AKP,NEREYE KOŞUYOR?
Yahudilerin tarihi, Babillilere kadar uzanır. Filistin topraklarının Kendilerine Tanrı tarafından vaat edilmiş olduğuna inanırlar.
Hz. Musa’nın çocukları İsrailoğulları (İbranililer) – Yahudiler, MS 70 yılında Roma İmparatoru Titus tarafından Ortadoğu’dan – Filistin’den sürülür ve dünyaya dağılırlar.
2000 bin yıl kutsal saydıkları topraklardan uzak, dünyanın değişik ülkelerinde yaşarlar. Fakat bu sürgün yaşamları boyunca, hiçbir zaman Filistin’e dönme mücadelesini bırakmazlar ve onun hayaliyle yaşarlar.
1789 Fransız ihtilalinin dünyaya getirdiği milliyetçilik akımı, sürgündeki Musa’nın çocuklarına umut kaynağı olur ve hayallerinin yeşermesini getirir.
1897 yılında, 1. Siyonist Kongresi düzenlenir. Bu Kongrede, “Halkı olmayan bir ülkeyi; ülkesi olmayan bir halka devredin…” sloganı ile Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurma düşüncesi oluşur.Dünya sermayesinin 0/079’nueline geçiren 11 Yahudi ailenin birçok ülkede oluşturduğu ve sınırsız dolarla donatılmış siyasi kopuntularla (diaspora) ve satın aldığı beyin fahişeleriyle yola çıkılır.
Bu sloganın gizemli kodlarında Yahudilerin, Kendileri dışında; bölgede binlerce yıldır yaşayagelmiş halkların yok sayılmasını–inkârını temel alan; İsrail Devleti’nin resmen ilan edildiği 1948 yılına gelinir.
Şimdi “AKP, Nereye Koşuyor ve Şuursuzca Kulaç atıyor?” sorusuna dönelim.
YahudiSuud Sülalesinin Vahabi – Selefi siyasal İslam anlayışının devamı olan “Müslüman Kardeşler” cihatçıterör örgütü; 1928 yılında İngilizlerin denetiminde,Hasan el – Bennatarafından Mısır’da kurulur.
YahudiSuud Sülalesinin sınırsız dolar gücüyle desteklediği Müslüman Kardeşler cihatçı terör örgütü; Kuzey Afrika ülkelerinde ve Mısır’da derin yaralar ve yenilgiler aldı.
Topraklarını işgalden kurtarmak için, 9 yıldır Emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı veren… Bizim de işgal edilip devrilmesi için, ellerinden ve sakallarından kan damlayan ruh hastası terör örgütlerine Anadolu’yu otoban yaptığımız Suriye’nin süpürme stratejisiyle şimdi bu katiller sürüsü, “Şeytan Üçgeni İdlip’e”sıkıştı. Cihatçı terör örgütlerinin bu sıkışmışlığı, sonlarının başlangıcı olacaktır. Alacakları bu son darbe ile kan damlayan dişleri, elleri ve sakalları kesilecek; Musa’nın Çocukları gibidağılacak, uzun yıllar kendine gelemeyecek, toparlanamayacaktır. Ve Suriye toprak bütünlüğünü, üniter ulus devlet yapısını yeniden kazanacaktır.
İşte şimdi tam da burada: İsrailoğullarının kaçınılmaz sonu gibi, Müslüman Kardeşler cihatçı terör örgütünün başına gelen dağılma sürecini, yok olmasını durdurmak için; Biz İdlip’teyiz ve İHVAN aşkıyla onlara koruma kalkanı oluyoruz.
Siyasi iktidar, Kendini kaptırdığı mezhepçi düzlemin kanlı, karanlık ve çıkmaz döngüsü içinde…Camcı dükkânına girmiş fil gibi, içeride ve dışarıda İHVAN’a abilik – reislik yapmak adınagözünü karartmış. Kınalı kuzuları – ülkeyi, 3. Dünya cehennemine giden yolun taşları olarak döşemeye devam ediyor.
AKP’yi, Suriye’nin toprakları Afrin’de eğitim, Azez’deislami İlimler, Elbab’da İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri,Cerablus’ta Meslek Yüksek Okulu açıyor olması, buraları TC’nin bir vilayeti gibi yönetmesi…Başka bir ülkenin topraklarında, bu kadar büyük günahlar işlemeye… Her iki ülkeyi, bölgeyi ve hatta dünyayı felakete sürükleme hazırlığının nedeni şu olsa gerek:
Fırat’ın batısından İdlip’e kadar olan Suriye’nin kuzeyinde; Siyasal İslam’ın cihatçı örgütlerine, şimdilik otonom bölge – özerk bir eyalet oluşturmaya… Yakın gelecekte de Arap nüfus yoğunluğunu sağlamayı kurguladığı Gaziantep, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adana ve Mersin’i de içine alan (Katar, Birleşik Arap Emirlikleri Gibi) bir İHVAN site devleti kurmanın dayanılmaz yanılgısının hazzına koşuyor, kulaç atıyor.
Zaten Batılı ülkeler de Kendi toprakları dışında, Kendileri adına vesayet (Başkaları Adına) savaşı sürdürecek piyonlar – eş başkanlar arıyor ve buluyor.
Rusya zaman zaman, “3. Dünya Savaşını Başlatan Biz Olmayacağız.” sözünü tekrarlıyor.
“Recep Tayip Erdoğan BOP’UN eş başkanıdır! Görevi mezhep çatışmalarını körükleyerek bu bölgeyi İsrail’e hazır hale getirmektir! Erdoğan’ı sakın Cumhurbaşkanı yapmayın!” Muhsin YAZICIOĞLU (BASINDAN)
Savaş yasal, haklı, ahlaki, zorunlu ve varlığını (Yurt) savunma amaçlı olmadığı zaman; işgaldir, talandır, cinayettir ve insanlık suçudur.
NOT: Bu cahil kafamla Ben bile bu akıl, mantık ve bilinç dışı işleri yapmam. Tanrım! Sen, akıl sağlığımı koru.