Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş: Biz yıllardır hep barış istedik!
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, konuk olduğu bir radyo programında yıllardır barış istediklerini belirterek, ekonomi, sığınmacı sorununun Türkiye’ye etkileri ve seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
SAVAŞ: İHRACAT, BİR GÜNDE 250 TIRDAN 25 GÜNDE BİR 100 KONTYNERE DÜŞTÜ
Başkan Lütfü Savaş, Suriye savaşı nedeniyle, özellikle Hatay’ın ekonomisinde ortaya çıkan tablo ile ilgili olarak şu değerlendirmede bulundu:
“Biz günde 250 TIR’la Basra Körfezi’ne kadar ihracat yapıyorduk. Yaş sebze meyve, hububat gibi birçok ürün gönderiyorduk. Bunları yapan bir şehir şu anda 25 günde bir, 100 konteynerle yetiniyor. O da denizden ulaştırma yoluyla.
Halep ile Antakya arasında, Uzunçarşı’da günde 750 bin dolarlık alışveriş olurdu. Otobüsçüden tutun da taksiciye, berbere, lokantacıya, otelciye ve çarşı esnafına kadar herkesin büyük kazanımları vardı. Şu anda maalesef bu durmuş durumda. Günlük 250 TIR’la ihracatımız da durmuş durumda. Bu 12 yıllık bir çıkmaz bizim için. Barış olursa bunlar yavaş yavaş başlar. Yakında ben en azından iki ülkenin ilgili bakanlarının görüşeceklerini düşünüyorum. İnşallah bu işten Türkiye de Suriye de en huzurlu ve en kolay şekilde kurtulur.”
İŞSİZLERİN BÜYÜK BİR KISMI ÜNİVERSİTE MEZUNU
İşverenlerin işçi sıkıntısı çektiği, bu nedenle de çoğunlukla yabancı uyruklu işçi çalıştırdıkları iddialarını yorumlayan Başkan Lütfü Savaş, bu durumun nedenini Türkiye’nin eğitim sistemindeki sorunlardan kaynaklandığını söyleyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bizim eğitim sistemimizde sıkıntılar var. Aileler çocuklarının hepsini üniversiteye gönderip eğitim almasını istiyor ama bakıyorsunuz çok büyük bir kısmı üniversite mezunu işsiz. Üniversite mezunlarını istihdam edeceğiniz alanlar belli ve o limitleri aşma şansınız yok. Böyle olunca çocuklar işsiz kalıyor.
Eğitim sistemimizi irdelememiz, ona göre bir adım atmamız lazım. Esnaflık, sanatkârlık yapacak, tarlada çalışacak adam eksiğimiz var diye dışarıdan insana ihtiyaç duyarsak biz gerçekten tükenmekte olan bir toplum haline geliriz. Dinamik, genç, çocuk yaşta kendini eğitecek bir nüfusa sahibiz. Özellikle ortaokuldan sonraki yönlendirmelerin daha bilimsel, daha sağlıklı bir şekilde yapılması lazım.”
HER KURUM TEL TEL DÖKÜLÜYOR
Türkiye’nin temel sorunlarını sıralayan Başkan Savaş, “Sorunlarımız; ekonomi, işsizlik, sığınmacılar meselesi, devlet kurumlarının gerçekten de liyakat anlamında, iş görme anlamında negatifleşen tutumu. Hem kurumlar arası iletişimde liyakat sisteminde hem de sorunların çözümünde her kurum tel tel dökülüyor. En hızlı iyileştirilmesi gereken konular, ülkedeki bütün kurum ve kuruluşlar, liyakat sistemi, kurumlar arasındaki iletişim, hukuk sistemi, eğitim sistemi ve dış politika” diye belirtti.
Yeni hükümetin işinin çok zor olduğunu vurgulayan Başkan Savaş, “Özellikle ekonomik tablo gelecek adına bizi çok kaygılandırıyor. Türkiye’nin her tarafında tarım politikasını ve bundan sonraki süreci çok iyi götürmek lazım. Çünkü Türkiye endüstrisi 2,5’u yaşayan bir ülke. Dünya endüstri 5.0’ı konuşuyor. Biz endüstride çok sıkı çalışsak bile endüstride, teknolojide ileri gelen devletlere 100 yılda yetişme şansımız yok. Ama 10 yıllık bir tarım politikası ile dünyada ilk 10’a giren ülke oluruz. Artık teknolojide, tarımda ileri olan ülkeler ön planda olacak, onlar ayakta kalacak” diye konuştu.
