TÖB-SEN Yürütme Kurulu Başkanı Deniz Ezer: Köy Enstitüleri’nin 82. Kuruluş Yıl Dönümü Kutlu Olsun!
Tüm Öğretmenleri Birliği Sendikası Yürütme Kurulu Başkanı Deniz Ezer, Köy Enstitüleri’nin eksikliği, özellikle günümüzde içi boşaltılmış bir eğitim sürecinde yakıcı bir şekilde hissedildiğine dikkat çekti.
Köy Enstitülerinin kuruluşunun 82. Yılında yaptığı Yürütme Kurulu adına Basın açıklaması yapan Deniz Ezer, “Köy Enstitüleri’nin 82. Kuruluş Yıl Dönümü Kutlu Olsun” diyerek düşüncelerini şöyle aktardı:
“Eğitim aynı zamanda üretmektir” anlayışıyla kurulan Köy Enstitüleri, üretime ve her anlamda gelişmeye, kalkınmaya yönelik eğitim öğretim sürecini temel alan tarihsel bir örnektir.
Köy Enstitüleri taşrada toplumsal, ekonomik ve kültürel kalkınmayı sağlamak; bu alanda ilgili gerekli insan gücünü yetiştirmek için kurulan temel eğitim kurumları olmuş, yetiştirdiği öğretmenlerin yaptığı somut örnekler, aradan 82 yıl geçmiş olmasına rağmen unutulmamıştır.
Bugünün siyasi iktidarı tarafından hedef haline getirilen karma eğitim sistemine dayanan Köy Enstitülerinde okutulan derslerin yüzde 50’si kültür, yüzde 25’i tarım ve yüzde 25’i de teknik derslerden oluşmuştur. Köy enstitüsünü bitiren bir öğretmen sadece bir ilkokul öğretmeni olmamış, aynı zamanda ziraat, sağlık, duvarcılık, demircilik, terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularında uygulamalı olarak öğrendiklerini öğrencilerine aktarmıştır.
Sosyal yaşama katılım üretimle geçer ve topluma üretmeyi öğretmek anlayışıyla kurulan Köy Enstitüleri aynı zamanda tarım işlikleri ve sağlık ocakları olarak toplumsal işlevler görmüş, çeşitli tohum ve tarım araçlarının ilk denemeleri bu okullarda yapılmıştır. Türkiye’nin toplumsal yapısının oluşumuna çok değerli katkıları olan Köy Enstitüleri’nin eksikliği, özellikle günümüzde içi boşaltılmış bir eğitim sürecinde yakıcı bir şekilde hissedilmektedir.
Günümüzde öğrencilerin iktidar eliyle imam hatiplere, özel liselere ve meslek liselerine yönlendirildiği, büyük bölümü dini içerikli seçmeli dersleri seçmeye zorlandığı, dikkate alındığında, Köy Enstitüleri’nin zengin ders içeriği, benimsediği öğretmen yetiştirme ve eğitim modelinin ne kadar önemli ve değerli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
Köy Enstitülerini değerli kılan bir başka özellik de: Eleştirmeyen, sorgulamayan, ezbere dayalı ve sınav merkezli eğitim sistemine değil, gerçek anlamda öğrenci merkezli, öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenme sürecini ilke edinen bir eğitim-öğretim ortamı yaratmayı hedeflemiş olmasıdır. Köy Enstitülerinin kuruluşunun üzerinden 82 yıl gibi uzun sayılabilecek bir süre geçmiş olmasına, dönemin zor koşullarındaki eğitimin niteliği ile günümüz Türkiye’si arasında olumsuz anlamda çok büyük farklar olması eğitimde nasıl gerilediğimizi net göstermektedir.
Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu zorlu koşullar ve uluslararası dinamiklerin etkisi sonucunda Köy Enstitüleri kısa süre içinde kapatılmıştır..
Köy Enstitüleri’nin kapatılması, Türkiye’nin çağdaş, laik ve bilimsel değerlerle buluşması ve aydınlanma sürecinin ciddi anlamda kesintiye uğramasına neden olmuştur. Geçmişte Köy Enstitüleri’ni kapatan ve yarattığı tüm olumlu izleri silmeye çalışanlar, bugün laik bilimsel eğitime savaş açarak, karma eğitim uygulamalarını kaldırmak isteyerek eğitim sistemini dinselleştirmeyi ve ticarileştirmeyi hedeflemekte, eğitim sistemini ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirmek istemektedir.
68 yıl önce Köy Enstitülerini kapatan anlayış, ile bugün iktidarın anlayışı aynı noktadadır. Bugün 20 bin köy okulunu kapatılmıştır. Okulu kapatılan, öğretmeni olmayan köyler boşalmış; tarım, hayvancılık bitme noktasına gelmiştir. Köylerimiz bugün boş, ıssız, insansızdır; çocuk seslerinden mahrum kalmıştır. Domatesi, biberi, patlıcanı taneyle aldığımız, ekmeğe 30-40 lira ödediğimiz bugün dönüp geriye baktığımızda “Eğitim içinde üretim, üretim içinde eğitim…” anlayışını hayata geçiren, modern tarımı köylünün ayağına getiren köy enstitülerinin kapatılmasının ne büyük kayıp olduğunu daha net görüyoruz.
Köy Enstitülerinin kurulmasında katkı sağlayan ve bu eğitim öğretim sürecinin aktarıcısı olan herkesi saygı ve rahmetle anıyoruz.”