POLİTİK VALİ, SOSYAL VATANDAŞ :))??!!..
Sevgili okurlarım;
Söze yine bir fıkra ile girelim…
Avenesiyle birlikte şehrin en kalabalık yerinde kasıla kasıla dolaşan külhanbeyi; bir yandan da “ben bu şehrin horozuyum; var mı ulan bana yan bakan?” diye nara atıp dururmuş… Meydanı boş zanneden külhanbeyinin susmadığını gören vatandaşlardan biri, cesaretini toplayarak: “Ne celallenip duruyorsun, bu şehrin kanunu var, nizamı var; pervasızlığın bu kadarı da fazla!!.” Diyerek karşılık verir. Sınır tanımayan külhanbeyi daha da sesini yükselterek vatandaşa yaklaşır ve; “sen bana nasıl pervasız dersin, be terbiyesiz adam?!” demesiyle birlikte, avenesi harekete geçer ve vatandaşı linç ederek yol kenarına atarlar… Ertesi gün, kendisini toparlayan vatandaş kadıya giderek şikâyetçi olur… Mahkemeye çağrılan külhanbeyi zımnen de olsa (?!) haksızlığını da hesaba katıp; 10 adet çil altını baştan aşağı bir kağıda baştan aşağı yapıştırıp katladığı kağıtla mahkemenin yolunu tutar.
Kadı duruşmayı açıp, vatandaşın halini göstererek; “Bu biçareyi neden dövüp bu hale soktun?” der demez; külhanbeyi, cebinden çıkardığı katlanmış kağıdı kadıya uzatır ve; “İftira ediyor kadı efendi; o saatte başka yerde olduğuma dair şahitlerim var; isimleri size verdiğim kağıtta yazılıdır.” Demesi üzerine; kağıdın ilk katını açıp, parıldayan altını görüp, külhanbeyine; “mahkememize sunduğun dilekçede; göstermiş olduğun şahit isimleri, aşağıya kadar hep aynı güvenilir kişiler midir:))??!!” diye sorar.
Kendince (?!) işi sağlama alan “Malûm Külhanbeyi”nin: “Evet kadı efendi, size sunduğum dilekçede isimlerini sıraladığım şahitlerin ifadelerinden de anlaşılacağı üzere masumum:))!!??.. Ayrıca ifade etmem gerekirse kadı efendi; bu ‘terbiyesiz’ adam var ya bu “terbiyesiz” adam; duruşma salonuna girerken bana yekten ‘pervasız’ diyerek hakarette bulunmuştur… Bizzat ben kendisinden davacıyım…” beyanı üzerine kadı; aldığı “sarı liraların” hatırına (?!) ağız değiştirerek, kafası, gözü sarılı vatandaşa doğru sesini yükselterek: “kağıtta adları yazılı olan şahitlerin ifadelerine göre; seni bu kişi dövmüş olamaz!. İftiraya kalkıştığın bu şahsın masum olduğu anlaşılmaktadır… Hal bu iken; duruşma salonuna girişte ‘pervasız’ deyip kişilik haklarına tasallut etmiş olman dolayısıyla (?!) yedi gün katıksız hapisle cezalandırılmana karar verilmiştir.” Diyerek; “sarı liraların” şahit gösterildiği dosyayı rafa kaldırır:))!!??..
***
Şimdi gelelim asıl meseleye…
Olay, 26.03.2020 günü, Ordu İli, Ünye İlçesinde geçer.
Ünye’nin İlküvez çöp tesisine karşı vatandaş tarafından yapılan eylemi durdurmak gayesiyle olay yerine gelen Ordu Valisi Seddar Yavuz; eylemde yer alanlar arasında bulunan Emine Elik’in; “yaşam alanlarımıza saldırılmaktadır” mealinde yaptığı savunmayı; “terbiyesizlikle” itham etmesi, oradaki vatandaşların stres katsayısını daha da artırmaya yetmiştir!!..
Kendisine ilin valisi tarafından doğrudan söylenen “terbiyesiz” kelimesine, suskun kalmayan vatandaş Emine Elik, valiye karşı tepkisini gösterirken; “hiç mi vicdanın sızlamıyor? Sen bir kadına ‘terbiyesiz’ diyemezsin. O koltuğa layık değilsin.” Sözleri; “kamu görevlisine hakaret” le suçlanıp, tutuklanarak, Ünye Cezaevi’ne gönderiliyor.
Böylece, birine “terbiyesiz” demiş olmanın suçtan sayılmadığını; bu kelimeyi kullanana; “sen bu kelimeyi bana söyleyemezsin” diyerek tepki göstermesini ise “kamu görevlisine hakaretten” sayılabildiğini de görmüş olduk:))??!!..
***
Duyarlı vatandaşlık örneği sergileyen 53 yaşındaki bir kadını “terbiyesizlikle” itham eyleyen aynı Ordu Valisi Seddar Yavuz’un bu “cesareti kendinden menkul” davranışının bir benzerini; 2019 Yerel Seçimler öncesinde; İBB Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’na hava alanında yarattığı “VIP Krizi”nden de hatırlarız…
Eeee, her fırsatta “BEN AKP’NİN VALİSİYİM” diyebilen bir kişiden “DEVLETİN VALİSİ” ne yaraşır davranış örneğini beklemek boş hevesten başka şey olmazdı:))!!??..
Hülasa, özetlemek gerekirse; tuzun kokma noktasına getirildiği bir yerde; “Devlet-Millet bütünlüğünden… İnsan haklarından… Demokrasiden… Haktan… Hukuktan ve Adaletten” söz edilemeyeceğini; “Ordu İli Valisi aktörlüğünde” bir kere daha görmüş olduk… Hülasa, liyakati “kabahat” olanlar; o zamanlar da “sarı liralarla, makam ve mevkilerle” üste çıkıyorlardı… Şimdi de…
Netice olarak; gelinen noktaya; “SİYASİ VALİ, SOSYAL VATANDAŞ TABLOSU” diyerek, noktayı koyalım…Vesselam…
Siyasi valiye, sosyal vatandaş
“Bizi fark et” dese; hakaret olur
Arz-ı endamlara bağımlı yandaş
Var oldukça, riya letafet olur
***
“Çıkmasın!” denilen muhalif sesi
Ciğerden kesilir en son nefesi
“Padişahım, sen çok yaşa” şifresi
“Cukkalı işlere” icabet olur
***
Yolcusu değilsen, aydınlık yolun
Gündüzden kararır, sağın ve solun
“Omurgasız duruş” vasıfsız kulun
Paye almasına icazet olur
***
Güvenin yerine şüphe gelirse
Halt üstüne katmerli halt yenirse
Hukuksuz gidişe hukuk denirse
İçinden çıkılmaz rezalet olur
Ali DAL
08.04.2020-ANTAKYA/HATAY