Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 34,44 / Satış: 34,58
€ EURO → Alış: 35,96 / Satış: 36,10

HAKKINI ARAYAN MUHBİR

Mehmet Çardak
Mehmet Çardak
  • 21.10.2020
  • HAKKINI ARAYAN MUHBİR için yorumlar kapalı
  • 844 kez okundu

Değerli okurlarım! Bundan 89 yıl önce, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde yürürlüğü konulan 1905 ve 1918 sayılı Kanunlar ile vergi kayıp ve kaçağı ile kaçakçılık fiillerini yetkililere ihbar edenlerin  ‘ikramiye’ ile ödüllendirilmesi öngörülmüştür. Bu güne kadar da, birçok muhbire hak ettikleri ikramiyeleri ödenmiştir.

Kamuoyunca da bilindiği gibi, Özal iktidarı döneminde Türkiye’de ‘hayal ihracat’ model olarak benimsenmiş; ülkede bazı hayalciler ünlenmiş ve hayali ihracat yöntemleri çeşitlenmiştir.  Nitekim 1982 yılında Kapıkule Hudut Kapısı’nda durdurulan bazı TIR’larda 70-80 ihracatçı firmanın ihracat eşyası kontrol edilmiş; gümrük idaresince yapılan kıymet araştırması sonunda,  ihracata konu malların kıymetinin normal fiyatından çok yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Bu sebeple de, ilgili kanun hükümlerine göre teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak amacıyla ihracat gerçekleşmediği halde gerçekleştirilmiş gibi gösterenler ya da gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, evsaf veya fiyatını değişik beyan edenler hakkında ‘hayali ihracat’ soruşturmaları başlatılmış ve bazı ünlü hayalciler gözaltına alınmıştır.   

Ayrıca ’hayali ihracat’ olayları gazetelere de manşet olmuştur.  Ancak,  o yıllarda gözaltına alınan ünlü hayalcilerin çoğu daha ilk duruşmada serbest kalmıştır. Hayali ihracat iddialarını inceleyen Devlet Denetim Elemanlarınca, ihracatın tüm sorumluluğu ihracatçıların sırtına yüklenmiştir,

Aslında ‘hayali ihracat’, bazı işadamları ve iş bitirici gümrük bürokratları ile birlikte organize edilmiştir.  İç gümrükler ve gümrük kapıları ‘döviz’ kapısına çevrilmiştir. Dönemin ünlü gümrük görevlileri Türkiye’nin gümrüklerini keyfince kullanmıştır. Devlet Hazinesi,  bazı hayalci iş insanı ve kamu görevlilerinin işbirliğiyle soyulmuştur. Hayali ihracattan kaynaklanan ‘Hazine’ vurgunları şirketlerde bölüşülmüştür. Türkiye’nin mevcut gümrükleri hayalcilere yeterli gelmemiş, İzmit ve Alanya’da ‘hayali gümrükler’ bile kurulmuştur.

Türkiye’de hayali ihracat organizasyonları sessizce ve gizlice iş görürken hiç kimse gümrükleri suçlamamıştır. Ancak, acemi hayalciler ve gümrükçüler bu işleri ellerine ve ağızlarına bulaştırınca sağdan ve soldan homurdanmalar başlamıştır. Dönemin Maliye ve Gümrük Bakanı Vural Arıkan bile 1984 yılından itibaren yapılan tüm ihracatın en az yüzde 30’unun ‘hayali’ olduğunu savunmuş; hükümetin ‘döviz gelsin de ne olursa olsun’ mantığıyla hayali ihracata göz yumduğunu itiraf etmiştir.

