İHD Hatay Şubesi Eş Başkanı Mürsel Tonguç Salmanoğlu, Türkiye’de Gazeteciler ceza ve tutuklama kıskacında yaşamaya zorlanıyorlar!
İnsan Hakları Derneği Hatay Şube Eş Başkanı Mürsel Tonguç Salmanoğlu, Türkiye’de Gazetecilerin ceza ve tutuklama kıskacında yaşamaya zorlandıklarını söyledi.
Gazeteciler Ali Arslan ile can Bedros Çapar’ın görevlerin yapmalarından dolayı 10 ay ile bir yıl hapis cezasına çarptırılmalarından dolayı Samandağ ilçesindeki Basın açılmasından sonra, İH Hatay Şube binasında da Basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklamasını okuyan İHD Hatay Şube Eş Başkanı Mürsel Tonguç Salmanoğlu, Türkiye’nin Basın Özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 154’üncü sırada yer alırken, ayrıca yaklaşık 67 Gazetecinin Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hapiste olduklarına dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi:
“Bilindiği üzere; 20 Temmuz 2015 günü, Kobaneli çocuklara oyuncak götürmek için yola çıkan çoğunluğu genç yaklaşık 300 ‘‘düş yolcusu’’, valiliğin geçiş iznini beklerken, konakladıkları Amara Kültür Merkezi’nde yaptıkları basın açıklaması sırasında bir canlı bomba saldırısı gerçekleşmiş ve 33’ü hayatını kaybetmiş, 100’ü ağır yaralanmıştı. Hayatını kaybedenlerden biri de 17 yaşındaki Okan PİRİNÇ’ti.2015 yılında Defne ilçesi Hancağız Mahallesi’nde Okan Pirinç’in mezarı başında yapılan 7’nci gün anmasında çıkan arbede de, jandarma çok sayıda kişiyi gözaltına almış, olayın akabinde 2017 yılında 28 kişi hakkında ‘Görevli Memura Mukavemet’ adıyla dava açılmıştı. Geçtiğimiz günlerde 12 Kasım 2021 Cuma günü Samandağ Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasında içlerinde gazeteciler Ali Arslan ve Can Bedros Çapar ’ın da olduğu 8 kişiye 10 ay ile 1 yıl arası hapis cezası verildi. Verilen cezalara tepki olarak Samandağ Abdullah Cömert Meydanı’nda siyasi parti başkanlarının, sendika ve mahallî gazete temsilcilerinin, muhtarların, CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal ‘ın ve halkın katıldığı basın açıklamasında söz alan gazeteci Ali Arslan ,gazetecilik görevini icra etmek için anma yerine gittiğini, anmaya geldiğinde olayların olduğunu, fotoğraf çekerken bir askerin yanına gelerek ‘’Şimdi asker şiddet uyguladı diye haber yapacaksın ha!’’ deyip üzerine yürüdüğünü ve 5-6 asker tarafından ters kelepçe takılarak gözaltına alındığını, sonrasında hakkında dava açıldığını ,10 ay hapis cezasına çarptırıldığını dile getirmiştir.
İfade etmek isteriz ki, barışçıl gösteri ve yürüyüş hakkı eylemsellikleri, Anayasanın 34. Maddesiyle tanımlanan koşulları kapsamaktadır. Bir hak arama biçimi olarak Anayasa’nın 34 maddesinde yer alan “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” tanımı ile güvence altına alınan gösteri ve yürüyüş hakkı, Türkiye’nin taraf olduğu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.11’e göre; “Herkes barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Yine 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu m.3/1’e göre; “Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir”. Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 25. Maddesi “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir” ile 26. Maddede “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” denilmektedir. İnsan hakları savunucuları olarak bizler, bu hukuka aykırı ve keyfi uygulamaların Türkiye’nin ulusal ve taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirtmekle birlikte bu haksız hukuksuz, demokratik olmayan uygulamalara derhal son verilmesi ve Adil yargılanmanın gerçekleşmesi gerektiğini vurgulamak isteriz. Ayrıca gazeteciler Ali Arslan ve Can Bedros Çapar’ın mesleklerini icra ederken aldıkları cezanın biz insan hakları savunucuları olarak kabul edilecek hiçbir tarafının olmadığını,halkın gerçekleri öğrenmesinin teminatı olan basın özgürlüğünün darbelendiğini düşünmekteyiz. Ne yazık ki Türkiye de gazeteciler, güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle işsizlik, ekonomik zorluklar ve bunun yanında yazdıkları yazılar ve yaptıkları haberler nedeniyle sansür, baskı, tehdit, soruşturma, ceza ve tutuklama kıskacında yaşamaya zorlanıyorlar ve işlerini yapmaları engelleniyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) hazırladığı gazetecilerin temel sorunlarında Türkiye Basın Özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 154’üncü sıradadır. Ayrıca yaklaşık 67 gazeteci gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hapistedir.
İnsan hakları savunucuları olarak; barışçıl gösteri ve yürüyüş hakkını kullanan bireylerin ve halkların, ,basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü talep eden, bu özgürlükler için mücadele etmekten ve baskıya maruz bırakılan gazetecilerle dayanışmaktan asla vazgeçmeyeceğimizi, basına ve kamuoyuna buradan duyurmak isteriz.”
Haber: Neval ALTINÖZ