HATAY’DAKİ KONTEYNER KENTLER KADERİNE TERK EDİLDİ!
Hatay’ın konteyner kentleri depremin ikinci yılında tek, tek gezdik, konteyner kentlerde yaşamlarını sürdüren depremzedelerin durumlarını yakından gördük.
Konteyner kentlerde hükümetin, yetkililerin depremzedelerin şikayetlerini kulak arkası ettiklerini depremzedeler anlattılar. Sorunlarının çözümünde hiç ilgilenmediklerini söylediler.
İki yıldır 20 metre kare yerde yaşamlarını sürdürenlerin psikolojik olarak iyi olmadığını ve hükümetin artık yardım yapmayacağı düşüncesi hakimdi. “Seçim için kapımızı çalmasınlar, kovarız” diyorlar.
Konteyner kentlerde konteynerin üst kısımları, alt kısımları ya kırılmış, ya da esnemiş olduğundan yağmurlarda sular içeriye akmaktadır.
Konteynerlerin önüne yapılan kanalların demirleri çıkmış, çocuklar top oynarken bu kanallara düşüyorlar. Kanalizasyonlar patlamış, arka yerlerde, otlar bir metreyi geçmiş, sinek, böcek yuvaları haline gelmiş durumdadır.
Evleri çıkan depremzedelerin bir kısmına anahtar verilmiş ama, TOKİ’lerin bulunduğu yerlerin yolu, alt yapısı ve oturulacak hale getirilmemiştir.
Konteyner kentlerde kalan ve kiracı olanlar bu kentlerin yıkılınca nereye gideriz diye kara, kara düşünüyorlar. Bize de konut yapılsın diyorlar, ancak ödemenin bu şartlarda mümkün olmadığını, kiraların ise 10-20 arasında olduğunu ve asgari ücretle olanlar, emekli olanların bu kirayı verecek güçlerinin olmadığını belirtiyorlar. Kısaca hükümetin gelip durumlarını ikinci yılında görmesini ve sorunlarının çözülmesini bekliyorlar.
Konteyner Kentlerde mikrofon Uzattık ve Ne Dediler?
Abdullah Köşten:
Konteynerlerde kalıyoruz ama çok zorluk içindeyiz, her taraf berbat ve pislik içindedir. Her gün telefon ediyoruz “geliyoruz” diyorlar ama gelip ilgilenen yoktur. Konteynerlerde bir sürü başı boş köpekler var, evin önündeki her şeyi yiyorlar, çocukları saldırıyorlar, hiç kimse ilgilenmiyor.
Arzu Gezier:
Depremden sonra her türlü acıyı gördük, yakınlarımızı yitirdik, halen psikolojimiz düzelmiş durumda değil, evlerimizin yapılmasını iki yıldır bekliyoruz ve halen bekliyoruz, ne zaman biteceğini de bilmiyoruz. Dört ay çadırda kaldık, sonra buraları verdiler devlet yardım etti. Allah razı olsun ama böyle gitmiyor.
Ayşe Bezgin:
Cumhurbaşkanımız bir yıl içinde her türlü yardımı yapacağını ve evlerimize kavuşacağımızı söyledi. Bize bu konteyreler dışında hiçbir yardım yapılmadı. Ondan sonra benim evim ağır hasarlı bu güne kadar neticelenmedi. Cumhurbaşkanımız gelsin bizim halimizi yakından görsün istiyoruz. Ölümüşmüyüz, kalmışmıyız bunu da bilen yok. Biz unutulduk, bizim sorunlarımıza çözüm için gelen yoktur.
Güler Bilgin:
Evimde depremi tek başıma yaşadım ve çok korktuk, buraya geldik. Ben bir emekli olarak 9 bin beşyüz lira para alıyorum. Buradan çıkarırlarsa nasıl kira veririm, nerede kalırım onu da bilmiyorum!
