Narenciye Üreticisinin feryadı: Güzelim Mandalina dalında kalmasın!
Hatay narenciye üretimi açısından önemli bir yere sahiptir. Özellikle Dörtyol ve Erzin ilçeleri narenciye üretiminde Türkiye ortalamasının üzerinde bir üretimi sahiptir.
Dörtyol, Erzin, Toprakkale ilçelerimizin narenciye üretiminde 1.500.000 ton üretim kapasitesi mevcuttur.
Bu sene rekolte yüksek, bunun iç piyasada ve ihracatla mandalinenin üreticinin elinden çıkarması mümkün görünmemektedir.
Dörtyol ilçesinde üretici ve tüccarlarla görüştük, erkenci mandalinenin sonuna yaklaştık, ama diğeri de hazır beklemektedir.
Narenciye Üreticisinin altını çizdiği ve çözüm beklediği sorunlar şunlardır:
“Daha önce de talep ettiğimiz ama önemsenmeyen, üreticilerimizin emeklerinin zayii olmaması adına taban fiyat uygulamasının da düzenlenmesi gerekiyor. Üretim maliyetleri günden güne artıyor, taban fiyat uygulaması olmadan da çiftçi emeğinin karşılığını alamıyor. Akaryakıt fiyatları ortada, bu artışın durulmayacağı da kesin olarak görülüyor. Diğer yandan, narenciye ürünlerine her yıl 2 kez şeker gübresi verilmesi gerekiyor. Bunun üzerine sulama masrafları, ilaç ve gübreleme maliyetleri var. Çiftçiyi toprağa ve ürüne küstürürseniz üretimi düzenleyemezsiniz. Çiftçiyle ve üreticiyle diyalog kurmak zorundasınız. Emeğinin karşılığını vermeyerek değil yaptığınız planlamayı yurttaşlara aktarmalısınız. Ancak, plansızlıktan ve bilgilendirilmemeden ötürü üretimde dengesizliğin ortaya çıktığını görüyoruz. Arz-talep dengesi içerisinde sağlıklı fiyatlandırmanın sağlanabilmesi için üretim planlaması ve yönlendirme gerekiyor. Bu sorunlar çözülmeden üretimin sağlıklı bir hale kavuşması mümkün değildir” yoksa çözümün olmadığını ifade ediyorlar..
Rekoltenin yüksek olması ve ellerindeki meyvenin bitirilmesi için önerilerini de şöyle açıklıyorlar:
“Narenciye ürünlerimiz dünya standartlarında oldukça kaliteli. Yalnızca bunların katma değer yaratacak ürün haline dönüştürülebilmesi gerekiyor. Bu konuda ambalaj-paketleme vb. işlemler bir bütün halinde düşünülmeli. Bu planlama dahilinde narenciyenin meyve suyu haline gelmesi, işlenmesi ya da kurutulması ve soğuk hava depolarında tutulması gibi faktörler düşünülerek düzenlemeler yapmak gerekir. İhracat yapan üretici de mutlaka destek primleri almalı. Burada en büyük destek ÖTV’den muaf tutulmak olacaktır. Tarımsal Organize Sanayi Bölgeleri ile ilgili de girişimler ve çalışmalar hızlandırılmalıdır, katma değer yaratmak istiyorsak buradaki tarım ve sanayi entegrasyonunu sağlamak zorundayız.” Diyorlar.
Dortyol ilçesinde erkenci mandaline bahçelerinde üreticilerden Fahrettin Türkoğlu, Mehmet Diken ve tüccar Orhan Uzun ile görüştük.
Fahrettin Türkoğlu (Narenciye Üreticisi)
Devletten Aldığım Teşvik Devede Kulaktır.
Ben Dörtyol ilçesinde çiftçilik yapmaktayım, yaklaşık 15 dekar arazi işlemekteyim. Araziyi işlerken devletten aldığım destek şöyledir: 75 lire gübre, 46 lira mazot dekar başına bana verilen destek budur. CKS belgesi adı altında bize verilmektedir. Toplamda dekar başına 121 lira on dönüm olsa, 15 dekarda bütün yıl boyunca aldığımız destek 1800 küsur liradır. Biz zaten dışarıdan bir traktör çağırdığımızda dönümü 300 Tl üzerinden, sürek parası on dönüm 3000, 15 dönümde 4500 lira etmektedir. Bunlar çok komik rakamlardır. Bakın, ben iki üniversite mezunuyum, ben 41 yaşındayım ve artık bu işleri yapmak zorlaşıyor. Bu işler nereye gidiyor, öngöremiyoruz, artık üretici bu işten soğumuş vaziyettedir, para kazanamıyoruz, kazanamadığım işte durmak istemiyorum, içimden ülkeyi bile terk etmek geliyor, kıymetimizin bilindiği bir yere gitmek istiyorum. Biz canla, başla çiftçilik, üreticilik yaparken, “ben size şu, bu desteği veriyorum” demeleri ayıptır. Ben Fahrettin Türkoğlu olarak açıklıyorum, dönüm başına 121 lira destek verilmektedir.
Bağ-Kur Çok Yüksektir.
Bizler çiftçi bağ-kur ödemesi yapıyoruz, 5 binleri bulmuştur. Üretim yapmakta zorlanıyoruz, nereye gidiyoruz, onu da bilmiyoruz, bizler kendi arazilerimizi korumaya 100-200 lira mazot ve araç girdileri derken, geçinmek için harcadığımız para, geçinmek için harcadığımız parayı aşar duruma gelmiştir.
