapılmadığı bilinmektedir. Derslik sayıları yetersiz olduğu için sınıf mevcutları artmakta, ek derslik ihtiyacı karşılanmadığı için derslik sorunu devam etmektedir. MEB ise okulların yüz yüze eğitime hazır olmasından “maske, mesafe ve hijyen” kurallarına uymayı anlamaktadır. Nitekim Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer yaptığı açıklamadaki“Servislerdeki ve okullardaki hijyen tedbirleri, maske kullanımı, havalandırma gibi tüm ayrıntıları Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışarak alınması gereken önlemleri tüm valiliklere, tüm illerimize, tüm ilçelerimize bildirdik.” ifadesiyle bütün sorumluluğu mülki amirlere ve eğitim yöneticilerine bırakmıştır.
Okullara gerekli ödeneğin gönderilmemesi nedeniyle eğitimin bütün yükü öğrenci velilerinin üzerine yıkılmaya başlanmış, kayıt parası başta olmak üzere, velilerden sıvı sabundan, deterjana kadar çeşitli adlar altında para toplanmaya başlanmıştır.
Geçmiş yıllarda olduğu gibi, okullarda temizliği sağlayacak personel eksikliği sorunu devam etmektedir. Uzun süredir İŞKUR personeli üzerinden sağlanan personel ihtiyacı sorununun çözülmesi için ayrılması gereken ödenekler ayrılmadığı gibi;okullarımızda sağlıklı bir ortamın düzenli bir şekilde oluşturulması için yardımcı personellerin görevlendirmeleri de hala yapılmamıştır. Yıllardır kadrolu yardımcı personel alımı yapılmamakta ve ihtiyaçlar İŞKUR üzerinden geçici görevlendirmelerle geçiştirilmektedir. Gerekli personel görevlendirmelerinin okullar açıldıktan çok sonra yapılması önemli bir sorun olmayı sürdürmektedir.
Sendikamız, salgın sürecinin başından itibaren bilim insanlarının ve Türk Tabipleri Birliği’nin salgın yönetimine ve alınması gereken tedbirlere ilişkin raporlarını, çözüm önerilerini ve uyarılarını kendisine referans almıştır. Ancak siyasi iktidarın ve özellikle de Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel verilere dayanmayan, birbiriyle çelişen açıklamaları ve uygulamaları ile salgın yönetiminin şeffaf yürütülmemesi gibi sorunlar çok sayıda eğitim emekçisinin aşı ve yan etkilerine dair çeşitli kaygılar taşımasına neden olmuştur.
Sağlıklı ve güvenli bir şekilde tam zamanlı yüz yüze eğitim için tüm eğitim bileşenlerinin aşı olması, her şeyden önce toplumsal bir sorumluluktur. Bu konuda tepeden inme kararlar yerine kaygıları giderecek, bilimi rehber edinen ve konunun özneleriyle birlikte politika oluşturulması gerekmektedir. Özellikle aşı olmaktan kaçınan eğitim emekçilerinin haftada iki gün virüsün yoğun olarak yer aldığı hastanelere gitmek zorunda bırakılmamaları, salgın sürecinden ders çıkarılarak iş yeri hekimliği uygulamasına gidilmesi, bu sağlanana kadar bölge bölge oluşturulacak gezici sağlık ekipleriyle testlerin iş yerlerimizde yapılması önemlidir.
OKULLARIN YÜZ YÜZE EĞİTİME NE KADAR HAZIR OLDUĞUNA İLİŞKİN TESPİTLERİMİZ
Eğitim Sen olarak okulların yüz yüze eğitime hazır hale getirilmesi için atılması gereken somut adımları her fırsatta MEB ve kamuoyu ile paylaşmayı sürdürüyoruz. Bu noktada okulların yüz yüze eğitime ne kadar hazır olduğuna ilişkin tespitlerimiz şu şekildedir:
MEB bugüne kadar seyreltilmiş sınıf uygulamasına ilişkin olarak nasıl bir hazırlık içinde olduğunu, kaç yeni derslik yaptığını açıklamamıştır.Eğitim bileşenleri yaz aylarında okullarda böyle bir çalışma olmadığını gözlemlemiştir. Bu eksikliklerin hızla giderilmesi gerekmektedir.
