TÖB-SEN: Bakan değişiklikleri Eğitim’in sorunlarını çözemez!
Tüm Öğretenler Birliği Sendikası Genel Merkez Yürütme kurulu üyesi Deniz Ezer, eğitimin sorunlarının Bakan değişikliğiyle çözülemeyeceğini savundu.
Yürütme kurulu adına yaptığı basın açıklamasında, Eğitim sisteminin 19 yıl boyunca her gelen Bakan’ın imzalarıyla net biçimde Cumhuriyet’in kazanımlarına aykırı biçimde şekillendiğini öne süren Deniz Ezer, Milli Eğitim Bakanı değişikliğiyle ilgili şu ifadelerde bulundu:
“Eğitimin temel sorunlarını bakan değişiklikleri çözemez. Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk görevinden istifa etmiş, yerine bakan yardımcısı Mahmut Özer atanmıştı. Milletvekillerinin söz hakkının olmadığı bakanlığın işlevsiz hale getirildiği bir yönetim anlayışında eğitimdeki sorunlar daha da derinleşmektedir.
AKP iktidarı döneminde 19 yılda eğitim sisteminde 17 kez değişiklik gösterirken 8 kez bakan değiştiğine gitti.Bakan değişikliği atama usulü olup çoğu eğitim alanından gelmemiştir. Ziya Selçuk bakan olunca eğitimi sil baştan yapacağız ve sorunları çözeceğiz diyerek göreve başlamıştı. Verdiği demeçlerle öğretmen merkezli bir yönetim olacağını ifade etmiş, dönem dönem verdiği mesajlarla kamuoyunda büyük bir beklenti yaratmıştı. Gelinen süreçte bu beklentilerin uzağında büyük bir hayal kırıklığı ile biten bir bakanlık dönemi yaşandı. Her yeni gelen bakan diğerinden farklı olarak sistem değişikliğine gideceğini belirtmiş olsa da sistem her zaman eğitimin sermayeye açılması, eğitimin cemaat ve vakıflarla imzalanan protokollerle yönetilmesi, gerici müfredat dayatması şeklinde sürüp gitmiştir. Aslında temel sorun bakan değişikliklerinden çok eğitimin ideolojik biçimde dizayn edilmesi ve şekillendirilmesinde yani yapısal sorun olarak kendini göstermiştir.
Eğitim sistemi 19 yıl boyunca her gelen Bakan’ın imzalarıyla net biçimde Cumhuriyet’in kazanımlarına aykırı biçimde şekillenmiştir. Eğitim ;uzun soluklu planlama ve politika gerektiren bir alandır. AKP iktidarı döneminde genel olarak anlık müdahalelerle sorunlar çözülmeye çalışılmaktadır. 19 yıllık AKP döneminde Milli Eğitim Bakanlarının ortalama görev süresi ortalama 30-35 ay olmuştur.
Kamuoyunun bilmesinde fayda gördüğümüz bir gerçek ile karşı karşıyayız. MEB ‘in yanında Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu olması Milli Eğitim Bakanlığının işlevsiz kılındığını net göstermektedir. Saray’a bağlı kurul’un eğitimde sık sık müdahalelerde bulunması Bakan’ın karar alma sürecinde etkisiz olduğunu da göstermektedir. Eğitim gibi bir ülkenin temel yapı taşı sayılacak bir alanda kararların kimler tarafından alındığı belli değil. Hatta çoğu zaman Cumhurbaşkanlığına bağlı kurulun paralel bir yönetim anlayışıyla hareket ettiği birbiri ile anlaşamayan iki ayrı oluşum şeklinde bir yapının oluştuğu söylenebilir. Buda eğitimde programdan çok kişilerin ve kurulların isteklerinin önemli olduğunu bize göstermektedir.
Eğitim politikaları ideolojik biçimde şekillenmeye çalışıldığı gibi 19 yıllık süreçte toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak eğitim politikaları geliştirilememiştir. Bakanlık yetki ve iradesini kısmen vakıf-derneklere teslim etmiştir. Tüm eğitim paydaşlarının görüşlerini almak yerine vakıf ve cemaatlerin talepleri doğrultusunda ‘ben yaptım oldu’ politikası uygulanmıştır.
19 yılda değişime uğrayan ve net olarak kendini gösteren durum öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının Güvenceli iş ve güvenceli istihdam ilkesinin kaybolmuş olmasıdır. Hangi Milli Eğitim Bakanı gelirse gelsin eğitimin özelleştirilmesi, ticarileştirilmesi ve eğitimin dinselleştirilmesi konusunda politikalarda ısrarcı olunmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı, anayasa ve yasalarla çerçevesi çizilmiş işlevlerinin büyük bir kısmını dinci vakıf ve derneklerle yapılan protokollerle devretmiştir.
83 milyonun yaşadığı bir ülkede eğitim sisteminde yapılacak değişiklikler, reformlar büyük bir toplumsal uzlaşıyla ve tamamen pedagojik gerekçelerle yapılması gerekirken halkın değişik kesimlerin, sivil toplum kuruluşların ve eğitim bilimcilerin görüşleri önemsenmeden, bilimsel temellerden yoksun bir şekilde hayata geçirilmiştir.
2002 yılında iş başına gelen ve 19 yıldır tek başına ülkeyi ve dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığını yöneten AKP iktidarı öğretim programları başta olmak üzere, sistemin bütünlüğü, teşkilat yapılanması ve eğitim mevzuatlarında sayısız düzenlemeleri “emrivaki” bir şekilde yapmış ve istenilen sonuç alınamamış, eğitim sistemi bir yapboza dönmüştür.
Eğitim sistemi üzerindeki siyasi abluka, eğitim bütçesindeki sürekli azalma eğilimi, liyakatsiz atamalar, vakıf ve derneklerin eğitim alanında karar verici noktaya gelmesi, toplumun bir kesiminin yok sayılması bu alandaki başarısızlığın en önemli nedenleridir.
TÖB SEN olarak belirtmek isteriz ki Eğitim alanında başarılı olmak için Bakan değişiklikleri çözüm değildir.19 yıllık AKP iktidarında 8 inci kez değişmiştir. İhtiyaç duyulan öğretmen atamalarının yapılmaması, müfredatın bilimsel ve laik temellerde alınmaması, MEB’e yeterli bütçenin ayrılmaması, kamusal eğitimde ısrarcı olamaması durumunda eğitimdeki yapısal sorunlar devam edecektir.
Eğitimde doğru bir yapılanmanın yolu Bakan değişikliklerinden çok Eğitim’de AKP’nin bakış açısını yani yönetim zihniyetini değiştirmesinden geçer. Eğitimin kamusal ve parasız olması gereken bir kamu hizmeti olduğunu kabul etmeyen bir iktidar varken, eğitimcilere iş verdiği bir köle olarak gören iktidar varken bilimsel, çağdaş bir yaklaşımı reddeden bir iktidar varken Eğitimdeki sorunların çözülme ihtimali yoktur.
Ayrıca MEB’in önceliği öğrencilerin maksimum yararından çok ideolojik bir dönüşümün olması anlayışı değişmediği sürece ;Bakan değişiklikleri çözüm olmayacaktır. TÖB SEN olarak sorunların toplumsal güçlerin örgütlü mücadelesi ile çözülebileceğine inanıyoruz. Eğitim’in tüm ilerici bileşenlerini kamusal, bilimsel, laik, parasız eğitim mücadelesine davet ediyoruz.”