Hatay’ın Samandağ ilçesinde Suriye Halklarıyla Dayanışma Platformu “Suriye’de Katliamlar Bitmedi, Sürüyor!” “Katliamlara Karşı Örgütlü Mücadeleye” şiarıyla Abdullah Cömert Alanında basın açıklaması düzenledi.
Suriye Halklarıyla Dayanışma Platformu adına Edip Özdemir yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
REJİM ARTIKLARI
“Dostlar merhaba. 8 Aralık 2024’te Baas Rejiminin Emperyalistlerin anlaşması sonucu devrilmesi ve yönetimin terör çetelerinin birleşimi olan HTŞ’ye devredilmesinin hemen ardından HTŞ’nin ve ona bağlı paramiliter grupların “Rejim Artıkları” bahanesi ile özellikle Alevilere ve tüm ezilen milliyetlere giriştiği katliamlar devam ediyor.
8 Aralık’tan sonra başlayan ve Mart 2025 ile birlikte gittikçe kitlesel bir imhaya dönüşen katliam soykırım halini almıştır. Aleviler, köyleri basılarak, ağır küfür ve tehditler eşliğinde taranarak, bıçaklanarak türlü işkencelere maruz bırakılarak öldürülmüştür. Alevi kadınlar ve çocuklar kaçırılmış kimi kaçırıldıktan sonra öldürülmüş kimi köle pazarlarında satılmak üzere alıkonulmuştur. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Aleviler ve diğer ezilen milliyetlerden insanlar işten çıkarılmış, uluslararası yardımlar engellenmiş insanlar açlıkla sınanmak istenmiştir. Kendilerinden gördüklerine her türlü yardımı esirgemeyenler, konu ötekilere geldiğinde sus pus kesilmişler; her türlü zulmü ötekilere reva görmüşlerdir.
ALEVİ MAHALLELERİ ABLUKAYA ALINMIŞ!
Bu katliamların bir yenisine 23 Kasım Pazar günü Humus’ta şahit olduk. Alevi mahalleleri Ablukaya alınmış, araçları ve evleri ateşe verilmiş ziynet eşyaları gasp edilmiştir. Bütün bunlar ganimet olarak hak kabul edilmiş, dini yönden açıklamalarıyla meşrulaştırılmıştır. Bugüne kadar yaşanan bütün bu insanlık dışı uygulamaların karşısında Htş’nin ve onların koruyucuları başta Abd olmak üzere bütün emperyalistlerin iddiası bunların yeni yönetim ile ilgili olmadığı söz dinlemez bazı çetelerin girişimleri olduğuydu. Bu açıklamalar ile sorumluluğu üstlenmemiş hatta çeşitli yollarla değişik zamanda yapılan katliamların gizlenmesine ön ayak olmuşlardır. Dünyanın her yerinde Suriye’de soykırıma varan bir katliamın olduğunu dile getiren sayısız eylemsellikler ile katliam gün ışığına çıkarılıp kanıtlanmasına rağmen ne ulusal ne de uluslar arası her hangi bir girişimde bulunulmamış katliama seyirci kalınmıştır. Colani’nin iktadara gelmesine sevinen Türkiye faşizmi daha da ileri girerek Colani’yi kırmızı halılarla karşılamış bu insanlık dramına ses çıkaran parti, sendika, dernek ve kişileri Alevicilik oynamakla suçlamıştır.
SURİYE VE TÜM DÜNYA HALKLARI FARKINDADIR!
Geldiğimiz noktada Alevilerin yaşadığı mahallelerde hala can güvenliği sağlanamamış tam tersine Colani’nin eşit ve adil temsileyete şiddetle karşı çıkışı ve inkarcı politikası katliama meşru bir zemin yaratmanın aracı haline getirilmek istenmiştir. Sarığı ve cübbesini çıkarıp takım elbise giyen Colani’nin gerçekliğini hiç bir giysinin gizleyemeceğinin Suriye ve tüm dünya halkları farkındadır. Bunların dışında yaşananlara karşı en meşru demokratik haklarını kullanan Alevilere karşı cihadist gruplar ve faşist paramiter çete destekçileri karşı eyleme geçerek Alevilere saldırılarda bulunmuşlardır.
