ANTAKYA ÇEVRE KORUMA DERNEĞİ BAŞKANI NİLGÜN KARASU’DAN 5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ MESAJI: DEPREM DEĞİL PLANSIZLIK ÖLDÜRÜR!!

Antakya Çevre Koruma Derneği Başkan Nilgün Karasu, 5 Haziran Dünya Çevre gününde, Depremin değil, plansızlığın öldürdüğü hatırlatmasında bulundu.
Antakya Çevre Koruma Derneği Başkan Nilgün Karasu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yayınladığı mesajında şu ifadelere yer verdi:
“1972 yılında İsveç`in Stockholm kentinde Birleşmiş Milletler nezdinde yapılan Çevre Konferansında 133 ülkenin katılımı ile alınan bir kararla,
5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi. Bu konferansta Birleşmiş Milletler, temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın temel bir insanlık hakkı olduğu karar altına almıştır.
Birleşmiş Milletler tarafından çevre sorunlarına dair farkındalığı arttırmak için Dünya Çevre Günü olarak kabul edilen 5 Haziran`ın bu yılki teması ‘plastik kirliliği’ olarak belirlenmiştir. Dünya genelinde giderek artan plastik kullanımı çeşitli çevresel sorunları da beraberinde getirmektedir. Her yıl üretilen yaklaşık 438 milyon ton plastiğin sadece %10’unun geri dönüşüme uğradığı, %60’lık kısmının ise doğrudan doğada, özellikle nehirlerde ve okyanuslarda biriktiği bilinmektedir. Plastik kirliliği onlarca yıldır dünyanın her köşesine sızmış, içtiğimiz suya, yediğimiz yemeğe ve vücudumuza sızmıştır. Plastik kirliliği büyük bir endişe kaynağı olsa da, aynı zamanda günümüzün en kolay çözülebilen çevresel sorunlarından biridir.
Yaşadığımız depremlerin ardından gelişen afet yönetememe krizi, bölgemizde çevre ve insan sağlığı açısından büyük bir afete dönüştü. Plansız yapılaşma, afet yönetim planlarının olmaması, bilimsel verilerin göz ardı edilmesi şehrimizi büyük bir yıkıma maruz bıraktı ve depremin 28. ayında gelinen noktada ise sorunlar azalacağı yerde boyut değiştirerek artmakta ve şehrimiz kırılganlığı tüm canlı yaşamı için devam etmektedir.
Yaşanan doğa olayını afete dönüştüren kusur ve ihmaller, krizi yönetmedeki yetersizlik ve eksiklikler, hukuksuzluk, programsızlık, çözüm konusunda umutsuzluk ve yılgınlık yaratan, toplumsal stres ve yaşamsal travmaları altından kalkılamaz boyuta getiren bir sonuç doğurmuş durumda!!
Deprem felaketinin çok acı olumsuzluklarını halen yaşıyor iken, artan hava kirliliği, hala çözülemeyen temiz su sorunu, Asi Nehrimizin kirliliği, tarım arazilerimiz ve zeytinliklerimizin yok edilmesi, hızlı bir şekilde sayıları artan ve hukukun üstünlüğü yok sayılarak kapitalizmin üstünlüğünü tanıyan ve İlimizde 2. Deprem felaket olan taş ocakları ile beton santralleri her geçen gün bölgemizi ve yaşam alanlarımızı daha çok tehdit etmektedir.
Anayasamızın 56’ncı maddesine göre “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” Anayasamızdaki bu düzenlemede çevre hakkı, hak olmasının yanında hem devlete hem de vatandaşlara yüklenen bir ödev niteliğinde tanımlanmıştır.
Her türlü doğal güzelliğe bağlı ilimizin yaşam alanlarını kültürünü ve sağlıklı bir çevrenin korunması geleceğinin güvence altına alınması öncelikli hedefler olmalıdır.
Dünya Çevre Gününde, başta karar vericiler olmak üzere herkesi ortak geleceğimize çevremize, çevre sorunlarına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Her türlü çevre katliamlarının her zaman karşısında olacağız ve bu mücadelemizi her zaman sürdüreceğiz. Tekrar tekrar haykırıyoruz kutlanacak bir çevremiz yok 5 Haziran Dünya Çevre Günü kutlama günü değil mücadele günüdür.
Toprağımız, suyumuz, havamız ve yaşam hakkımız için doğamızı ranta kurban eden bu politikaların karşında mücadeleleri etkinleştirmek adına ilgili tüm kurumları ve halkımızı mücadele etmeye davet ediyoruz.
Şehrimiz Yeniden İnşa Edilirken;
Şehrimiz yeniden inşa edilirken söz, yetki ve karar hakkı istiyoruz.
Güvenilir, sağlıklı bir altyapıya sahip, yaşanılır bir şehir kurulmasını istiyoruz.
Bölgedeki alt yapı çalışmaları hızlandırılsın.
Halk sağlığı ve ekolojik yaşam alanları korunsun.
Şehrimizin yeni afetlere gebe olmaması için, afetlere duyarlı ve İklim dostu bir şehir olarak tasarlanmasını istiyoruz.
Şehir planlamasının, bölgenin tüm coğrafi ve meteorolojik koşulları göz önünde bulundurularak doğa dostu şekilde tasarlanmasını istiyoruz.
Yitirilen Çevre Değil, Geleceğimizdir.”