Hasan Gündoğan:
Depremin üzerinden iki yıl geçti bir yılda vereceklerini söylediler, bizim konteynerlerin arkası pislik dolu, evin içine hamam böcekleri giriyor. Benim çocuğum depremde üç aylıktı şimdi ikibuçuk yaşına bastı. Biz sözlerin tutulmasını istiyoruz, bize depremi unuttursunlar istiyoruz.
İsmet Cuma Balcı:
Depremde çok sıkıntılar yaşadık, kalacak yer yok, yaşayacak yer yok. Devlet Allah razı olsun bize bu imkanları verdi. Biz kiracıyız bize ev yapılmıyor ve kara, kara düşünüyoruz. Devlet bize konut imkanı sağlar mı? Bilemeyiz!
Kader Umul:
Bizi depremden sonra ev sahibi, bizi çıkardı ve evi yüksek miktarda paraya kiraya verdi. Buraya geldik ama kimse bizimle pek ilgilenmedi, kendi yağımızla kendimiz kavruluyoruz. Kendi sorunlarımızı kendimiz çözüyoruz, tuvaletlerimiz taştı, evimize lağım suları girdi, sonra arıklar yapıldı ama bu arıklar çocuklarımıza mikrop yuvası oldu. Sular, pislikler, böcekler bu arıklarda birikiyor ve çocuklarımız bu mikrop yuvaları içinde büyüyorlar. Kimse bunları gelip çözmüyor. Biz kiracıyız buralar kaldırılırsa nereye gideriz, ne yaparız onu da bilmiyoruz, yetkililerden birisi çıkıp da bize bir bilgi vermedi!
Mehmet Yücel:
Ben 82 yaşındayım, ayakta duramıyorum, sinekten evde yatamıyorum, konteynerlerin arkasını bok götürüyor, yönetime söylüyoruz “tamam” diyorlar ama orada kalıyor. Doğru, dürüst bir ilaçlama bile yapmıyorlar esas ilaçlanması gereken yeri yapmıyorlar.
Ömer Tomel:
İki yıldır burada yaşıyoruz, gördüğünüz gibi durum iyi değil, her bok içinde HATSU’ya gidiyoruz, çekiyorlar ama yeniden taşıyor. Buralarda sinek, böcek yuvası haline geldi. Allah bize yardım etsin, ne diyeyim.
Sibel Çolak:
Bu konteynerleri kaldırdıklarında nereye gideriz, nasıl yaşarız, gerçekten bilmiyoruz. Bir asgari ücretle biz yeniden kiraya çıksak nasıl öderiz, bu sorunları düşünüyoruz. Ev kiraları ise 15-20 bin olmuş, biz depremi yaşadığımızda en yüksek ev kiraları 5 bin lira idi, ne yapacağımızı bilmiyoruz ve perişan bir halde bekliyoruz. Bize bizimle ilgili bir bilgi vermediler ama televizyonlardan öğrendiğimize göre devletin sosyal projesi varmış, herkes evlerine taşındıktan sonra kalan evlerin kiracılar için değerlendirileceği bilgisi dışında bir bilgimiz yoktur. Hadi diyelim bu oldu ödeme planı nasıl, asgari ücretle bunları ödeyebilirmiyiz, onu da bilmiyoruz. Aslında hiçbir şey bilmiyoruz!
Türkan Yılmaz:
İki yıldır ne halimizi soran, ne sorunlarımızı çözen yoktur. Parti ve seçim döneminde kapımızı çalıyorlardı, bu durumda biz reziliz, devletimiz bize el atsın. Bizim 4 evimiz yıkıldı ama bir ev çıkmadı, ne yapacağız bilmiyoruz ve mağduruz. Hükümetin bilmesini istiyoruz. Yani devlet bizi görsün ve sorunlarımızı çözsün istiyoruz. Onun dışında bir şey istemiyoruz.
HÜSEYİN GÜLER