Üreticiler Önümüzü Göremiyoruz.
Önerilerimiz: Farklı ülkelerde neler yapılıyor, biz önemli pazarlarda neden yer alamıyoruz, bunların incelenmesi gerekmektedir. Bir Türk çiftçisi olarak istediğimiz noktaya gelemedik. Traktörün modelini değiştirmeyi bırak, hayalini kuramaz hale gelmişim, elimizdekini kayıp etmemek için büyük mücadele veriyoruz, altımızdaki pikap on yıllıktır, pikap çiftçinin eli, ayağıdır, bir bakıma götürüyorum, masrafı denkleştirmek için beş, on gün kıvranıyoruz, böyle olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bakın meyvelerimizin bakımı için kış demiyoruz, yaz demiyoruz, soğuk ve sıcak demiyoruz ve çalışıyoruz. Astım hastalığına yakalanıyoruz. Devlet ve millet için üretiyoruz ama bizim durumumuz takdir ilahi olmaması gerekir. Yüzümüzün gülmesi gerekmez mi? Bakın Venezuela petrol zengini ama kazandıkları kendilerine yetmiyor, çünkü eken, biçen olmaz ise yetmez. Düşünün savaş halindeki Ukranya’dan buğday alıyorsunuz, bu iş bu kadar acı olmaması gerekir. Allah bize cennet bir ülke, geçmiş liderlerimiz bize güzel vatanı bırakmışlar, bu ülkenin değerini bilmemiz lazımdır.
Bütün bu sorunları dış güçler yapmadı, iktidarlar yaptı, mazot 41 lira oldu, biz buraya nasıl geleceğiz? Bakın bu işler para kazanma noktasında iken, tamamen sahipsiz, rezil bir noktaya getiriliyor. Belki şöyle söyleyen çıkar, “ekmeseydin kardeşim, doktor, mühendis olaydın” doğru ama yarın onların kapısını çaldığında “ bir kilo mandalin, portakal ver karnım aç” diyebilecek misin? Gerçekten zor şartlarda üretim yapıyoruz, bu gün krediler bile kapanmış vaziyettedir.
Ürünlerimiz Sanayide Değerlendirmelidir!
Daha önce hemen bulunduğumuzun birkaç yüz metre ilerisinde Güney Su fabrikası vardı, dünyanın en büyük konsantre fabrikasıydı, inanırmasınız, turunç bile para ediyordu. Bu fabrikaya portakalın çürüğü, çarığı alır ve konsantre yaparlardı. Dünyaya satarlardı, bu işin sanayiye dönüşmesi lazımdır. Kabuğundan kolonya, esans ve yere dökülenden şurup yapılabilir, bu bir türlü sanayiye aktarmamız lazım, bırakım aktarmayı geçmiş yıllarda kurulmuş sanayiyi kayıp ediyoruz. Güney su burada yağmalandı. Makineleri bile çalındı, yeri dümdüz edildi. O günlerde güzel paralar kazandık, şimdi ise ölücünün, ölücüsü olduk.
Mehmet Diken (Narenciye Üreticisi)
Devlet Üreticinin Ürettiği Ürünün Dalında Kalmaması İçin Yardımcı Olmalıdır.
Devletimiz soğuk hava depolarında maddi olarak yardım etmelidir, faizleri yüksek tutmadın krediler verilmesi gerekir, biz ürettiğimiz malı kendimiz ucuz satıyoruz ama ucuza satıyoruz. Sattığımız zaman mazot, gübre, ilaç sulama, elektrik gibi girdiler çok yüksektir, üretici bunları karşılamakta çok zorlanmaktadır, devletimiz bu konularda üretici için çözümler bulmalıdır. Biz ihracatımızın artırılmasını, ürettiğimiz malın değerince satılmasını ve ürettiğimiz ürünün elimizde kalmamasını istiyoruz.
Orhan Uzun (Tüccar)
İhracatta Rusya ve Ukranya Önemli Kapıdır.
Ben bölgede tüccarlık yapmaktayım, bizim tüccarların sıkıntılarından en önemlisi, UKRANYA-RUSYA savaşıdır, bizim narenciye ihracatının önünü tıkadı, alımları azalttı. Satarken sıkıntılarımız, mandaline rekoltesinin çok olması, işçi paralarının çok olması, mandaline 4 lira iken, maliyette 4 lira binmektedir. Bu anlamda fazla alamıyor ve fazla satamıyoruz. Devlet büyüklerimiz buna bir el atarsa, çiftçinin ve aradaki tüccarında durumu düzelir diye düşünüyorum.
Bizim beklentilerimiz ise çoluğumuza, çocuğumuza üç-beş kuruş kazanalım diye yapıyoruz, ihracat açılsın, ürün yerinde kalmasın, ağaçlara çocuk gibi bakılıyor, ürün para etmiyor, ihracat kapısının iyi olması gerekir. Bizler daha çok Ukranya ve Rusya’ya mal gönderiyoruz. Mandalin üreticinin elinde kalmaması için ihracatı yeniden gözden geçirmesi, yurtdışı pazarın yaratılması, teşvik verilmesi çözümlerdir. Şimdi siz ihracat kapısını sağlam tutmazsanız, elinizdeki ürün iç piyasaya fazla gelmektedir. Rekoltenin az olduğu zaman iç piyasaya tüketiyor ama bu sene gibi rekoltenin yüksek olduğu yıllarda ise ürün satılmıyor ve üreticinin elinde kalmaktadır.
HÜSEYİN GÜLER