Hükümetin bu mantığı sonucu ‘hayali ihracat’ doruğa çıkmıştır. Adı ‘sabıkalı’ hayalciye çıkan Samsun Spor Kulübü Başkanı Hasbi Menteşoğlu da bu ‘Hazine’ vurgunlarından payına düşeni fazlasıyla almıştır. Ancak, Menteşoğlu firmasının hayali ihracat vurgunları, 1981 yılından itibaren Menteşoğlu firmasında TIR şoförü olarak çalışan Osman Ergin isimli bir vatandaş tarafından ayyuka çıkarılmıştır. Osman Ergin, yıllarca Türkiye’den yurtdışına sevkiyat yapmış;  taşınması öngörülen malları kontrol ettiğinde, gümrük kayıtlarına mantar, kerevit, salyangoz, kurbağa bacağı olarak görülen kutuların yalnızca su dolu olduğunu görmüştür. Ergin, o süreçte firma yetkililerinin imha etmesini istediği faturaları toplayarak soluğu Kütahya Emniyeti’nde almıştır. Daha sonra, Devlet Denetim Elemanları tarafından yapılan araştırmalar sonunda da,  şirkete hayali ihracat yaptığı iddiasıyla dava açılmıştır.

Aslında TIR şoförü Osman Ergin, başlangıçta bu ihbarı vatandaşlık görevi olarak yapmıştır. Ve doğru çıkan ihbarın karşılığında ödül verildiğini öğrenince de devlete başvuruda bulunmuş;  ikramiyenin peşine düşmüş ve pek çok yetkili ile görüşmüştür. Ayrıca bu ihbardan sonra hayatı tehlike altında olduğu için devlet Osman Ergin’e silah ruhsatı da vermiştir. Ancak ailesinin can güvenliği ve geçim endişeleri nedeniyle yurtdışına çıkmak zorunda kalmıştır.

İşte ne olduysa bundan sonra olmuştur.  Büyük bir hayali ihracat düzeni Osman Ergin sayesinde bozulmuştur. Bu ihbar sayesinde Menteşoğlu firmasının hayali ihracat gerçeği ortaya çıkarılmış, belgelenmiş, yakalanmış ve kamu zararına engel olunmuştur. Ancak muhbir Osman Ergin’in idaredeki hakkı birileri tarafından gasp edilmiştir. Devlet buna seyirci kalmış; ihbar ikramiyesini öderken hak sahipliği konusunda gerekli araştırmayı yapmamıştır. Osman Ergin’e ödenmesi gereken ikramiye başkasına ödenmiştir.

Aslında Türkiye, Menteşoğlu şirketinin ismini ilk kez ‘hayali ihracat’ iddiasıyla duymuştur. Uzun yıllar süren davalar, miras kavgalarıyla zaman zaman yeniden hatırlanan şirket bu sefer başka bir dava ile gündeme gelmiştir. Osman Ergin isimli vatandaş, Menteşoğlu’nun 34 yıl önce ‘hayali ihracat’ yaptığını iddia eden kişi olduğunu söyleyerek Hazine’ye dava açmıştır.

Osman Ergin, 34 yıl önce alması gereken ikramiyeyi devletin kendisine ödemediği için yeniden harekete geçmiştir. Avukatları aracılığıyla miktarı bilinmeyen ödülünü almak için,  İstanbul Vergi Mahkemesi’ne verilen dilekçede, ihbar ikramiyesinin kendisine verilmesini talep etmiştir.  Osman Ergin ayrıca hak ettiği ödülün kimin tarafından alındığının da araştırılmasını istemiştir.

Gerçekte ‘muhbir’, yasa dışı olan bir durumu yetkili makamlara bildiren ve kim olduğu bilinmeyen gerçek kişidir. Osman Ergin ise, devletini seven; ilgili emniyet görevlileri ile Hazine,   Maliye ve Gümrük denetim elemanlarınca bilinen cesur yürekli bir muhbirdir. Devlet, Hazine’yi soyanları, soyduranları değil, Hazine’nin soyulmasını engellemeye çalışan cesur yürekli vatandaşları ödüllendirmelidir!

Mehmet Çardak

Araştırmacı/yazar

m-cardak@windowslive.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