Sokağın sessi: Zamları ve Enflasyonu durdurun!
Asgari ücretin açıklanması, emeklilere verilecek zamların yoğun olarak tartışıldığı bir dönemde biz de sokağa indik ve sokak bu konuda neler söylediğini dinledik.
Sokaktaki vatandaşlara, pazarda filelerini doldurup, doldurmadıklarını, emekli maaşlarının ne kadar olması gerektiğini, var olan emekli maaşı ile ay sonuna kadar nasıl yaşadıklarını, pazarın ve marketlerin durumunu ve en önemlisi hükümete mesajlarının ne olduğunu sorduk?
Sokaktaki vatandaşların filelerini doldurmayı bırakın, artık domates, patates gibi ihtiyaçları tane ile aldıklarını, beslenme konusunda ise sadece karınlarını doyurduklarını ifade ediyorlar.
Maaşların en az 20 bin lira olmasını talep ediyorlar. Bu bile yetmeyeceğini çünkü maaşların birkaç kat gıdaya zam geldiğinin altını çiziyorlar.
Ay sonunu ancak kredi kartları veya çocuklarından borç para alarak getirdiklerini belirtiyorlar. Hükümetten öncelikle zamların ve enflasyon canavarının durdurulmasını öneriyorlar. Bunun da ancak üretim ekonomisi ile mümkün olduğunu ifade ediyorlar. Bu hükümetin artık gitmesi gerektiğini çünkü, çözüm üretmediğini söylüyorlar. 20 Yıllık hükümetleri boyunca emekçilere sefalet, vurgunculara da kat, kat para kazandırdıklarını açıklıyorlar.
SOKAK BU KONUDA MİKROFONLARA NE DEDİLER
Nevzat Kaçar (İskenderun Emekliler Derneği Yöneticisi)
Emekliler Pazarda Atılanlarla Yaşamaya Çalışıyor!
Emekliler 7500 lira aylıkla pazara gidemez duruma geldiler. Pazara bazıları gidiyor ama pazardan sonra artıkları toplamak için veya fiyatlar düştükten sonrakileri alıyorlar, emeklinin durumu hiç iyi değildir. Geçinen emekli varsa ya çocuklarından destek alıyor, ya da çalışmak zorunda kalıyor. 2000 yılı öncesi bizim maaşımız asgari ücretin yüzde ellisi fazla idi şimdi rakam hiç değilse asgari ücret seviyesine getirilsin. Bu günkü şartlarda gıda fiyatlarının emekli maaşı ile alması mümkün değildir. Ay sonunu kredi kartı veya çalışarak olmadı çocuklarından destek ile ay sonunu bu maaşla getirilir. Çoğu emekliler icralık durumdalar, hükümet emeklileri düşünmelidir.
İnci Tulumba:
Biz Deprem Bölgesindeyiz, Yönetenler Bunu Bilsinler.
Pazarda filemizin yarısını bile dolduramıyoruz. Bizim açımızdan en önemlisi enflasyonu önlemektir. Bizim maaşlarımızda bir damla zamlanmadan sonra marketlerdeki bütün fiyat etiketleri değişmektedir. Bütün bunlarda enflasyon önlenmediği sürece bizim maaşlarımız yüzbin olsun,enflasyon ise yüzbeşbbin olmaktadır. Bizler deprem bölgesinde yaşayanlar olarak para sorunu, kira sorunu ve yaşamak sorunumuz vardır. Ben ve annem birlikte yaşıyoruz, ikimizde emekliyiz zar, zor geçinmekteyiz, ya bu imkanları olmayanlar nasıl yaşarlar? Allah onlara yardım etsin diyorum. Hükümet yetkilileri bizi duysun istiyoruz: Bizim maaşımız o kadar küçük ki, bizi kendilerinin yaşam standartlarına göre ayarlamasınlar. Hatay olarak devlet büyüklerimiz artık sesimizi duysunlar, biz aslında yaşamıyoruz, bir nefes alıyoruz, hiç değilse nefesimiz kesilsin istiyoruz!
Hasan Yalçın:
150 Bin Lira Alan Bizim Halimizden Anlamaz
Pazar fiyatları bizim maaşlara göre on katına çıkmıştır. Böyle giderse kölelik devri gelir, kunta-kinte dönemine gereceğiz. Ben kendi görüşüm bir adam 40-50 bin almalıdır, Türkiye’de 150 bin alanla 7500 alan nasıl eşitlenir, nasıl ikisi bir arada yaşar? Bizim aldığımız maaşla ancak ayakkabı, atlet çorap alırsın, karnını bile doyuramazsın. Üç bin ayakkabı, beşbin çeket, çocuğun okula gidecek, süt, harçlık derken nasıl verilecektir? Eskiden pazarda yüz lira ila filemiz doluyordu, şimdi ise 2 bin liraya dolmuyor, peynir çıkmış 400 liradır. Pazar elma, portakal ıspanak, marul 20-30 lira nasıl file dolacaktır bu fiyatlarla? Hükümete mesajım ne olabilir ki, hükümetleri Amerika, İsrail ve batı emperyalistleri idare etmektedir. Bunlardan benim beklentim yoktur. Vahşi kapitalizm yıkılır, emekçiler nefes alır.
Mehmet Zeki Mutlu:
Emekli Maaşı 30 Bin olmalıdır.
