Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 32,22 / Satış: 32,35
€ EURO → Alış: 34,61 / Satış: 34,75

51 Baro İstanbul Sözleşmesi için Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurdu

51 Baro İstanbul Sözleşmesi için Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurdu
  • 12.08.2020
  • 51 Baro İstanbul Sözleşmesi için Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurdu için yorumlar kapalı
  • 724 kez okundu

Aralarında Hatay Barosu’nun da bulunduğu 51 Baro İstanbul sözleşmesi hakkında Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurduğu belirtildi.

Hatay Barosundan yapılan açıklamada, İstanbul  sözleşmesinin toplumda şiddete maruz kalan zayıf bireylerin korunması açısından devrim niteliğinde hükümler getirdiğine dikkat çekilerek, Kamu Denetçiliği Kurumuna gönderilen dilekçeyi kamuoyu ile paylaştı.

51 Baro’nun İstanbul Sözleşmesi için Kamu Denetçiliği Kurumuna gönderdikleri dilekçe aynen şöyle:

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU’ NA

                                   ANKARA

KONU            : İstanbul Sözleşmesi Hakkında

Ülkemizde kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olması çalışmaları Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yasal bir zemine oturtulmaya çalışılmış ve Medeni Kanunun 1926’da kabulü ile kadın hakları açısından bu süreçte yeni bir döneme girilmiştir. Örneğin; çok eşlilik yasaklanmış, resmi nikah zorunlu kılınmış,  kız ve erkek çocuklara mirasta eşit pay ilkesi getirilmiş; boşanma, nafaka gibi yasal düzenlemeler aile kavramı nazara alınarak düzenlenmiş, kısaca kadının toplumsal yaşamdaki yeri güçlendirilmiştir. O günden günümüze, dünyadaki kadın hakları hareketleriyle koordineli şekilde ülkemizde de kadın ve erkeğin yasalar önünde eğitim, iş, aile ve toplumsal hayatta eşit bireyler olarak yaşaması için pek çok yasal düzenleme yapılmıştır. Yapılan düzenlemeler sadece yasalar ile sınırlı kalmamış bu alanda pek çok uluslararası sözleşmeye ülkemiz imzacı olmuştur. Birleşmiş Milletler düzeyindeki 9 temel insan hakları sözleşmesinden biri olan “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi” (CEDAW), bu sözleşmeler arasında özellikle kadınların insan haklarını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini odağına alan tek sözleşmedir. Ülkemizde bu sözleşmenin imzacılarından biridir.

Yapılan ulusal ve uluslar arası düzenlemelere rağmen sadece Türkiye’de değil tüm dünyada kadına karşı şiddetin her türlüsüyle mücadele etmek ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Bu ihtiyaçtan yola çıkan ve hazırlık aşamasında Türk kamu yetkililerinin de aktif olarak yer aldığı tam adı “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”  diğer adıyla ‘’İstanbul Sözleşmesi’’ ortaya çıkmıştır. Bu sözleşme toplumda şiddete maruz kalan zayıf bireylerin korunması açısından devrim niteliğinde hükümler getirmiş, böylece devletlerin en temel görevleri olan birey hak ve özgürlüklerini koruması konusunda devletlere görevler yüklemiş, bu yolla toplumsal barışın sağlanmasında bu sözleşme adeta yol gösterici olmuştur.  Özel olarak bu sözleşme, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa Sözleşmesi olma niteliğini de taşımaktadır. Bugüne kadar Türkiye dâhil 34 ülke tarafından onaylanmıştır. Türkiye, sözleşmeyi imzaya açıldığı 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalamış, 14 Mart 2012 tarihinde ise onaylamıştır. Böylece Türkiye sözleşmeyi onaylayan ilk ülke olmuştur.

Bu sözleşmenin bir önemli tarafı Cumhuriyet devrimleri ile toplumda zayıf konumda olan bireylerin yerinin sağlamlaştırılmasında bir merhale işlevi görmesi ve böylece dünyada İstanbul Sözleşmesi adı ile anılarak Cumhuriyet devrimlerinin sonuçlarının uluslararası alanda görülmesi özelliğini taşımasıdır.  Bu sözleşmenin böyle bir manevi değeri, tarihsel bir işlevi olduğunu burada ayrıca belirtmek isteriz.

