“20 KASIM DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ”, NEDİR Kİ:))?!
Sevgili okurlar;
Her kim kalp gözüyle bakmış olsa, her çocuğun, doğduğu yeri ve yuvası ile ilgili bir öyküsünün ve ezgisinin olduğunu mutlaka görür… Çocukların masumiyetleri, savunmasızlıkları, korunup kollanmaları üzerine şimdiye değin dünyada çok mesajlar verildi, çok nutuklar atıldı ve çocuk haklarına dair bir o kadar da vaatlerde bulunuldu… Bu hususta benim görüşümü sorarsanız eğer; “Akdedilenlerin kadarına sadık kalındı?” soruya cevap aramadan önce “Çocukların, çocuk haklarının” nerelerde, kim veya kimler tarafında, ne denli ihmal ve istismar edilmiş olduğuna bakarım??!!..
Günümüzde, eyleme dökülmeyip, günü kurtarma babından (?!) yani hamasetle başlayıp hamasetle geçiştirilen o kadar kutlamalar var ki; inandırıcılıklarını ve önemlerini yitirdikleri için çoğunun hatırlanılmasında zorlanma görülür?!…
***
Sevgili okurlar;
“Uluslararası Çocuk Günü” fikri, 1925 yılında Cenevre’de yapılan ve “Çocukların Refahı” için düzenlenen “Dünya Konferansı” ndan doğmuş olup, bu konferans’la birlikte, “Çocukların Korunmasına Dair Cenevre Bildirgesi” kabul edilmiştir. Bu bildirge ışığında, kutlanmaya başlanan “Dünya Çocuk Günü” ile dünya çocukları arasında ortak duyguların oluşması, barışın birlikte sağlanarak yaşama özlemlerinin birlikte pekiştirilmesi amaçlanmış olsa da; dünya üzerinde binlerce, hatta milyonlarca çocuğun, ya açlığa mahkûm edildiklerine, ya savaş ortasında kaldıklarına, ya korunmasız bir şekilde okula gidemediklerine, ya çocukluklarını yaşayamadan kayıt dışı olarak cüzi ücretlerle ağır işlerde çalıştırılarak yaşam mücadelesi verdiklerine tanık oluruz…
Şimdi, sorunun vicdani, ahlâki, hukuki ve siyasi muhataplarına birlikte soralım: Çocuk aleyhine olan tüm olumsuzlukların ortadan kaldırmak, dünya çocuklarına, daha iyi bir yaşam ve daha güzel bir dünya sunmak üzere Birleşmiş Milletler (BM) Teşkilatı’nın koordinesinde hazırlanarak, 191 ülke tarafından imzalanan “Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi”nin gerekleri, hangi ülkelerce ve ne ölçüde yerine getirilmektedir?!.. Unicef’in izlediği “Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi”nin gerekleri eğer layıkıyla yerine getirilememekteyse; 20 Kasım 1989 yılından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde kutlanmakta olan “Dünya Çocuk Hakları Günü” anlamsız hale gelmez mi?
Bir başka soru: ekonomik çıkmazlara, sosyolojik travmalara ve eğitim eksikliklerine dayalı olarak bozulan aile bütünlüğü neticesinde, “Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi”nden ve “Dünya Çocuk Hakları Günü”nden bahsedilmesi ve kutlanılması, sadece “günü kurtarmak” olmaz mı?!.
Hal böyle iken;
Takriben 385 milyon çocuğun halen aşırı yoksulluk içinde çırpındığı…
264 milyon çocuğun okulla tanışamamış olduğu…
5 yaşından küçük 5.6 milyon çocuğun, önlenebilir nedenler yüzünden yaşamlarını yitirdikleri…
Çeşitli olumsuz koşullardan dolayı köklerinden koparılmış ve istismara uğratılmış yüz binlerce çocuğun mağduriyetleri “olmamış” sayılabilir mi?!. Ne mümkün!!..
****
Sözü fazla uzatmadan; “biz dünyadan büyüğüz” hırsı ve doyumsuzluğu ile böbürlenen ve “beşler” olarak anılan emperyalist dinozorlara şöyle seslenmek istiyorum:
Dünyayı yaşanılır olmaktan çıkarma çılgınlığıyla, öldürmeyi, yok etmeyi hedefleyerek silahlara, trilyon dolarları sarf etmek yerine; bu sarf edilen paraların yarısıyla dahi, dünyada aç, açık, eğitimsiz, sağlık hizmetlerinden mahrum, işsiz ve evsiz kimsenin kalmayacağını görebilmek bu kadar mı zor??!!..
Dram ve trajedi yüklü bu tespitlere rağmen, yine de 191 ülkenin kabulü ve UNICEF’in izlemiyle yürürlükte olan “Dünya Çocuk Hakları Günü”nün, tüm dünya çocuklarına kutlu olmasını temenni ediyor, sözü bu hususu konu ederek kaleme almış olduğum dizeler bırakıyorum.
*************************
Çocuğun öyküsünü; çocuğun ezgisini
Yürekten hissedenin yanakları gül verir
Saçlarının akını, alnının çizgisini
Aynalarda bırakır, çocuklara el verir
****
Dünya çocuklarının, geçeceği yolları
Sevgi döşeyen eller, açık tutar kolları
Bir çocuk sesi duysa, çiçek açar dalları
Bu denli seven yürek, arısız da bal verir
****
Çocukluk ışıl ışıl, her yöne güzel bakış
Yaradan’a yönelen, en samimi yakarış
Sadece çocuk için, inat etmez karakış
Eritir karlarını, yüce dağlar yol verir
****
Kuru dallar gül açar, güldüğünde çocuklar
İlkbahar hüzün kaplar, solduğunda çocuklar
Aradığı sevgiyi bulduğunda çocuklar
Çınar gibi kök salar, boy uzatır, dal verir
****
Halis ipek saçlarla ve dupduru gözlerle
En masum duygularla, meleğimsi yüzlerle
Çocuk seslendiğinde, Anzer Balı sözlerle
Hem ağız tatlandırır, hem dilsize dil verir
****
Çiçeklerle söyleşen rengarenk bir kelebek
Boşa çıkmayan umut, en aydınlık gelecek
Öykü, Ezgi, Can çocuk, Zeynep ve Deniz bebek
Sevginin damlasıyla ırmak olur, göl verir
****
Irkı, dili fark etmez; çocuk her yerde çocuk
Ömüre ömür katar; devadır derde çocuk
Ay, yıldız gibi parlar, mavi göklerde çocuk
Yuvası bozulmazsa (?!) kanatlanır, kol verir
Ali DAL