Mimarlar Odası Hatay Şubesinden Mimarlar günü mesajı: Sağlıklı Bir Dünya İçin Temiz Çevre!
Türkiye Mimar Mühendisler Odaları Birliği Mimarlar Odası Hatay Şubesi, 4 Ekim Dünya Mimarlar gününde, sağlıklı bir dünya için temiz çevre hatırlatmasında bulundu.
4 Dünya Dünya Mimarlık Günü dolayısıyla basın açıklaması yapan Mimarlar Odası Hatay Şubesi Yönetim Kurulu şu görüşlere yer verdi:
“Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) ve üye ülkeler 1985 yılından itibaren her yıl Ekim ayının ilk pazartesi günü Dünya Mimarlık Gününü kutlamakta; çeşitli etkinlikler ile mimarlığın toplumun gündemine getirilmesini ve farkındalık oluşturulmasını amaçlamaktadır. UIA, 2021 Dünya Mimarlık Günü Temasını “Sağlıklı Bir Dünya İçin Temiz Çevre” olarak belirlemiştir.
Kurulduğu tarihten bu yana kamu yararının gözetilmesini ve toplum hizmetinde mimarlığı temel alan Mimarlar Odası; sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşam ve mülkiyet hakkının korunması, kentlerin kimlikli ve planlı gelişmesi için çalışmalarını sürdürmektedir.
Tüm dünyada ve ülkemizde insanlığın; yapılı, doğal ve kültürel çevrenin geleceği; iklim değişikliği, çevre sorunları, savaş ve çatışma, sömürü, açlık, yoksulluk, eşitsizlik ve ayrımcılık gibi nedenlerle tehdit altındadır. Son iki yıldır pandemi sürecinin yarattığı olumsuz koşullar bu sorunları daha da arttırmıştır.
Dünya genelinde sağlıksız kentleşme, çevre sorunları, afetler, savaşlar vb. nedenlerle son on yılda göç ederek yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalanların sayısı çok büyük bir hızla artmıştır. Suriye’de 2011 yılından beri devam eden bölgesel savaşın sonucunda; ülkemize ve kentimize yüzbinlerce kişi göç etmek zorunda kalmış ve barınma kampları dışında kentin değişik mahallelerine yerleşmiştir. Göçün kentimizde yarattığı sorunlar arasında nüfus dağılışında dengesizlik, işsizliğin artması, çevre sorunlarının artması, trafik, eğitim, sağlık alanında daha önce oluşmayan sorunların ortaya çıkması ve altyapı hizmetleri götürmenin zorluğu sayılabilir. Göç alan bölgelerde yerleşim ve sosyal düzenlerde önemli değişimler ya da yozlaşmalar meydana gelebilmekte, bu durum mevcut yerleşim düzenini bazen kökünden etkilemekte ve sosyal huzuru bozmaktadır.
Ülkemizde ve kentimizde yakın dönem merkezi ve yerel yönetim uygulamalarının temelini, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkını engelleyen; yapılı çevreyi, tarihi ve doğal dokuyu tahrip eden ve kültürel değerleri yozlaştıran politikalar oluşturmaktadır. Bu politikaların önünde engel olarak görülen nitelikli mimarlık ve planlama hizmetleri ise, kısa zamanda ve çok sayıda yapı üretilmesi baskısıyla önemsizleştirilmekte, mesleki haklar kısıtlanmaktadır.
Bununla beraber, kentlerimizde altyapı, ulaşım, çevre ve planlama sorunları devam etmekte, kent kimliğimiz, kültürel mirasımız yok olmaktadır. Deprem ve sel gibi doğal afetler için gerekli hazırlıkların bir an önce yapılması yerine, bu tehlike yok sayılmakta, plansız, niteliksiz ve sağlıksız yapılaşma adeta özendirilmektedir.
Ülkemizin en yıkıcı fay hatlarından biri olan “Doğu Anadolu Fay Hattı” üzerinde yer almaktayız. İlimizde çok ciddi depremlerin beklediği bilimsel bir gerçektir. Geçmişte yaşadığımız ve büyük yıkıma neden olan depremler, yapı stokumuzun deprem güvenlikli olmadığını ortaya koymuşken, sanki bir daha deprem olmayacakmış gibi imar planları yapılmaktadır. Mevcut tablo ülkemizin her yerinde olduğu gibi şehrimizde de imar politikalarının yanlışlığını göstermektedir. Şehrimizin yapı stok durumu net olarak belli olmamakla beraber, riskli olduğunu bildiğimiz yapılar için Ada – mahalle bazında kentsel dönüşüm projeleri uygulanamamaktadır.
Hatay olarak kentimizin öncelikleri açısından doğal afetlere hazırlık, altyapı çalışmalarının tamamlanması, ulaşım sorunlarının çözülmesi, sağlıklı ve temiz kent ortamı oluşturulması için çalışmaların yapılması gerekmektedir. Kentimizin öncelikleriyle beraber halkın beklentisi olan sağlıklı bir kent ortamı ve temiz bir çevre oluşturmak yöneticilerimizin önceliği olması gerekirken kentin bütçesinin ve kaynaklarının önceliği olmayan başka projelere aktarılması hepimizin yaşam koşullarını zorlaştırmakta, sağlıklı ve temiz çevre hakkımızı yok saymaktadır.
Kentlerimiz bu süreçleri yaşarken, yapılması gereken şey, her zaman ifade ettiğimiz gibi katılımcı, demokratik, şeffaf ve kamu yararı odaklı hizmet anlayışıyla idari yapılanmamızı yeniden oluşturmaktır. Kentlerimizin kimlikli, planlı ve sağlıklı gelişmesi, mimarlığın kamusal politikaların her düzeyinde yer alması, toplumsal yaşamın temeli olan insan hak ve özgürlüklerinin korunması için hem merkezi hem de yerel yönetimlerin bu ilkeleri öne alarak çalışmalarını yürütmeleri gerekmektedir.
Mimarlar Odası olarak; eşitliğe dayalı, temel insan hak ve özgürlüklerinin tanınmasında hiçbir ayrım, mahrumiyet ve kısıtlamanın yaşanmadığı sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkının korunması konusundaki sorumluluğumuzu yerine getirmek üzere mesleki deneyim, birikim ve bilgimizi daha iyi bir dünya için kullanmaya kararlıyız. Bu bağlamda sağlıklı ve güvenli temiz bir kent ortamı için yapılacak çalışmalarda yerel yöneticilerimize katkı vermeye her zaman hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isteriz.
Dünyamızın, bölgemizin, ülkemizin, kentlerimizin, mesleğimizin ve yaşama hakkımızın tehdit altında olduğu bu zorlu dönemde, meslektaşlarımızı dayanışmamızı güçlendirmeye çağırıyor; bu vesileyle bütün mimarların ve yurttaşlarımızın Dünya Mimarlık Günü’nü kutluyoruz.”