Bizim fazlasında gözümüz yoktur, geçinebilecek kadar olsun isteriz. Yeter ki ailemiz, çoluk, çocuğumuz sefil olmasın başka bir derdimiz yoktur. Bu günkü şartlarda 30 bin kira yetmez, bir de kira, bir de deprem mağduru isen Allaha emanet diyelim. Bir Pazar filesi sebze yani lahana, pırasa, soğan bunun içinde yumurta, peynir, yağın yok 900 lira harcanıyor. Konteynerlerde yaşıyoruz ara, sıra koli veriyorlar, öyle yaşayıp gidiyoruz! Hükümete masajım yok, 20 yıldır yaşıyoruz, bundan sonra değişmeyecek ki, onun için onlara söyleyecek bir sözüm yoktur.
Nejdet Vural:
Etin Kilosu 400 Lira Emekli Ne Yapsın?
Bizim 7500 lira ile geçinmemiz mümkün değildir, etin kilosu olmuş 400 lira her gün hayatımız zorlaşmaktadır. Gün be günümüzü aramaktayız. Ne kadar maaş dersen asgari ücret belli, ev kirası belli, su elektrik, doğal gaz derken hepsi yükün hesaplarsan bizim aldığımız maaş bunların neresini karşılar? Biz bir büyük afet yaşadık, nasıl hayatımızı devam ettireceğiz bilmiyoruz? Bu hükümet 20 yıldır bizi yönetmektedir, bundan sonra hayırlı olur mu? Göreceğiz, Allah hepimize yardımcı olsun derim.
Mehmet Aslan:
Emekli Maaşım Yetmediği İçin Ayakkabı Boyacılığı Yapıyorum.
Ben emekli bir insanım, bakın sabahın köründe gelip, burada ayakkabı boyacı lığı yapmaktayım, emekliliğim yetse soğukta, sıcakta, yağmurda, bu işte çalışmam. Ekonomi çok kötüye gitmektedir. Pazara eskiden 200 lira ile poşet doluyordu, şimdi ise birkaç parça ile dolmaktadır. Bizim maaşımız en az asgari ücret kadar olmalıdır, benim bir kredi kartım ve diğer kredi kartım derken borçlarımı ödemek zorunda kalıyorum. Bizim maaşımız asgari ücret olmalıdır. Bizim yukarda yönetenler bir aşağıya insinler, bizi bir görsünler o zaman bizi anlar ve bizim ne kadar ücret almamamızı anlarlar.
İbrahim Palta:
15 Yıldır Bir Kaplıcaya Gidemedim.
Pazar, market fiyatları bizim maaşımızın çok, çok üstündedir. Bu maaşla yaşamak çok zordur, insanlar evlerine ekmek götüremez duruma düşmüşlerdir. Bu maaşla okuyan, bekar çocuğunuz varsa bu maaşın yetmesi mümkün değildir. Bizim yaşam kalitemiz düşüktür, 15 yıldır bir kaplıcaya gidemedim, her yanım ağrımasına rağmen bir türlü tatil yapma imkanım yoktur. Hükümet bizim gibi alt kesime biraz daha maaşına insan gibi yaşayacak bir ücret vermelidir.
Mehmet Yolcu:
Benim Maaşım Her Zaman Ekside.
Bizim hayatımız içler acısıdır, ben altı nüfusa bakıyorum, benim aldığım maaş 13 bin liradır, gerisini halkımız ve yöneticilerimiz düşünsün. Bakın kilo değil tane ile alıyoruz, düşünün burası maydanozun merkezi ama bir bağ maydanoz 7 lira bu fiyatla bir bağ maydanoz bile almaya zorlanıyoruz! Bakın eviniz kira değilse aylağınız 30 bin lira ile geçinebilirsiniz, yoksa geçinmek zordur. Biz hep bir maaş ekside başlarız, ikinci maaşı da ekside devam eder. Benim hükümete önerim yok ama bildiğimi tekrar edeyim, tok acın halinden anlamaz!
Turgay Kap:
Üretim Yaparak Zamları Durdurabiliriz.
Ekonomi bilen insan olarak, bu günkü reel artışlarla insanların refah yaşamı mümkün olmayacaktır. Refah payını artırmak için üretim yapmak gerekir, maaşa zam, sonra aylarca diğer mallara zam yapmakla sorunu hiçbir şekilde çözmeyecektir, şu üç günde 300 liraya aldığım tüpü 510 liraya aldım, bu gün ise 625 liraya çıkmıştır. 7 liraya aldığımı simdi 10 liraya aldım. 35 liraya aldığım damacana suyu 45 liraya aldım, bunlar kaşıkla veriyor, kepçe ile alıyor, emeklilere bir tavsiyem var, gücünüzü ortaya koyun, bu gün eşlerimiz ve çocuklarımızla birlikte en az 30 milyon kişiyiz, 30 milyon kayaları yerinden sarsar emeklilere bu gücünüzü görün diyorum. Benim hükümete mesajım, sermayeye değil, emekçiye, emekliye ve çalışana katkıda bulunsun.
Halit Turgut:
Biraz da Fakiri Düşünün, Cebinizi Düşünmeyin!
Benim büyüklerime sesleniyorum: Şu kiralara bir dur desinler, biz ülke ve vatandaş olarak zor durumdayız, bir eve birkaç kişi çalışırsa ve de 45 bin lira girerse ancak biraz rahat yaşar, yoksa rahat yüzü görmezler. Benim hükümete mesajım, artık ceplerinizi doldurmayın, biraz da fakirlere baksınlar, bunlar ne yer, ne içer, nasıl yaşar baksınlar istiyorum. Koltuğa yapışıp, kalmasınlar, yoksullara baksınlar, birazda başkası gelsin yönetsin, bizim önerimiz budur.
Haber: Hüseyin GÜLER