İstanbul Sözleşmesi’nde, sözleşmeyi parlamentolarından geçirmiş hükümetlerin kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin her türüyle mücadele etmek için bir dizi kapsamlı tedbir alması istenmektedir. Sözleşmenin her bir maddesinde şiddet eylemlerinin meydana gelmesinin önlenmesi, mağdurlara yardım edilmesi ve faillerin adalet önüne çıkartılması amaçlanmaktadır. Sözleşme; aile içi şiddet, ısrarlı takip, cinsel taciz ve psikolojik şiddet gibi, kadına yönelik farklı şiddet türlerinin suç olarak kabul edilmesini ve bunlara karşı yasal yaptırımlar getirilmesini gerekli kılmaktadır.

Sözleşme’nin 1. Maddesinde belirtildiği üzere amacı;

•          Kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak,

•          Kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dâhil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak,

•          Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak,

•          Kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak,

•          Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamaktır.

Bu Uluslararası Sözleşmenin iç hukuka uygun hale getirilmesi için hayata geçirilmesini teminen 6284 Sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi” adıyla yasal bir düzenleme yapılmıştır.

İçinde yaşadığımız süreçte kadın ve çocuklara yönelik artan psikolojik, ekonomik, cinsel, fiziksel saldırılar bize söz konusu yasal düzenlemelerin ne kadar gerekli hatta hayati olduğunu ispatladığı gibi artan vakıalar işbu tehdidin ortadan kaldırılması için yapılması gereken daha pek çok düzenleme olduğunu da göstermektedir. Cinslerin biyolojik farklılığı kabul edilirken, toplumda kadın ve erkek cinsine atfedilen anlamların insan hakları eşitliği bağlamında değerlendirilerek, kadın erkek eşitliğinin toplumun her kesimine yayılması ve böylece bir cinsin diğer cins üzerinde baskı kurma, hakimiyet tesis etme, kendinde diğer cins üzerinde hak iddia etme temelli kişisel saldırıların önüne geçilmesi için atılması gereken çok adımımız olduğu da açıktır.

Bugün ilk imzacısı olmaktan yıllardır tüm kurumlarımızın öğündüğü İstanbul Sözleşmesi’ndeki imzadan geri adım atılması talepleri yüksek dille gerek iktidarın siyasi temsilcileri aracılığı ile TBMM’de,  gerekse bazı STK’lar aracılığı ile yazılı ve görsel basında dile getirilmekte ve bu konu kamuoyunda tartışılmaktadır.

Bugün basında yer alan haberlere göz attığımızda, hemen her gün bir hatta birden fazla kadın cinayeti ile karşı karşıya gelmekteyiz. 2020 yılı Temmuz ayı sonu itibariyle öldürülen kadın sayısı 285’dir. Meslektaşlarımıza müvekkillerinden gelen şiddet içeren tedbir talebi başvuruları ve 6284 Sayılı Yasa çerçevesinde alınan uzaklaştırma kararları da, Adalet Bakanlığı’nın ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın verilerinde yer almaktadır.  Söz konusu yasal düzenlemeye toplumun ihtiyacı olduğu açıktır. Bundan geri adım atılması halinde, hak savunucusu olan baroların, avukatların  insan hakkı ve kadın hakkı ihlalleri ile mücadelede; yasal dayanağımız olan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasadan mahrum kalmamız neticesi hak arama mücadelesinde olan bireylerin zarar göreceği de açıktır. Kadına, çocuğa, kısaca mağdura yönelik şiddetle etkin mücadele edemeyen bir devletin toplumsal olarak da bu durumdan zarar göreceği aşikardır.

Bu nedenle ısrarlı bir şekilde demokrasiden uzak, en temel insan hakları kavramlarından ve her şeyden önce hak temelli hukuk felsefesinde uzak anlayışla Sayın Kamu Denetçiliği Makamı’na sunulan raporlarda, bu sözleşmeden Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çekilmesi talep edildiği gibi haberleri basından üzülerek öğrendik. Bizleri en çok üzen de kadınların bugüne kadar toplumsal hayatta elde ettikleri kazanımlardan bu yolla vazgeçilmesinin istenmesidir. Zira bu sözleşmeden vazgeçmek demek tam da budur; kadınların, çocukların artan şiddet sarmalı içerisinde seslerinin daha çok kesilmesidir.