Okullarımızın büyük bir çoğunluğunu oluşturan kalabalık okullarda, öğrenci ve öğretmen tuvaletlerinde gerekli genişletmenin ve lavabo sayılarının arttırılıp arttırılmadığının bilgisi mevcut değildir. Öğretmen odalarının en azından ikiye çıkarılması yönünde bir hazırlık da yoktur. MEB okullara kaynak göndermeli ve ivedilikle bu düzenlemeler yapılmalıdır.
Maske, sabun ve diğer hijyen malzemeleri konusunda okullarımızda ne düzeyde bir hazırlık yapıldığı, bu malzemelerin temininin birçok konuda olduğu gibi yine velilerimizin sırtına mı yükleneceği konusu muğlak durumdadır
Okullarımızda sağlıklı bir ortamın düzenli bir şekilde oluşturulması için yardımcı personel olarak çalışan arkadaşlarımızın görevlendirmeleri hala yapılmamıştır. Birçok okulumuzda velilerimiz ekonomik yük altına girmek zorunda kalmaktadır.
Seyreltilmiş sınıf uygulaması tam anlamıyla hayata geçirildiğinde, öğretmen ihtiyacı ciddi düzeyde artacaktır. Zaman zaman temaslı veya hasta olabilecek öğretmenlerimizi de düşündüğümüzde öğretmen ihtiyacının giderilmesi için, bir an önce ve en az 100 bin öğretmen atamasının yapılması önemlidir. MEB’i ek öğretmen atamaları konusunda bir an önce açıklama yapmaya çağırıyoruz.
Taşımalı eğitim sistemine son verilerek köy okullarının açılması gerekmektedir.
Salgın sürecinden olumsuz etkilenen öğrenci ve eğitim çalışanlarının psikososyal açıdan desteklenmesine yönelik çalışmalar yapılmalı, MEB bu süreci başta TTB olmak üzere, eğitim örgütleri, sendikalar ve veliler ile sürekli iletişim halinde yürütmelidir.
Salgına karşı alınan önlemlerin ve ayrılan kaynağın şeffaf bir şekilde MEB tarafından açıklanması gerekmektedir. Okul terkleri, öğrenme kayıpları, dezavantajlı grupların kayıplarının telafisi için müfredat dâhil olmak üzere salgının eğitime etkileri tüm boyutlarıyla değerlendirilmeli ve bu kayıpların giderilmesi için MEB’in acilen gerekli adımları atması gerekmektedir.
Pandemi koşullarında 40 dakikalık ders sürelerinin azaltılması için eğitim emekçilerinin de görüşleri alınarak gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Okul öncesi öğretmenleri günde 6 ders ve 300 dakika blok ders yapmakta ve bu öğretmenlerin teneffüs hakkı bulunmamaktadır. 50 dakika olan ders sürelerinin azaltılması ve okul öncesi eğitim emekçilerinin de görüşleri alınarak teneffüs haklarının düzenlenmesi, pandemi koşulları dikkate alındığında aciliyet kazanmaktadır. MEB’i bu konuda bir an önce somut adımlar atmaya çağırıyoruz.
İmam hatip okullarının çoğunda kontenjanlar boştur. Öğrenci sayısı az olan imam hatip okulları kalabalık sınıf mevcutlarının seyreltilmesi için yeniden düzenlenmeli, ihtiyaç fazlası imam hatipler akademik okullara dönüştürülmelidir.
Okullarımızı amasız fakatsız açabilmek ve açık tutabilmek ivedi bir ihtiyaçtır. Okullarımızın kapalı kalmasının yarattığı toplumsal zararlar düşünüldüğünde, bu konuda bütün sorumluluk MEB’in ve iktidarın omuzlarındadır. Tüm eğitim bileşenlerini, tam zamanlı yüz yüze eğitimin devam edebilmesi için gerekli duyarlılığı sağlamaya ve tedbirlerin tamamlanması için hak aramaya çağırıyoruz.”