O ŞİMDİ CUMHURBAŞKANI :))..
Sevgili okurlarım;
Tarih, 25 Haziran 2009’lu günlerin birkaç gün öncesiydi…
Şimdiki Cumhurbaşkanı, o zamanların Başbakanıydı…
..Ve o zamanlar AKP ağababalarınca ağız şapırdatarak göklere çıkartıp, “hizmet sevdalısı müstesna insan… İrşâd eyleyen bilge kişi… Ülkenin saygıdeğer inanç Önderi…” gibi meth-ü senalar dizilen “Fethullahlı” günlerdi…
Dahası, cemaat görünümlü “FETÖ terör örgütü” ne; devletin namahrem alanlarının (Kozmik oda) da dahil olmak üzere, kılcal damarlarını sarıncaya kadar kurumlarının kaptırıldığı o günlerdi…
Yani; tarımda, sanayide, ekonomide, üretimde ve istihdamda ipin ucunun kaçmaya, cayırtının gelmeye başladığı, bilhassa güney sınırlarımızı habis gibi saran; iç ve dış güvenliği tehdit eden PKK Terör Örgütüne karşı yetersiz kalındığı, “çözüm süreci” görünümlü tavizin verildiği o günlerdi…
Sizin anlayacağınız; seçim bildirgesinde önleneceği vaat edilen “yasakların, yoksullukların ve yolsuzlukların” daha da azgınlaştırılmaya başladığı o günlerdi…
Her şey bir yana; “Tek Adam Güdümlü” AKP cenahında debdebenin, şatafatın, yolsuzluğun, haramiliğin hortlatılmasına “iş bilirlik” olarak bakıldığı o günlerdi…
İşte o günlerde bir televizyon programına katılan Başbakan Erdoğan; “Öfkesinin ve hiddetinin sebebini” soran program yöneticisine, aynen şöyle demişti: “Asabi değilim, dertliyim dertli” … Başbakanını bu “güldüren” ifadesi, ertesi günü, milletin doğru haber alma hakkına saygılı gazetelerde manşet haber olarak yer almış olduğunu okuduğumda; o an ki ruh halimle, “Asabi değilim, dertliyim dertli” söylemine dörtlüklerimle nazire yapmaya çalıştım.
“ASABİ DEĞİLİM, DERTLİYİM DERTLİ” başlıklı şiirimi, yazın dünyasında tanış olduğum DSP Milletvekili Sayın Süleyman Yağız’a ve bir kısım milletvekillerine göndermiştim… Sayın Süleyman Yağız’ın; şiiri Meclis kürsüsünde seslendirdiği günün ertesinde, aynı dörtlükler; “SÖZCÜ, CUMHURİYET, YENİÇAĞ, İNTERNETHABER” gibi gazetelerin manşetinde yer aldı…
Ve tarih: 16 Şubat 2020… Geçen zaman; Tamı tamına 11 yıl …
Aynı Meclis’te bu defa İYİ Parti’nin Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş’un; vatandaşı canından bezdiren faturaları gündeme getirirken, konuşmalarını, AKP sıralarına bakarak “AZ YİYİN BEYLER” şiiriyle tamamladığına tanıklık ettik…
Dokuz yıl önce yazdığım “ASABİ DEĞİLİM, DERTLİYİM DERTLİ” başlıklı şiirimle, “AZ YİYİN BEYLER” şiirinin mealen örtüştüğünü gördüğümde; tekerrür eden şeyin tarih olmadığını; adaletten, haktan, hukuktan, liyakatten, iyi niyetten, ahlaktan uzaklaşıldığında (?!) tekrar edenin, doyumsuzluklardan, yolsuzluklardan ve siyasi fırsatçılıklardan kaynaklı haramiliklerin olduğunu bir kere daha anlamış oldum…
İşte bu iki şiirden bazı dörtlükler:
***
Sen kendi derdine yanma vatandaş
Dertli Başbakan’a sor da söylesin
Olmasanız bile en yakın yandaş
Dertli Başbakan’a sor da söylesin
***
Nimet değil, külfet olunca mevki
Kalır mı insanın neşesi, zevki
Ödenemez olan senedi, çeki
Dertli Başbakan’a sor da söylesin
***
Oturduğu köşke bakıp aldanma
Zırhlı arabada gönlü hoş sanma
“Dertsiz” sanıp sakın günahın alma
Dertli Başbakan’a sor da söylesin
***
Derdi ile cebelleşen Ali Dal
Dertli Başbakana bak da ibret al
Nice dertler var ki çatal mı çatal
Dertli Başbakan’a sor da söylesin
************************************
AZ YİYİN BEYLER
Günümüz geçmiyor, zam üstüne zam
Hak mı, adalet mi, siz deyin beyler
Yaşasa ne derdi İmam-ı Azam
Yoksula da kalsın az yiyin beyler
***
Zaman gelir ne taht, ne de taç kalır
İnsandır bu, insana muhtaç kalır
Biri çok yiyince biri aç kalır
Yoksula da kalsın, az yiyin beyler
************************************
Eveeet, aradan geçen 11 yılın Ülkeme kaybettirdiklerine tekrar bakayım dedim; dememle birlikte yaşana gelen, sosyal, ekonomik, siyasal, inançsal ve benzeri çöküntüler karşısında o depreşen şairliğim 17.02.2020 akşamı bu defa şöyle dedi:
***
Çatal kazık olmuş, sıralı zamlar
Girdiği yerlerden çıkmıyor beyler
O kadar arttı ki, doymaz yamyamlar
Feryada, figana bakmıyor beyler
***
Sizde haramiler, serveti katlar
Bizde kurbağanın gözleri patlar
Sizde derya, deniz olmuş fırsatlar
Bizde çeşme kuru, akmıyor beyler
***
Kuruş olmayınca delik kesede
Hiç karın doyar mı kuru masada
Saraydan bakınca görünmese de
Bu dizler bu yükü çekmiyor beyler
***
Milletin altını oyan sizsiniz
Kalan donunu da soyan sizsiniz
Mükellef sofrada doyan sizsiniz
Aç uyurken şafak sökmüyor beyler
Bu defa duyarlar mı dersiniz; ama zannetmiyorum:))!!..Çünkü 18 yıldır ülke idaresini elinde bulunduran parti; o zaman da başbakan olan ve koşulsuz biat edilen aynı “tek adam” tarafından yönetiliyordu; bu gün de aynı… Sadece “tek adam” pozisyonundaki O fani, şimdi Cumhurbaşkanı… Alınan yol, O kadar…