   Bizler Barolar olarak, Cumhuriyetimizin temel değerlerine bağlılığımızı burada bir kez daha ifade ederek,  sadece kadınların değil, toplumda  şiddete maruz kalan tüm bireylerin koruyucusu olan İstanbul Sözleşmesi’nden Devletimizin çekilmesini talep eden dilekçelerin ve bu dilekçeler çerçevesinde hazırlanan raporların dikkate alınmamasını,  İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmaması hususunda TBMM’ne tavsiye kararı verilmesi talebini içerir İş bu başvurumuzu yapıyor, bu doğrultuda  gereğinin yapılmasını saygılarımızla arz ve talep ediyoruz.

1-Adana Barosu Başkanlığı 2-Ankara Barosu Başkanlığı 3-Antalya Barosu Başkanlığı 4-Amasya Barosu Başkanlığı 5-Aradahan Barosu Başkanlığı 6-Artvin Barosu Başkanlığı 7-Aydın Barosu Başkanlığı 8-Balıkesir Barosu Başkanlığı 9-Batman Barosu Başkanlığı 10-Bilecik Barosu Başkanlığı 11-Bingöl Barosu Başkanlığı 12-Bolu Barosu Başkanlığı 13-Burdur Barosu Başkanlığı 14-Bursa Barosu Başkanlığı 15-Çanakkale Barosu Başkanlığı 16-Denizli Barosu Başkanlığı 17-Diyarbakır Barosu Başkanlığı  18-Düzce Barosu Başkanlığı 19-Eskişehir Barosu Başkanlığı 20-Gaziantep Barosu Başkanlığı 21-Giresun Barosu Başkanlığı 22-Hakkari Barosu Başkanlığı 23-Hatay Barosu Başkanlığı 24-Isparta Barosu Başkanlığı 25-İstanbul Barosu Başkanlığı 26-İzmir Barosu Başkanlığı 27-Kars Barosu Başkanlığı 28-Kırıkkale Barosu Başkanlığı 29-Kırklareli Barosu Başkanlığı 30-Kırşehir Barosu Başkanlığı 31-Kocaeli Barosu Başkanlığı 32-Konya Barosu Başkanlığı 33-Manisa Barosu Başkanlığı 34-Mardin Barosu Başkanlığı  35-Mersin Barosu Başkanlığı 36-Muğla Barosu Başkanlığı 37-Muş Barosu Başkanlığı 38-Ordu Barosu Başkanlığı 39-Sakarya Barosu Başkanlığı 40-Samsun Barosu Başkanlığı 41-Siirt Barosu Başkanlığı 42-Sinop Barosu Başkanlığı 43-Şanlıurfa Barosu Başkanlığı 44-Şırnak Barosu Başkanlığı 45-Tekirdağ Barosu Başkanlığı 46-Trabzon Barosu Başkanlığı 47-Tunceli Barosu Başkanlığı 48-Van Barosu Başkanlığı 49-Yalova Barosu Başkanlığı 50-Yozgat Barosu Başkanlığı 51-Zonguldak Barosu Başkanlığı  
Hatay Valisi Mustafa Masatlı 29. Avrupa Bölge Temsilcileri Günlerinde konuştu: Şehre geldiğimde gördüğüm ilk tablo tarihin en büyük yıkımına uğramış bir şehrin fotoğrafıydı!
29. Avrupa Bölge Temsilcileri Günleri  “Doğal Afetlerin Yönetiminde Mülki İdare Amirleri Sempozyumu” İzmir’ de gerçekleştirildi.  Ulusal ve uluslararası birçok heyetin...
6-12 Mayıs’ta kutlanacak vakıf haftası dolayısıyla Hatay Vakıflar Bölge Müdürü Osman Güneren mesaj yayınladı: Vakıf kültürü, kadim medeniyetimizin paha biçilemez miraslarından biri!
Hatay Vakıflar Bölge Müdürü Osman Güneren, 6-12 Mayıs’ta Vakıflar Haftasının kutlanacağını belirtti. Vakıflar Haftası dolayısıyla kutlama mesajı yayınlayan Bölge Müdürü...
Antakya Sarımiye Camisi yarın yeniden ibadet açılıyor!
Deprem’de ağır hasar gören Antakya’nın en eski camilerinden Sarımiye Camisi yarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı törenle yeniden ibadet açılacak....
Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay: Uhdemizde olmayan hizmet taleplerine kulak tıkamayacağız!
Hatay’ın Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay, Samandağ’ da sıkça şikayetlere konu olan temizlik ve sivrisinek sorunu ile ilgili önemli açıklamalarda...
