Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 34,44 / Satış: 34,58
€ EURO → Alış: 35,96 / Satış: 36,10

Şu bizim Bayır-Bucaklılar

Mehmet Çardak
Mehmet Çardak
  • 14.10.2020
  • Şu bizim Bayır-Bucaklılar için yorumlar kapalı
  • 661 kez okundu

Değerli okurlarım! Bayır-Bucak, Lazkiye (Suriye) ilinin kuzeyinde, çoğunlukla Suriyeli Türkmenlerin yaşadığı coğrafi bölgedir. Bayır-Bucak Bölgesi’nin kesin olarak coğrafi bir tanımı olmasa da, genel olarak Cisr eş Şugur’un batısı, Nusayriye Dağlarının kuzeyi ve Lazkiye kıyı şeridinin doğusu ile Hatay kırsalının güneyi olarak tanımlanabilir. Aslında 1939 yılında Hatay’ın anavatana katılımı sırasında Bayır-Bucak Bölgesi Suriye’de kalmıştır. Bayır-Bucak Türkmenleri, bir zamanlar Suriye’nin Bayır, Bucak ve Hazine nahiyelerinde yaşayan öz Türklerdir.

1970’ten itibaren Suriye’de Arap Sosyalizmi asimilasyon programları çerçevesinde, Bayır-Bucak Türkmenlerinin dil öğrenimlerini engellemiş, Türkmen köylerinin isimleri değiştirilmiştir. Buna rağmen dillerini unutmamış olan Bayır-Bucak Türkmenleri kimliklerinin bilincinde olarak birlikte yaşadıkları bölgenin dili, kültürü ile bütünleşmiştir. Genellikle köylerde yaşayan Bayır-Bucak Türkmenleri, kendi aralarında Türkçe konuşurlar. Şive ve edebiyatları bakımından Türkiye’nin bir uzantısı gibidir. Bayır-Bucak’ta konuşulan ağız; Hatay bölgesinde konuşulan Türkmen ağızlarının bir devamı niteliğindedir.

Eğitim, özellikle de kırsal da yaşayan Bayır-Bucak Türkmenlerinin en ciddi sorunlarından biridir. Türkmen toplumunda okur-yazar oranı, Suriye genel ortalamasına yakındır. Ancak Türkçe okur-yazar çok azdır. Bu yüzden Bayır-Bucaklılar (Türkiye’de okuyanlar hariç) kendine ‘aydın sınıfı’ denilebilecek bir eğitimli sınıf çıkaramamıştır.

1939’da Hatay’ın Türkiye’ye katılımı sürecinde Suriye sınırları içerisinde kalan Bayır-Bucak Türkmenlerine ilişkin hiçbir görüşme ya da anlaşma yapılmamış olması; Bayır-Bucak Türkmenlerinin hukuki durumunu belirsizleştirmiştir. Bu belirsizlik, Suriye yönetimlerinin Türkmenlere karşı baskı ve asimilasyon politikası uygulamasına neden olmuştur. Suriye’nin 1946 ve 1972 anayasalarına göre, Suriye Arap vatandaşı olarak kabul edilen Türkmenlere kimlikleri ile yaşama hakkı tanınmamıştır. Türkçe gazete yayımlama imkânı ortadan kalkmış, hatta Türkçe konuşmak bile yasaklanmıştır.

Suriye’nin Şam, Hama, Humus, Halep ve Rakka kentlerinde ve köylerinde küçük gruplar halinde yaşayan Suriyeli Türkmenler önemli ölçüde Araplaşmıştır. Ancak Bayır-Bucak Türkmenleri milli kimliklerini korumuştur. Türkmen kimliğinin ve haklarının korunmasını talep eden Bayır-Bucaklılar, Suriye İç Savaşı’nda muhalif hareketlerin içinde yer almışlardır. Onur ve özgürlükleri için mücadele vermekteler.

