Asrın davası Ergenekon’dan tarihe düşen notlar
- 03.02.2021
- Asrın davası Ergenekon’dan tarihe düşen notlar için yorumlar kapalı
- 620 kez okundu
Sevgili okurlarım! Gazeteci-Yazar Aytunç Erkin’in kaleminden çıkan Dayının Casusları’nda her şey açıkça anlatılıyor. Ben de asrın davası Ergenekon’dan tarihe düşen notları sizlere aktarıyorum:
Ergenekon Davası; 12 Temmuz 2007 tarihinde yapılan bir ihbar sonucu başlatılmıştır. 275 sanığın bulunduğu davada Savcı, bir yıl içerisinde 2455 sayfa iddianame yazarak, aynı zamanda 171 bin sayfa da ek delil belgesini davaya dâhil ederek 25 Temmuz 2008 tarihinde davayı açmıştır.
Asrın davası Ergenekon, FETÖ tarafından sözde Devlet içerisindeki derin gizli bir yapının tasfiyesi amacıyla başlatılmıştır. Bu dava hukuksuzdur! Aklını, kalbini ve vicdanını FETÖ’ye teslim eden Savcı ve Hâkimlerin uydurduğu bir davadır. Uzun yıllar kamuoyunu meşgul eden bu davada, sahte deliller kullanılmış, suç işlenmediği kesin şekilde bilinen kişilere iftira edilmiştir.
Davada iddialar sağlam delillere dayanarak açılmamıştır. Kasten kopyala-kes-yapıştır yöntemi ile uzun iddianameler yazılmıştır. İlgisiz birçok konu aynı iddianame içinde anlatılmaya çalışılmış, birbiriyle ilgisi olmayan kişiler aynı örgüt üyesi gibi algılatmak için davalar birleştirilmiştir.
Davada kimin neden suçlandığı anlaşılamamış, bu bulanık ve kargaşa ortamında mağduriyetler yaratılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde ve örgüte karşı duran kişiler dize getirilip tasfiye edilerek toplum nazarında suçlu oldukları gösterilip etkinliklerinin kırılması için dava ve soruşturma yapılmıştır.
Ergenekon Davası öncesi yaşanan bazı terör ve suikast olayları, cemaatin hazırladığı ve amacın tamamen Devletin ele geçirilmesi olan Ergenekon komplosunun köşe taşları olmuştur. Cemaat geçmişteki pis işlerini Ergenekon’a yıkmıştır. Özellikle bu noktada cemaat kendi kadro ve operasyonel yapısını kullanmıştır. Cemaat, liberallerin desteğini ve onların yönlendirilmelerini komplonun önemli bir unsuru olarak gördüğü için, ‘Taraf’ adında bir gazete kurmuş, kendi medyalarında da liberal aydınlara yer açarak onların entelektüel birikimlerini kendi psikolojik harekâtlarının bir parçası yapmıştır.
Türkiye’de liberal demokrat kesimler farkında olmadan cemaatin ideolojik etkisi altına girmişlerdir. Liberal aydınlar Fethullahçılara, TSK’nın bastırılmasından sonra demokratik reformların gerçekleşeceğini sanarak bu desteği vermiştir.
Cemaat, kendi ajanlarına terör eylemleri yaptırarak ve onları bazı Devlet kadroları ile irtibatlandırılarak önce ‘suçu imal’ etmiş ve daha sonra yargı içerisindeki unsurları kullanarak mahkûm etmiştir. En sonunda da medyayı kullanarak da linç etmiştir.
Ergenekon komplosu, teorik ve plan düzeyinde cemaatin stratejileri tarafından 2005 yılında hazır hale getirilmiştir. Ergenekon Davası iki temel aşamadan oluşan bir komplodur. Birinci aşama, terör eylemleri ve ajanlar aracılığıyla ‘somut delil üretme’ aşamasıdır. İkinci aşama ise, birinci aşamaya dayanılarak ‘Ergenekon davası’ aracılığıyla ‘bastırma’ aşamasıdır.
Bu ‘bastırma’ ise daha çok TSK üzerinde olmuştur. Ayrıca komploya karşı çıkan ve ihaneti görmesi muhtemel siyasi yapıların, gazetecilerin, aydınların bastırılması öngörülmüştür. FETÖ, Ergenekon Davası aracılığıyla bastırmayı bilerek gazeteci ve aydınlara kadar genişletmiştir.
Amaç, dışarıda kalanlara gözdağı vermektir! Basın yayın ve muhalif görüşler devre dışı bırakılmış, sivilleşme ve askeri vesayetten kurtulma adına örgüt, bütün devlet kurumlarında kadrolaşmış ve yerleşmiştir. Örgüt yöneticisi ve üyelerine karşı daha önceden soruşturma yapan kamu görevlilerinin başına kötü işler getirilmiştir. Bu kötülükleri örgütün militan illegal yapılanması gerçekleştirmiştir.
Paralel yapılanma tarafından gerçekleştirilen operasyonlarda birçok kişi haksız yere gözaltına alınıp uzun süre tutuklu bırakılarak mağduriyetlerine yol açmıştır. Ergenekon, Balyoz gibi davalar başta olmak üzere bu örgütün yürüttüğü birçok soruşturmada kişi mağduriyetleri ve ölümler yaşanmıştır. Haksız yere tutuklandığını ve suçlandığını düşünen birçok kişi cezaevi şartlarına dayanamayıp veya gözaltı öncesi intihar etmiştir. Çoğu subayın rütbesi sökülmüştür. Bazıları ordudan atılmıştır. Maaşsız kalanların aileleri perişan olmuştur.
Ergenekon davası, bütün hukuksuzlukları ile 5 yıl devam etmiştir. İlk karar 2013 yılında çıkmıştır. Türkiye’de halen Polis, Savcı, Hâkim görünümlü Fethullahçıların 2000 yılından beri başlattığı faaliyetlerin ve Devleti ele geçirme hareketinin işlenen suçlardaki nitelik, zamanlama ve toplamda hedef gayeye matufiyet nedeniyle bir ‘terör örgütü’ olduğu gerçeği apaçık ortadadır. Bu ve benzeri kumpas davaları yüzünden Hukuk Devleti zarar görmüştür. Bağımsız yargı ve Türk ordusu itibarsızlaştırılmıştır.
Mehmet Çardak
Araştırmacı / Yazar
m-cardak@windowslive.com
- Mezhepsel Önyargılar - 1 Şubat 2023
- Hasta Hakları ve Sağlıkta Dönüşüm - 25 Ocak 2023
- Liyakatli Gümrükçüler - 18 Ocak 2023
- Cumhuriyet Nerede? - 11 Ocak 2023
- Türkiye’de Emekli Yoksulluğu - 4 Ocak 2023
- CHP’de Parti içi Demokrasi - 28 Aralık 2022
- VERGİDE BAĞIŞ SİSTEMİ - 21 Aralık 2022
- AB Türkiye Raporu - 14 Aralık 2022
- Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulmak - 7 Aralık 2022
- Suriyeliler Davullarla, Zurnalarla Ülkelerine Geri Dönecekler - 30 Kasım 2022