PROJELERİMİZİ İNSANLARLA PAYLAŞMAMIZ LAZIM
Başkan Lütfü Savaş, Anketlerde yüksek çıkan ‘kararsız’ oyların nasıl ikna edilebileceğine dair ise şu ifadelerde bulundu:
“İnsanlar iktidardan memnun değil ve mevcut sorunları çözeceğine inanmıyor. Demek ki bizim daha fazla çalışarak, daha bütüncül görünerek bu işi çözeceğimizi hissettirmemiz lazım. Yani daha çok çalışmamız lazım. Millet İttifakımızdaki parti liderleri ile birlikte hepimizin daha fazla çalışması, kenetlenmesi ve projelerimizi insanlarla paylaşmamız lazım. Belli ki insanlar evi hazırlamış, toplamış. Yeni bir semt, yeni bir ev arıyor. Ama gideceği evi, semti kararlaştırmamışlar. O semtin bizim semtimiz, evin bizim evimiz olmasını gerektirecek çalışmalar yapmamız lazım. Seçmene daha yakın bir temasla, doğru bir şekilde yaklaşıp, gelecekle ilgili projelerimizi yapabileceğimizi hissettirmemiz lazım.”
ÜLKEMİZDE ‘GETTOLAŞMA OLSUN İSTEMİYORUZ
Başkan Lütfü Savaş, Demografik yapının bozulmasına ilişkin endişelerini dile getirirken, bu durumun gettolaşmaya neden olabileceğini, hatta yönetimin ele geçirilmesine sebep olabileceğinin altını çizerek değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
“Bunun acısını Fransa başta olmak üzere birçok ülke yaşıyor. Biz kendi ülkemizde böyle bir gettolaşma olsun istemiyoruz. Coğrafyamızın her tarafı güvenli olsun. Kendi çocuklarımızın gelecekte kendilerinin vereceği kararlarla ve kendi soyundan gelen insanlar tarafından yönetmesinden yanayız. Barış olsun, herkes kendi coğrafyasına gitsin istiyoruz. Geçmişe baktığımızda gelecek adına kaygı duyduğumuz şeyler var. Savaşlar eskisi gibi topla tüfekle olmuyor. Önce ekonomi, daha sonra demografik yapıları değiştirmeyle, demografik yapınız değiştikten sonra da yönetimin ele geçirilmesi ile oluyor. Biz bu senaryoları görmek istemiyoruz. Bizim istediğimiz zaten barış. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti hükümetimizin ve Suriye devlet başkanı ve hükümetinin bu aşamaya gelmesi bizim açımızdan gerçekten çok sevindirici. Geç de olsa doğrunun yapılması, ölen insan sayısının azaltılması, insanların umutlarının yeşertilmesi bizi mutlu eder. Çünkü biz yıllardır hep barışı istedik.”
ÇOCUKLAR TANK, TÜFEK RESİMLERİ ÇİZİYOR
Başkan Lütfü Savaş, konuşmasının sonunda sığınmacı sorununun sosyal yönüne ilişkin görüşlerini şöyle paylaştı:
“Doğan çocukların hepsi maalesef okuyamıyor. Aileler bu konuda duyarlı değil. Okuyamayınca bir kısmı mendil satıyor, başka şeyler satıyor. Ama 3-5 sene sonra eli silah tutacak olanlar da vardır. Çünkü yetiştirilemeyen çocuklar maalesef uluslararası ve yerel suç örgütlerinin ağına düşüyor. Onlar da yarın başka bölgelerde elinde silah, başkalarının verdiği parayla diğer insanlara silah doğrultabilir, mermi sıkabilir. Biz iki tane okul yaptık. Bu okulda çocuklara resim yarışması yaptık. Bir tane çocuk çiçek, ev veya annesinin resmini çizmedi. Hepsi tank, tüfek, savaş uçağı gibi şeyleri çizdi. Bu çocuklar böyle büyüdü. Bu çocukların psikolojisi normal olabilir mi? Biz savaştan uzaklaşmak zorundayız.”