Suriye’de 1958’de yapılan toprak reformu ile Türkmenlere ait birçok tarla, bağ ve bahçe kamulaştırılmıştır. Bu ve benzeri uygulamalar yüzünden 1950’ler boyunca Bayır-Bucaklı aileler,  Suriye’den Türkiye’ye kaçmaya başlamıştır.  Bu kaçış, sair sebeplerle daha sonraki yıllarda da devam etmiştir. Suriye’de 1963’te yaşanan darbeden sonra Türkmenlere baskılar artarak devam etmiştir. Türkmenler herhangi bir sivil ya da yasal örgütlenme oluşturamamıştır. Hafız Esad Rejimi ‘Tek Suriye Kimliği’ politikası çerçevesinde, Türkmenleri asimile ederek ‘Araplaştırma’ politikası izlemiştir.

Bayır-Bucak Türkmenleri ekonomik olarak genelde alt-orta sınıfta yer almaktadır. Geçimlerini genellikle tarım ve hayvancılıkla sağladıkları bilinmektedir ve daha çok narenciye ve ormancılıkla meşgul olmaktalar.  Dini açıdan Bayır-Bucaklılar Sünni Hanefi mezhebine mensupturlar.

Suriye İç Savaşı sürecinde Türkiye’ye sığınan Bayır-Bucak Türkmenleri ağırlıklı olarak Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Adıyaman illerindeki kamplara yerleştirilmişlerdir. Daha sonraki süreçte, bir kısmı Türk vatandaşlığına alınan Bayır-Bucak Türkmenleri, daha çok Hatay ve Osmaniye kenti, köy ve mahallelerinde yaşamayı tercih etmişlerdir. Günümüzde Bayır-Bucak Suriye’de,  Bayır-Bucaklılar ise Türkiye’dedir. Son 60 yıldır hangi yoldan olursa olsun, Suriye’den göç ederek Türkiye’ye yerleşen Bayır-Bucaklılar, anavatanda mülteci gibi yaşamaktadır. T.C. Devleti, Bayır-Bucaklılara vatandaşlık hakkı dışında arazi, konut,  para ve sair hiçbir şey vermemiştir.

Aslında Bayır-Bucaklılar vatandaş olsalar da toplum olmayı başaramamışlar; bölünmüş, keskin kutuplara ayrılmış haldeler. Ortak hayalleri bile yok. Onları bir arada yaşatacak ortak hayalden yoksunlar. Hal böyle olunca huzur içinde yaşamanın da imkânı azalıyor. Dinin ve geleneklerin baskısı altındalar ve bir türlü aşamıyorlar. Devletin de Bayır-Bucaklıların  yerli topluluklarla entegrasyonuna dair herhangi bir projesi yok!

Sonuç olarak; Türkiye’de sahipsiz ve kendi sorunları ile baş başa kalan Bayır-Bucaklılar; edebiyatta, sanatta, müzikte, siyasette, hayatın her alanında vasat insanlar olarak yaşamlarını sürdürmekteler.  Türkiye’nin neresinde yerleşik olursa olsunlar,  böyle bir kısır döngünün içindeler. Eğitimsiz, kültürsüz, işsiz ve yoksul Bayır-Bucaklıların çaresizliği alarm verici seviyelerdedir.   Üstelik işsiz ve yoksulların sayısı patlama noktasındadır. Bu durum, Bayır-Bucaklıların geleceği açısından en ciddi sorunlardan biridir.

Daha çok Hatay’ın Kırıkhan, İskenderun ve merkez ilçelerinde yerleşik olarak yaşamlarını sürdürmekte olan Bayır-Bucaklılar;  kaderci ve itaatkârdırlar, Arap olmadıkları halde Arapça selamlaşırlar.  Dünyadaki ve ülkemizdeki toplumsal değerlerin evriminden habersizdirler. Çoğu emekçi, fakir ve çaresiz olan Bayır-Bucaklılar; aç kalsalar da yoklukta sabreden, acıyı bal eyleyen müminlerdir!

Mehmet Çardak

Araştırmacı-Yazar

m-cardak@windowslive.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