Buradan bütün kamuoyuna sesleniyoruz: Suriye’deki Alevi canlarımızın sesini duyurmak ve bu soykırımı durdurmak için her yerde daha gür bir ses çıkarmanın zamanı geldi de geçiyor. Sindirme politikalarıyla ve korku imparatorluğuyla ancak örgütlenerek ve halk olarak cesaretimizi kuşanarak başa çıkmanın zamanı gelmiştir. 8 Aralıktan bu yana Aleviler başta olmak üzere bütün ötekilere yapılan saldırıları biliyoruz. Buradaki siyasi iktidarın o katliamın baş sorumlularıyla yaptıkları işleri ve katliama rağmen samimiyetlerini görüyoruz. Bizim halkımıza dair diyeceğimiz şudur: Bizi bu duruma düşürenlerin farkına varın. Katilleri destekleyenlerden halkları korumalarını istemek kurda kuzuyu emanet etmeye benzer. Kurtuluş, katillerden ve işbirlikçilerinin ellerinden değil halkların örgütlü mücadeleleriyle gelecektir.
Humus şehrinde yaşananlar ile Sivas’ta yaşananlar aynıdır. Lazkiye, Tartus ve Hama’da yaşananlar ile Maraş’ta yaşananlar aynıdır. Bizler faşizmin ve terör çetelerinin halkların zehiri olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu zehirin panzehirinin de Alevi halkının örgütlü mücadelesinde yattığını da çok iyi biliyoruz. Suriyede Alevilerin yaşam alanlarına, ormanlarına yapılan saldırılar ile Samandağ’da, Antakya ve Defne’de Alevilerin yaşam alanlarına yapılan saldırıların benzerliği tesadüf değildir. Evet tesadüf değildir çünkü bunları yapan yaptıran zihniyetin kökleri aynı kirli sudan beslenmektedir.
Samandağ’da, Kurtderesinde, Mağaracıkta, Dikmece’de ve daha yüzlerce yaşam alanında yapılan usulsüzlükler bizlere önemli bir görev yüklemektedir. O da Örgütlenmektir. Bizler devrimci demokrat kurumlar olarak halkımızın örgütlenmesi ve tek vücut olarak hareket ederek gelecek saldırılara birlikte karşı koyabilmesi adına elimizden geleni yapacak; bu saldırılar sırasında halkımızın her daim yanında olacağız.
Sonuç olarak şunları diyoruz. Suriye’deki yaşananları bir ders olarak da görmeli, örgütlü mücadeleyi örgütlemeliyiz. Suriye’deki katliamları her daim teşhir edecek yapılan zulümlere karşı her zaman ses yükselteceğiz. Yanıbaşımızda yaşananlara göz yummayıp elimizden geldiğince eylemselikler içinde olacağımızı siz değerli halkımıza bildiriyoruz. Sizleri de bu onurlu mücadelede bizlerle omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz. Çünkü her eylemde dediğimiz gibi bir olamazsak bir bir öleceğiz. (EZA MA SİRNA VAHED MENENMÜT VAHED VAHED)
SURİYE HALKLARI YALNIZ DEĞİLDİR. 8 ARALIK 2024 TEN BU YANA YAŞANANLAR KATLİAMDIR, TEHCİRDİR. HALKIMIZI SURİYE’DE YAŞANANLARA KARŞI AYAĞA KALMAYA DAVET EDİYORUZ.
YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ. SURİYE HALKLARI YALNIZ DEĞİLDİR. ALEVİ KADINLAR VE ÇOCUKLAR YALNIZ DEĞİLDİR.
HEPİNİZ SURİYE HALKLARIYLA DAYANIŞMA PLARFORMU ADINA SELAMLIYORUZ.”
Haber: Erdal YILMAZÇELİK







