4 Ekim Hayvanları Koruma Gününde Basın açıklaması yapan Nermin Yıldırım Kara: Doğada yaşayan her canlı varlık, ekosistemin bir parçasıdır!
İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım Kara, Doğada yaşayan her canlı varlığın, ekosistemin bir parçası olduğuna dikkat çekti.
Nermin Yıldırım Kara, 4 Ekim Dünya Hayvanlarını Koruma gününde yaptığı Basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Giderek artan hayvana şiddet olayları nedeniyle Hayvan Hakları Yasası bir an önce çıkarılmalı ve suçlular artık hak ettikleri cezayı almalıdır.
Hayvancılığımızı olumsuz olarak etkileyen ve İskenderun’da kötü koku ve çevre sorununa neden olan Canlı Hayvan İthalatına son verilmelidir.
Doğada yaşayan her canlı varlık, ekosistemin bir parçasıdır.
Yok edilen her canlı türünde doğamız, telafisi olanaksız kayıplarla karşı karşıya kalır. Bu sorunların çözümünde, yaşama saygı duyma felsefesi yatmalıdır.
Ülkemizde sahipsiz ve yaban hayvanlarının içinde bulundukları ortam ve gördükleri eziyet yanında insanlara bulaşma riski olan hastalıkların taşıyıcıları olma olasılığı da göz ardı edilmemelidir. Yaban hayatın korunmasındaki bu tür eksiklikler, nesli tükenmekte olan türler, doğal çevrelerin korunması gibi konular, maalesef, bugüne kadar sorun olmaya devam etmiştir.
Bu konuda değinilmesi gereken bir diğer konu, sokak hayvanları sorununun tek boyutlu değil, çok boyutlu ele alınması; sorunun hem insan hem de hayvan boyutunun birlikte incelenmesi gerektiğidir.
Sokakta bulunan hayvanlar açlık, susuzluk, hastalık, insanlar tarafından kötü muameleye maruz kalma, diğer hayvanlar tarafından saldırıya uğrama gibi çeşitli riskler altında yaşarken; sokak hayvanlarının insanlara saldırması, kuduz, gibi zoonotik hastalıkların bulaşması, hayvanların neden olduğu trafik kazaları gibi durumlar da söz konusudur.
Bu bağlamda hayvanlara yönelik şiddetin ve kötü muamelenin görmezden gelinmemesi gerektiği gibi, insanların uğradığı saldırılar ve zararlar da görmezden gelinmemelidir. Bu nedenle soruna yönelik çözümler ortaya konurken hem insan hem de hayvan boyutu birlikte değerlendirilmeli, her iki varlık için de en yüksek faydanın sağlanacağı çözümler getirilmelidir.
Yapılacak mevzuat çalışmalarında doğanın korunması sorumluluğu ve bilinci içerisinde insanlar gibi diğer türlerin ve gelecek nesillerin çevre ve yaşam kalitesinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir
Çevre ve Orman Bakanlığının girişimleri ile 2004 yılında kabul edilen 5199 sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu” Avrupa Sözleşmesi göz önüne alınarak hazırlanmıştır.
Keza 2006 yılında “Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği” yayınlanarak 5199 sayılı Kanunda yer alan hükümlerin uygulanmasına ilişkin esaslar ele alınmıştır.
Gerek Kanun gerek Yönetmelik her türlü hayvanın korunmasını hedeflerken, içeriğinde sokak hayvanlarının korunmasına dair çok sayıda hüküm bulunmaktadır.
Ancak bu hükümler sadece kâğıt üzerinde kalmakta, sokak hayvanlarının yaşadığı mağduriyete çözüm olamamaktadır.
Var olan hukuk sisteminde hayvanların vücut bütünlüğüne yönelik saldırılar, işkence, hayvanlara kasıtlı olarak acımasız ve zalimce davranmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak ve benzeri fiiller “suç” değil “kabahat” olarak değerlendirilmekte ve bu kapsamda yaptırım olarak sadece idari para cezaları öngörülmektedir.
Bu ise sokak hayvanlarının maruz kaldığı ve yaşam haklarına yönelik şiddet eylemleri açısından caydırıcı olmamaktadır.
Sahipsiz sokak hayvanlarının yaşam haklarına dair sorunlarının yanı sıra; “nüfus kontrolü”, “beslenme”, “sağlık” ve “bulundukları bölgede yaşama hakkı gibi temel gereksinimleri de tamamen göz ardı edilmektedir.
Hayvan severlerin gönüllü çabaları haricinde soruna çözüm getiren ve hayata geçirilmiş bir çalışma söz konusu değildir.
Sokak hayvanlarının maruz kaldığı sorunların giderilmesinde en temel nokta ise; toplumda hayvan sevgisi ve birlikte yaşama bilincinin oluşturulmasıdır
Bu nedenle Hayvanları Koruma Kanununun yeniden şekillendirmesi gerekmektedir.
Bu konularda;
• Hayvanlara karşı tecavüz/istismar suçu için idari cezalar caydırıcı olmamaktadır.
• Sahipli/sahipsiz’’ hayvan ayrımı yapılmamalı, sahipsiz hayvanların besin bulma gibi sıkıntılar yaşamaması için, alındıkları ortama bırakılması önem kazanmaktadır…
• Hayvanlara gerçek koruma sağlayacak düzenlemeler yapılması önemlidir.
• Hayvan katliamına sebep olan avcılığın sıkı bir denetim altına alınması, nesli tükenen veya tükenme tehlikesi olan hayvanların mutlak korunma altına alınması,
Barınakların maddi ve fiziksel imkânlarının ve personel sayısının yetersizliği, personelin hayvan hakları konusundaki bilgi eksikliği, birçok barınakta veteriner hekim olmaması, yine barınaklardaki koşullan kötüleştirmektedir. Barınak, bakımevi ve hayvan hastanesine sahip olan yerel yönetimlerin, bu barınak ve bakım evlerinde hayvanlar için sundukları hizmetin niteliği ve kalitesi üzerinde de önemle durulmalıdır.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Zülal Kalkandelen’in haberine göre: 10 Eylül’de Brezilya’nın Rio Grande Limanında 201 metre uzunluğunda 32 metre genişliğindeki NADA isimli gemiye 26 bin angus yüklenmiş. Üç haftadan fazla sürecek yolculuktan sonra 4 Ekim’de, tam da hayvanları koruma gününde geminin İskenderun Limanına varması planlanmış.
Bu gemi 2018 de 25 bin angusla Mersin Limanı’na gelmişti
O dönem yine basındaki haberlere göre 25 bin baş hayvan gemide üst üste sıkışık vaziyette, bir aya yakın yolculukta çok kötü koşullarda beslenerek, adeta bir dışkı denizinin içinde geldikleri ve yolda ölenlerin denize atıldığı belirtiliyordu.
Elbette bizler İskenderun Çevre Koruma Derneği olarak işin ekonomisinde değiliz.
Ancak İskenderunluyu yeniden kötü koku ve çevre kirliliği beklediğinin de altını çizmek istiyoruz.
Kaldı ki hayvancılığımızı da olumsuz etkileyen canlı hayvan ithalatından artık vaz geçilmesi için yetkilileri göreve davet ediyoruz.
BASIN AÇIKAMASI İLERİ BİR TARİHTE
Bu arada Nermin Yıldırım Kara açıklamasında, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu Kararları Gereğince 4 Ekim 2020 Pazar günü Anıt Alanında yapacakları basın açıklamasını ileri bir tarihe ertelediklerini de dile getirdi.