<strong>Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin 3 D  Printer atölyesi başlıyor: Son başvuru 13 Mayıs 2024                            </strong>
Hatay Büyükşehir Belediyesi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) iş birliği ve İsveç Hükümeti’nin desteklikleriyle düzenlenen “3D Printer ile Medikal Cihaz...
<strong>Hatay Büyükşehir Belediyesi’nden Çocuklara Hıdrellez etkinliği!</strong>
Hatay Büyükşehir Belediyesi her yıl 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gecede kutlanan Hıdırellez Günü dolayısıyla çocuklara özel etkinlik düzenledi. Hatay...
Arazileri sular altında kalan Amık Ovasındaki çiftçiler yetkililere seslendi: Devlet Bizim Önerimize Kulak Verirse Bu Sorun Kısa Zamanda Çözülür!
Hatay’ın verimli arazilerinden Amik Ovası Mayıs ayı olmasına rağmen halen sular altında bulunmaktadır. 12 Bin dönümlük arazinin büyük bölümü ekim...
CHP Hatay Milletvekili Nermin yıldırım Kara: Yetkililer Antakya’ya gelerek Rezerv sorularına cevap vermeli!
CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Hatay’daki Depremzedelerin korkulu rüyası haline gelen Rezerv alanlarla ilgili sorulara yetkililerin Antakya’ya gelerek cevap...
Hatay Valisi Mustafa Masatlı: Bereketli Hasatlar ve Sürdürülebilir Hayvancılığımız İçin Hiç Durmadan Çalışıyoruz!
6 Şubat Asrın Deprem Felaketi sonrasında üreticileri teşvik edebilmek ve tarımsal üretimde devamlılığı sağlayabilmek amacıyla “Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi”...
<strong>Hatay Büyükşehir Belediyesi Miniklere unutamayacakları bir gün yaşattı!</strong>
Hatay Büyükşehir Belediyesi başarılı yazar Defne Ongun Müminoğlu ile çocukları eğlenceli ve öğretici bir aktivite ile bir araya getirdi. Hatay...
Eğitim İş’ten Türkiye Yüzyılı Maarif modelinin geri çekilmesi imza kampanyası!
Eğitim İş Hatay 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Günal, Türkiye Yüzyılı maarif müfredatı taslağının geri çekilmesi için imza kampanyası başlattıklarını...
Hatay Diş Hekimleri Odası Başkanı Nebil Seyfettin Mazbatasını alarak ilk toplantısını gerçekleştirdi
Hatay Diş Hekimleri Odası Başkanlığına yeniden seçilen Nebil Seyfettin, mazbatasını alarak ilk toplantısını gerçekleştirdi. Başkan Nebil Seyfettin toplantının açılış konuşmasında...
Antakya’da Park ve Yeşil alanlar güzelleşiyor!
Antakya Belediyesi Park Bahçe Müdürlüğü ekipleri, park ve yeşil alanlarda bakım onarım ve temizlik çalışması gerçekleştirdi.            Antakya Belediyesi’nden yapılan...
<strong>Hatay Büyükşehir  Belediyesi’nde  Çocuklara Tiyatro ve Animasyon etkinliği</strong>
Kırıkhanlı minik öğrenciler, Hatay Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Topluluğu’nun sergilediği “Karınca Kararınca” adlı tiyatro oyunu ile keyifli bir gün geçirdi. Hatay...
<strong>Hatay’da Çocuklar,  Hatay Büyükşehir Belediyesi ile hem eğlenecek hem de öğrenecek!                             </strong>
Hatay Büyükşehir Belediyesi ve UNICEF iş birliğiyle kapsamında çocukların sosyal uyumunu güçlendirmek ve gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla bir dizi etkinlikler...
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