Hatay’ın Belen ilçesi ve Akdeniz bölgesinin en önemli iki yaylasında taş ocağı faaliyetlerini yürütmektedir. Belen ilçesinin Atik ve Gedik yaylalarının hemen dibinde faaliyet gösteren taş ocakları halkın tepkisine ve ÇED raporunun bitmesine rağmen çalışmasını sürdürüyor. Halkın tepkisi ve kapatılması için başvurulan dilekçeler dikkate alınmıyor.
Taş Ocakları Amanos Dağlarının ve ormanlarının tam ortasında faaliyet göstermektedir. Yeni bir taş ocağı açılması için çalışmalar yürütülmektedir. Halk ise “Birisini kapatmaya çalışıyoruz, ikincisi yolda geliyor” diyerek, yetkililerin kendileriyle dalga geçtiklerini belirtiyorlar.
Daha önce halk taş ocağının bulunduğu yerde eylem koyarak, protesto etmişlerdi. Bu kez imza kampanyası yürütüyorlar. Gedik ve Atik yaylalarının Pazar yerinde imza masaları açtılar. İmza masalarında ilgi yoğun, birkaç saat içinde binlerce imza topladılar. Eylemlerini taş ocağının kapatılıncaya dek sürdüreceklerini belirtiyorlar. Halkın ilgisinden de son derece memnun görünüyorlar. Mikrofon tuttuğumuz vatandaş hem imza atıyorlar hem de “Bu güzel yaylamızı toz, duman içinde bırakıyorlar. Buralara hasta olan emekli vatandaşlarımız geliyor, akciğer hastası olanlar geliyor. Bu tozda ve dumanda insanlarımız daha da hasta oluyor” diyorlar.
Bilgisine başvurduğumuz Emekli Öğretim Üyesi Av.Dr.Yahya Deryol, Taş ocağının yasal olmadığını belirtti.
“Taşocağı işleten firma: Özmert İnşaat Beton Maden Nakliye İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi A.Ş… Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından 2021 yılında ruhsat almış, diğer kurum izinlerini de tamamlamış, fakat deprem yaralarını sarmak amacıyla öngörülen 2 yıllık ÇED muafiyetinden yararlanarak, ÇED gerekli değildir onayı aldığı için çevreye aldırmadan ocak işletiyor. Devletin verdiği 2 yıllık muafiyet, 10.02.2025 tarihinde sona erdiği halde faaliyetine aynen devam ediyor. Orman Bölge Müdürlüğü, Çevre İl Müdürlüğü gibi yetkili kurumlar hiç bir denetim yapmıyorlar. Haftada iki gün yapılan dinamit patlatması, hem deprem paniğine yol açıyor hem de depremde oluşan çatlakların büyümesine sebep oluyor. Havada ciddi bir toz kirliliği oluştu. Doğal rüzgarın da etkisiyle hızlıca yayılan toz partiküllerini her evde pencere kenarlarında görmek mümkün. Herkes toz soluyor. Toz bulutlarından gözlerimiz de nasipleniyor. Taş ocağı kamyonları, açıktan yani brandasız nakliye yaptıklarından yollarımız da kireç taşından nasibini alıyor. Taş ocağına en yakın ev 260 metre mesafede… Bu derece yoğun bir yerleşimin olduğu yayla vasfındaki bir bölgede taş ocağı işletilmesini hiç uygun bulmuyoruz. Çok yakında Hatay İdare Mahkemesinde dava açmaya hazırlanıyoruz.”
İmza Masasında Bulunan Mehmet Çavuş:
Hatay ve Çukurovanın en değerli Halil bey ve Gedik yaylası, Hatay’ın nefes aldığı yerlerden biridir. Üzgünüz ama taş ocaklarının son yıllarda göbelek gibi çoğaldığını görmekteyiz. İnsanlarımız buraya iyileşmeye gelirken, daha da hastalanıyor. Buraya gelenler, kimisi şeker, kimisi kalp hastasıdır. Kronik hastalar biraz rahat yaşamak için bu yaylaya geliyorlar. Buranın evleri, yolları toz içindedir, taş ocaklarının yüzünden insanlar buradan kaçmak zorunda kalıyorlar. Hastanelerimiz zaten depremden ötürü sıkıntılı günler yaşamaktadır. İnsanlarımızın başka yerlere gitme ve kalma imkanları yoktur. Bu taş ocakları kapatılsın ve yetkililer bize kulak versinler.
Mehmet Ünal (Sözcü)
Ben yaylada ikamet ediyorum, buranın yerleşim alanı ile taş ocağı çok yakındır. Bu sorunun çözümü için yetkililere sesleniyorum, bu tozun ve dumanın içinde bize yaşamaya mahkum etmesinler. Daha açılacak bir sürü taş ocakları var, bunlarında iptal edilmesini istiyoruz. Kanser, KOA hastaları var, kapı pencere açamaz hale geldik. Dinamit patladığında hem Gedik hem de Atik Yaylası oturanları korku içinde kalıyorlar, yakın ve altta olduğu için her yer toz bulutu kaplamaktadır.
Reşit Taşkın (Sözcü)
Taş ocaklarından sonra buranın ormanları, endemik bitki örtüsü ölüyor ve hayvanlarda buralardan kaçıp gidiyor. Tabiatta denge bozuldu, denge bozulunca iklim değişiyor, buradaki su kaynakları kurumaya başladı. Eskiden buradan Belen ilçesine giden su en iyi su olduğundan bölge insanı su alır götürürlerdi. İnsanlar yaylaları terk ediyor. Tabi ki taş ocağı olması gerekiyor, ancak taş ocaklarını insanlara zarar vermeyecek, insanların ikamet etmediği daha uzak yerlere izin verilmesi gerekir. Kısacağı memleketin en güzel yaylası mahvoluyor, yetkili kurumlara sesleniyorum; yaşam alanları dışına taş ocakları açılsın ve insanı ve doğayı koruyan bir taş ocağı, mermer ocağı açma konularında iktidar duyarlı olmasını istiyoruz.
HÜSEYİN GÜLER
HATAY-BELEN







